BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 49,80 2,51 258.960.000.000,00
ALBRK 6,11 1,83 15.275.000.000,00
GARAN 102,90 1,48 432.180.000.000,00
HALKB 20,14 2,23 144.701.429.765,88
ICBCT 13,02 1,17 11.197.200.000,00
ISCTR 10,35 1,67 258.749.689.500,00
SKBNK 5,06 -0,98 12.650.000.000,00
TSKB 10,49 1,84 29.372.000.000,00
VAKBN 21,76 1,97 215.770.452.340,48
YKBNK 23,44 4,09 197.998.882.096,96

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaSigorta - BES ve HayatSigortacılar krizden etkilenmez----

Sigortacılar krizden etkilenmez

Sigortacılar krizden etkilenmez
15 Mart 2011 - 15:46 www.finansingundemi.com

Milli Reasürans Genel Müdürü H. Hulki Yalçın,en kötü senaryoda dahi sigorta şirketlerinin faaliyetlerinin sürekliliğini etkileyecek bir düzeye ulaşılmaz” diyor.

Kuzey Afrika’da ve özellikle Libya’da yaşanan olaylar dünyanın bir numaralı gündem maddesi olmayı sürdürüyor. Konu sigorta sektörü tarafından da yakından izleniyor. Milli Reasürans Genel Müdürü H. Hulki Yalçın ile Kuzey Afrika’da yaşanan olayların Türk sigortacılık sektörüne olan etkilerine ilişkin konuştuk. Yalçın, sektörün gelişmelerden olumsuz etkilenmeyeceğini düşünürken, yaşanan olayların nasıl tanımlanacağının asıl önemli olan husus olduğunu söylüyor.
Yalçın, “Sigorta şirketlerinin söz konusu gelişmelerden nasıl etkileneceğini söyleyebilmek için, bir sigortalı hasarın mevcut olup olmadığı, mevcut ise bunun miktarı hakkında bilgi sahibi olunması gerekiyor. Henüz çok erken bir safhada olduğumuz için ben şu ana kadar sigorta şirketlerine önemli bir talebin geldiğini düşünmüyorum” diye konuşuyor

MENA bölgesinde (Kuzey Afrika ve Ortadoğu) yaşananlar sigorta sektörünü nasıl etkiler?
H. Hulki Yalçın: Bölgedeki olayların sigortacılık sektörü üzerindeki etkilerini sağlıklı olarak değerlendirebilmemiz için yaşanan olayların doğru bir şekilde tanımlanması gerekiyor. Televizyondan izlediğimiz veya gazetelerden okuduğumuz haberlerden bölgede, kimi ülkede iç savaş kimi ülkede ise ayaklanma olarak tabir edebileceğimiz bir sürecin yaşanmakta olduğunu anlıyoruz. Sigorta tekniği açısından söz konusu tanımlamanın nasıl yapılacağı çok önemli ancak mevcut durumda somut bir değerlendirme yapabilmek için henüz çok erken. Uygulamada “kargaşalık, halk hareketleri ve kötü niyetli hareketler” ek sözleşme ile teminat kapsamına alınabiliyor. Diğer taraftan, “savaş, her türlü savaş olayları, iç savaş, ihtilal isyan, ayaklanma” gibi eylemlerden kaynaklanan zararlar, teminat kapsamı dışında bırakılıyor. Ayrıca yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu’nda da sigortacının savaş ve isyan sonucu oluşan hasarlardan sorumlu olmadığı belirtiliyor.

Siz durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Yalçın: Şu anda bölgede yaşanan olayların ne olduğu konusunda farklı yorumlar yapılabilir ancak, mevcut veriler dikkate alındığında şahsi izlenimim eylemlerde şiddet ve silah kullanıldığı ve esas amacın mevcut devlet yönetimini değiştirmek olduğu ve olayların bir halk hareketinden çok daha geniş kapsamlı olması nedeniyle bir ayaklanma veya iç savaş olarak tanımlanabileceği yönünde. Olayların sektörümüzü nasıl etkileyeceği konusunda değerlendirme yapılırken özellikle müteahhitlik hizmetleri nedeniyle Libya’nın diğer ülkelerden daha farklı konumlandırılması gerektiğini düşünüyorum.

Bu durumdan sigorta şirketleri ne kadar etkilenir?
Yalçın: Sigorta şirketlerinin söz konusu gelişmelerden nasıl etkilenebileceğini söyleyebilmek için, yukarıdaki değerlendirmelerimiz çerçevesinde, sigortalı hasarın mevcut olup olmadığı, mevcut ise bunun miktarı hakkında bilgi sahibi olunması gerekiyor. Şahsi görüşüm en kötü senaryoda dahi, söz konusu risklerin teminat kapsamına dahil olduğu durumlarda genellikle bir alt limit uygulandığı da dikkate alınarak, oluşabilecek hasar tutarının sigorta şirketlerinin faaliyetlerinin sürekliliğini etkileyebilecek bir düzeye ulaşmayacağı yönünde.

Olayların tanımlaması nasıl yapılmalıdır?
Yalçın: Sürece bakıldığında öncelikle sigortalının zarara uğradığı yönünde bir taleple sigorta şirketine başvurması gerekiyor. Talebi alan sigorta şirketi konuyla ilgili olarak bir inceleme yapacak ve bu inceleme neticesinde olayı tanımlayarak gereğini yerine getirecek. Henüz çok erken bir safhada olunması nedeniyle ben şu ana kadar sigorta şirketlerine önemli bir talebin ulaştığını zannetmiyorum. Reasürans şirketi olarak tarafımıza ise henüz hiçbir sigorta şirketinden talep ulaşmadı. Diğer taraftan, özellikle Libya hükümetinin oluşabilecek zararların telafisi yönünde bir taahhüdü de söz konusu olabilir.

Geri ödemeler açısından bakıldığında sorun yaşanabilir mi?
Yalçın: Sorunuzdan anladığım kadarıyla müteahhit şirketlerin ilgili devletlerden olan alacaklarını kastediyorsunuz ki bu durumda konunun sigortacılık boyutundan kredi riski boyutuna geçmiş oluyoruz. Söz konusu ülkeler genel olarak ekonomik gelişmişlik seviyeleri ve yönetim biçimleriyle elbette bir risk unsuru içeriyor. Ancak bu riski Türk sigortacılık sektörü açısından kayda değer bulmuyorum. Bizim şirketimiz özelinde değerlendirildiğinde biz hem Türkiye’de faaliyette bulunan sigorta şirketlerine teminat sağlıyoruz hem de 40’ın üzerinde ülkeyle doğrudan iş ilişkimiz mevcut. Ancak, bahsedilen ülkelerden aldığımız işlerin tutarı, toplam iş hacmimiz içinde son derece sınırlı bir paya sahip.

Türkiye’de sigortacılık faaliyetleri açısından potansiyel yüksek gözüküyor. Sigortacılık sektörüne ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir?
Yalçın: Türk sigortacılık sektörünün gelişme potansiyeli son derece yüksek. Zaten son dönemde bu alana yatırım yapan yabancıların payı sektörün sermayesi içinde yüzde 70’ler seviyesine ulaştı. Bunun temel nedeni, sektörümüzün geleceği ile ilgili beklentiler. Ülkemizin sahip olduğu ekonomik gelişme potansiyeli ve genç nüfusu, sektörümüzün bundan sonraki 20-30 yıllık süreçte çok daha büyük iş hacmine ulaşacağını işaret ediyor.

Uluslararası karşılaştırma yapabilmek için Türkiye ve dünya karşılaştırması yapar mısınız?
Yalçın: Türkiye’de, 2009 yılsonu verilerine göre, kişi başına düşen prim üretimi yaklaşık 115 dolar civarında. Dünya ortalaması ise yaklaşık 600 dolar. Batı Avrupa’da ise bu rakam 3 bin dolar civarında. Yine 2009 yılsonu itibariyle toplam sigorta prim üretiminin GSYİH içindeki payı, gelişmiş ülkelerde yüzde 8 civarında iken ülkemizde ise yüzde1.3 seviyesinde. Söz konusu veriler de mevcut ekonomik büyüklüğümüz dikkate alındığında sektörün sahip olduğu potansiyeli gösteriyor.
Gelişmekte olan ülke piyasalarına bakıldığında Rusya’da sigorta primlerinin GSYİH’ye oranı 2009 yılsonu rakamlarına göre yüzde 2.5, Çin’de yüzde 3.4, Hindistan’da yüzde 5.2 seviyesinde.
Gelişen pazarların değerlerine ilişkin verileri de bizimle paylaşabilir misiniz?
Yalçın: 2009 yılsonu itibariyle gelişen pazarlarda üretilen toplam sigorta priminin GSYİH’ye oranı yüzde 2.9 seviyesinde. Kişi başına düşen prim üretimi ise 90 dolar civarında.


Milli Reasürans 2010 yılında yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda nasıl bir performans sergiledi?
Milli Reasürans’ın 2010 yılı toplam prim üretimi 855,3 milyon TL olup bunun yüzde 80’i yurt içi yüzde 20’si ise yurtdışı kabullerden oluşuyor. Yurt dışı kabuller içinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın payı ise yüzde 30 civarındadır.
Başka bir deyişle, bu bölgenin Milli Reasürans’ın toplam prim portföyü içindeki ağırlığı sadece yüzde 6 iken, şu anda olayların meydana geldiği ülkelerin payı ise son derece düşük düzeyde bulunuyor.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki olaylar nedeniyle risk priminin değişimine yönelik değerlendirmeniz nedir?
Daha önce de ifade ettiğim gibi Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da meydana gelen olayların büyük ölçüde sigorta teminatı dışında kaldığına ilişkin kuvvetli emareler mevcuttur. Bu bakımdan önümüzdeki dönemlerde “risk primi’nde bir artıştan çok verilen teminatın kapsamının daha belirgin hale getirilmesi yönünde gelişmeler beklenmelidir.

Murat Öğütçen/Ekonomist Dergisi

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)