İtalya batacak mı?

Yunanistan’la yaşanan güven krizi, İtalya’yla ilgili endişeler ve krize reçete olacağı düşüncesiyle yaratılan formüllerin alıcı bulmaması Avrupa Birliği’nin ortak sesle konuşmasını günden güne zorlaştıran bir atmosfer yaratıyor. Ekonomik krizle mücadele yöntemleri konusunda önemli aktörleri ikna etmekte zorlanan AB’nin kendi üyeleri arasında da derin görüş ayrılıkları yaşanıyor.
Önceki gün toplanan Euro Bölgesi ekonomi bakanları, verdiği sözleri tutmayan Yunanistan’da yeni hükümeti oluşturması beklenen tüm partilerden ekim ayında Brüksel’de yapılan zirvede üzerinde anlaşılan plana uyma konusunda yazılı güvence istedi. Bu taahhüt Brüksel’e ulaşmadan Yunanistan’ın borçlarını döndürmesi için gerekli olan 8 milyar euro tutarındaki yardım dilimine yeşil ışık yakılmayacak. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Olli Rehn, kaybolan güven ortamının yeniden oluşturulmasının Yunan siyaset sınıfının tamamı açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Euro Bölgesi bakanları İtalya’dan reform taahhütlerini tam anlamıyla uygulamaya geçirmesini isterken Avusturya Maliye Bakanı Maria Fekter, borçlanma maliyeti her gün daha da yükselerek kritik eşiğe gelen bu ülkeyi dışarıdan yardım beklememesi konusunda uyardı. Fekter, İtalya’nın kurtarılamayacak kadar büyük olduğunu ifade etti.
Ortak fon tartışması
Avrupa Mali İstikrar Fonu’nun (EFSF) kaynaklarının artırılması konusu da ciddi sıkıntı yaratıyor. EFSF CEO’su Klaus Regling, bu sıkıntının aşılması için bir ya da birden fazla ortak yatırım fonu oluşturulacağını söylese de AB’nin bel bağladığı “potansiyel yatırımcıların” henüz somut katkı güvencesi vermemesi Brüksel’i zorluyor.
Euro Bölgesi’nin performansı sadece piyasaları ve dış aktörleri değil euro kullanmayan 10 AB üyesini de endişelendirmeye başladı. İsveç Ekonomi Bakanı Anders Borg, “Avrupa’nın inanılırlığının azalmakta olduğunu” söylerken İngiltere Ekonomi Bakanı George Osborne da “Euro Bölgesi, para biriminin arkasında durduğunu göstermeli. Euro Bölgesi sadece Atina ve Roma’daki gelişmeleri beklemekle yetinemez” dedi.
Mali işlemler vergisi İngiltere’ye takıldı
AB’de derin çatlak yaratan bir başka başlığı ise mali işlemlerin vergilendirilmesi oluşturuyor. G-20’ye takılan ancak Almanya ve Fransa’nın AB geneline yaymak istediği bu uygulama bu kez de İngiltere duvarına çarptı. AB Komisyonu, hisse senedi ve tahvil işlemlerinden binde 1 ve türev araçlarından on binde 1 oranında alınacak vergiyle yılda 57 milyar euro toplanmasını öngörüyor. İsveç de İngiltere’ye destek verirken Avusturya, bu verginin en azından Euro Bölgesi’nde uygulanması fikrini savunuyor. Bankaların yeniden sermayelendirilmesi konusunda da üye ülkeler arasında pembe bir tablo bulunduğundan bahsetmek oldukça zor.