HSBC, Türk bankalarını ikiye katladı

Türkiye’ye tarihinin en büyük küçülmelerinden birini yaşatan 2001 krizinin ana tetikleyicisi olan Türk bankacılık sektörü, 10 yıldaki büyük gelişimine rağmen, büyüklük açısından Avrupalı rakipleri ile boy ölçüşebilecek seviyenin çok uzağında. Sektörde faaliyet gösteren 44 bankanın toplam aktif büyüklüğü 2011 sonu itibariyle 1.2 trilyon liraya ulaştı. 650 milyar dolarlık bu aktif büyüklük Türkiye’nin gayri safi milli hasılasına yakın bir değere gelirken HSBC’nin 2.5 trilyon dolar olan küresel büyüklüğünün sadece dörte birini oluşturuyor. 44 Türk bankasının 2011 kârı 10.5 milyar dolar olarak gerçekleşirken, Avrupa’daki krizin göbeğindeki HSBC’nin vergi öncesi kârı 21.9 milyar dolar, net kârı ise yaklaşık 17.4 milyar dolar oldu.
16 bankanın iki katı değer
Büyüklük açısından bir diğer çarpıcı nokta ise bankaların piyasa değerinde kendini gösteriyor. Hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem gören 16 Türk bankasının piyasada değeri 82.3 milyar dolar iken, HSBC’nin piyasa değeri 165.2 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Bir diğer ifade ile HSBC, 16 büyük Türk bankasının piyasa değerinin iki katından işlem görüyor.
Türk bankacılık sektörü, Türkiye’nin geçen yıl başlayan ve halen devam eden küresel krizden sınırlı etkilenmesinde önemli rol oynadı. 2001 krizindeki yeniden yapılanmanın ardından, Hazine’ye borç veren yapıdan, tüketiciyi ve reel sektörü fonlar hale gelen sektör, bu değişimi yaparken 10 yılda 83.3 milyar dolar net kâr elde etti. 2002’de 212.7 milyar TL olan aktif büyüklüğünü yüzde 475 arttırarak 1.2 trilyona çıkaran sektörün önümüzdeki yıllarda da büyümesini sürdürmesini bekliyor. Türkiye nüfusunun dörte birinin henüz bankacılık sektörü ile tanışmadığına dikkat çeken uzmanlar, artan ürün çeşitliliği ile tüm dünyaya örnek olan Türk bankalarının aktif büyüklüğünün, 2023 yılında 2 trilyon dolar olması beklenen Gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) üç katına ulaşmasını bekliyor. Türk bankacılık sektöründe büyüme için kârlılığın devam etmesi hayati önem taşıyor. Türk bankalarının özkaynaklarını kârlılık ile güçlendirdiğinin altını çizen uzmanlar, 2011 krizinin ardından denetim ve gözetim faaliyetlerini kusursuz yaptığını belirttikleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun, bu işlevinden taviz vermemesi gerektiğini belirtiyor. OKTAY ÖZDABAKOĞLU / Radikal