İtalya mafyayı temizledi ekonomisi canlandı

FINANSINGUNDEMI.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Kara para aklama ve organize suçlarla mücadele çoğunlukla birbiriyle zıt yönde işleyen süreçler olarak görülür. Devletler ya organize suçlarla mücadele etmeyi ya da ekonomik büyümeden feragat etmeyi tercih eder. Ancak Avrupa Merkez Bankası denetim analisti ve Frankfurt Finans ve İşletme Okulu’ndan Ixart Miquel-Flores, Financial Times’daki yazısında, suçla mücadelenin ekonomik kalkınma açısından nasıl bir fırsat yaratabileceğini İtalya örneği üzerinden değerlendirdi.

Miquel-Flores’a göre, yolsuzlukla mücadele ve ekonomik büyüme arasında var olduğu düşünülen ikilem, Avrupa'nın yeni kurduğu Kara Para Aklamayı Önleme Otoritesi (AMLA) ile değişmek üzere.

Yazar, AMLA’nın yalnızca suçla mücadele etmekle kalmayıp aynı zamanda ekonomik canlılığı da artırabilecek bir dönüşüm yaratabileceğini savunuyor: “Kirli paraya göz yummak ile büyümeyi bastırmak arasında bir seçim yapmak zorunda değiliz.”

Mafya şirketlerinin çökertilmesi kredi akışını artırdı

İtalya'nın organize suçla mücadelesi, bu görüşün somut bir örneği olarak öne çıkıyor. Miquel-Flores, 2018–2021 yılları arasında İtalya genelinde yaklaşık 700 mafya bağlantılı şirketin kapatıldığını ve bunun ekonomik sonuçlarının dikkat çekici olduğunu belirtiyor. Avrupa Merkez Bankası'nın, Frankfurt İktisat ve İşletme Okulu, Padua Üniversitesi ve Seattle Üniversitesi iş birliğiyle yürüttüğü bir araştırmaya göre, bu operasyonların ardından suçla doğrudan bağlantısı olmayan bölgelerdeki şirketlere verilen kredilerde %0,8 ile %2,1 arasında artış gözlemlendi.

Araştırmaya göre, söz konusu temiz eller operasyonlarının ardından yerel işletmelere toplamda 3.6 milyar euroya kadar yeni kredi akışı sağlandı. Miquel-Flores, bu durumun suçtan arındırılmış piyasalarda rekabetin güçlendiğine ve işletmelerin genişleme imkanına kavuştuğuna işaret ettiğini belirtiyor.

“Temizlenmiş” piyasalarda üretkenlik artıyor

Yazar, yalnızca finansal değil, yapısal değişimlerin de yaşandığını vurguluyor. Mafya gibi örgütlü suç yapılarının dağılmasıyla birlikte, bankaların kaynak tahsisinde daha rasyonel kararlar alabildiği ve verimliliğin arttığı belirtiliyor.

“Tehdit ve şiddet ortamı ortadan kalktığında, bankalar artık en tehlikeli değil, en umut vaat eden şirketlere kaynak aktarabiliyor” diyen Miquel-Flores, dürüst işletmelerin faaliyet gösterebilmesi için devletin bu alanı temizlemesinin şart olduğunu vurguluyor.

Finans uzmanı bu dönüşümün toplumsal ayağına da dikkat çekti. Palermo'da faaliyet gösteren “Addiopizzo” adlı yerel hareketin binin üzerinde işletmeyle birlikte mafyaya haraç ödemeyi reddettiği, yine mafya elinden alınan arazilerde tarım yapan Libera Terra adlı kooperatiflerin yüzlerce kişiye yasal istihdam sağladığı örnek olarak sunuluyor.

Bilgi açığa çıktıkça sistem daha şeffaf hale geliyor

Miquel-Flores, suç ağlarının çökertilmesinin bazı bölgelerde kısa vadede kredi maliyetlerinde artışa neden olabileceğini, ancak bunun piyasanın riskleri yeniden doğru fiyatlamaya başlamasından kaynaklandığını ifade ediyor. “Bu artış bir başarısızlık değil, artan şeffaflığın sonucu” diyen finans uzmanı, bu sayede uzun vadede finansal sistemin daha etkin işlemesinin sağlandığını vurguluyor.

Araştırmada bir diğer dikkat çekici bulgu da bankalar arasındaki fark. Yerel topluluklarla güçlü bağları olan bankalar, suç tehdidini daha iyi analiz edip kredi vermeye devam ederken; ulusal ya da yabancı bankalar, suça bulaşma riski görülen bölgelerde daha keskin faiz artırımlarına gidebiliyor. Bu durum, operasyon süreci boyunca yerel bankaların desteklenmesinin önemini ortaya koyuyor.

Yeni düzenleme sadece denetim değil, reform da getirmeli

Miquel-Flores, suçla mücadelenin yalnızca güvenlik ya da etik bir mesele olarak değil, ekonomik bir gereklilik olarak da ele alınması gerektiğini vurguladı. Avrupa'nın kurmakta olduğu AMLA’nın, ulusal düzenleyicilerle bilgi paylaşımını güçlendirmesi ve sınır ötesi koordinasyonu artırması bekleniyor. Ancak yazara göre, bu yapının etkili olabilmesi için yalnızca daha fazla bürokrasi değil, aynı zamanda işlevsel reformlar gerekiyor.

“Polisle denetleyici kurumlar arasında hızlı ve güvenli veri paylaşımı sağlanmalı. Şirket sahipliği ve ortaklık yapıları gibi bilgiler açık olmalı ki bu sayede riskler yayılmadan tespit edilebilsin,” diyen Miquel-Flores, suçla mücadele adımlarının ekonomik birer yatırım gibi görülmesi gerektiğini ifade ediyor.

“Yolsuzluğu kesmek bir maliyet değil, bir yatırım”

Miquel-Flores makalesinin sonunda ise güçlü bir mesaj veriliyor: “Organize suçlar, küresel ekonomiden trilyonlarca dolar çalıyor. Daha rekabetçi ve dirençli bir ekonomi isteyen Avrupa, yolsuzlukla mücadeleyi bir yük olarak değil, büyümeye yönelik bir yatırım olarak görmeli.”

YÖK’ten '400 sahte akademisyen' iddiasına yasal süreç!

İtalyan finans devi UniCredit’ten tarihi karar

İtalyan devi 2 Türk şirketi kaptı