BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 67,70 -0,37 352.040.000.000,00
ALBRK 8,23 1,48 20.575.000.000,00
GARAN 137,30 0,66 576.660.000.000,00
HALKB 25,88 -1,22 185.942.055.726,96
ICBCT 16,02 -1,72 13.777.200.000,00
ISCTR 14,03 1,52 350.749.579.100,00
SKBNK 6,76 -1,31 16.900.000.000,00
TSKB 12,88 -0,16 36.064.000.000,00
VAKBN 27,26 -0,22 270.308.020.716,98
YKBNK 32,34 1,32 273.177.638.524,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaSıcak para var kuru kurcalamayın!----

Sıcak para var kuru kurcalamayın!

Sıcak para var kuru kurcalamayın!
01 Kasım 2010 - 10:03 www.finansingundemi.com

Sıcak para hükümeti bile şaşırttı. Şimdi kırılganlığından endişe duyuyor.

 Yine Türkiye’nin cari açığı konuşulmaya başlandı. Oysa bu konu temelinde konuşulması gereken nokta, cari açıktan çok bunun finansmanının nasıl yapıldığıdır. Daha özelde, finansman ‘kalitesidir’. Geçmişte, 1992-2002 arasındaki dönemde yıllık ortalama 1.7 milyar dolar cari açık veren Türkiye; 2001 krizinden sonra kur rejiminin değişmesi ve reformlarla, hızla yüksek büyümeye ve yüksek cari açığa geçti. 2003’te 7.5, 2004’te 14.4, 2005’te 22, 2006’da 32, 2007’de 38, 2008’de ise 41.9 milyar dolar cari açığa erişti.
2003’ten bu yana “Cari açık ne olacak” soruları soruldu. Cari açık, tasarruflarımız yetişmediği için yabancıların tasarruflarına ‘müracaat ettiğimiz’ bölümü gösterdiği için; finansmanının ne derece ‘kalıcı’ olup olmadığı çok önemli idi.
Portföy yatırımları gibi her an ‘elveda’ diyebilecek kadar kısa vadeli olanından şirketlerin doğrudan yurtdışından buldukları orta vadeli kredilere, doğrudan yatırımlar gibi kalıcı ‘evladiyelik’ finansman olanına uzanan bir yelpazede, tercih tabii ki doğrudan yatırımlar olur. 

Sıcak para hükümeti şaşırttı
Özel kesim şirketlerinin bulduğu kredilerle doğrudan yatırımlar toplamı, 2007’de o yılki cari açığı yüzde 30 aşıyordu. 2008’de ise cari açık kadardı. 2010 yılında, 2003-2009 arasındaki 6 yılda sağlanan ilerleme terse döndü: Ödemeler dengesi finansman kalitesi istenmeyen hale geldi. Yani, kalıcı ve uzun vadeli finansman, kısa vadeli sıcak para ile finansmana dönüştü. 2010 yılının ilk 8 ayında 28 milyar dolarlık cari açığın tamamı kadar sıcak para girişi oldu.
Sıcak para girişinde ne Merkez Bankası’nın ne de hükümetin, ne bir teşviki ne de uyguladığı bir politika etkili oldu. Bir süredir ülkemizde, kısa vadede negatif reel faiz var. Asıl, küresel çapta aşırı gevşek para politikasının sonucu olarak ülkemize giren bir para bu. Zira bu hükümeti bile şaşırttı. 2009 sonunda 2010 için yüzde 3.5’lik büyümeyi bile temkinle Orta Vadeli Program’a koyan hükümet, aradan geçen bir yılda gerçekleşme tahminini yüzde 6.8’e çekti. Bunun sırrı, sıcak parada. Doğrusu bu kadar bir sıcak para akımı beklenmiyordu. Borsayı 70 binlere taşıyan da büyümeyi ivmelendiren de bu oldu.
Şimdi, hükümet şaşırdığı kadar endişe de duymaya başladı. Zira eğer bu sıcak para az ya da çok, yavaş ya da hızlı gitmeye karar verirse bu defa bir ekonomik yavaşlama işten bile değil. 

‘Kuru kurcalamayın’
Neyse ki hükümet bu kırılgan finansal köprünün farkına vardı, döviz kurunu yukarı ittirme lobisine ‘dur’ dedi. Bir süredir, Merkez Bankası’na dönük olarak, hem ihracatçıların örgütü TİM tarafından hem de hükümete yakın gazetelerce sürdürülen ‘kuru yukarı ittirme’ baskısı son günlerde hafifledi, ortadan kalktı. Belli ki bazı telkinler de yapılmış. “Artık bu döviz kuru konusunu fazla uzatmayın” minvalinde. İşaret fişeği de Başbakan’ın sözleri ile verildi; “TL’nin değerinin düşmesine de sıcak bakmıyorum. Niye paranın değeri düşürülsün ki?” diyerek.
Merkez Bankası da döviz alım ihalelerinde oldukça dikkatli davranıp ‘ince ayarlı’ yönetiyor. Arz fazlasının ötesinde kuru yukarı ittirecek ya da “Rekabetçi kur ayarlaması arzu ediyor” izlenimi bırakacak herhangi bir hata da yapılmıyor.

 

  

UĞUR GÜRSES radikal

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!