Japon ev kadınları depresyona mı girdi?
Normal şartlar altında mart başından başlayan iyileşme döneminde Japon Yeninin de değer kaybetmesi gerekirdi. Ancak beklenen olmadı ve beklenmedik bir şekilde değer kazandı. Dolar/yen paritesi halen 88-89 düzeylerinde...
2002-2007 yılları arasında dünyada riskli yatırımcılar için kusursuz kombinasyon olarak nitelendirebileceğimiz yüksek büyüme, düşük mal/hizmet fiyatları enflasyonu, yüksek varlık fiyatları enflasyonu (örnek hisse-petrol) bir arada yaşanmıştı. Bu döneme lale devri yakıştırmasını yapmıştık. O döneme carry trade denen strateji damgasını vurdu. Carry trade, düşük faizli para cinsinden borçlanıp yüksek faizli para cinsinden varlıklara yatırım yapmak anlamına geliyor.
Japon Yeni bu dönemde dünyanın ucuz fonlama kaynağı oldu. Çünkü 1990larda ardı ardına patlayan hisse ve arsa balonları ile başarısız para politikası uygulamaları Japonya'yı sıfır faiz politikasına (ZIRP) mahkum etmişti. Japon Merkez Bankası'nın belirlediği hedef faiz yüzde 0 olunca, piyasalardan yüzde 1 gibi komik düzeyde düşük faizlerle borçlanmak mümkün oldu yıllarca. Japon Yeni ile yüzde 1'den borçlanıp bu fonları TL bonolarına yüzde 18 faizle (o zaman yüzde 18di) yatırmak ve aradaki 17 puanlık marjı kar olarak yazmak çok cazibeli yatırım stratejilerindendi...
Ancak carry tradeçiler için iki risk vardı: İlki, borçlanılan para biriminde faizlerin yükselmesi, ikincisi ise borçlanılan para biriminin borçlanma vadesi içinde değer kazanması...
Bu riskler 2002-2007 arasında gerçekleşmedi. Çünkü Japonya Merkez Bankası faizleri sıfır düzeyinde tuttu. Ayrıca, borçlanılan para birimi yen, herkes carry trade uyguladığı için hep değer kaybetti. Böylece carry tradeçiler hem faiz hem de kur farkından gelen karlarla ihya oldu...
Neredeyse tüm dünya yen short hale gelmişti. Hatta bu dönem mizahi bir şekilde Japon ev kadınlarının dünya piyasalarını yönlendirdiği dönem olarak nitelendiriliyordu. Bu da yüksek tasarruf sahibi Japon ev kadınlarının yenlerini bozdurup haritada yerini bile bulamayacakları ülkelerdeki varlıklara yatırım yaparak yüksek getiri sağlamaya çalışmalarından kaynaklanıyordu. Özetle biraz abartılarak carry trade, Japon ev kadınlarının yatırım davranışlarıyla özdeşleştirildi. Elbette gerçek, dünya profesyonellerinin hepsinin yen borçlanıp riskli varlıklara koştuğuydu.
Risk iştahının arttığı dönemlerde carry trade yatırımları, yenin değer kaybetmesine neden oldu. Yen dünyanın önemli iştah analizi göstergelerinden biri haline geldi. Yenin değer kazanması risk iştahının azalmasıyla, değer kaybetmesi ise risk iştahının artmasıyla açıklandı. 2007nin ağustos ayında krizin uç vermesiyle carry tradeçiler riskli varlıklardan panik halinde çıkıp yen borçlarını kapatmaya çalıştı. Yen hızla değer kazanmaya başladı. Yen yine iyi bir gösterge olarak çalışıyordu. Dünyada risk iştahı azaldıkça yen değer kazandı. Yenin değer kazanması 2002-2007 arasında ihya olan dünyadaki yen shortçuların önemli bir bölümünün yenzedeye dönüşmesine neden oldu...
Şimdi mart başından bu yana piyasalarda ralli yaşanıyor. Risk iştahı önce temkinli, sonra güçlü bir şekilde artmaya başladı. Normal şartlar altında mart başından başlayan iyileşme döneminde yenin de değer kaybetmesi gerekirdi. Ancak aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi beklenen olmadı. Yen bir ara değer kaybetmeye meyillendi ama sonra yeniden beklenmedik bir şekilde değer kazandı.
Tarihe en büyük "para politikası hataları"ndan biri olarak geçen Lehman batışı sonrası dolar/yen paritesi 88'lere kadar inmişti. Şimdi piyasalardaki güçlü toparlanmaya rağmen dolar/yen paritesi halen 88-89 düzeylerinde...
NEDEN YEN DEĞER KAYBEDEMİYOR?
1. Artık yen eskisi gibi dünyanın tek "ucuz fonlama kaynağı" değil. Artık "faizi sıfır ya da sıfıra yakın" tek para birimi değil. Artık doların faizi de sıfır gibi. Pound faizi de sıfıra yakın. Üstelik bu ülkelerdeki merkez bankaları, faizlerin bu düzeylerde kalacağı "taahhüdünü" vermiş durumda. Risk iştahı artarken yenin değer kaybetmemesinin nedenlerinden biri de eskiden her 100 carry trade yenle yapılırken şimdi belki de yüzde 50'sinin (rakamlar uydurma) yenle yapılıyor olması. Yenin yerini alabilecek yeni "ucuz fonlama kaynakları"nın türemesi, yenle risk iştahı arasındaki ilişkiyi zayıflattı.
2. Japonya ihracata dayalı bir ekonomi. Japonya'da yenin değer kaybetmesi her zaman istenen bir olgu. Japonya Merkez Bankası (BoJ) yenin değerlenme dönemlerinde 2005 yılına kadar "fiili müdahaleler, 2005 yılından sonra da "sözlü müdahaleler" yapmıştı. Bu da piyasalara yenin fazla değer kazanmayacağı konusunda güven vermişti. Son dönemlerde yen ile risk iştahı arasındaki ilişkinin zayıflamasının arkasındaki ikinci neden de piyasaların bu güveni kaybetmesi oldu. Bu da piyasa oyuncularının yeni gelen Japon hükümetinin zayıf yen konusunda yeterli derecede kararlı olmadığını düşünmesinden kaynaklanıyor. Peki risk iştahı ile yen arasındaki ilişki bundan sonra hep zayıf mı kalacak? Bizce hayır. Çünkü;
1. İlişki, ensesi kalın merkez bankalarının (FED-BOE) 6 ay sonra gevşek para ve maliye politikalarından "çıkış işaretlerini" vermeye başlamasıyla yeniden kuvvetlenir. FED ve BOE 5 kalem faiz artırırken Japonya'nın 1 kalem faiz artışını zor yapabileceğini düşünüyoruz. Bu da yeni, yeniden carry trade işlemlerinin yıldızına dönüştürebilecektir.
2. Yeni hükümet, güçlü yenin ihracat motorunu sekteye uğratmaya başladığını görünce zayıf yenin sağlanmasına yönelik sözlü müdahaleleri kuvvetli bir şekilde yapmaya başlayacaktır. Bu da yenin değer kaybetmesini sağlayacaktır.
Özetle yen ile risk iştahı arasında zayıflayan ilişkinin birkaç ay sonra yeniden kuvvetlenmeye başlamasını bekliyoruz. Bu ilişkinin kuvvetlenmesini ise en çok yenzedeler istiyordur...
Son söz: Su akacağı yolu kendi bulur.
ERKİN ŞAHİNÖZ -para dergisi