Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 67,95 | -2,51 | 353.340.000.000,00 |
ALBRK | 8,13 | -0,97 | 20.325.000.000,00 |
GARAN | 136,40 | -0,73 | 572.880.000.000,00 |
HALKB | 26,20 | -2,09 | 188.241.184.700,40 |
ICBCT | 16,30 | 4,02 | 14.018.000.000,00 |
ISCTR | 13,81 | -2,13 | 345.249.585.700,00 |
SKBNK | 6,85 | -1,15 | 17.125.000.000,00 |
TSKB | 12,90 | -2,05 | 36.120.000.000,00 |
VAKBN | 27,34 | -1,09 | 271.101.294.438,82 |
YKBNK | 31,88 | -0,62 | 269.291.994.933,92 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Son günlerde gazetelerin ekonomi sayfalarında Merkez Bankası’nın yeni politika çerçevesi tartışılıyor. Merkez Bankası’nın 2011 yılı para politikası çerçevesi esasen iyi niyetli ve yeni bulunuyor. Ama gelgelelim, bu haliyle amacına ulaşabileceği konusunda derin bir kuşku var. Ben Merkez Bankası’nın vaziyetini, Merkez Bankası’nın 1990’lı yıllardaki durumuna benzetiyorum. Kimse üzerine düşeni yapmayınca, birilerinin çıkıp durumdan vazife çıkarması gerekirdi o istikrarsızlık yıllarında. Merkez Bankası ve Hazine o dönemde de “aman bir maraza çıkmasın” diye kendi başlarına yok yere dert alırlardı. Şimdiki durum da tam o durum bana kalırsa. Doğrusu ya, ben, Merkez Bankası’nın yaptıklarından rahatsızlık duymuyorum. Ne yapılmaya çalışıldığını anlıyorum. Bu ortamda, belirsizlik yaratmanın da bir iktisat politikası aracı olarak kullanılabileceğini düşünüyorum. Peki, bankalar neden dertli? Neden şikâyet ediyorlar? Çok konuşulduğunu biliyorum ama meseleyi bir de benden dinlemek isterseniz, meramım şöyledir.
Tehlikeli toparlanma
Türkiye ekonomisi, geçen yıl, tehlikeli bir toparlanma süreci yaşadı. Toparlanmasına toparlandık ama bunu ülkenin döviz kazanma kapasitesine oranla çok hızlı yükselen bir cari işlemler açığı ile gerçekleştirdik. Üstüne üstlük bu hızlı yükselen açığı, eski dönemlerle karşılaştırılamayacak kadar kısa vadeli fon girişi ile finanse ettik. Aynı dönemde, banka bilançolarında hızlı bir bireysel kredi genişlemesi de oldu. Eskiden dışarıdan gelen para bu kadar hızlı iç tüketim kanalına destek olmazdı, şimdi tüketici finansmanı ile ilgili mekanizmaların daha gelişmiş olması, işi doğrudan o kanala aktardı. Dördüncü nokta ise bankaların kısa vadeli yabancı fon girişine karşılık uzun vadeli yerli para cinsinden kredi açma iştahıydı. Kendi haline bırakılırsa, o çok güvendiğimiz bankaların bilançosunun bu işten hasar görmesini beklemek durumundaydık.
Ne yapılabilirdi? Cari işlemler açığını azaltmak için, kamu tasarruflarını arttırma amaçlı bir vergi reformu ve vergi idaresi reformu yapılmış olsaydı, şimdi daha iyi olurdu. Hem faiz harcamalarımızın bütçe gelirlerimize oranı krizdeki Yunanistan’ın bile üstünde olmazdı. Mali kural çıkmış olsaydı iyi olurdu. Ama ol/a/madı. Cari işlemler açığının uzun vadeli kaynaklarla finansmanı ya da kısa vadeli kaynaklardan uzak durulması için kalıcı tedbir alınabilirdi. Burada içeride daha uygun bir yatırım ortamından sermaye kontrollerine kadar yöntemler denenebilirdi. Ama o da ol/a/madı. Başkalarına doğrudan yatırım giderken, bize bu kısa vadeli ‘kelle koltukta’ fonlar düştü. Daha riskli olursanız olacak olan oldu. Bankaların davranışlarını etkilemek için, kısa vadeli kaynaklarla uzun vadeli kredi açmaya karşı sermaye yeterlilik oranı artırılabilirdi. Ama bakın o da daha ol/a/madı. Bu durumda, Merkez Bankası tek başına iktisat politikasında ‘yapıcı belirsizlik’ yaratmak üzere devreye girdi. Kavram, Henry Kissinger’dandır. İktisadi değildir ama bu dönemde faydalı olabilir. Olağanüstü dönemlerde olağanüstü önlemler almak gerekir. Hiç kimse üzerine düşen görevi yapmıyorsa.
Kurallar değiştirildi
Neler oldu? Döviz alım kuralları değiştirildi. Banka, kısa vadeye yüksek faiz ödemeyi bir kenara bıraktı. Bu arada piyasaları daha ucuza fonlamaya da başladı. Türk Lirası değer kaybetti, kısa vadeli fonların bir bölümü çıktı. Artan belirsizlik kısa vadeli fonların bir bölümünü olumsuz etkiledi. Kötü olmadı. İşin bir diğer boyutu olan, kredi genişlemesinin sonunun gelip gelmediği üzerine konuşmak için daha erken. Amaç hasıl olacaksa, orada da bir yavaşlamayı görmeye başlamak lazım. Yoksa banka bilançoları bu kez başka bir biçimde bozulmaya başlar. İyi olmaz. Bankacılık otoritesi buna herhalde seyirci kalmaz.
Hükümet sessiz olsa bile Ankara’da Merkez Bankası vardır.
GÜVEN SAK - RADİKAL
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.