Köşe yazarlarından Özince anıları...

Biz bilmiyoruz ama kader çok önceden belirliyor insanların, nerelerde ne zaman karşılaşacaklarını..
Benden bir yıl sonra doğdu, benim doğduğum Ayvalık’tan sadece 50 kilometre uzaklıkta olan Havran’da, Ersin Özince..
Kader bizi İzmir Özel Türk Koleji’nde, yatılı okul öğrencileri olarak karşılaştırdı..
Ersin, okulun çalışkan öğrencilerindendi, ben haylazlardan..
Ben altı yıl 504 numarayı taşıdıktan sonra, kolejden elime belge verilerek postalandım..
Ayvalık Lisesi’nden mezun olabildim..
Ersin, başarıyla ve tam zamanında bitirdi Türk Koleji’ni..
Yıllarca birbirimizi görmedik..
Taaa ki, İzmir Belediyesi’nin bir kültür işi için, İstanbul’a gelen, sevgili arkadaşım Ünal’la, İş Bankası Genel Müdürlüğü’ne gidene kadar..
“Ersin nasıl olsa, onca yıldan sonra hatırlamaz” diyerek, sekreter hanımın yanında beklemeye koyuldum, görüşmelerinin bitmesini..
On dakika sonra, kapı açıldı, Ersin dışarı çıkıp, sıcak bir sesle seslendi:
“Cevher, niye gelmiyorsun içeri?”
Girdim, sıcak bir sohbet oldu, anılarla karışık..
Ersin, Türk Koleji’nden sonra, ODTÜ’yü bitirmiş, İş Bankası’nda alt kademeden başlayarak, aynen Türk Koleji’ndeki gibi başarılı bir grafik çizerek, en tepeye kadar yükselmişti..
Cumhuriyet’imizin en büyük kazanımlarından olan İş Bankası gibi devin genel müdürü olmuştu..
Ben yine işsizdim o sıralar..
Çalışmakta olduğum, şimdiki adı CNBC-E olan, Kanal-E Televizyonu, Doğuş Grubu’na satılmıştı..
Onlar da eskilerle devam etmek istememişlerdi..
Yine bağlantımız kesildi, Ersin’le..
Ta ki, benim çalıştığım Uzan Grubu ile Doğan Grubu, gereksiz ve çok berbat savaşın içine girene kadar..
Savaşta yumruk sayılmıyordu o günlerde..
İşin içine, Ersin de “karıştırılmıştı” maalesef..
Bir gün telefonum çaldı, açtım..
“Cevher, ben Ersin” diye samimiyetle seslendi Ersin..
Sesini hemen almıştım ama şaşkınlıkla ve biraz da sıkılarak “Buyurun Ersin bey” deyiverdim..
“Şimdi bey mi olduk? Niye sadece Ersin demiyorsun?” diye sordu..
Nazikçe, bu kavgaya niye adının karıştırıldığı sordu..
Çok üzüldüm..
Yıllar sonra yine karşı karşıya getirmişti kader bizi ama çok olumsuz şartlar altında!
GazetePort’ta ilk yazmaya başladığım gün, o kavga günlerinde kullandığım bazı ifadelerden dolayı, Aydın Doğan’a, Ertuğrul Özkök’e, Ersin Özince’ye ve Fatih Altaylı’ya üzüntülerimi bildirmiştim..
Ersin, yoluna devam etti..
Son patronum Yavuz Semerci’nin yazdığı gibi, 1998’de göreve geldiğinde sadece 2.3 milyar lira olan aktif büyüklüğünü, bugün tam 75 katı arttırarak 151 milyar liraya ulaştırdığı sırada, çok kahramanca bir çıkış yaptı..
Devlet Bakanı Ali Babacan, bankacılık sektörüne yönelik munzam karşılıklar konusunda “Bunu polisiye tedbirlerle yapmak istemiyoruz” deyince, Ersin kahramanca patladı:
“Polisler, gazeteciler gibi bankacıları da mı götürecekler? Hukuk devletinde değil miyiz!”
Babacan’ın bu çıkışından sonra Ersin için “49 tane genel müdür var.. Bizim her bankanın genel müdürünün söylediklerine laf yetiştirmek gibi bir pozisyonumuz olamaz” şeklindeki sözleri, gerçekten içimi acıttı..
Ersin, 49 genel müdürden biriydi ama İş Bankası gibi bir devin genel müdürüydü..
Elbet söylediği sözlerden, yaptığı çıkışlardan, yararlı dersler çıkarılması gerekiyordu..
Bu haklı ve sert çıkıştan sonra ne oldu bilemiyorum, Ersin hem Bankalar Birliği Başkanlığı’ndan, hem de başarıyla yönettiği İş Bankası Genel Müdürlüğü’nden istifa etti!
Şu anda İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı!
Ben, yeni görevinde de hayırlı başarılar diliyorum..
Yeni genel müdür Adnan Bali’ye de, hayırlı uğurlu olsun..
Gazetelerde okudum ki, keçi çiftliği kurmak gibi bir ideali varmış ama şimdilik bunu erken buluyormuş..
Bilim insanlarına göre, anne sütüne en yakın iki süt var..
Eşek sütü, ardından da keçi sütü!
Eşek sütünü, Fransızlar üretip bebekler için, dükkanlara vermeye başlamış bile..
Ersin, çok yararlı keçi sütünü üretip hele pastorize günlük süt olarak, dağıtımını gerçekleştirebilirse, büyük hizmet vermiş olacak..
Onların Havran’da da, bizim Ayvalık’ta da, eskiden hemen her evde birer keçi vardı..
Bizler hem anne sütünün, hem de keçi sütünün nimetlerinden faydalanarak büyüdük..
Eminim ki, keçi sütü üretimi, sağlıklı nesiller açısından çok faydalı bir girişim olacaktır..
Bunca yorucu, gerilimli ve hareketli bir hayatın ardından, çiftlik hayatının dinginliği, Ersin’e çok mutlu ve üretken bir yaşlılık yaşatabilir..
Bilmem kader bizi bundan sonra, daha uygun ve olumlu ortamlarda karşı karşıya getirebilir mi?
Ben kendi hesabıma artık dingin bir hayat yaşamaktan o kadar mutluyum ki..
CEHHER KANTARCI- Gazeteport