Piyasalarda sonbahar sendromu yaşanır mı?

Daha önce rant peşinde olanlar ve global finansal krizden ders alanlar, mevcut parasının değerini koruma telaşına düşmüş durumda. Bu sebeple yeni yatırım yaparken en ince detayı bile dikkate alır oldular. Faizlerin düşmesiyle birlikte, artık kolay para kazanamıyorlar. Gelişmiş ülke merkez bankaları ortak hareket ederek son iki yılda, bir yandan sistemlerine para enjekte ederken, diğer yandan sürekli faiz oranlarını indirerek finansal krizin oluşturduğu likidite sıkışıklığını gidermeye çalıştı. Amerikan Merkez Bankası (FED)'nın halen uyguladığı yüzde sıfır ila -0,25 faiz, çok düşük olmasına rağmen, yatırımcılar ve bankaların bir kısmı ellerindeki parayı düşük faizli devlet tahvillerine yatırarak, paralarını devlet güvencesinde tutmak istedi. Finansal krizin çıktığı yer Amerika Birleşik Devletleri olmasına rağmen finansal krizin şiddetini artırdığı dönemde Amerikan Doları değer kazandı. Piyasalardaki likidite bolluğu bu sebeple hissedilmediği gibi, şimdilik enflasyon endişesine de yol açmıyor. Bu açıdan bakıldığında global piyasalarda normalleşme biraz daha zaman alacak gibi görünüyor. Yatırımcılar da bu süreci mevcut pozisyonlarını koruyarak geçirmek zorunda kalacak. Halen gelişmiş ülkelerde kısa vadeli faiz oranları yüzde 0,10 ile yüzde 1 aralığında seyrediyor. Dünya ekonomisinin canlanması, global piyasalarda güvenin yeniden artmasına bağlı. Tüketimin yeniden normale dönmesiyle üretimde de artış olacak. Hammadde talebinin artmasıyla emtia fiyatları da yükselmeye başlayacak. Global piyasalarda oluşacak enflasyon endişesiyle merkez bankaları yeniden faiz oranlarını artırma sürecine girecek. Bu gelişmeler sırasında yatırımlarını gözden geçiren yatırımcıların pozisyonlarını değiştirme sürecine girmeleri, para piyasalarını da hareketlendirecek. Bunların oluşabilmesi için muhtemelen 2011 yılını beklemek gerekiyor. Türkiye'ye baktığımızda, bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren finans sektöründe global krizin etkileri azalmaya başladı. Para piyasaları geleceğe yönelik iyimserlikle kendi dinamikleriyle hareket ederken, dış piyasaları da yakından izliyor. İç piyasa kısa aralıklarla dış piyasalardan olumlu yönde ayrışsa da, global piyasalardaki tedirginlik, zaman zaman içeride de karşılık buluyor. Reel sektörde iyileşmenin dış pazarlara da bağlı olarak zaman alacağı biliniyor. Dün açıklanan ağustos ayı enflasyonunun beklentilerin altında gerçekleşmesiyle Merkez Bankası'nın gelecek aylarda da faiz indirimlerini sürdürmesi bekleniyor. Merkez Bankası, son aylarda günlük döviz alış ihaleleri düzenleyerek, Türk Lirası'nın değerlenmesini frenlemeye ve döviz fiyatlarında istikrarlı seyir oluşturmaya çalışıyor. Böylece iş dünyasının önünü görmesine yardımcı oluyor. İçeride perakende ticaretteki durgunluk, hükümetin sürdürdüğü vergi indirimi ve işletmelerin mevsimsel ve özel günlerdeki indirim kampanyalarıyla aşılmaya çalışılıyor. Son günlerde de 'Alın verin, ekonomiye can verin' kampanyasıyla durgunluğun aşılmasına yeni bir boyut getirildi. Hükümetin demokratik açılım çalışmaları, piyasalarda oluşturduğu iyimserlik yanında orta vadeli ekonomik program hazırladığı ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile temaslarının sürdüğü biliniyor. Merkez Bankası, para piyasalarını oldukça yakından izliyor. Dış piyasalarda krizden çıkış sinyalleri sürdükçe ve içerideki mevcut görünümde, para piyasalarında sonbahar sendromu yaşanması pek mümkün görünmüyor. [email protected]