BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,00 0,51 358.800.000.000,00
ALBRK 8,22 -0,24 20.550.000.000,00
GARAN 139,20 -0,36 584.640.000.000,00
HALKB 36,18 -1,68 259.945.269.559,56
ICBCT 13,79 0,15 11.859.400.000,00
ISCTR 13,91 -1,00 347.749.582.700,00
SKBNK 7,70 -0,26 19.250.000.000,00
TSKB 12,60 -1,33 35.280.000.000,00
VAKBN 29,48 -2,12 292.321.366.498,04
YKBNK 35,76 -0,56 302.066.553.915,84

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkÖmür Tan: Konkordatoda veriler endişe gerektirmiyor----

Ömür Tan: Konkordatoda veriler endişe gerektirmiyor

Ömür Tan: Konkordatoda veriler endişe gerektirmiyor
11 Aralık 2025 - 16:22 www.finansingundemi.com

Ömür Tan, konkordato başvurularının sistemik risk oluşturmadığını, toplam sayının 5 binin altında olduğunu ve ekonomideki payının yüzde 1’in altında kaldığını belirterek, bankaların likidite sorunu yaşayan firmaları desteklemeyi sürdürdüğünü vurguladı.

QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nin “Bankacılığın Geleceği” oturumunda yaptığı konuşmada, sektörde yapılandırılmış kredilerdeki seyir, konkordato eğilimleri, TL mevduat politikaları ve 2026 yılına yönelik beklentilere ilişkin önemli değerlendirmeler paylaştı.

Ömür Tan: “Türk bankacılık sistemi güçlü sermayesiyle 2026’ya sağlam bir zeminde giriyor”

Son iki buçuk yıldır uygulanan program, enflasyonla mücadeleyi temel alarak istikrarı güçlendiren bir çerçeve oluşturduğunu belirten QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, “Enflasyonun 75’lerden 31 seviyelerine düşmesi bunun somut göstergesidir. Ancak faiz seviyelerindeki yükseliş, işletme sermayesi ihtiyacındaki artış, ihracatçı firmaların talep ettiği ilave destekler ve finansman maliyetlerindeki baskılar reel sektörde hem bilançoları hem nakit akışlarını etkiledi. Bu nedenle 2024 son çeyreğinden itibaren sorunlu kredilerde beklediğimiz gibi bir artış yaşadık” dedi.

NPL Görünümü: “Artış var ama tarihsel ve küresel standartlara göre hala güçlü bir yerdeyiz.”

“NPL oranı  yüzde 2,5 seviyesinde olduğunu belirten Tan, “Perakende tarafta bu rakam 4 seviyesine, tüzel tarafta ise 2 seviyesine karşılık geliyor. Bu oran sektörü endişelendirecek bir düzey değildir. Çünkü bazımız oldukça düşüktü; 2020 sonrası dönemde sorunlu krediler tarihin en düşük seviyelerine gerilemişti. Türkiye bankacılık sisteminin uzun dönem ortalaması yüzde 3,1’dir; 2017–2019 döneminde ise NPL oranı 4,1 seviyelerine çıkmıştı. Dolayısıyla bugün hâlâ yönetilebilir bir banttayız. Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda da tablo gayet olumlu: Gelişmekte olan ülkelerde NPL’ler 4’ün üzerinde. G20 ve AB ile kıyaslandığında da Türkiye halen iyi bir konumda” dedi. Önümüzdeki dönemde—özellikle 2026’nın ilk çeyreği ve ikinci çeyreğinin bir bölümünde—NPL tarafının hafif bir yükseliş göstereceğini öngörüyorum. Ancak bunun bir ‘pik’ noktasına ulaşarak plato oluşturacağını düşünüyoruz. Yapılandırma süreçlerinin rahatlatılması, BDDK ve Merkez Bankası tarafından açılan alanlar ve özellikle bireysel taraftaki yeniden ödeme imkanları bu yükselişi sınırlayan unsurlar” dedi.

“Konkordatolar çok konuşuluyor ama veriler endişe gerektirmiyor”

Konkordato sürecinin sistemik bir risk oluşturmadığını söyleyen Ömür Tan, “Tüzel tarafta konkordato başvuruları gündemde. Ancak tabloya yakından baktığımızda, konuşulan rakamların oluşturduğu algıyla gerçek ekonomik büyüklük arasında ciddi bir fark olduğunu görüyoruz. Türkiye’de toplam konkordato sayısı bugün 5 binlerin altında ve bunun ekonomik sistem içindeki ağırlığı oldukça sınırlı: İstihdam, ihracat ve kredi hacmi içerisindeki payları yüzde 1’in altındadır. “Bankacılık sektörü olarak ödeme niyeti olan, faaliyetlerini sürdürmek isteyen, geçici likidite sıkıntısı yaşayan firmalara destek vermeye devam ediyoruz. Vade yapılandırmaları, nakit akışına uygun ödeme planları ve maliyet optimizasyonu firmaların ayakta kalmasını sağlıyor. Bankalar olarak olası riskleri önceden görerek önemli ölçüde provizyon ayırdık. Sektör genelinde de aynı tablo geçerli. Türkiye bankacılık sistemi bugün tahsili gecikmiş alacak artışını yönetebilecek güçtedir. Bu nedenle bir risk yığılmasından söz etmek doğru olmaz.” ifadelerini kullandı.

“2026, bankacılık sektörünün sağlam sermaye yapısıyla reel sektöre daha güçlü destek vereceği bir yıl olacak”

2026 yılında reel sektöre daha fazla kaynak aktarılacağına dikkat çeken Tan, “Faizlerdeki kademeli düşüş bankaların marjlarını iyileştirirken, dijitalleşme ve verimlilik artışı ücret–komisyon gelirlerini destekleyecek. Bankacılık sektörü uzun yıllardır temettü dağıtımında ihtiyatlı davranarak sermayesini güçlendirdi. Bu sermaye gücü, 2026’da reel sektöre daha fazla kaynak aktarılmasını sağlayacak. Risklerin yönetildiği, selektif kredi politikasının sürdüğü, konkordato sürecinin kontrol altında kaldığı dengeli bir kredi ekosistemi, Türkiye’nin büyüme patikasını desteklemeye devam edecek” dedi

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!