Sarkozy ve Merkel görüşecek

ABD’nin kredi notunun indirilmesinin ardından kredi derecelendirme kuruluşlarının gözünü Fransa’ya diktiği haberleriyle tatilini yarıda keserek Paris’e dönen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Berlin’in kapısını çaldı. Piyasaların ortalığı birbirine kattığı ortamda sessizliğiyle eleştiri oklarını üzerine çeken ve Alman medyasının bile “nerede olduğunu sorguladığı” Almanya Başbakanı Angela Merkel, “kadim dostu” Sarkozy’nin toplantı çağrısına olumlu yanıt verdi. İki liderin 16 Ağustos’ta Paris’te bir araya gelerek öneri üretmesi bekleniyor.
Almanya ve Fransa krizde olan Euro Bölgesi ülkelerinin yardımına ilk koşanlar arasında yer aldı. Gelinen aşamada, iki ülkenin en üst düzeyde olan notlarını koruyup koruyamayacağı ve krizin pençesine düşüp düşmeyeceği tartışılmaya başlandı. Ekonomik veriler iki ülkede kriz riskinin çok yüksek olmadığını göstermekle birlikte son gelişmelerin “her zaman ekonomik gerçeklere paralel çizgide” olmaması soru işaretlerini güçlendiriyor.
Fransa, ekonomisi hakkında çıkan son söylentilerin tamamen temelden yoksun olduğunu savunsa da, hisselerinin dibe vurmasını engelleyemedi. Fransız piyasa düzenleme kurulu AMF’nin söylentiler konusunda cezai işlem yapılacağı uyarısı ve Sarkozy’nin tatilini yarıda kesmesi de “hayra alamet gelişmeler” olarak yorumlanmıyor. 
Panik göstergesi mi?
Üç yıldır ekonomik krizlerle mücadele eden Merkel’in tatilini kesme konusunda, Sarkozy ya da İspanya Başbakanı Zapatero kadar “aceleci” davranmaması ise dikkat çekiyor. Merkel’in yakın çalışma çevresi, Almanya Başbakanı’nın diğer liderlerin içinde bulundukları telaşa düşmemesini “Almanya’nın durumuyla diğer ülkelerin durumunun aynı olmamasına” bağlıyor.
Sarkozy’nin acil toplantı çağrısı “panik göstergesi” olarak algılanabilecek ve piyasalardaki korkunun yayılmasına neden olabilecek bir boyuta sahip. Merkel, benzer izlenim yaratmamak için doğru mesajın verilmesini sağlamaya ve havada kalacak açıklamalardan kaçınmaya özen gösteriyor. Fransızların kriz yönetiminde Sarkozy’den çok Merkel’e güvendiği bir ortamda yapılacak toplantıdan piyasaları rahatlatacak somut bir sonuç çıkma olasılığı ise oldukça düşük görülüyor.
Fransızlar en çok Merkel’e güveniyor
Öte yandan Fransız halkının, yeni bir krizden kaçınmak konusunda Almanya Başbakanı Angela Merkel’e Cumhurbaşkanları Nicolas Sarkozy’den daha çok güvendiği ortaya çıktı.
Fransız gazetesi Le Parisien’de yayımlanan ankete göre, yeni bir ekonomik ve finansal krizden kaçınmak konusunda Fransızlar, yüzde 46 ile en çok Merkel’e ve Alman hükümetine güveniyor. Fransızların krize çözüm konusunda Almanlardan sonra en çok güvendiği kurum yüzde 41 ile Uluslararası Para Fonu (IMF), yüzde 39 ile şirketler, yüzde 37 ile ABD yönetimi ve yüzde 36 ile Avrupa. Fransız halkının Cumhurbaşkanları Sarkozy’e güveni ise yüzde 33 ile listenin ancak 7’nci sırasında yer bulabiliyor. Fransa’nın dönem başkanlığını yaptığı G8 ve G20’ye güven de yalnızca yüzde 27 seviyesinde kalıyor.
En çok İtalyan riski Fransız bankalarında
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) rakamlarına göre İtalyan riskini en yakından hisseden ülke Fransa. Yabancıların elinde bulunan İtalyan tahvillerine en çok Fransız bankaları sahip. 2010 sonu itibariyle yapılan hesaplamalara göre, İtalya’nın 24 ülke bankalarına sattığı 867.3 milyar dolarlık tahvilin 392.6 milyar dolarlık kısmı Fransız bankalarında bulunuyor. Bu miktarın 97.6 milyar doları İtalyan kamu sektörüne, 41.8 milyar doları İtalyan bankalarına, 253.2 milyar doları da banka dışı özel sektöre ait. Fransız bankalarının İspanya riski 140.6 milyar dolar, Yunanistan riski ise 56.7 milyar dolar seviyesinde. Alman bankalarının ise İspanya riski 181.9 milyar dolar ve İtalyan riski de 140.6 milyar dolar civarında.
Gözler Societe Generale’de
Son dönemde gözlerin çevrildiği Fransız bankası Societe Generale CEO’su Frederic Oudea, İspanya ve İtalya’daki bankaların Societe Generale üzerindeki etkisinin sınırlı olacağını belirtti. Hisseleri yüksek oranda değer kaybeden bankanın CEO’su Oudea, Fransız sermaye piyasası kuruluna söylentilerle ilgili soruşturma çağrısı yaptı. Oudea, İtalya’da perakende bankacılık faaliyetleri bulunmadığını ve çok zayıf bir pozisyonları olduğunu ifade etti.
Ülkenin ikinci büyük bankası Societe Generale’in hisseleri önceki gün, Avrupa ülkelerinin tahvillerindeki pozisyonundan dolayı yüzde 15’lere varan oranda değer kaybederek, 2008 yılının ekim ayından bu yana en düşük seviyeyi gördü. Avrupa Bankacılık Otoritesi’nin (EBA) 2010 yılı sonu verilerine göre, Societe Generale’in elinde 2.6 milyar euro Yunan tahvili, 3.3 milyar euro tutarında da İtalya tahvili bulunuyor.
S&P: Fransa’nın notu risk altında değil
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s (S&P), Fransa hükümetinin mali sorunların çözümü konusunda ABD’den daha ciddi olduğunu, dolayısıyla AAA olan ülke notunun şu anda riskte olmadığını açıkladı. Açıklama, S&P analisti tarafından bir telekonferans sırasında yapıldı. ABD’nin ardından Fransa’nın da AAA olan kredi notunu kaybedeceğine ilişkin endişeler Fransız bankalarının hisselerinde ve euro’da değer kaybına neden olmuştu. S&P analisti Nikola Swann yaptığı açıklamada borçluluk rasyolarının her iki ülkede de benzerlik göstermesine rağmen Fransa’nın mali girişlerinin ABD’ye kıyasla daha iyi ve bütçe açıklarının daha düşük olduğunu açıklayarak endişelerin yersiz olduğuna dikkat çekti.