Piyasaları nasıl bir hafta bekliyor?
Haftaya oldukça olumlu başlayan ve dış borsalardaki olumlu hareketin katkısıyla 51 bin 500 puana kadar yükselen İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Anayasa Mahkemesi'nin yerli ve yabancı yatırımcılara yönelik stopaj farkını ortadan kaldıran kararının 'yabancıya stopaj uygulanacak' şeklinde...
Karar yabancı satışlarını körüklerken ileriki saatlerde açıklanan ABD banka bilançoları da düşüşü tetikledi. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın özünde yerli-yabancı yatırımcı ayrımını ortadan kaldırması ve herhangi bir karışıklığa yol açmaması bakımından Resmî Gazete'de ilan edilmesinin ardından hükümete bu konuda 9 ay süre tanınması yatıyor. Yabancı yatırımcıların bu karar nedeniyle satış yaptıkları, ancak hükümet kanadından maliye bakanının son durumla ilgili açıklaması bence belirsizliği ortadan kaldırır nitelikte. Bakan, gerekçeli kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasının ardından 9 ay sonra geçerli olduğunu ve mevcut uygulamanın devam edeceğini ve gerekli düzenlemelerin yapılacağını bildirdi. Hemen ardından yabancı banka ve aracı kurum yöneticileri de yaptıkları açıklamalarda yeni vergi beklemediklerini vurgulayan cümleler sarf etti.
Cuma sabahı dış borsalardaki olumlu havanın devam etmesine rağmen yükseliş yönünde başlamasına rağmen 'yabancıya stopaj geliyor' şeklindeki korkuyla satışa dönen borsada 26 milyon TL net para çıkışı yaşandı. İMKB endeksi yabancıların ağırlıkta olduğu banka hisselerindeki satışlarla yüzde 2,4 değer kaybıyla haftanın tek kaybeden borsası konumuna düştü. Önümüzdeki hafta bu kararın etkisinin giderek azalacağı ve yine dış piyasalara odaklı özellikle ABD şirketlerinin üçünçü çeyrek bilançolarının ve eylül ayı konut satış verilerinin takip edileceği bir piyasa izleyeceğiz. Borsadaki düşüş hareketinin kalıcı olduğu yönünde şu an için çok önemli bir gösterge bulunmuyor. Son kararın yabancı yatırımcının önünü kesecek bir hamle olduğundan ziyade yerli-yabancı yatırımcı ayrımını ortadan kaldıran bir karar olduğunu ve hükümetin önündeki uzun sürede bunun önlemlerini rahatlıkla alacağını düşünüyorum.
Dünya piyasalarını ve özellikle ABD borsalarındaki düzelmenin devam edip etmediğini gösteren ekonomik veri ve şirket bilançoları geçen hafta içinde borsaları kısmen de olsa rahatlatır biçimde geldi. Amerikan bankası JP Morgan beklentilerin çok üstünde bir kar açıklarken henüz zararda olan dev bankalardan Citibank beklentilerin altında zarar getirdi. Cuma günü borsalarda ibreyi aşağı çeviren, Bank of America'nın beklentilerin üstünde zarar açıklaması oldu. Ancak her iki banka gelirlerini ve sermaye rasyolarını hızla düzelterek üçüncü çeyrek bilançolarında toparlanmanın devam ettiğinin sinyalini verdi. Önümüzdeki hafta da önemli bilançolar gelmeye devam edecek. En kritik veriler yine ABD konut verileri olacak. Pazartesi günü eylül ayı konut başlangıç ve inşaat izinleri, salı ve cuma günü açıklanacak ikinci el konut satışları bir sonraki haftayı etkileyecek. İMKB önümüzdeki hafta hem dışarıdaki bu kritik verileri takip edecek hem de yabancı satışlarının devam edip etmeyeceğine odaklanacak. Ayrıca üçüncü çeyrek bilanço beklentileri de yeni bir çıkış hareketinin başlangıcı olabilir. Kasımın ilk haftasında hızlanacak üçüncü çeyrek bilançoları kasım sonuna kadar bazı hisselerde ciddi yükselişlere, bazılarında ise hayal kırıklıklarına yol açabilir. Tavsiyem fiyat kazanç oranlarını takip ederek ilk iki çeyrekte beklentilerin üstünde kar açıklayan ya da mevsimsel olarak kara geçecek sektör hisselerinden en son açıklanan bilanço verilerine göre ucuz kalanların tercih edilmesi olacaktır. İlk altı ayda beklentilerin üstünde olumlu bilanço açıklayan sektörler, mevsimsel olarak karını yükseltecek sektörler, uygulanan KDV indirimleri ve ÖTV indirimleri sebebiyle satışlarını artıran sektörler ve Merkez Bankası faiz indirimlerinin etkilediği sektörler ön plana çıkabilir. Bankalar yine iyi karlar ortaya koyacaklar ancak fiyat kazanç oranları şu an yüksek. Bu durum kar beklentisinin önceden satın alındığını ve fiyatın içinde olduğunu gösteriyor. Yine de olumlu beklenti nedeniyle tercih edilecek. Önlemlerin ağırlıkla alındığı elektronik, otomotiv ve beyaz eşya sektörü hisseleri yine iyi karlar getirebilirler. Bu sektör içinde fiyat kazanç oranı düşük yüksek kar beklentisi içinde olanlar tercih edilmeli. Enerji ve Telekom altyapısı ağırlıklı şirketler yine iyi kar açıklamaya devam edebilirler.
Bilanço açıklamaları sonrası yine bir grup hissede hızlı yükselişler olurken hayal kırıklığı yaşayan ve henüz ekonomilerdeki toparlanmalardan nasibini alamayan şirketler belki yatay, belki düşüş yönünde hareket edecekler. Ancak gerek dış ekonomilerdeki toparlanmalar gerekse gelecek yıl için yatırım yapılması halinde kar elde edebilecek sektörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Dünya piyasalarında giderek artan emtia fiyatları ve kıpırdanan konut fiyatları ister istemez 2010 yılında gerek dünyada gerekse Türkiye'de fiyatı ucuz kalan sektörlere yoğun bir ilgiyi beraberinde getirecektir.
Dolardaki değer kaybı ekonomik canlanma işareti
f15 Temmuz 2008'de 1,60 dolarla zirve yapan Euro, krizin Avrupa'ya sıçraması ve dolar likiditesinin suyunu çekmesi ile üç ay içinde 1,23'e kadar gerilemişti. Doların kriz sırasında yükselmesi "Krizin merkezindeki ABD'nin parası neden değerleniyor?" sorusunu gündeme getirmişti. Gelişmekte olan ülke para birimleri bu gelişme karşısında SOS verirken birçok ülke IMF ile anlaşarak sorunlarını çözmeye çalışmıştı. Aradan geçen 11 ayda dünya ekonomileri krizin yaralarını sarmaya çalışırken alınan önlemler ABD ekonomisinde şu ana kadar beklenen iyileşmeyi kısmen de olsa sağladı. Artan likiditenin yanı sıra düşük faiz nedeniyle carry trade olarak bilinen ve fonların kaldıkları yerden hisse ve bono piyasalarına girerek kar elde etme uygulamalarının devam etmesi, doları zayıf düşürüyor. ABD ekonomi yönetiminin güçlü dolardan yana olduklarını açıklamalarını bilsek de bundan ziyade ihracat avantajı sağlamak ve dış ticaret açıklarını azaltmak için doların zayıflamasına şimdilik ses çıkarmaları zor gözüküyor. Teknik olarak incelediğimizde bu yıl parite 1,49'u aştı. Rekor seviyesine yaklaşan parite önemli bir virajda ve 1,4975 en keskin dönüm noktası. Bu nokta aşılırsa dolardaki değer kaybı daha da devam eder. Dolardaki kayıplar, şu an ekonomiler için bir tehdit değil bir canlanma işareti olarak değerlendirilebilir.
SELİM IŞIKLAR - ZAMAN