BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,75 -0,85 362.700.000.000,00
ALBRK 8,64 0,70 21.600.000.000,00
GARAN 142,20 0,21 597.240.000.000,00
HALKB 27,44 2,62 197.150.309.472,48
ISCTR 14,99 0,27 374.749.550.300,00
SKBNK 6,98 -2,79 17.450.000.000,00
TSKB 13,55 -0,07 37.940.000.000,00
VAKBN 28,02 0,72 277.844.121.074,46
YKBNK 34,20 -0,18 288.889.153.912,80

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaFazla dolar da başa bela----

Fazla dolar da başa bela

Fazla dolar da başa bela
14 Kasım 2009 - 08:55 www.finansingundemi.com

Brezilya, Güney Kore, Rusya gibi önde gelen gelişmekte olan ekonomiler kendi yatırım araçlarına gösterilen yoğun ilgiden dolayı para birimlerinin değer kazanmasından şikayetçiler. Rezervleri ciddi boyutlara ulaşmış olan bu ülkelerin dertleriyle, Türkiye'nin dertleri ciddi ölçüde...

Önce ABD'den, ardından da Avrupa Birliği'nden (AB) gelen pozitif büyümeye geçiş sinyalleri, küresel yatırımcıları risk iştahı açısından heyecanlandırmış gözüküyor. ABD'nin 3. çeyrekte yüzde 3,5 büyüdüğünü açıklaması sonrasında, Euro Bölgesi'nde de aynı çeyrek dönem için yüzde 0,7 büyüdüğüne dair bilgi piyasalara yansıdı ve Euro Bölgesi'nin bu kadar erken büyümeye geçmesi beklenmediğinden, veri hayli olumlu karşılandı. Bu tür olumlu makro veriler, küresel yatırımcıları dolar bazlı yatırım araçlarından uzaklaştırıp, önde gelen gelişmekte olan ekonomilerin yatırım araçlarına yönlendirmekte. Nitekim, Volatilite Endeksi VIX'in de 30 Ekim'de 30 puanlara kadar tırmanmışken, tekrar 22-24 puan düzeyine gerilediğini görüyoruz. Ancak Brezilya, Güney Kore ve Rusya gibi önde gelen gelişmekte olan ekonomiler, küresel yatırımcının ilgisinden pek de memnun değil. Fazla dolar da başa bela Küresel krizin ana nedenleri kadar, tali nedenleri de unutulmamalı. Söz konusu tali nedenlerden birisi hiç şüphesiz "carry-trade." Yani, Japonya'nın sağladığı hayli ucuz fonlarla, uluslararası piyasalarda gerçekleştirilmiş fütursuz ve risk algılaması hayli zayıf spekülatif yatırımların hisse senedi ve emtia piyasalarında neden olduğu balonlar, varlık fiyat deformasyonu da krizin tetikleyici nedenleri arasındaydı. Bugünlerde, söz konusu carry-trade imkanı, bu defa 3 ayrı coğrafik alandan çalışıyor: ABD, Japonya ve Euro Bölgesi. G-20 zirvelerindeki mesaj net: Hükümet destekleri ve merkez bankalarının genişletici para politikası uygulamaları bir süre daha devam etmeli. Bu mesajlar, küresel piyasalar açısından, likidite bolluğunun, kademeli olarak azaltılacak olsa da bir süre daha devam edeceği anlamına geliyor. Ancak önde gelen para ve sermaye piyasalarındaki getiriler sınırlı kaldığından, küresel yatırımcılar, petrol fiyatlarındaki artışı, dünya ticaretindeki hareketlenmeyi dikkate alarak, Rusya, Brezilya ve Güney Kore gibi ekonomilerin piyasalarına yatırım yapmayı tercih etmekteler. Söz konusu önde gelen gelişmekte olan ekonomilere yüklü döviz kaynağı girişi, bu ülkeler için kendi yerel para birimlerinin de ciddi ölçüde değer kazanması gibi bir derdi beraberinde getirmekte. Bu nedenle, haftalar önce Brezilya'nın yabancı sermaye girişlerine vergi getirdiğini unutmayalım. Güney Kore ve Rusya da benzer şekilde bu soruna çözüm bulmaya çalışıyorlar. Aynı dönemde, ABD'den ve AB'den Çin'e yönelik olarak, ‘Paranın değer kazanmasına izin ver' baskısının da arttığına şahit oluyoruz. Söz konusu ülkeler için, paralarının değerini düşük tutmak için dolar toplamak kaçınılmaz hale geliyor. Ancak dolar rezervinin artmasından, değer yitiren bir para birimi cinsinden rezerv artışından da memnun değiller. Medvedev'den ağır özeleştiri Küresel kriz sonrası, dünya ekonomisi yeniden yapılandırılırken ve ülkeler kendilerini daha iyi bir noktaya konumlandırmaya çalışırken Rusya Federasyonu Başkanı Dimitri Medvedev, ekonomide Sovyet döneminden beri uygulanan modelin artık işe yaramadığını ifade etti. Medvedev zeki, özgür ve sorumluluk sahibi insanlardan oluşan bir toplum talep ettiğini vurgulamakta. İlginçtir, Rusya Devlet Başkanı, Rus ekonomisinin petrol, doğalgaz ve diğer hammadde ihracatına olan bağımlığını da "utanç verici" olarak nitelemekte. Medvedev bu bağımlılığın başarılı büyümeyi engellediğini de kaydediyor ve yeni, modern sanayiler geliştirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Sizce, aynı problem, başka sektörler itibariyle, Türkiye için de geçerli değil mi? Türkiye de bazı sektörlere takılıp kalmış değil mi? Sıkıntıları dışarıda aramayın Rus lider, ekonomik krizin sorumluluğunu dış faktörlerde arayamayacaklarını da vurgulamakta. Medvedev'in bu sözlerini uluslararası basın, selefi ve şimdiki Başbakan Vladimir Putin'e yönelik bir eleştiri olarak nitelendirdi. Medvedev'in "Hammaddeye dayalı ilkel bir ekonomi yerine, akıllı bir ekonomi kuracağız" sözleri, Rusya'da da ciddi yankı bulmuştur, diye düşünüyorum. Medvedev'e göre Rusya'nın petrol ve doğalgaza dayalı bir ekonomi olmaktan uzaklaşması ve "yeni, daha yüksek bir medeniyet seviyesine ulaşması" gerekiyor. Ve bu modernleşmenin de "demokratik kurumlara" dayanması gerekiyor. Bir milyondan fazla Rusun işlerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirten Medvedev, çözülmesi gereken acil sosyal meseleler olduğunu da işaret etmekte. Rusya Devlet Başkanı, ülkesinin "yepyeni bir sebeple dünya gücü olmasının" zamanının geldiğini de hatırlatmakta. Uluslararası basın kuruluşları, Medvedev'in benzer eleştirileri eylül ayında bir internet sitesine yazdığı makalede de dile getirdiğini ve bu makalenin ülkede çok tartışıldığını hatırlatıyorlar. Acaba, bu mesajlardan, Türk iş dünyası, iş dünyasını temsil eden sivil toplum örgütleri ve ekonomi yönetimi ülkemiz için bazı mesajlar çıkarabilir mi? KEREM ALKİUN-REFERANS
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!