'İMKB 85 bini görür'

BERRİN UYANIK BEKAR/FİNANSGUNDEM.COM

Finansgundem: Global piyasalardaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Berra Doğaner: Uluslararası piyasalarda bir resim var ve bu yeni yeni oturmaya başlıyor. Krizden sonra yeni dünya düzeni para ve sermaye piyasaları üzerinden kurulacak. Şu anda büyük güçler çatışması var. Çin, BRIC, Eurozone, Almanya ve Amerika sistemi bir şekilde oturtmaya çalışıyor. Bu da volatiliteyi artırıyor. Piyasaya çok fazla enformasyon geliyor ve piyasa da yön bulmaya çalışıyor. Önümüzdeki dönemde belirleyici özelliklerden bir tanesi de bu olacak ve volatilite yüksek kalmaya devam edecek
Finansgundem: 2011’de hem global hem de Türkiye piyasaları için beklentiniz nedir?
Berra Doğaner: Borsalar adına umutluyum. Dünyanın bütününde düşük faiz ortamı devam edecek. Türkiye’de de düşük faiz ortamının devam edeceğini düşünüyorum. “Enflasyon canavarı hortlamaya başlar mı?” diye konuşurken Merkez Bankası’nın faiz indirimini konuşur olduk. Düşündüğümüzden daha sert bir şey de olabilir. Merkez Bankası şaşırtmayı sever. Düşük faiz ortamı da her zaman borsalara yaramıştır. Seçimden sonraki not artırımı beklentisinin de realize olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin kredi notu ile CDS’lerini karşılaştırdığınızda piyasaların yatırım yapılabilir düzeyde fiyatladığını görüyoruz. Türkiye’nin not artırımını seçimden önce‘de bekleyenler var. Fakat yılın ikinci yarınsında da olabilir. Türkiye zaten parlayan yıldız görünümünde… Bütün dünya ülkelerindeki borç/gsmh ve diğer rasyolara baktığımızda Türkiye bunu fazlasıyla hak ediyor. Not artırımının gerçekleşmesi bütün varlık fiyatlarını yukarı çekecektir. Sadece borsaları değil, gayrimenkul yatırımlarını da. Her türlü yatırım fiyatının yükseleceği bir dönem olacak. Bu yüzden Türk borsalarından çok umutluyum.
Finansgundem: İMKB 2011'de 85 bini görür mü, ya da 50 binli seviyelere düşer mi?
Berra Doğaner: Piyasanın 50 bini seviyelerine gelebileceğini düşünmüyorum. Önümüzdeki yıl 85.000 seviyelerini görürüz. Bunun da iki sebebi olabilir. Birincisi alternatif yatırım araçlarında bir beklenti yok. Altın şu anda son derece popüler bir yatırım aracı. Önümüzdeki yıl da popülerliğini korumaya devam edecektir. Faizler çok düşük olduğu için de para, sermaye piyasalarına akıyor ve çok para var. Amerika likiditeyi artırarak krizle mücadele ediyor. Aynı şekilde Euro Bölgesi’nde de krizle mücadele için alınan önlemler volatiliteyi arttırıyor, ortada fazla para var. Bu paranın bir yatırım aracına kanalize olması lazım. O kanal da faizler düşük olduğu için sermaye piyasaları oluyor. Türkiye’de ki şirketler kuvvetli. Not artırımı beklentisi de var. Bu yüzden 85 bine çıkabilir.Aşağı seviyelere düşerse de uluslararası fon yöneticilerinin kararı bunda çok etkili olur. Türk borsasının yüzde 66’sını yani hisse senetleri stoğunu yabancı yatırımcılar portföylerinde taşıyor. Yerli yatırımcının fiyat üzerindeki belirleyiciliği az. Eğer yabancı girişi artmışsa Türkiye’ye endeksler artıyor, düşmüşse endeksler düşüyor. Hiç ihtimal vermiyorum ama düşerse de fon yöneticilerinin önemli para çekilişleri var demektir. Kendi ülkelerinden kaynaklanan bir sorun olur, satmak zorunda kalabilirler veya buna benzer nedenlerden çıkabilirler. Ama ben böyle bir şeye ihtimal vermiyorum.
Finansgundem: Türkiye’nin not artırımı konusunda izlenen politikayı doğru buluyor musunuz?
Berra Doğaner: Reyting şirketleri olayları çok geriden gelerek takip ediyor. Bu uygulamayı doğru bulmuyorum. Ya not yanlış ya da CDS fiyatları yanlış. Uluslararası yatırımcı bizim CDS’lerimizi bu kadar fiyattan mı aldı? Eğer notumuza inansalardı ki kimse inanmıyor, Türkiye’nin eurobondları uluslararası piyasalarda kapış kapış satılmazdı. Türk firmalarının ihraçları inanılmaz satılıyor. Büyük şirketleri bir yana bırakın, bugün Yaşar Holding ya da Yüksel İnşaat gibi özel sektör şirketleri bile uluslararası piyasalarda tahvil ihracı yoluyla 200-250 milyon dolar mertebesinde kaynağı rahatlıkla toplayabiliyorlar. Bunu yatırım yapılabilir notumuz olmadan yapıyorlar, ancak maliyetler yüksek oluyor. Not artırımı yapıldığı zaman, yani yatırım yapılabilir ülke olduğumuzda Türkiye ve Türk özel sektörü daha düşük oranlarla kaynak bulma olanağı sağlayacaktır.
Türkiye sermaye piyasası çok uzun yıllardır üzerine atılmış olan ölü toprağından artık kurtuluyor. Piyasalar çok yoğun ve aktif. Bu aktiflik sadece hisse senedi piyasalarında değil, portföy yönetimleri gelişiyor, bireysel portföy yönetim şirketleri kuruluyor, yatırım fonları çeşitleniyor, ana para korumalı fonlar gittikçe artıyor, varantlar birbiri ardına devreye giriyor, halka arzlar zaten başlı başına bir işlem.
Finansgundem: Sermaye piyasalarındaki bu hareketlilik önümüzdeki dönemde de devam eder mi?
Berra Doğaner: Gerçekten çok aktif bir dönem yaşıyoruz ve önümüzdeki dönemde de yaşamaya devam edeceğiz. Halka arz ve şirket evlilikleri gittikçe artmaya devam edecek. Uzun yıllardır ilk defa sermaye piyasalarına güvenle bakıyorum. 27 yıldır bu işin içerisindeyim. Piyasa bir dönem ilerlemesini durdurmuştu. Ancak şimdi oldukça aktif bir durumda… Konjonktür de çok uygun. Düşen faiz oranları sermaye piyasasının önünü açıyor ve sermaye piyasası enstrümanları öne çıkıyor. Türkiye’de bazı eksiklikler ve yapılacak bir sürü iş var. Mesela yatırım fonları platformları üzerinde çalışılıyor. Bütün yatırım fonlarının ortak bir platformdan alınıp satılabilmesi, ödünç piyasasının geliştirilmesi planlanıyor. Hem aracı kurum hem borsa tarafında o kadar çok proje üzerinde çalışıyoruz ki çok keyifli işler bunlar.
Finansgundem: Dünya borsalarında riskler fırsatlar nelerdir?
Berra Doğaner: Dünya borsalarında bu yıl çok iyi ve verimli bir yıl olmuş. 2010 yılında Euro Bölgesi’ndeki birkaç ülke ve Çin dışında bu yıl dünyanın bütün belli başlı borsaları için primli ve çok iyi bir yıl oldu. 2011’de bu süreç bu şekilde devam edecek. Rusya, Almanya ve Türk borsası önümüzdeki dönemin favorilerinden olacak. Türkiye piyasaları bu yıl yüzde 25 kazandırmış çok güzel bir kazanç. Ana trend bence çok iyi. Hala Türkiye çok pahalı bir ülke değil, sadece şirketlerinin kârlılıkları artıyor. Endeks artmıyor, bu yüzden de ortalama fiyat kazanç oranları aşırı yükselmiyor. Geçmiş yıllarda geldiğimiz maksimum seviyelerin de bir hayli altındayız.
2011’de bu sektör ve hisseleri izleyin
Turkish Yatırım Genel Müdürü Berra Doğaner 2011 yılına ait hisse ve sektör öngörülerini şu şekilde açıkladı:
“2010 yılında, AB ve ABD’nin içinde bulunduğu sarmaldan yararlanan ülkelerin başında gelen Türkiye’ye sermaye girişlerinin devam etmesi ile AB’nin en hızlı büyüme kaydeden ülkesi konumuzu 2011’de korumayı beklemekteyiz.
2010 yılında ekonomideki olumlu gelişmelerde sanayi üretimimizdeki artış, faiz oranlarındaki düşüşle finansman giderlerinin azalması, KOBİ’lere getirilen finansal destek paketi ve devlete olan borçların yeniden yapılandırılması 2010’un en dikkat çekici gelişmeleriydi.
2010’da en büyük ihracat pazarımız olan AB ülkelerinde yaşanan borç krizi nedeniyle talebin sınırlı kalması sonucunda ihracatın bir önceki yılın kayıplarını henüz telafi edemediğini gördük. Burada güçlü iç talep piyasanın canlı kalmasını sağlayarak katalizör görevini yerine getirmiştir.
Bu durumun 2011’in ilk yarısında da devam etmesini, ithalat artışının ihracattan fazla gerçekleşmesi ile de yüksek düş ticaret açığı ve yüksek cari açık sorunu devam etmesini beklemekteyiz. Hızlı büyüme dönemlerimizde karşımıza çıkan cari açık şimdilik bizce sorun teşkil etmiyor, 2011 yılında da artmasını beklediğimiz cari açık için somut bir çözümle karşılaşacağımızı düşünmüyoruz. Dolayısıyla 2011’de bütçe performansımızın ön plana çıkmasını beklemekteyiz.
Piyasamızın beklendiği ve CDS fiyatlarına yansıtılan yatırım yapılabilir not artırım beklentisinin seçimlerden sonra gerçekleşeceğini böylece hem büyük fonların hem de doğrudan yatırımların artması ile desteklenecek olan sermaye girişinin artması ile 2011 yılında ekonomimizin çok daha güçlü hale gelmesini, 2002 ve 2007 seçim dönemlerinin ekonomiye getirdiği canlılığın 2011’de tekrarlanmasını beklemekteyiz .
2011’de yabancı yatırımcıların sermaye piyasamıza olan ilgisinin devam etmesini, gayrimenkul sektörünün daha canlı hale gelmesi ile güçlü projelere sahip olup nakit akımlarını güçlendiren DGGYO, SNGYO, TRGYO’nun, 2009’daki ÖTV desteğinin 2010’da kalkmasına karşın bu desteğin üretici ve distribütörler tarafından desteklemesi ile yılın ilk 11 ayında 612 bin satış adedine ulaşan otomotiv sektörünün Pazar hacminin 775 bin seviyelerinde gerçeklemesi ile otomotiv ve otomotiv yan sanayindeki gelişmenin(lastik) devam etmesi ile TOASO, DOAS, TTRAK, BRISA’nın, Leasing işlemlerinden alınan %18’lik KDV’nin %1 seviyelerine çekilmesi beklentisi ile hem leasing şirketlerinin hem de katılım bankalarının leasing kredilerini Sukuka çevirme imkanları ile kar marjları daralan ve mevcut kaynaklar dışına bilhassa tahvil ihraçlarına yönelen ticaret bankalarından bir adım öne çıkmasıyla ASYAB, ISFIN, VAKFN’ın , havacılık sektöründe toplam yolcu sayısında  yüzde 20’lik artış kaydetmesini beklememiz, Hindistan faaliyetlerinden sonra, AB bölgesinde terminal arayışında olan, Frankfurt kargo faaliyetlerine başlaması ile CLEBI ve TAVHL’nin, gübre fiyatlarındaki artışın devam etmesi ile ihracata odaklanan, tam kapasite çalışan ve de full entegre tesislere sahip olan GUBRF, BAGFS’ın , ekonomideki canlılığın devam etmesi ile hem konut hem de otomotiv sektörüne tedarik sağlayan cam sektöründen TRKCM, ANACM’ın, iştiraklerinin ekonomideki canlanmaya hemen tepki vermesi ile karlılıklarını artıran holdinglerden KCHOL, TKFEN’nin , Koç Holding’in enerji üretimde Aygaz üzerinden büyüme stratejisi izleyecek olması ve Entek’in iştiraki olan Eltek Toptan Elektrik’in de daha etkin şekilde elektrik ticareti faaliyetine başlamış olması nedeniyle AYGAZ’ın 2011 yılında ön plana çıkmasını beklemekteyiz.