BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 71,75 0,84 373.100.000.000,00
ALBRK 8,27 0,49 20.675.000.000,00
GARAN 142,00 -1,11 596.400.000.000,00
HALKB 35,62 -0,28 255.921.793.856,04
ICBCT 13,72 0,44 11.799.200.000,00
ISCTR 14,03 0,14 350.749.579.100,00
SKBNK 8,16 -0,73 20.400.000.000,00
TSKB 13,01 -0,61 36.428.000.000,00
VAKBN 30,62 -0,52 303.625.517.034,26
YKBNK 36,84 -0,75 311.189.369.302,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılık'Faiz koridoru maliyetleri artırıyor'----

'Faiz koridoru maliyetleri artırıyor'

'Faiz koridoru maliyetleri artırıyor'
01 Aralık 2011 - 11:15 www.finansingundemi.com

Aydın, "Faiz koridoru uygulaması, belirli ölçülerde sonuç alıcı olsa da bankacılık sektörüne önemli bir maliyet yüklemekte olduğu görülmektedir" dedi

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, ''Avrupa krizinin daha da derinleşmesi durumunda; bilançosunun yaklaşık yüzde 25'i mevduat dışı kaynaklardan oluşan bankacılık sektörümüzün, fon kaynaklarına ulaşmada, önceki yıllarda olduğu kadar rahat olmaması ihtimal dahilinde bulunmaktadır.
Aydın, Active Academy tarafından düzenlenen ''Küresel Krizin İsrafı Yeni İstikrarın Geleceği'' başlıklı 9. Uluslararası Finans Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, 2008 küresel krizinin artçı şokları ve Avrupa borç krizinin, resesyon endişelerinin küresel ölçekte artmasına, sermaye hareketlerinin düzensizleşmesine, risk iştahının oynaklığına ve özellikle de gelişmiş ülke ekonomilerinde daha belirgin olmak üzere büyümelerinin sürekli aşağı doğru revize edilmesine neden olduğunu söyledi.
Küreselleşen finans piyasalarının, hiçbir ülkenin bu kriz ve etkilerinden bağışık olmamasına neden olduğunu ifade eden Aydın, şunları kaydetti:
''Krizin çıkış menşeinde çözümü esas olması itibariyle çözüm için daha fazla zamana ihtiyaç olduğu genel kabul gören bir tespittir. Tek merkez bankası, tek para, tek para politikasına karşılık 17 hükümet, 17 farklı mali politika ve 17 bütçe Avrupa borç krizinin ana çıkış nedeni olarak belirlenmekte bu durum çözümünü de zorlaştırmaktadır. Politik irade yoksunluğu, krizin çözümünü geciktiren ve büyümesine neden olan bir başka husustur. Nihai olarak Avrupa'nın siyasi birlik için zemin aramakta olduğu tahlili de bundan böyle daha sıkça tartışılacağa benzemektedir.''
Merkez Bankaları kaynaklı küresel yüksek likiditeden söz edilebilmesine karşılık, küresel risk iştahının dalgalanmakta ve genel olarak gerileme trendinde bulunmakta olduğunu belirten Aydın, gelişmiş ülkelerin ve önemli finans kurumlarının kredi notlarının düştüğünü, Avrupa Birliği'nde yatırım yapılabilir ülke kredi notunu kaybetmiş ülkeler olduğunu anlattı.
Aydın, Avrupa borç krizinin, Avrupa'nın Türkiye'nin en büyük dış ticaret ortağı olması nedeniyle, Türkiye için çok daha fazla önem arz ettiğini, Avrupa iktisadi faaliyeti ve avronun değerinin Türkiye'yi ve dolayısıyla bankacılık sektörünü yakından ilgilendirdiğini belirtti.
Hüseyin Aydın, ''Avrupa krizinin daha da derinleşmesi durumunda; bilançosunun yaklaşık yüzde 25'i mevduat dışı kaynaklardan oluşan bankacılık sektörümüzün, fon kaynaklarına ulaşmada, önceki yıllarda olduğu kadar rahat olmaması ihtimal dahilinde bulunmaktadır. Kendi borçlarını çevirmek konusunda sorunları olan ve merkez bankası likiditesi ile ayakta kalabilen bir ekonomik bölgeden, eskiden olduğu kadar rahat kaynak temininden söz edemeyeceğimiz ortadadır. Uluslararası para ve sermaye piyasalarından temin edilmekte olan kaynaklar azalmakta ve maliyetleri yükselmektedir'' diye konuştu.

-Cari açık-

Tasarruf açığı ve cari denge gibi birkaç alan dışında; iş gücüne yüksek katılımlara karşın tek haneli işsizlik rasyosu, soğumaya başlasa da görece güçlü ekonomik büyüme, 2011 hedeflerine ulaşılamayacak olsa da olumlu enflasyon beklentisi, kontrol altında ve yönetilebilir borç dinamikleri, düşmekte olan kamu borçlanma ihtiyacı, etkin mali ve para politikaları, sürdürülebilir politik istikrar, bazı bozulmalar olsa da güçlü bankacılık dinamikleri, kriz zamanlarında kırılganlığı önleyen demografik bir yapının ülkenin önemli aktifleri arasında olup makro ekonomik çerçeveyi genel itibariyle olumlu kıldığını söyleyen Aydın, şunları kaydetti:
''Yapısal bir sorun olan cari dengenin sadece zayıf TL ile yönetilemeyeceği açık bir gerçektir. Yurt dışı dinamiklerle de ilgili olarak, optimal bir seviyeye kadar zayıf TL, ihracatı olumlu etkilese de bir seviyeden sonra da cari açığa olumlu katkı yapmadığı gibi, tecrübe etmekte olduğumuz üzere 'geçişkenlik' özelliği ile enflasyonu da olumsuz etkilemektedir. MB verileri, cari açığın artış hızında bir yavaşlama ve finansmanında da kalitenin artmakta olduğunu göstermektedir. Enerji sorununun yapısal çözümü ve ihracattaki ithal girdilerinin yerel üretimine yönelik teşvik ve yönlendirmeye ilişkin düzenlemeler cari dengenin görece daha etkin yönetilmesine katkı sağlayacaktır.''
''İMKB'deki finansal kurumların piyasa değeri hızlı bir düşüş gösteriyor''
''Yeni normal''de sadece fiyat değil finansal istikrarı da dikkate alan Merkez Bankası'nın, çok unsurlu politika bileşimi çerçevesinde bir para politikası uyguladığını ifade eden Aydın, ağırlıklarını farklılaştırsa da politika faiz oranı, faiz koridoru, zorunlu karşılık ve döviz rezerv araçlarını kullanmakta olan Merkez Bankası'nın, hali hazırda faiz koridoru ile hem TL'nın aşırı zayıflamasını önlemeye çalıştığını hem de kredi büyüme hızının düşmesini hedeflediğini belirtti.
Aydın, ''Küresel kriz, bu krizle baş etmeye çalışan MB'nın izlemekte olduğu para politikası ve BDDK düzenlemeleri; sektörde kaynak baskısının daha fazla hissedilmesine, kaynak maliyetinin artmasına, özkaynakların aşınması ile sonuçlanan bono-tahvil faiz oranlarının yükselmesine ve karlılığın düşmesine neden olmaktadır. Ayrıca düşen karlılık da özkaynak gelişimine olumsuz etki yapmaktadır. Bankacılık sektörü, risklerin daha artmakta olduğu bir ortamda daha düşük karlılık ile çalışmak durumunda kalmaktadır'' diye konuştu.
İMKB'de işlem gören finansal kurumların piyasa değerinin hızlı bir düşüş gösterdiğine işaret eden Aydın, söz konusu piyasa değerleri son 1 yıl içinde yaklaşık yüzde 30 gerileme kaydettiğini vurguladı. Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, 2012 ekonomik büyümesinde çok ciddi gerilemeler olmaması kaydıyla sektörün kredi kalitesinde kayda değer bir bozulma beklemediğini belirterek, ''Alınan ve alınması muhtemel önlemler ile 2012 ekonomik büyüme beklentileri doğrultusunda 2012 kredi büyümesinin yüzde 15-20 aralığına gerilemesini bekliyoruz'' dedi.
Aydın, Active Academy tarafından düzenlenen ''Küresel Krizin İsrafı Yeni İstikrarın Geleceği'' başlıklı 9. Uluslararası Finans Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, krizin beraberinde getirebileceği bazı olası tehditlere rağmen sektörün kredi kalitesinin, yüksek ve olumlu seyrine devam ettiğini söyledi.
Hüseyin Aydın, ''2012 ekonomik büyümesinde çok ciddi gerilemeler olmaması kaydıyla sektörün kredi kalitesinde kayda değer bir bozulma beklemiyoruz. Alınan ve alınması muhtemel önlemler ile 2012 ekonomik büyüme beklentileri doğrultusunda 2012 kredi büyümesinin yüzde 15-20 aralığına gerilemesini bekliyoruz. Kredi büyüme hızının, Merkez Bankası'nın politikasını belirlerken dikkate aldığı en önemli unsurlardan biri olduğunu biliyoruz'' dedi.
Faiz koridoru uygulaması ile Merkez Bankası'nın, gerekli gördüğü zamanlarda TL likiditeyi çok daralttığını ve piyasanın gün içinde ihtiyaç duyduğu likiditeyi, Açık Piyasa İşlemleri (APİ) ile vermeyerek kısa vadeli faizlerin yükselmesini sağladığı, elde dövizi bulundurmanın maliyetini artıran bu durumun dahili ve harici olarak döviz satım iştahını artırmasını hedeflediğini anlatan Aydın, şunları kaydetti:
''Ancak son zamanlarda gün sonunda piyasanın ihtiyaç duyduğu bu likiditeyi Merkez Bankası'nın, genellikle kendisi piyasa yapıcılığı imkanından ve/veya İMKB Repo piyasası aracılığı ile verdiği gözlenmektedir. Böylelikle Merkez Bankası; faiz koridoru ile sadece TL'nin aşırı zayıflamasını önlemeyi hedeflemediğine, aynı zamanda fonlama maliyetini artırarak, bankaların kredi fiyatlamalarını yükseltmelerini istediğine de vurgu yapmaktadır. Faiz koridoru uygulaması, belirli ölçülerde sonuç alıcı olsa da bankacılık sektörüne önemli bir maliyet yüklemekte olduğu görülmektedir. Bu konuda BDDK'nın banka spesifik önlemler alması ve/veya 2011 Haziran düzenlemelerine benzer düzenlemelere gitmesi hususunun değerlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz.''
''Etkin iletişim konusunda son uygulamaların olumlu olduğu düşünülmektedir''
Zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi ve repo işlemlerinin zorunlu karşılıklarının indirilmesi veya sıfırlanması konusunun Merkez Bankası'nca değerlendirilmesinin, nihai amaca ulaşılmasına katkı sağlayabileceğine işaret eden Aydın, özellikle repo işlemlerindeki zorunlu karşılık oranlarının sıfırlanması veya düşürülmesinin, dışarıdan sağlanan kaynaklarda önemli bir yere sahip olan yabancı para repo işlemleri yoluyla yabancı para kaynak temininde de bankacılık sektörünü teşvik edebileceğinin düşünüldüğünü belirtti.
Hüseyin Aydın, ''Merkez Bankası'nın izlemekte olduğu para politikasının bankacılık ve reel sektörce iyi algılanmış olması, bu politikanın başarı şansını artıracaktır. Etkin iletişim konusunda son uygulamaların olumlu olduğu düşünülmektedir'' dedi.
Dış kaynaklı fonlamada ani ve hızlı bir kesinti durumunda Merkez Bankası'nın, döviz İnterbank'ı aracılığıyla 2008 de yapıldığı gibi yabancı para fonlama sağlayacağını teyit etmekte olmasının, piyasayı rahatlatıcı bir husus olduğuna da dikkati çeken Aydın, ''Karlılık ve verimlilik rasyoları iyi bir bankacılık sektörü, ekonominin güçlü kılınmasında en temel güvenceler arasındadır. Bankacılık sektörünün derinleşmesi sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin gerekli şartları arasındadır. Daha demokratik bir Türkiye, ülkemizin ekonomik alt yapısını güçlü kılarken kalkınmamıza da katkı sağlayacaktır'' diye konuştu.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!