'Maalesef mali sektörümüz sığ'
TBB Başkanı Özince, 'Tsunamilerden etkilenmememiz için piyasaları derinleştirmemiz lazım' dedi
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, dünyanın ilk 20 ekonomisinden biri olmakla övünmekle birlikte, Türkiye mali sektörünün sığ olduğunu belirterek, ''Bizim değil küçük dalgalardan, tsunamilerden etkilenmememiz için piyasaları derinleştirmemiz lazım ki, büyük gemiler içinde yüzebilsin'' dedi.
Birliğin İzmir Ticaret Odası'nda (İZTO) düzenlenen yönetim kurulu toplantısı sonrasında İZTO Meclis Salonunda ''İş Dünyası ile Bankacılık Sektörü İzmir Buluşması'' başlıklı toplantı gerçekleştirildi.
Toplantının açılışında konuşan Özince, 1923'teki İzmir İktisat Kongresinde alınan kararlardan birinin girişimcilere kredi verebilecek ulusal bankaların kurulması olduğunu hatırlatarak, ''Yani hem bizim işlerimizin, hem de ülke ekonomisinin esas felsefesi bu şehrimizde düşünülmüş. Çok da isabet olmuş. Çünkü İzmir asırlardır ticaretle yoğurulmuş bir şehrimiz'' dedi.
Toplantıyı düzenlemekteki maksatlarının bir konferans vermek olmadığını vurgulayan Özince, her ne kadar iş dünyasıyla her zaman iletişim halinde bulunsalar da bu toplantıda mümkün olduğunca iş dünyasının temsilcilerinden ''bir şeyler almayı'' arzu ettiklerini söyledi.
Özince, 2001 krizi sonrasında bankacılık sektörüyle ilk uzun vadeli protokollerin İZTO ve EBSO ile imzalandığını ve bu protokollerin örnek olduğunu, sonrasında da vadelerin uzadığını, ekonomide güven ortamı için tüm organlarıyla devlete büyük görev düştüğünü, ama daha da önemlisinin iş çevrelerinin güveni olduğunu ifade etti.
Ersin Özince, İzmir'in Türkiye'nin ticari ve sanayi hayatında, özellikle de dış ticaretteki hakim konumu nedeniyle önemli bir yerinin olduğunu söyledi.
İzmir'in tasarrufu bilen şehirlerden biri olduğunu belirten Özince, mevduat-kredi oranlamasında durumun pek de kötü olmadığını, örneğin 110 lira mevduata karşılık 100 lira kredi kullanıldığını anlattı.
Özince, önümüzdeki dönemlerde çok daha ciddi yatırımların ve buna bağlı olarak da kredi ihtiyaçlarının olacağını düşündüklerini kaydetti.
Ersin Özince, Türkiye'de şube başına düşen kişi sayısının 10 bin civarında olduğunu, İzmir'de bu oranın çok daha iyi yerlerde olduğunu bildirerek, ''Yani burada yeterli insan gücü de yeterli bankacılık kaynağı da mevcut. Özellikle uluslararası rekabete ayak uydurabilecek, yüksek yatırım düşünceleri bankacılık sektöründen de destek görecektir. Buna en büyük projeler de dahildir. Önceki dönemlerde 'yüksek rakamlar' denince yurt dışından alınan sendikasyon kredileri gündeme gelirdi, artık yurt dışından alınan sendikasyonlardan çok daha uzun vadede ve çok daha büyük miktarda biz sendikasyon kredileri veriyoruz. Milyar doların üzerinde yaptığımız enerji, hatta satın alma finansmanlarımız var'' diye konuştu.
2001 yılında bankacılık sektörünün özkaynağının 15 milyar dolar olduğunu, şimdi bu rakamın 70 milyar dolara ulaştığını anlatan Özince, ''Bunun da çok büyük kısmı serbest sermaye. Dünyanın her yerinde bankacılık büyük kriz yaşıyor, çünkü sermayesi yok, olanı da batırıyor. Biz 70 milyar dolar gibi Türkiye'nin mevcut ihtiyacını fazlasıyla karşılayacak, sektörü kendisi kadar büyütecek bir özkaynak yapısına sahibiz'' dedi.
Özince, sektörün karlılığının da çok önemli olduğuna işaret ederek, Türk bankacılık sektörünün ulusal borsayı sürüklediğini, İMKB'nin yüzde 40'ını, hatta iştirakleriyle birlikte yüzde 50'sini banka şirketlerinin oluşturduğunu, ''Gönül arzu eder ki bankaların buradaki payı azalsın, arkadan gelen şirketler geçsin'' şeklinde konuştu.
-İSTANBUL FİNANS MERKEZİ PROJESİNE DESTEK İSTEDİ-
Ekonomik krizin en çok da kriz sonrasıyla ilgili düşünmeye sevk etmesi gerektiğinin altını çizen Özince, ''Kesin olan nokta, bir çok şey kriz öncesi gibi olmayacak. Rekabet kesinlikle bu krizde kolaylaşmayacak, rekabet zorlaşacak'' dedi.
Ersin Özince, krizi büyüterek yürüten ekonomilerin bulunduğunu, bunun sadece Çin ile sınırlı olmadığını, kriz döneminde performansı Türkiye'den iyi olan Brezilya gibi ülkelerin bulunduğunu dile getirerek, ''Özellikle bizim ticaretimizin yoğunlaştığı Avrupa açısından krizin etkilerinin uzun süreceği öngörüsüyle, bizim iyi iş yönetmemiz, iyi sermaye yönetmemiz ve mutlaka üretmeyi ve ürettiğimizi satabilmeyi başarmamız, rekabet gücümüzü sürdürülebilir kılmamız lazım'' diye konuştu.
Bankacılık ve sermaye piyasasından müteşekkil mali sektörün GSMH'ye oranının yüzde 50-60 civarında bulunduğunu, bunun gelişmekte olan ülkeler ortalaması olduğunu anlatan Özince, şöyle devam etti:
''Dünyanın ilk 20 ekonomisinden biri olmakla övünmekle birlikte maalesef mali sektörümüzün sığ olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bu sığlık olmasa o kadar çok konuda rahat edeceğiz ki. En pratik örnek, ihracat yapıyoruz, kuru beğenmiyoruz. Türk Liramız birçok fiyatlama gibi kendi borsalarımızda fiyatlanıyor. Kendi piyasamız sığ. Küçücük alışlar, küçücük satışlar her şeyin fiyatını, Türk Lirası da dahil etkiliyor. Dolayısıyla bizim değil küçük dalgalardan, tsunamilerden etkilenmememiz için piyasaları derinleştirmemiz lazım ki, büyük gemiler içinde emniyetle yüzebilsin. Piyasaları derinleştirmek de biz bankacıların birinci konusu. Biz mali piyasaların bir ayağıyız, ikinci ayağı olan sermaye piyasası da doğrudan doğruya sizin. Sermaye piyasası ile ilgili önlemler istemek de en başta sizin hakkınız ve konumuzun gereği.''
Özince, adı nedeniyle yanlış anlaşıldığını belirttiği ''İstanbul Finans Merkezi'' projesine İzmir iş dünyasının destek vermesini isteyerek, projenin tüm Türkiye'yi daha liberal, vergisi ödeyenlerin ve yatırımcıların cenneti yapacak bir proje olduğunu söyledi.
İstanbul finans Merkezi projesinin İstanbul'daki, İzmir'deki tüm oyunculara, borsalara aynı hizmeti daha liberal mantıkla vereceğini dile getiren Özince, projenin sadece ülke çapında değil, Türkiye'nin bulunduğu bölgeye de özellik kazandıracağını anlattı.
Özince, ''Bu, şu işe yarayacak. Dünyanın ilk 20 ekonomisi arasında büyüyen ekonomimiz, bu demografide büyüyecekse daha büyük motora ihtiyaç vardır'' dedi.