'Fenerium bizim ikinci standımız'

Fenerium’un gelirleri de 50 milyon TL’ye ulaştı. Fenerbahçe Asbaşkanı Abdullah Kiğılı, yeni stadına kavuşan Galatasaray’a nazire yaparcasına, “Fenerium, bizim ikinci stadımız” diyor.
Fenerbahçe Asbaşkanı ve Kiğılı Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı, “Ünlü erkek markalarının hepsi Beyoğlu’ndan gitti, bir tek ben kaldım” diyor. İstiklal Caddesi’ndeki beş katlı mağazasını gezdirirken, binayı 1969’da gizlice kiraladığını anlatıyor. Çünkü babası, “Barlara, pavyonlara düşersin, gönlünü oralardan birine kaptırırsın” diye karşı çıkmış. Kiğılı dinlememiş, mağazayı açmış ve Beyoğlu’nun en başarılı isimlerinden biri haline gelmiş. Onu tanıyanlar, “Üstüne satışçı yoktu” diyor.
Zaten çok sürmemiş, bu ünü patronların kulağına da gitmiş. Cem Boyner’in babası Osman Boyner, Kiğılı’yı davet edip, iş teklifinde bulunmuş. Beymen’in takım elbiseleri ilk kez Beyoğlu’ndaki Kiğılı mağazasında satışa çıkmış. Kiğılı, bir yıl sonra Osman Bey’in isteğiyle ortak da olduğu Beymen mağazalarını açıp yönetmeye başlamış.
Osman Bey ile sekiz yıl çalıştıktan sonra, 1980’de ayrılıp Kiğılı Konfeksiyon fabrikasını kurmuş. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın da, kulübün resmi ürünlerinin satışını yapan Fenerium’ları teslim ettiği Kiğılı ile keyifli bir sohbet yaptık.
Fenerium’u halka açma planınız var mı?
Açacağız. Bir buçuk yıl önce Başkan Aziz Yıldırım, ‘Gel işlerin başına geç, sen benim arkadaşımsın’ dedi. ‘Kimse karışmazsa gelirim’ dedim. Başkan da, ‘Hiç kimse karışmayacak, al bildiğin gibi yönet’ dedi. 2009’un Temmuz’unda Fenerium’u devraldık. 20 mağazası vardı Fenerium’un, 40 da bayilik verilmişti. Altyapıyı sıfırdan kurduk. Bayi sayısını azalttık. Hiçbir markanın bayilerle büyüyeceğine inanmıyorum.  Fenerium mağazalarının sayısını 38’e çıkardık. Şu anda 30’a yakın da bayi var. Geçen yıl yüzde 25 büyüdük.
Şampiyon olamadığınız bir yılda yüzde 25 büyüdünüz...
Fenerium’larda ağzınızla kuş tutun, istediğiniz kadar iyi mal yapın, her şey ama her şey futbol takımının sonuçlarına endekslidir. Voleybol, basketbol takımı şaha kalkmış bir şey ifade etmiyor. Eğer futbol takımı iyi gidiyorsa, seyirci geliyor, stadlar doluyor, daha çok taraftar mağazalara giriyor ve satışlar artıyor. Neticeler iyi olmadığında, mağazalara da küsülüyor. 2010 maalesef futbol takımı için kötü bir yıl oldu. Allahtan tecrübemize dayanarak ürünleri basmamıştık. Bassaydık milyonlarca lira zarara uğrayacaktık. Son maçta şampiyonluğu kaybettik. Taraftar küstü, alışveriş olmadı. Geçen yıl 5 maç da sahamız kapandı. Bu inanılmaz ciro kaybıdır. Satışımızın yüzde 35’i stadın altındaki iki mağazadan elde ediliyor çünkü.
Buna rağmen satışlarınız nasıl arttı peki?
Biz burayı devraldığımızda, Fenerium daha çok maç kıyafeti yapıyordu. Çeşidi çok artırdık. Fenerbahçe rozetinin içinde yeşil palamut vardır. Palumutu gömleklere, trikolora işledik. Bir business iş adamının kıyafetini hazırladık; blazer ceketi, beyaz - mavi gömleği, gri pantolonuyla. Hafta sonu kıyafetini de, spor kıyafetleri de mağazalara soktuk. Galatarasaray yaklaşık 180 bin, Beşiktaş ise 80 bin forma satıyor. Biz 250 bin adet forma satıyoruz. Bu yıl yaptığımız mavi forma inanılmaz sattı.
Cironuz ne kadar oldu?
2009’da ciro 35 milyon TL idi. Bu sezon, 50 milyon TL’ye ulaştık. Takımın durumu böyle giderse satışlar inanılmaz artar. Fener şampiyon olsun ciro 80 milyon TL’yi bulur. Üç yıl içinde de rahatlıkla 100 milyon TL’yi aşar. Fenerium, kulübe inanılmaz gelir getiren büyük bir şirkete dönüştü. Ciro 100 milyon TL’yi bulduğunda rahatlıkla halka açılabilir. Biz şu anda halka hazırlıyoruz. Fener Su çıktı, Fener Halı satışları başladı. İsim hakkımızı kiralıyoruz,  bu yolla sağlanan gelir 6 milyon TL’yi aştı.
‘STADIN TAPUSUNU İSTİYORUZ’
TOKİ Galatasaray’a stat yaptı? Fenerbahçe’nin bir isteği var mı?
Stadımızın sahibi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü. Her yıl ciddi bir kira ödüyoruz. Stadın yapımında yöneticiler büyük bir özveriyle işe soyundu. O günün şartlarında stadın Fenerbahçe’ye maliyeti 100 milyon doları buldu. Bu tamamen Fenerbahçe tarafından finanse edildi. Stadın rayiç bedeli belirlensin istiyoruz. Bundan harcadığımız parayı düşüp, geri kalanını da ödeyip, stadın sahibi olalım istiyoruz. Devletten bu kiralamaya son vermesini ve tapuyu bize vermesini istiyoruz. Bunun girişimlerine de başladık.
ERKEK GİYİMİNDE MODA YOK
Erkek modasında yeriniz neresi?
10 yıldan bu yana erkek giyiminde ciddi anlamda bir moda oluşmadı. 
Neden oluşmadı?
Türkiye devamlı krizlerle boğuşan bir ülke. Erkek, evli ve çoluk çocuk sahibi ise ailenin en zavallı kişisidir. Evi geçindirecek, eşine çocuğuna alacak. Kalırsa kendisine alacak. Türkiye’de erkek giyim fiyatları artmıyor. Çünkü erkeğin alacak hali yok. Eskiden siyah takım elbiseyi yalnız bayramlarda, nikahlarda, yılbaşında satardık. Bugün Türk erkeğinin yüzde 50’si lacivert ve siyah takım elbise giyiyor. Matem elbisesi gibi. Kokteyle de, yemeğe de işe de onunla gidiyor. Toprak, bej, beyaz renkleri satamıyoruz. Erkek giyiminde yabancı markalar da bu nedenle gelmiyor.  5 yıldır erkek takımını 199 TL’ye satıyoruz.
‘YERLİ  MÜŞTERİ ÇOK NAZ YAPIYOR’
Müşterinin önceliği nedir? İndirim, taksit, çeşit...
Türk müşterisi çok nazlı. Mağazaya giren müşteri servis, ilgi, alaka ister. Beğendiği malın getirilmesini, her türlü bilginin verilmesini ister. Yurtdışında en fazla reyonu gösterirler. Kimse malın başında durup da size servis yapmaz. Türk müşterisi giysiyi giydikten sonra da çok şey istiyor. Malın üstüne kaç derecede yıkanması gerektiğini, talimatları yazıyoruz. Fark etmiyor. Yünlü pantolonu çok sıcak suda yıkayıp, niye çekti diye geri getiriyor. Geri aldığımız malın yüzde 75’i tamamen kullanım hatasından kaynaklanıyor.
Cironuz ne kadar?
250 milyon TL. Yurtiçinde 185, dışarıda 10 mağazamız var. 25 yeni mağaza daha açacağız, 250 kişiyi işe alacağız. Milliyet