Gerçek kur ne olmalı?
Radikal Gazetesi Yazarı Mahfi Eğilmez 'gerçek kur'u yazdı....
MAHFİ EĞİLMEZ / radikal
Eskiden ithalatı kısıtlayıp ihracatı teşvik etmek çok kolaydı. Gümrük vergilerini artırarak, eğer o yetmiyorsa ek vergiler, fonlar koyarak ithalatı pahalılaştırmak ve kısıtlamak ya da çeşitli teşviklerle ihracatı ucuzlaştırıp artırmak mümkündü. Zaman içinde bunun yerini daha sofistike bir uygulama olan kur baskılaması yani yerli paranın değerini düşük tutarak ithalatı kısıtlayıp ihracatı teşvik etmek yöntemi aldı.
Türkiye 1980lerin ortasına kadar her iki politikayı bir arada uyguladı. Cari açığı büyüyünce gümrük vergilerini artırdı, ihracat teşviklerini denedi. Zamanın modası sabit kur idi. Sabit kur zaman içinde Türk Lirasının diğer paralar karşısında değerlenmesine yol açtığı, o da ithalatı artırıp ihracatı düşürdüğü için bu tür durumlarda devalüasyona başvuruldu. 1980lerin ikinci bölümünde gümrük vergileri veya fonlarla ithalatı pahalılaştırıp kısıtlamak ya da teşvikler yoluyla ihracatı artırmak imkanı giderek azaldı. Çünkü Dünya Ticaret Örgütü bu tür uygulamaları sistem dışına itmeye başlamıştı. Bu durumda müdahaleli esnek kur imdada yetişti. Bu kez kuru baskılamak suretiyle Türk Lirasının değerini düşük tutarak ithalatı zorlaştıran, ihracatı kolaylaştıran bir politika izlenmeye başlandı. 2001 krizi sonrasında esnek kur uygulamasına geçilince bu imkan da sınırlanmış oldu. Elde kalan tek araç faiz idi. Yani faizi yüksek tutarak kuru baskılamak ve bu yolla Türk Lirasının değerlenmesini önleyerek dış ticaret politikasını oluşturmak. 2008 krizi faiz ile kur arasındaki ilişkiyi minimum düzeye indirince bu olanak da azaldı.
Bir ülkenin parasının normal ölçülere göre değerli olup olmadığını ölçmenin yolu aynı malın çeşitli ülkelerdeki fiyatlarını karşılaştırmaktır. Ne var ki farklı ülkelerde aynı malı bulmak o kadar kolay değildir. Daha önce birkaç kez değindiğim gibi bu amaçla kullanılan en doğru ölçü The Economist Dergisinin geliştirdiği Big Mac Endeksi. Dünyanın her yerinde aynı standarda sahip bulunan Big Mac hamburgerinin fiyatı asıl vatanı olan ABDdeki fiyatıyla karşılaştırıldığında gerçek kur ortaya çıkıyor. ABDde Big Macin fiyatı 3.57 dolar. Türkiyede Big Mac 5.65 TLye satılıyor. Bunu hesaplamanın yapıldığı tarihteki kurla (1.55) çevirirsek 3.65 dolar ediyor. Yani Türkiyede Big Mac, ABDdeki fiyatından 8 cent ya da yüzde 2 pahalıya satılıyor. Yani TL, dolara göre yüzde 2 değerli bulunuyor. Bugünlerde kur 1.5 dolayında olduğuna göre Big Macin fiyatı dolar cinsinden 3.76 ediyor. Bu da TLsının dolara karşı yüzde 5 dolayında değerli olduğunu gösteriyor. Türk Lirası ile Doların aynı satın alma gücünü gösterebilmesi için ya Big Macin 5.5 TLye satılması ya da kurun 1.58 olması gerekiyor. Bu durumda kur 1.58den aşağıya düştükçe Türk Lirasının da dolar karşısındaki değeri artıyor.
The Economistteki listeye göre parası en değerli ülke olan Norveçte Big Mac 40 Kronere (yani 6.15 dolara) satılıyor. Buna göre Kroner dolara göre yüzde 72 değerli bulunuyor. Norveçi yüzde 68 ile İsviçre, yüzde 40 ile İzlanda izliyor. Aynı listeye göre parası dolara karşı en değersiz ülke olan Çinde Big Macin fiyatı 12.5 Yuan. Resmi kurdan çevirirsek 1.83 dolar ediyor. Buna göre Yuan dolardan yüzde 49 daha düşük değere sahip.
Dünya Ticaret Örgütünün gücü başka ülkelere yetse de henüz Çine yetmediğinden Çin, parasının değerini dolara karşı düşük tutarak ihracatını kur politikasıyla teşvik etmeye ve ithalatını da kısıtlamaya devam ediyor. Öteki uzak doğu ülkeleri de Çinin peşinden gidiyorlar: Hong Kong doları yüzde 52, Malezya Ringgiti yüzde 47, Endonezya Rupiahı yüzde 43, Tayvan Doları yüzde 37 ve Tayland Bahtı yüzde 47 oranında
düşük değerli bulunuyor. Bakıyor ki Çine ve izleyicilerine bir şey yapılamıyor Rusya da Rubleyi yüzde 43 oranında düşük tutarak listede yerini alıyor.
Amerikalılar Big Maci Çinden ithal etseler daha ucuza yerler.