Güçlü bankalar düşüşü frenler
Gedik Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Topaç, borsada 46.000 puana kadar düşüş olabileceğini düşünüyor.
Türkiye, 2001 krizi sonrası özellikle finans sektöründe gerçekleştirdiği reformlar sayesinde 2008in son çeyreğinde başlayan ve bu yıl AByle devam eden krizin etkilerini daha düşük seviyede hissediyor. Kamu kesimi ve hanehalkı borçluluk oranlarının batılı ekonomilere göre çok daha düşük olması ve finans sektöründe toksik varlıkların bulunmaması, Türkiyenin avantajlı olduğu diğer noktalar olarak öne çıkıyor. Bunların olumlu etkilerini de kriz esnasında iki kez not artırımı şeklinde izledik. Böylece Türk varlıkları ve özellikle hisse senetlerinde hem yukarı hareketlerde hem son düşüşlerde bir ayrışma görüldü. İş Yatırımdan sonra ikinci halka açık aracı kurum olma yolunda halka arz çalışmalarını başlatan Gedik Yatırımın yönetim kurulu başkanı Erhan Topaç, bu ayrışmanın devam etmesini bekliyor. Dünyada olası dalgalanmalarda güçlü bankacılık sektörünün fren vazifesi göreceği kanaatinde olan Topaç, riskin arttığı bu dönemde likit varlıklardan oluşan bir sepet oluşturulmasını tavsiye ediyor. Gedik Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Topaçın beklentileri ve yatırımcılara tavsiyeleriyse şöyle:
CAPITAL: Dünyada AB kaynaklı bir W senaryosuna yönelik yorumların artmaya başladı. Sizin böyle bir beklentiniz var mı?
- Euro Bölgesindeki mevcut zayıflıklar sürpriz olmayıp daha önceden öngörülen gelişmeler. Küresel ekonomideki toparlanmanın, başta BRIC ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerdeki güçlü toparlanmanın da etkisiyle 2010da da devam etmesini bekliyorum. Son gelişmelerin yeni bir resesyon ve dolayısıyla W formasyonundaki bir ekonomik gelişmeye yol açmasını beklemiyorum. Zayıf Euronun etkisiyle ihracatını güçlü bir şekilde artıracak olan AB bölgesinin yeni bir resesyona girmeyeceğini, bununla birlikte Euro bölgesinde dünyanın geri kalan bölgelerine göre daha yavaş bir toparlanma olacağını düşünüyorum.
CAPITAL: Piyasaların önündeki en önemli risk nedir?
- Dünyada merkez bankaları ve hükümetler, gerek finansal sistemin düzgün işleyişini sağlamak gerek ekonomiye destek vermek için gerekli önlemleri aldı. Ancak birçok ülkede, parasal genişleme ve kamu borçlarının artması sonrasında önümüzdeki yıllar için enflasyonist baskı yaratacak bir ortam oluştu. Hem enflasyon hem yüksek kamu ve özel sektör borç seviyelerinin makul seviyelere indirilmesi (deleveraging) önümüzdeki yıllarda büyüme, kaynak maliyeti ve sermaye piyasaları üzerinde uzun dönemli baskı oluşturabilir. Dünya ekonomisi için gördüğüm en önemli risk budur.
CAPITAL: AB bölgesinde yaşananlar Türkiyeyi nasıl etkiler?
- AB, hem dış ticarette hem sermaye akışında Türkiyenin en önemli partneri. Önümüzdeki dönemde Avrupada derinleşecek bir kriz, Türkiyeyi dış ticaret, doğrudan sermaye girişi ve krediler konusunda olumsuz etkileyecek. Ancak 2009da, krizin en derin olduğu dönemde bile bu etkilerin sınırlı olduğunu gördük. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde böyle bir etkinin olasılığını düşük görüyorum. Avrupadaki gelişmeler, Türk varlık fiyatlarını bir süre daha baskı altında tutabilecek.
CAPITAL: Bundan sonra ne olur?
- Şimdiye kadar baz etkisiyle kaydedilen yüksek büyüme rakamları, fiyatlara önemli ölçüde yansıdı. Bundan sonra yılın ikinci yarısında piyasalar, ekonomideki büyümenin devam edip etmediğini gözlemleyecek. Halen 2010 yılı tahmini fiyat/kazanç oranı açısından gelişmekte olan piyasalar ortalamasına göre İMKB-100 (9,7) yüzde 14 iskontolu. Bu oran küresel piyasalardaki son düşüşler öncesinde yüzde 24 seviyesindeydi. Bu gösterge de bize İMKBnin hala iskontolu olduğunu, ancak diğer piyasalara göre daha az düşüşle bu iskonto farkını kapatmakta olduğunu gösteriyor.
CAPITAL: Yani İMKBde sert düşüşler beklemiyorsunuzâ¦
- Borsada 2009a benzer bir düşüş beklemiyoruz. O günkü koşullarla günümüz koşullarını kıyaslayacak olursak öncelikle toksik varlıklar temizlendi ya da en azından yeni toksik varlıkların oluşmasının önüne geçildi. Dolayısıyla finans sektöründe yeni iflasların olması beklenmiyor. Reel sektörde ise tüketici güvenindeki iyileşmeye bağlı olarak toparlanma azalarak devam edecek. Burada ani bir dönüş olmadıkça kademeli toparlanma sürecek. Bu durumda da bir W senaryosunun olasılığı düşük. Ancak yurtdışında piyasaların kötüleşmesi durumunda, 46.000-48.000 seviyelerinin görülmesi mümkün.
CAPITAL: Yukarı hareketlerde endeks nereye gider?
- 2010un mayıs ayından itibaren piyasalarda bir düzeltme beklentimize paralel olarak yatırımcılara, portföylerinde hisse oranını azaltmalarını önermeye başladık. 2009daki güçlü yükselişe karşın 2010da AB kaynaklı risklerin artması nedeniyle global risk algılamasında değişimler gözlenebilir. Bu da sermaye piyasalarındaki prim potansiyelini sınırlayabilir. İMKB için bu yıl ilk hedefimiz olan 58.000-60.000 seviyelerine ulaşıldı. Düzeltme sonrası yılın son döneminde yurtdışındaki gelişmelere bağlı olarak yeni bir yükselişle 65.000 seviyelerinin denenmesi mümkün.
CAPITAL: Hisse yatırımcısı ne yapmalı?
- Yatırımcılara hisse senedi yatırımını uzun vadeli perspektifte değerlendirmelerini, hisse senedi alım-satımında aceleci olmamalarını ve hisse senedi seçiminde büyüme ve karlılık potansiyeli yüksek, yabancı ortaklığı gibi beklentileri olan, prim potansiyeli yüksek gözüken hisselere yatırım yapmalarını tavsiye ediyoruz.
CAPITAL: Euro/dolar paritesinde yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ortaya çıkan türbülanstan çıkıp Euroyu tekrar eski seviyelerine getirebilmek, AB ülkeleri ekonomi yönetimlerinin birlikte hareket edebilmelerine ve aldıkları önlemlerle piyasaları ikna etmelerine bağlı. Şimdiye kadar alınan önlemler piyasalarda fazla itibar görmediğinden Euro önemli değer kaybıyla 1,2144 seviyesine kadar geriledi. AB ülkeleri reformlarda başarılı ve inandırıcı olabilirse bu seviyeler Euro için diptir diyebiliriz. Aksi takdirde Euroda zayıf trend devam edebilir. Küresel piyasalarda ABD tahvilleri ve dolar, türbülans dönemlerinde güvenli liman olarak görülüyor.
CAPITAL: Yıl sonu dolar ve Euro beklentiniz nedir? Döviz yatırımcısı nasıl bir strateji izlemeli?
- Bizim beklentimiz AB bölgesinde yeni reform paketleri sonrasında Euro/dolar paritesinin 2010u 1,25 civarındaki seviyelerde tamamlaması yönünde. Yatırımcıların herhangi bir kur riski ile karşı karşıya olmadıkça dövize yatırım yapmalarını önermiyoruz. TL cinsinden yatırım araçlarına yatırımı uygun buluyoruz.
CAPITAL: Merkez Bankasının (MB) bundan sonra faiz politikası nasıl olur? Faiz piyasasıyla ilgili beklentiniz nedir?
- 2010 yılında bono faizlerinin çift haneli seviyeleri yıl sonuna doğru görme ihtimali var. MB, önümüzdeki dönemde de enflasyon ve ekonomik aktivitenin gidişatına göre karar verecek. Emtia ve enerji fiyatlarında ani yükselişler olmadıkça MB büyümeyi de gözeterek para politikası kararlarını ona göre alacak. Enflasyonda beklediğimiz yüzde 9-10 bandındaki düzeylerin gerçekleşmesi durumunda bono faizlerinde yüzde 10un üzerindeki seviyeleri görebiliriz. Böyle bir ortamda halen yüzde 6,5 seviyesindeki MB faiz oranının da 2010 sonunda en az 2 puanlık artışla yüzde 8,5 düzeyine ulaşmasını bekliyoruz. Mevduatta ise özellikle aylık mevduat, uzun vadede faiz oranlarında yükseliş beklentisiyle cazip konumunu sürdürecek.
FAİZLERDE YÜKSELİŞ BEKLENİYOR
YAZIN BORSA YATAY İstatistiksel olarak haziran, temmuz ve ağustos ayları borsada çoğunlukta zayıf seyrin olduğu aylar oldu. Son yıllarda seçimlerin yaz aylarına denk gelmesiyle borsada hareketli aylar yaşandı. Ancak biz bu yıl, yaz aylarının fazla hareketli olmasını beklemiyoruz. Bu yaz borsayı, yatay ve düşük işlem hacimli seanslar bekliyor.
BANKALARDA GÜÇLÜ BİLANÇO Türk bankaları güçlü sermaye yapıları ve yüksek özsermaye karlılıklarıyla öne çıkıyor. 2010da Merkez Bankası faizlerinde düşüş yerine yükseliş bekleniyor. Dolayısıyla bankaların 2009daki gibi yüksek oranlı kar elde etmesi zor. Bununla birlikte 2009daki karlarının önemli bir bölümünü dağıtmayıp bünyelerinde tutan bankaların, yüksek sermaye yeterlilik oranları var. Bu da bankaların kredi portföylerini hızla artırabilme beklentisini gündeme getiriyor. Özetle ilk çeyrekte karlarını yüzde 35 artıran bankaların, 2010da kredilerinde yüzde 15-20 arasında, karlarında ise yüzde 10-15 civarında büyüme bekliyoruz.
DÜŞÜŞTE FREN OLACAK Bankalar ilk çeyrekte beklentilere göre daha iyi bir oranda performans göstererek yüzde 35 kar artışı gerçekleştirdi. Beklenti yüzde 20 civarında kar artışı yönündeydi. Sektörde yılın geri kalanında kar artışında yavaşlama görebiliriz. Dolayısıyla bankaların endeks için itici güç olmalarını beklememekle birlikte endeksin gerilemesinde sınırlayıcı güç olmaları beklenebilir.
İMKB NASIL ETKİLENİR?
Paritedeki Euro aleyhine trend, İMKBde de bazı sektörleri olumsuz etkileyebilir. Türkiyenin hem dış ticarette hem finans sektörü ve doğrudan yatırımlarda en önemli partneri olan ABnin zayıflayan para birimi, ithal girdileri dolar bazında temin eden sektörlerde, AB bölgesine yapılan ihracatı önemli ölçüde olumsuz etkileyebilecek. Bu anlamda ilk akla gelen sektörler, otomotiv ve beyaz eşya. Ayrıca bankaların da dış kredilerde daha zor koşullarla karşı karşıya kalmaları halinde bu sektör de Euro bölgesindeki zayıflıktan olumsuz etkilenebilir.
YATIRIM SEPETİ LİKİT OLSUN
MEVDUAT AĞIRLIKLI OLMALI Belirsizliğin arttığı bu dönemde yatırımcılara öncelikle daha likit yatırım araçlarından bir sepet oluşturmasını öneriyoruz. Bu sepet içerisinde kısa dönemli mevduat ağırlıklı olmalı.
DÖVİZDE KADEMELİ DÜŞÜŞ Piyasalarda düşüş dönemlerinde hisse oranları kademeli olarak artırılabilir. Döviz riski olmayan yatırımcılar ise yine kademeli olarak döviz pozisyonlarını azaltabilir. Reel sektör ise risk yönetimini daha iyi yapmalı.
TAKİPTEKİ 4 GÖSTERGE BÜYÜME Türkiye için 2010da en öncelikli konular, seçim sürecine girilmiş olması nedeniyle politik gelişmeler ve büyümenin sürdürülebilip sürdürülemediği olacak. Türkiye, artık referandum ve en geç bir yıl içinde seçim dönemine girmiş olduğundan bundan sonra piyasaların izleyeceği en önemli konu, politik gelişmeler ve seçim sonrasına ilişkin senaryolar olacak. Seçim sürecinde olmamız, benzer ülkelere göre bir dezavantaj oluşturabilir. Türkiyenin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesi ise en erken seçim sonrasına kalmış durumda. Özellikle yılın ilk iki çeyreğinde ekonomide güçlü büyümeler, ikinci yarıda nispeten daha düşük büyüme oranları ve toplamda da yıllık yüzde 5,5-6 arasında bir büyüme göreceğimizi tahmin ediyorum.
ÜRETİM Sanayi üretiminde gerek baz etkisi ve gerek üretim artışı nedeniyle yılın ilk çeyreğinde yüzde 21 gibi güçlü bir artış izledik. Yılın geri kalan çeyreklerinde bu kadar güçlü olmamakla birlikte üretimdeki toparlanma devam edecek.
ENFLASYON Enflasyon, 2010da yakından izlenecek diğer bir ekonomik gösterge. Son aylarda çift haneli seviyelere çıkan enflasyonda Merkez Bankası, yıl sonuna doğru hedefe doğru bir gerileme bekliyor. Biz ise enflasyonu hafif artışla yılı yüzde 9-10 aralığında bir seviyede tamamlayacağını düşünüyoruz. Bu anlamda özellikle eylül ve ekim aylarındaki enflasyonun gelişimi anahtar rol oynayacak.
KÃRLILIK 2010 yılı ilk yarısına ilişkin ekonominin güçlü büyüme beklentisi, önemli ölçüde fiyatlandı. Bundan sonraki dönemde büyümenin devamı ve şirket karlarının trendi önemli olacak. 2010 ilk çeyreğinde İMKB 100 şirketlerinin toplam karlarında yüzde 108 artış, bankaların ise karlarında yüzde 35 artış izledik. 2010 yılı tamamında toplam karlarda yüzde 16, banka karlarında ise yüzde 14 artış olacağını tahmin ediyoruz.
Capital