BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 67,70 -0,37 352.040.000.000,00
ALBRK 8,23 1,48 20.575.000.000,00
GARAN 137,30 0,66 576.660.000.000,00
HALKB 25,88 -1,22 185.942.055.726,96
ICBCT 16,02 -1,72 13.777.200.000,00
ISCTR 14,03 1,52 350.749.579.100,00
SKBNK 6,76 -1,31 16.900.000.000,00
TSKB 12,88 -0,16 36.064.000.000,00
VAKBN 27,26 -0,22 270.308.020.716,98
YKBNK 32,34 1,32 273.177.638.524,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaSıcak para 2 yıl daha akacak ----

Sıcak para 2 yıl daha akacak

Sıcak para 2 yıl daha akacak
13 Ekim 2010 - 15:02 www.finansingundemi.com

Uzmanlara göre Türkiye'ye sıcak para akışı 2 yıl daha devam edecek.

Uzmanlara göre Türkiye'ye sıcak para akışı 2 yıl daha devam edecek. Merkez bankalarını piyasaya akıttığı fonlar başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülkelere akmaya devam edecek. Tek risk toparlanmanın beklenenden çabuk olması ve ardından gelecek faiz artırımları...Ancak kısa vade de bu olasılık zor görünüyor... ABD ve Avrupa'da beklenen toparlanmanın erken gelmesi ve faizlerin piyasa beklentilerinden erken artması ekonomilerden pozitif ayrışan Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecek. Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Koordinatörü Ali İhsan Gelberi, ABD ve gelişmiş ülkelerde büyüme oranlarının hızlanması ve finsansal istikrarın sağlanmasının uzun süre alacağını bunu Türkiye için avantaj olmaya devamedeceğini söyledi.Gelberi'ye göre Türkiye için en büyük risk ABD ve Avrupa'nın beklenenden önce toparlanması olacak. Gelberi, konu ile ilgili GAZETEPORT''a yaptığı açıklamada şunları söyledi:" ABD Gelişmiş ülkelerde büyüme oranlarının hızlanması ve finansal istikrarın sağlanması uzun süre alacak gibi gözüküyor. Bunun anlamı, düşük faiz ve bol likidite ortamı uzunca bir süre daha devam edecek demektir. Hatta büyük Merkez Bankaları piyasadaki likidite miktarını daha da artırmayı planlıyorlar. Bu durum, Türkiye'nin de içinde bulunduğu, bankacılık sistemi sağlam ve kamu borç miktarı düşük olan gelişmekte olan ülkeler için büyük bir avantaj. Bu dönemde, fazla likidite Türkiye'ye akmaya devam edecektir. Ülkeye akan sermaye, Türk Lirasının değerlenmesini, faizlerin düşük seviyede kalmasını yüksek büyümenin devam etmesini ve daha yüksek cari açık rakamlarını kolayca finanse edilmesini sağlayacaktır. ABD ve Avrupa ekonomilerinin toparlanamaması veya ikinci dip ihtimali Türkiye için risk değil, mevcut ortamı sürdürmenin güvencesidir. Türkiye için risk, ABD ve Avrupa ekonomisinin beklenenden önce toparlanması ve düşük faiz, bol likidite ortamının beklenenden önce son bulmasıdır". FONLAR TÜRKİYE'YE AKACAK AMA! Gelberi, mali krizi atlamayan ekonomiyi canlı tutmak için tüm büyük merkez bankalarının piyasalara likitide pompalamayı sürdüreceklerini belirterek şunları söyledi:"Fazla likidite, bankacılık sorunu olmayan ve kamu borç düzeyi makul seviyede olan tüm ülkelere akmaya devam edecektir. Türkiye bu ülkelerin başında gelmektedir. Bu sermaye akışı, mevcut dengeler değişinceye kadar devam edecektir. Bu dönemin 2 yıldan daha kısa bir süre olmadığı gözüküyor "dedi. SICAK PARAYA DİKKAT! Türkiye'nin hala yatırım için cazip bir ülke olduğunu ancak fazla likitidenin kısa vadeli bir yatırım olduğuna da dikkat çeken Ali İhsan Gelberi, Merkez Bankaları tarafından sağlanan kısa vadeli fonlar nedeniyle nedeniyle, yatırımlar da kısa vadeli olacağını vurguladı. Türkiye'nin kısa vadeli fonları zaman içinde doğrudan yabancı sernaye yatırımlarına çevrimek için mevcut ortamı iyi kullanmasını gerektiğinin de altını çizen Gelberi, "Bu dönemde Türkiye ekonomisinin kronikleşmiş yapısal sorunlarını (doğrudan-dolaylı vergi dengesi, kayıtdışılık, enflasyondaki katılık, ithalata bağımlı büyüme modeli, mali kural gibi) çözmeye odaklanmalıdır" şeklinde konuştu. TÜRKİYE'YE HAKSIZLIK YAPILDIĞINA ŞÜPHE YOK Geçtiğimiz günlerden Türkiye'nin görünümünü pozitife çeviren Moody's in yakın zamanda Türkiye'nin notunun artacağı sinyalini verdiğini de değinen Gelberi, şöyle konuştu:" Ancak, Moody's notumuzu artırdığında bile diğer derecelendirme kuruluşlarının seviyesine yükseltecek. Yatırım yapılabilir seviyenin altında kalmaya devam edeceğiz. Piyasaların tepki vermediğini düşünmek doğru değil. Tepkinin aşırı olmamasının diğer bir nedeni de, piyasaların Türkiye'yi zaten derecelendirme kuruluşlarından daha iyi bir noktada görmesi ve fiyatlamayı buna göre yapmasıdır. Kredi değerlendirme kuruluşlarının Türkiye'ye haksızlık yaptığı konusunda şüphe yok." TÜRKİYE YATIRIM YAPILABİLİR SEVİYEDEDİR Türkiye ekonomisinin objektif kriterlerle ölçüldüğünde yatırım yapılabilir ülke seviyesinde olduğununda alrını çizen Ali Aİhsan Gelberi, bunu en önemli göstergesinin ise global piyasaların Türkiye riskini fiyatlaması olduğunu ifade etti ve " Yapısal reformların yapılması halinde bu kuruluşların hiç bir gerekçesi kalmayacaktır" şeklinde konuştu. MALİ KURAL GÜVENCE İÇİN GEREKLİDİR Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Programın uzun vadede Türkiye için yeterli olmayacağının da dikkat çeken Gelberi, şöyle dedi:" Orta Vadeli Program ve Mali Kural, hedef alınan yatırımcı bakımından birbirinden çok farklı özellikler gösterir. Orta Vadeli Program, adından da anlaşıldığı gibi Hükümetin maliye politikalarında orta vadede izleyeceği politikaları gösterir. Daha çok, önümüzdeki yıl uygulanacak politikalar konusunda bir fikir verir. Her yıl, bu programın revize edilmesi sözkonusudur. Dolayısıyla, önümüzdeki yıldan sonraki yıllar için güçlü bir taahhüt değildir. Mali Kural ise çok uzun vadeli olarak Hükümetlerin izleyeceği maliye politikaları hakkında yatırımcılara verilmiş olan bir güvencedir. Orta vadeli programlar, daha çok kısa vadeli sermaye hareketleri için bir güvence iken, Mali Kural kısa vadeli sermayenin yanında asıl olarak uzun vadeli doğrudan yabancı sermayeye verilmiş olan bir güvencedir. Sonuç olarak, Orta Vadeli Program sıcak parayı ülkeye çekerken, mali kural uzun vadeli doğrudan yabancı sermayeyi ülkeye çeker. GSMH'NIN YÜZDE 2.8 DÜŞMESİ ÇOK İDDİALI Gelberi, programda açıklanan hedeflerin piyasaların beklentilerine uygun olduğunu ancak 2010'da GSMH'nın yüzde 4'ü olarakl öngörülen bütçe açığının 2011'de yüzde 2.8'e düşürülmesini oldukça iddialı bulduklarını belirterek, şu noktaların altını çizdi: "Programda, bütçe açığındaki bu düzelmenin özelleştirme gelirleri ve faiz harcamalarında azalış ile sağlanması öngörülüyor. 2010 yılında toplam 13.7 milyar TL.’lik özelleştirme geliri öngörülüyor. Bu hedeften sapılması halinde bütçe açığı daha yüksek olacaktır. Büyüme rakamlarının detayları incelendiğinde, özellikle 2010 yılının son dört ayında çok yüksek oranda kamu harcamalarında artış öngörülmüş. İlk sekiz ayda kamu harcamaları %7 artmış iken, son dört ayda artışın %19 olacağı öngörülmüş. Kamu harcamalarının erkene çekilmesi, 2011 kamu maliyesini rahatlatıyor. Eğer son dört ayda öngörülen kamu harcamaları yapılırsa 2010 yılı büyüme rakamı kötümser, cari açık rakamı iyimser kalacaktır. Açıklanan diğer rakamlarla birlikte, 2011 yılında iç talebe dayalı büyümeye, kısa vadeli sermaye girişleri ile finanse edilen yüksek cari açık ve kontrollü maliye politikalarına devam edeceğiz demektir". Haber Hatice Nazlı AYDOĞAN/gazeteport
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!