BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 71,75 0,84 373.100.000.000,00
ALBRK 8,27 0,49 20.675.000.000,00
GARAN 142,00 -1,11 596.400.000.000,00
HALKB 35,62 -0,28 255.921.793.856,04
ICBCT 13,72 0,44 11.799.200.000,00
ISCTR 14,03 0,14 350.749.579.100,00
SKBNK 8,16 0,62 20.400.000.000,00
TSKB 13,01 -0,61 36.428.000.000,00
VAKBN 30,62 -0,52 303.625.517.034,26
YKBNK 36,84 -0,75 311.189.369.302,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılık'Katılım bankalarının payı %15'e çıkar'----

'Katılım bankalarının payı %15'e çıkar'

'Katılım bankalarının payı %15'e çıkar'
18 Mart 2012 - 08:49 www.finansingundemi.com

2023 yılına geldiğimizde Türkiye’de katılım bankacılığının toplam bankacılık sektöründeki yeri ne olacak?

Bank Asya Genel Müdürü Abdullah Çelik Bursa'da düzenlenen Zirvede konuştu: Ülkemizde katılım bankacılığının gelişme potansiyelinin oldukça
yüksek olduğunu düşünüyorum. Katılım Bankacılığının, halkımızın
sosyo ekonomik yapısı içinde önemli bir yer tuttuğu, faizsiz bankacılık
prensiplerine duyarlı ciddi bir kesimin varlığını yeni açtığımız
şubelerin gösterdiği performansla daha iyi ölçme fırsatı buluyoruz.
Nitekim siyasi istikrarın sağlandığı 2002 yılından bugüne kadarki
rakamlara bakacak olursak, bankacılık sistemimiz 6 kat büyürken (212
milyardan 1217 milyara), katılım bankaları aynı dönemde yaklaşık 14
kat büyümüşlerdir (4 milyardan 56 milyara). Sektördeki payı ise 2002
yılında % 1,9’lar seviyesinden 2011 sonu itibarıyla % 4,6’lara çıkmıştır
Katılım bankacılığının büyüme potansiyeli üzerine daha detaylı bir
analize geçmeden önce ikinci sorunuz olan katılım bankacılığının
finansal sektöre katkılarından bahsedelim, bu bize aynı zamanda
büyüme potansiyeliyle ilgili fikir de verecektir.
Ülkemizde faizsiz bankacılığa duyarlı bir kesim var dedik. Katılım
bankacılığının sisteme en büyük katkısı bu kesimin birikimlerini
sisteme kazandırmasıdır. Bunun bilinciyle bu müşteri kitlesinin
hassasiyetlerine son derece duyarlıyız. Onların memnuniyetini
sağlamak adına bankamızda özel bir koordinatörlük kurduk. Ürünlerin
düzenlemesini, güvenirliğini, kontrollerini ve müşteri algısını yakından
takip ediyoruz. Müşterimizi farklı kanallardan sürekli bilgilendiriyoruz.
Ürünlerin geliştirilmesi ve uygulaması sırasında mutlaka alanında
uzman profesörlere danışıyoruz. Güncellemelerimizi de düzenli
yapıyoruz. Mesela APİ işlemlerini son gelişmeler ışığında durdurduk.
Bu konuda müşterilerimizin hassasiyetlerine önem veriyoruz.
Bizim yaptığımız çalışmalar gösteriyor ki bu kitle krediye göre
mevduat konusunda faize daha duyarlı. Krediyi konvansiyonel
bankadan alsa da mevduatını katılım bankasına yatırmayı tercih
ediyor. Bu noktada ekonomi yönetiminin de gündeme getirdiği
altın bankacılığından örnek verebiliriz. Altın ülkemizde geleneksel
bir yatırım aracı… Yastık altında 5.000 ton altın tasarrufu olduğu
tahmin edilmekte... Bankacılık sektörünün altın hesapları toplamda
14 milyar TL’ye ulaştı. Katılım bankaları da bir süre önce sektöre
girdi. Şu anda pazarın yüzde 25’i katılım bankalarına ait… Son
dönem altın fiyatlarındaki artışın da etkisiyle altın hesaplarıyla ilgili
herhangi bir tanıtım yapmamamıza rağmen altın hesaplarımızda
hızlı bir artış gördük. Diğer bankacı arkadaşlarımın da bu durumu
gözlemlediğinden eminim. Yeni uygulama olarak şubelerimizden
hurda altın alımına başladık. Yani müşterimiz çeyrek, yarım altınını
şubemize getiriyor biz de Altın Rafinerisinden gelen uzmanlarımızla
sertifikalandırıp katılım hesabıyla bu altınları ekonomiye
kazandırıyoruz. Bu finansal sisteme çok güzel bir katkıdır.
Katılım bankacılığının pek fark edilmeyen bir katkısı da kayıtdışı
ekonomiyi engellemeye yöneliktir. Katılım bankaları sistemleri gereği
her kredi işleminin faturasını talep etmektedir. Katılım bankalarından
kredi alan tüccar bu krediyle alacağı malzemelerin faturasını bankaya
ibraz eder, bu demek oluyor ki katılım bankalarından çıkan her kuruş
kredinin vergisi ödenmektedir. Bunun garantisi bizzat biz oluyoruz.
Müşterilerin çok memnun olduğu bir özelliğimiz ise sistemsel olarak
verdiğimiz kredinin oranını ya da vadesini sonradan değiştiremiyor
olmamız. Biz bir kredi verdiğimiz zaman erken çağırma ya da oranını
yükseltme durumumuz kesinlikle yok. Müşterilerimizin gerçek
anlamıyla iş ortağıyız, eğer piyasa koşulları sıkıntılıysa biz de onlarla
birlikte bu sıkıntıyı göğüslüyoruz. Durum böyle olunca da, özellikle
krizler sırasında başka bankalarla sıkıntı yaşamış müşterilerin bize
olan sadakati artıyor.
Katılım Bankacılığının bu yüksek gelişme hızı gelecekte de
devam edecek mi? 2023 yılına geldiğimizde Türkiye’de katılım
bankacılığının toplam bankacılık sektöründeki yeri ne olacak?

Bu sorulara sağlıklı cevaplar verebilmek için öncelikle Bankacılık
Sektörümüze yön veren başta hükümet ve kamu otoritesi olmak
üzere tüm aktörlere büyük iş düştüğünü belirtmek istiyorum.
İstanbul’un finans merkezi olma hedefi doğrultusunda yapılan ve
yapılacak çalışmaların başarısı aynı zamanda İstanbul’un faizsiz
bankacılığın da merkezi olmasına destek olacağı muhakkaktır.
Ancak, İstanbul’un finans merkezi olması için oluşturulan 71
maddelik strateji belgesi ve eylem planı içinde sadece 2 maddede
faizsiz bankacılığa atıfta bulunulmasının yeterli olmayacağını
düşünmekteyim.
Katılım Bankacılığının gelişmesi ve finansal bir merkez olabilmesi
için, öncelikle finansal altyapımızda ve düzenleyici kurallarımızda
değişiklik ve farklılığa ihtiyaç vardır. GES ve sukuk gibi borçlanma
araçlarının 2. el dahil piyasalarının oluşturulması, Malezya’da
olduğu gibi faizsiz bankacılık prensiplerine uygun para ve sermaye
piyasalarının oluşturulması ve uluslararası ödeme ve takas
sistemleri ile entegrasyonların sağlanması gereklidir. Londra’daki
gibi tam organize bir Emtia piyasasının oluşturulması da faizsiz
fonların ülkemize akmasına katkı sağlayacaktır. Katılım bankacılığı
prensiplerinin standartlaştırılması ve tek elden yürütülmesi yine bu
fonların güvenini kazanmak açısından önemli bir başka husustur.
Faizsiz bankacılık prensiplerine uygun ayrı mevzuat ve muhasebe
standartlarının oluşturulması, düzenleyici otoritelerin içinde uzman
birimlerin kurulması ve uzman kadronun oluşturulması daha hızlı ve
esnek hareket kabiliyeti sağlayacaktır.
Öte yandan, katılım bankacılığının gelişmesine katkıda bulunacak
diğer aktörlerden Katılım Bankaları ve Birlik, imaj oluşturma ve
insan kaynaklarını geliştirme konusunda koordinasyon halinde
olmaları; üniversitelerde özel bölümler açılması ve buradan yetişecek
personele istihdam sağlanması, ayrıca akademik kadro yetiştirilmesi
önem arzetmektedir.
İstanbul’un finans merkezi olma hedefi, katılım bankacılığının gelişimi
için çizdiğim çerçeveyle beraber yürürse, 2023 e gelindiğinde 8
trilyon USD üzerinde bir finansal varlık potansiyeli barındıracak
olan dünyadaki faizsiz sistemin önemli bir kısmı İstanbul üzerinden
yürütülebilecektir. Böylece şu an % 4,5’ler seviyesinde olan katılım
bankacılığının sektör içindeki payının % 15’lere yaklaşması ise hayal
olmayacaktır.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Haşim Kaplan19 Mart 2012 02:58

    Faizsiz bankacılık İslam ekonomisi üzerine işlemeyen bir kapitalist-liberal sistemde kirlenir, topal yürür.. Haddiztında bankasya albaraka vs. banka faizlerine hemen hemen yakın kar payı veriyorlar güya.. Gerçekten paylaşımcı kara ortak edilen bir müşteri uygulaması tam ve kamil uygulanmıyor!.. Bu bankalar kredi alana kar payı oranı tesbit ediyor daha işin başında.. Halbuki uzun vadeli yatırım bankacılığı şeklinde proje veya iş süreci tamamlanmadan kar-zarar tesbiti yapılamaz.. Sonuçta bir aldatmaca yapılıyor.. Maksat "faiz nominalde olsa haramdır-gayrımeşrudur" diyen mütedeyyin kesimleri sisteme entegre etme, inkılapcı bir dönüşümü engellemenin vazifesi görüyorlar, katılım bankacıları...

DM TV YAYINDA! ABONE OL!