'Hepimiz bu ülkenin sermayesiyiz'
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, toplumun bizim ve onların şeklinde ayrıştırılamayacağını söyledi
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, Elazığda biraraya geldiği bölge işadamlarına, Sermaye taraflara bölünemez. Hepimiz bu ülkenin sermayesiyiz diye seslendi. TÜSİAD ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonunun (TÜRKONFED), kalkınma ajanslarıyla iş dünyasının gönüllü temsil örgütleri arasındaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla düzenlediği Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü toplantılarının üçüncüsünde yaptığı konuşmada Boyner, şu noktalara vurgu yaptı:
Biz ve onlar ayrışması
Ötekileştirme, hor görme, toplumu kamplara bölme, kendinden olmayanları dışlama, hatta haritaları boyama ancak kendini geliştirememiş, ilkel toplumların ve çözüm değil, kavgayla beslenenlerin seçeceği yollardır.
Toplumun her kesimi bizim ve onların şeklinde ayrıştırılamaz. Sermaye taraflara bölünemez. İş dünyası olarak hepimiz, hiçbir coğrafi farklılık gözetmeden, bu ülkenin gelişimi, kalkınması yolunda, katma değeri daha yüksek, daha fazla istihdam yaratan, daha rekabetçi bir ekonomiye sahip olmak için çalışıyoruz. Hepimiz bu ülkenin sermayesiyiz. Ülkemiz geliştikçe biz daha çok gelişeceğiz, bizler geliştikçe bu ülke daha fazla ilerleyecek.
Demokratikleşme ve kalkınma projeleri, ancak toplumda, kimin için demokrasi değil, herkes için demokrasi; kimin için kalkınma değil, herkes için kalkınma dediğimiz ortamlarda zemin bulur, başarı kazanır. İş dünyası olarak ülkenin gelişimi ve kalkınması yolunda üzerimize düşen sorumluluğu her zaman yerine getirmeye çalışacağımızı tekrar belirtmek isterim.
İki adım ileri bir adım geri
Demokrasi açığımızı kapatmadıkça, toplumsal barışı sağlamadıkça enerjimizi, kaynaklarımızı 21inci yüzyılın ekonomik, siyasal ve sosyal anlamda gelişmiş bir toplumu olmak için harcayamıyoruz. İki adım attıkça, bir adım geriye çekiliyoruz; düşük demokrasi standardı, potansiyel büyüme ve gelişme arzumuzu sınırlıyor.
Bireysel özgürlüklerin eşit vatandaşlık çerçevesinde güvence altına alındığı, toplumsal barışın sağlandığı bir toplumla, ülkemizi dünyanın ileri ülkelerinden haline getirebiliriz. Bugün, ilerleyebilmenin temelinde, bilim, teknoloji, yenilikçilik ve nitelikli eğitim bulunuyor. Ancak huzurlu ve toplumsal barışın sağlandığı bir ortam, bu şartları bize sağlayabiliyor.
Kutuplaşma geride kaldı çözülecek 2 mesele var
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Bugün, önümüzde üzerine gidilmesi ve çözülmesi gereken iki mesele var derken, bunları, yeni anayasanın, yani vatandaşı devletin önüne koyan, vatandaşı devletten koruyan Anayasanın geniş katılımlı ve toplumsal mutabakat sağlanarak hazırlanması ve Kürt meselesinin çözümüyle ilgili yaratıcı, yapıcı ve birleştirici yaklaşımlar olarak sıraladı.
TÜSİADdan 3 böleni birleştiren 5 maddeli yeni anayasa beklentisi
REFERANDUMUN ardından Türkiyenin 3 böleni olarak ifade edilebilecek din ve vicdan özgürlüğü, kimlikler meselesi ve kuvvetler ayrılığını 3 birleştiren haline getiren yeni bir anayasa beklentisi içinde olduklarını belirten Ümit Boyner, bu konuda şunları söyledi: 21inci yüzyıl Türkiyesine yakışan Anayasanın yenilikçi, bireyi merkeze alan, vatandaşlarıyla iletişimi yüksek ve elbette hazırlanış şekliyle katılımcı bir yapısı olması gerekir. Bu nedenle 3 bölen konusuna 2 konu daha ekledik. Anayasanın temel ilke ve kurumları ve yapılış yöntemini de ekleyerek elde edilen 5 temel konu için farklı taraf ve görüşleri bir araya getirerek tartışma platformları oluşturma çalışmalarına başladık. Artık ne seçkin bir azınlığın, ne de salt çoğunluğun hakim
olduğu değil, çoğulculuk anlayışıyla her kesim ve düşüncenin temsil edildiği, ama kontrol denge mekanizmalarıyla yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlandığı, yasamanın çözüm ürettiği, yürütmenin de vatandaşına hesap verdiği bir sistem bekliyoruz.
Türkiye din devleti değildir, kimlik sorunu etnik kökenimiz ne olursa olsun çözülmeli
TUNCELİ Girişimci Kadınlar Derneğinin davetlisi olarak katıldığı toplantıya, Dersimde olmaktan mutluluk duyuyorum diye başlayan Ümit Boyner, şu noktalara vurgu yaptı:
Demokrasi açığı
Bugün biliyoruz ki Türkiye demokrasi açığını kapatmadıkça ne bölgesel gelişmişlik farklarını, ne işsizlik problemini, ne gelir dağılımındaki uçurumları çözebilecek. Geldiğimiz noktada vakit kaybetmeden Türkiyenin demokrasi açığını kapatacak yeni anayasa için çalışmalara başlamalıyız.
Tümden sivil anayasa
1982 darbe anayasası hiç şüphesiz son 30 yılda Türkiyenin doğrudan veya dolaylı gelişimi yönünde en büyük engel oldu. Son kısmi paketin propaganda dönemi de gösterdi ki, toplumda, 1982 anayasasını tümden yeni bir sivil anayasa ile değiştirme iradesi var.
Din devleti değil
Laik Türkiye Cumhuriyeti bir din devleti değildir. Aynı şekilde Cumhuriyetin bir devlet dini ve devlet mezhebi de olamaz. Yeni anayasada devletin tüm inançlara eşit mesafede durması, her vatandaşa bireysel özgürlükleri çerçevesinde hizmet vermesi esas olmalıdır. Aynı şekilde kimlikler sorunu, etnik kökenimiz ne olursa olsun eşit vatandaşlık çerçevesinde çözülmelidir.
Terör ve güvenlik sorunu yatırımların önünde ciddi bir engel
ÜMİT Boyner, Türkiyenin birçok yerine gidiyoruz, ama ben her Doğuya, her Güneydoğuya geldiğimde ayrı bir heyecan duyuyorum. Bu topraklarda farklı bir enerji var derken, bu heyecan ve enerjinin önünde çok ciddi sorunlar bulunduğunu da vurguladı. Boyner, bu konuda şunları söyledi: Terör ve güvenlik sorunu çok önemli bir sorun ve yatırımların da önünde ciddi bir engel teşkil ediyor. Ama bunun sona ermesi bizim için çok önemli. Zira Doğu potansiyelini gerçekleştiremezse, Batının ileri gitmesi diye bir şey söz konusu değil. Türkiye hep beraber kalkınmak zorunda, hep beraber yürümek zorunda. Ve adil paylaşım hepimizin önceliği olmalı. O nedenle, bu bölgedeki güvenlik sorununun ve Kürt sorununun çözülmesi, bölgenin barışa kavuşması bizim için büyük önem taşıyor. Bu bölge bugünlere kadar çok çeşitli sorunlar yaşadıysa, bunun en başında aslında devletin vatandaşa, vatandaşın devlete bakışında bir problem de aramak lazım.
Diyarbakır hapishanesi için özür dilenemez mi
ÜMİT Boyner, Tunceli konuşmasında Kürt sorununu çözmek için akılcı, birleştirici çözümler üretmek zorundayız derken, şu önerileri de gündeme getirdi:
Kürt sorununun hiç şüphesiz kalıcı çözümü büyük adımlar, büyük uzlaşmalar gerektirebilir. Yine de çözüm için adım atmaya kararlı olduğumuzu gösteremez miyiz? Örneğin eylemsizliğin yarattığı göreceli huzur atmosferi ilk adımların atılmasına yardımcı olabilir.
En azından küçük adımları hayata geçiremez miyiz? Özalpdeki Muğlalı Paşa kışlasının adı hemen değiştirilemez mi? Diyarbakır hapishanesinde yaşananlar için özür dilenemez mi?
Eylemsizlik barış ve huzur ortamına dönüştürülmeli
ÜMİT Boyner, Uzun yıllardır yaşadığımız şiddet kültürüne isyan ediyoruz derken, şöyle konuştu: Bu atılımı gerçekleştirecek gencecik beyinlerin hayatını kaybetmesine, ailelerin yaşadığı acılara isyan ediyoruz. Şiddetten beslenen, hoşgörü ve uzlaşı kanallarını baştan tıkayan zihniyetleri reddediyoruz. Bugüne kadar gelen ve devam edeceğini ümit ettiğimiz eylemsizlik sürecinin, artık sürelere ve mühletlere bağlı olmadan devamı esastır. Bu eylemsizliğin artık bir kalıcı barış ve huzur ortamına dönüşmesini sağlayacak, şiddetten arındırılmış söylem ve tutumun bir bütünlük içinde sürdürülmesi şarttır. Ben şahsen içimde şiddetin bitmesi ile ilgili daha derin bir ümit beslemeye devam ediyorum. Birlikte, elele, müreffeh ve demokratik Türkiye için çalışırsak bu suni bölünme, kamplaşma söylemlerini çürütebiliriz. Büyümeden toplumun tümü yararlanmalı. Ancak o zaman büyüme kalkınmaya dönüşmüş olabiliyor.