'İstikrarı sağlamak yıllarca sürebilir'
MB Başkanı Durmuş Yılmaz, mali krize ilişkin, istikrarı sağlamanın yıllarca sürecek bir eylem olabileceğini söyledi
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, global mali krize ilişkin, istikrarı sağlamanın yıllarca sürecek bir eylem olabileceğini, en büyük zorluklardan birinin bu olduğunu kaydetti.
Yılmaz, Arap Bankalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Merkez Bankası işbirliğiyle düzenlenen ''Krizden Mali İstikrara'' konulu Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi'nin ikinci gününde, düzelmenin özellikle 2010'un ilk yarısında hızla gerçekleştiğini belirterek, ülkeler arası bir hızın söz konusu olduğunu söyledi.
Global toplulukların çabalarının büyük buhran dönemindeki benzer durumları olumlu bir şekilde atlatmaya yardımcı olduğunu ifade eden Yılmaz, şu anda bir düzelme yaşansa da hala büyük riskler ve hala büyük zorluklarla karşı karşıya bulunulduğunu vurguladı.
Yılmaz, pek çok ülkede artan talebi karşılamak ve mali sistemi tekrar canlandırmak için yeni önlemler alınmak zorunda kalındığını anımsatarak, düzelme eğrisinin çok hassas olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.
Durmuş Yılmaz, ''İstikrarı sağlamak yıllar sürecek bir eylem olabilir. En büyük zorluklardan biri bu...'' dedi.
Mali pazarlardaki son gelişmelere bakıldığında, kredi değerlerinin makro ekonomik ve mali istikrar üzerinde etkilere sahip olabileceğini anlatan Yılmaz, bu nedenle devam eden sorunların ileri ekonomilerde sorunların çok hızlı ve güvenilir bir şekilde çözülmesinin bir zorunluluk olduğunu söyledi.
Yılmaz, global talebin desteklenmesinin global bir sorumluluk olduğunun altını çizerek, gelişmekte olan ekonomilerin global talebi karşılayacak boşlukları doldurup doldurmayacağının görülmesini gerektiğini ifade etti.
Ekonomik ve mali yapıların bu rolü üstlenecek şekilde düzenlenmesinin önemine değinen Yılmaz, özellikle gelişmekte olan, bütçe açıkları olan ekonomilerin halen üretim kapasitelerini artırma ihtiyacı duyduğunu, bu nedenle geniş kapsamlı bir yaklaşım benimsemek gerektiğini anlattı.
Özellikle farklı ekonomilere zarar verecek politikaları uygulamaktan kaçınmak gerektiği görüşünü dile getiren Yılmaz, ''Eğer diğer ekonomiler desteklemiyorsa o zaman bu politikalar sürdürülebilir olmayacaktır. Gelişmekte olan pazarların global büyümenin arkasındaki tetikleyici güçler olduğu ortada. Her bir ülkenin kapasitesine paralel olarak katkı sağlaması gerekli. Böylelikle global talebin canlanması gerekli'' diye konuştu.
-GLOBAL YÜKÜN EŞİT DÜZEYDE PAYLAŞILMASI...-
Durmuş Yılmaz, şu anda global topluluklar için şu an çok yoğun tartışmaların sürdürüldüğünü hatırlatarak, iyi işleyen bir mali sistemin geliştirilmesinin önem taşıdığını söyledi.
Yılmaz, reformların yeni sermaye uygulamaları ve likidite standartların uygulanmasının yanı sıra iyi denetim de içerdiğini anlattı.
Türkiye'nin 2001 yılında yaşanan bankacılık krizinin benzerlerinin yaşanmasını önlemek için yeni reformlar gerçekleştirdiğini anımsatan Yılmaz, bunlarla bugünkü noktaya gelindiğini söyledi.
Global düzeyde uygulamaya geçmeden önce her ülkenin kapsamlı çalışmalar, etki analizleri gerçekleştirmesinini önemine işaret eden Yılmaz, gelişmekte olan ülkeleri bu tür programlara dahil etmeden önce ilgili analiz çalışmalarının tamamlanması gerektiğini kaydetti.
Yılmaz, hassas ekonomilerin zarar görmemesi için bütün önlemlerin alınması gerektiğini belirterek, mali pazarda bir sermaye kaybınını engellenmesinin önemli olduğunu söyledi.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, ''Her ülkenin kendi sistemini oluşturarak üzerinde karar verdiği standartları uygulanmasından yanayız. Bütün kurallar global yükü eşit düzeyde paylaşır nitelikte olmalı'' dedi.
Konuşmasında Türkiye ekonomisine ilişkin temel bilgiler de veren Yılmaz, gelişmekte olan ülke ekonomileri gibi Türkiye ekonomisinin de global kriz karşısında testten geçtiğini ve başarılı olduğunu söyledi.
2002-2007 yılları arasında büyük gelişme kaydedildiğini hatırlatan Yılmaz, 2009 yılında küçülme, ihracatta düşüş yaşandığını hatırlattı.
Şimdi düzelme aşamasında bulunulduğunu belirten Yılmaz, ''Büyümeyi ve mali bilançoyu 2010 yılında ve sonrasında güçlendirmeyi amaçlamaktayız'' dedi.
Türkiye mali sisteminin dirençli oluşunun esnek ve etkin likidite yönetimi ile birlikte geleneksel para birimi politikalarının yanı sıra geçmişteki deneyimlerden esinlenerek şekillendiğini anlatan Yılmaz, burada krizleri atlatabilecek sistem oluşturulduğunu söyledi.
Uluslararası kurumların Türkiye ekonomisinin büyümeye devam edeceğini öngördüğünü hatırlatan Yılmaz, ''Kriz sonrasındaki mali yapı bize ekonomik işbirliğinin ve koordinasyonun önemini gösterdi. Ülkeler ve ekonomiler arası bir işbirliğinini sağlanması gerekiyor'' dedi.
Türkiye ve Arap dünyası arasındaki fırsatların paylaşılabileceği görüşünü dile getiren Yılmaz, bölge dahilinde somut platformlar üzerinden bir işbirliğinini yürütülebileceğini kaydetti.
-TÜRKİYE-ORTA DOĞU İLİŞKİLERİ...-
Türkiye ile Orta Doğu arasındaki ilişkilerin özellikle geçen yıllarda ivme kazandığını belirten Yılmaz, işbirliğinin ve bilgi paylaşımının yanı sıra kamu kuruluşları arasındaki diyalogların ve doğrudan etkileşimin büyük oranda arttığını söyledi.
Global krizin bölgeyi en yüksek potansiyeli olan bölgelerden biri haline getirdiğini ifade eden Yılmaz, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye arasında gerçekleştirilen serbest ticaret bölgesi girişiminin bu işbirliğinin en güzel örneklerinden biri olduğunu hatırlattı.
Ülkeler arasındaki ticaret hacimlerinde yükselme beklendiğini belirten Yılmaz, 2001 krizinde Türkiye'nin bu bölgede ticari hacminini yaklaşık 6 milyar dolarken finansal kriz sonrası 43 milyar dolara çıktığını, şu an 29 milyar dolar civarında olduğunu bildirdi. Yılmaz, aynı dönemde bölgenin Türkiye'nin ticari hacmindeki payının yüzde 5 oranından yüzde 12'ye yükseldiğini söyledi.
Türkiye'nin Suriye, Mısır, Ürdün, Lübnan ile ticari ilişkilerinden bahseden Yılmaz, serbest ticaret anlaşmalarının sadece yüksek hacimlerine fırsat vermediğini aynı zamanda diğer yatırım fırsatlarını da uygulamaya geçirecek kolaylıklar sağladığına dikkati çekti.
Türkiye'nin Irak'a ekonomik ve insani yardım göstermek konusunda elinden geleni yaptığını ifade eden Yılmaz, şu anda ikili ticaret haciminde de büyük artış olduğunu hatırlattı.
Yılmaz, ticari ilişkilerinini iyileştirilmesinini uluslararası bankacılık hizmetlerinde artışı sağlayacağını belirterek, bu nedenle etkin bir ödeme sistemi olan güvenilir bir bankacılık sisteminin bölgedeki ekonomilerin katalizörü olacağını ifade etti.
Durmuş Yılmaz, ''Bu bağlamda sermaye yapılanmaları iyi yapılmış Türk bankaları ile birlikte eminim bölgede gerekli olan görevler yerine getirilebilecektir'' dedi.
İslam finansının ülkeler arasında bölge dahilinde ilişkileri güçlendirecek yönde fırsatlar sağlayacağını belirten Yılmaz, İslami mali kurumların daha da geliştirilmesinden yana olduklarını bildirdi.
Durmuş Yılmaz, sözlerini ''Biz ortak bir kaderi paylaşıyoruz. Şimdi bu ortak geçmişi koordinasyon işbirliği yönünde geliştirmeliyiz, ortak çıkarlarımızı gelecekte de korumaya devam etmeli, hep birlikte çalışmalı, ortak bir görüş elde etmeliyiz'' diye tamamladı.