FON YÖNETİMİNDE FAHİŞ ÜCRET DÖNEMİ
Merkez Bankası'nın faizleri tek haneye indirmesinden sonra, fonlardaki yüksek yönetim ücretleri de fahiş hale geldi. Faiz getirisinden faydalanmak isteyen bir fon yatırımcısı likit fon için elde edeceği getirinin neredeyse yarısını yönetim gideri olarak ödemek zorunda kalacak.
Merkez Bankası'nın faizi tek haneye indirmesi yatırım piyasalarında da dengeleri değiştirdi. Bankalar mevduat ve kredi faizlerinde hızla indirime giderek tek haneli faiz dönemine ayak uydurmaya başladı. Her ne kadar bankacılık sektörünün üst düzey yetkilileri faizlerin kredi oranlarında tek haneye indirilmesine olumlu yaklaşmayan mesajlar verse de, özellikle kamu bankaları ve bazı özel sektör bankaları bu konuda önderliği çoktan almış durumda.
Ancak yatırım piyasaları hala tek haneli faizlere ayak uyduramamış görünüyor. Özellikle de faize yönelik yatırımlar yapan enstrümanları yöneten kurumlarda yeni faiz trendine uygun değişiklikler yapılmadığı için yatırımcılar açısından oldukça ilginç bazı olumsuzluklar dikkat çekmeye başladı. En çok dikkat çekeni ise portföyünün büyük bölümünü faiz bazlı yatırım araçlarına yatırarak yatırımcısına yıllık bazda ortalama bir getiriyi sağlamak hedefiyle hareket eden likit fonlar. Yıllık faizin yüzde 9.75'lere indiği ortamda genellikle diğer fonlara göre hareketsiz olan likit fonların yıllık yönetim ücretleri bazı fonlarda neredeyse bu yıllık faiz oranının yarısına denk geliyor.
Hatta 2009un ilk 114 günü baz alındığında fon yönetim ücreti, bugüne kadar sağladığı getirinin tamamına yakınını götüren likit fonlar bulunuyor. Yıllardır fon yatırımcıları için en önemli kriterlerden birinin fonların yönetim ücretleri olduğu dile getirilir. Fakat yüksek getirili dönemlerde bu yönetim ücretleri, kazanç da çok yüksek olduğu için oransal olarak büyük maliyete denk gelse de yatırımcıları çok fazla rahatsız eden ayrıntılar değildi. Getirilerin hızla düşmeye başladığı son iki yıl içerisinde fon yönetim ücretleri zaten getiri sağlama şansı oldukça azalan fon yatırımcıları açısından çok daha önemli hale geldi. Merkez Bankası'nın son yaptığı şok faiz indirimiyle faizleri yüzde 9.75'e yani tek haneye çekmesi de bu sıkıntıya tuz biber ekti. Faizin yıllık getirisinin tek haneye inmesine rağmen, portföyünün çoğu faiz getirisine endeksli yatırımlarda bulunan likit fonların yüksek fon yönetim ücretleri göze çarpmaya başladı. Yüzde 9.75'lik yıllık getiriye göre şu anda piyasada bulunan 48 B tipi likit fonun ortalama yıllık fon yönetim gideri yüzde 40'a yükseldi. Yani bir likit fon yatırımcısı, son iki yılda ortalama yüzde 13.75 faiz elde ettiği fondan bu yıl yüzde 9.75 veya biraz üzerinde getiri sağlamak için yatırım yaptığı fonu yöneten şirkete neredeyse bu rakamın yarısını ödemek zorunda. Hatta bazla fonlarda çok daha fazlasını. Fon Dünyası dergisinde yer alan bir habere göre ABD'de fon endüstrisinin ortalama gider oranı 2008'de yüzde 1.19'du. Bu ülkede yaşanan rekabet nedeniyle Vanguard gibi dünya çapındaki bir fon kuruluşunun binde 2 oranındaki fon yönetim giderleriyle en ucuz olduğuna da aynı haberde dikkat çekiliyor. Son dönemde ABD'de fon yönetim ücretlerine gerileyen fon büyüklükleri nedeniyle zam yapma trendi başlamış durumda. Fakat ücretlerde istenen artış oranları da onbinde 5 gibi Türkiye'deki oranlara göre komik kalan rakamlar.
Pastanın aslan payı bankalara
Bunun yanında alınan fon yönetim ücretleri fon pazarında devasa bir yönetim ücreti pazarının da oluşmasını sağlıyor. 24 Nisan 2008 ile 24 Nisan 2009 arasındaki bir yıllık dönemde bu pazarda oluşan pastanın büyüklüğü likit fonlar için yaklaşık 974 milyon 801 bin 696 lira olarak hesaplanıyor. Bu pastadan en büyük payı ise dört büyük banka alıyor. İş Bankası'nın B tipi likit fonunun yatırımcı sayısının fazlalığı nedeniyle pastadan aldığı pay yaklaşık 188 milyon lirayı buluyor. Bu da toplam pastanın yaklaşık beşte birine denk geliyor. İş Bankası'nı, Yapı Kredi Bankası'nın B Tipi Likit Fonu yüzde 16.21, Akbank'ın B Tipi Likit Fonu yüzde 15.71, Garanti Bankası'nın Elma Likit Fonu yüzde 15.71 pazar payıyla izliyor. Her bankanın sahip olduğu birden fazla likit fon göz önüne alınınca toplamda İş Bankası'nın pazar payı yüzde 20.67'ye, Garantinin yüzde 16.89'a, Vakıfbank'ın ise yüzde 5.24'e çıkıyor.
Barış Erkaya/Taraf