Euro'da şeytan üçgeni
Yunanistan krizi ile birlikte Euro'nun tarihinin en düşük seviyelerini görmesinin ardında kimler var?
Yunanistan krizi nedeniyle AB ülkelerinin ve Euro'nun geleceği tartışılırken Yunanistan'a yönelik 110 milyar euroluk yardım paketinin açıklanması piyasaları bir miktar rahatladı. Peki, geleceğin rezerv para birimi olmaya hazırlanan ancak Yunanistan krizi ile birlikte Euro'nun tarihinin en düşük seviyelerini görmesinin ardında kimler vardı?
Dünya ekonomilerini aynı şiddette olmasa da sarsan global ekonomik krizin gölgesi henüz kalkmadan Yunanistan&Euro krizinin ardından İtalya,İspanya Ve Portekiz ekonomilerinin alarm vermesi, krizin Arupaya sıçraması ,Euro'nun dünya piyasalarında sert düşüşler yaşaması, Goldman Sachs'ın SEC tarafından dolandırıcılık suçlaması ve son olarak kredi derecelendirme kuruluşlarının "güvenilirliğinin" tartışmaya açılması ve son olarak ABD'de iki kredi derecelendirme kuruluşuna yönelik soruşturma açılmasına yönelik gelişmeler ekonomi gündemini sürekli sıcak tutuyor.
Ekonomik gündemin ateşi düşmeden piyasalarda deprem etkisi yapan pek çok sıcak gelişme gündemi yeniden belirliyor.
Dünya ekonomisine geçen hafta bomba gibi düşen SEC'in Goldman Sachsa , Fitch ve Moody's'e yönelik soruşturmaların bir ucu aslında Yunanistan'a dayanıyor.
YUNANİSTAN GOLDMAN SACHS İLİŞKİSİ
Yunanistan'ın büyük bütçe açığı ve dış borç yükü nedeniyle iflasın eşiğine geldiğini açıklamasının ardından Yunanistan ekonomisi ile ilgili açığa çıkmamış pek çok bilgi de gün yüzüne çıktı.
Özellikle Yunanistan'ın Euro bölgesine girebilmek borçları dahil olmak üzere pek çok bilgiyi sakladığı haberleri nin piyasalarda yarattığı skandal etkisi geçmeden ülkenin kriz öncesi borçlarını Goldman Sachs'ın yardımı ile makyajladığı haberleri Euro bölgesi ülkeleri ve Euro'nun geleceğini de tehlikeye attı.
Krizi desteksiz atlatamayacağını belirterek Avrupa Birliği'nden destek isteyen ancak AB'nin bir süre kayıtsız kalması ile IMF kozunu uzun bir süre kullanan Yunanistan'ın her açıklamasının ya da Yunanistana yönelik olumsuz gelişmelerin ardından dünya borsalarında sert düşüşler yaşanırken para piyasalarının son yıldızı Euro son yılların en büyük değer kaybına uğradı.
KRİZİN FİTİLİNİ YUNANİSTAN ATEŞLEDİ
ABD ve Avrupa basınında sıkça "Avrupa krizin ateşlenmesi"nde Yunanistan'ın Goldman Sachs ile yaptığı borç maskelemenin yattığı belirtilerek Yunanistan'ın Euro'nun yaşadığı değer kaybının baş sorumlusu gösterildi.
300 milyarlık borcu ve perde arkası ilişkileri ile Avupa Birliği'nin ortak para birimi hedefine en büyük tehdit olarak gösterilen Yunanistan'ın bu ilişkileri AB ülkelerinin uzunca bir süre yardım konusunda kararsız bıraktı.
Pek çok kez biraraya gelen AB liderleri,maliye ve ekonomi bakanları Yunanistan'a yapılacak yardım konusunda fikir birliğine varamadılar. Almanya ve Fransa'nın önderliğinde yapılan toplantılarda Yunanistan'ın kurtarılmasının gerekliliği sadece ortak para birimini kullanmasından olduğu oysa yoksa AB'nin bu konuda çok hevesli olmadığı sıkça vurgulandı.
"SIFIRCI HOCALAR" GÖZALTINDA
Dünyanın yaşadığı ikinci büyük krizin "kriz kahin"lerinden sonra parlattığı en önemli medya aktörlerinden kredi derecelendirme kuruluşları oldu.Ancak, geçtiğimiz hafta Goldman Sachsın ardından kredi derecelendirme kuruluşlarıda SECin merceğine takıldı.
Ülkelerin ve şirketlerin kaderini belirleyen verdikleri puanlarla ve yaptıkları tahminlerle dünya ekonomisi üzerinde dengeleri sarsan bu kuruluşların güvenilirliği tartışılırken bir taraftan SEC bu kuruluşların gizli ilişkilerini de çok yönlü soruşturulmaya devam ediyor.
Kimi çevreler bu konuda kredi derecelendirme kuruluşlarına taraf olurken kimi çevreler ise özellikle Moody's ve S&P'un Goldman Sachs'ın yaptığı yasadışı faaliyetlerden haberdar olmasına rağmen kredi notunu değiştirmedikleri gerçeğinden yol çıkarak bu kurumların güvenilir olmadığını düşünüyor.
Şöyle ki, iflas noktasına gelen Yunanistan ile krizden en hızlı çıkacak ülkeler sıralamasının başında yer alan ve pek çok ülkenin aksine sağlam finans ve bankacılık sektörü ile krizden daha az etkilenerek çıkan ülke olan Türkiye'nin bir puan aralığında sıralanmaları ve buna benzer kuşkular bu kuruluşların güvenirliliğini dünya gündemine taşıdı.
Yani, Yunanistan ancak üç kademelik bir düşüş sonrası yatırım yapılabilir ülke sınırının hemen altına inerken, Türkiye iki kademelik artış sonrası ancak yatırım yapılabilir ülke sınırının hemen altına çıkabilmesi her iki ülkenin ekonomileri göz önüne alındığında bu kuruluşların verdikleri puanlar konusundaki kuşkuları daha da gerçekçi kılıyor.
Yani kredi derecelendirme kuruluşlarına göre Yunanistan ekonomisi ile Türkiye ekonomisi aynı güçte ve aynı güvenilirlikte... Dolayısıyla kredi verenlerin Yunanistan ile Türkiye'ye borç verirken ikisine de aynı faiz oranını uygulamalarında herhangi bir sorun olmaz.
KRİZDE SIFIRCI HOCALAR ETKİSİ
Yunanistan'a yönelik kriz işaretleri ile birlikte kredi derecelendirme kuruluşları da not indirme yarışına girdiler. Önce, S&P Yunanistan'ın notunu izlemeye aldığını açıkladı. Ardından, Moody's Yunanistan'ın notunu A2'den A3'e indirdi ve Fitch Yunanistan'ın notunu iki kademe birden indirerk BBB- yeni yatırım yapılamaz seviyeye getirdi.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının ardarda not indirimine gitmeleri Euro'da ciddi düşüşlere neden oldu. Adeta Yunanistan'a kilitlenen dünya borsaları ciddi değer kayıpları yaşadı. Her not indirimi deyim yerindeyse "Yunanistan ile birlikte Euro'nun"ölümü hazırlandı" denilebilir.
Son olarak S&P'nin Yunanistan'ın notunu BB+ yani "çöp" seviyesine çekmesi ile birlikte "Yunanistan'ın ve Euro'nu ölüm fermanı" verilmişken AB beklenen yardım paketini açıklayarak kurtuluşa çapa atmış oldu.
AB DAĞILMAYACAK, EURO YAŞAYACAK
Avrupa'da yanan kriz ateşinin düşürülmesine yönelik çabalar sürerken bu dönemde Avrupa Birliği'nin dağılacağına yönelik ciddi kaygılarda dile getirildi.
AB'nin dağılacağı ve ortak para birimi uygulamasından vazgeçileceğine yönelik bilgiler sıkı sık ekonomist ve siyasetçiler tarafından dile getirildi.
Ancak, yine de bir gerçeği gözardı etmemek gerekiyor. Her ne olursa olsun, AB bu tür ekonomik sıkıntıların yaşanacağı bilinerek ortaya konulmuş ve geliştirilmiş siyasi bir birliktir. Bu birliğin ortadan kalkması da ancak bu siyasi projenin ortadan kalkması ile mümkün olabilir. Nedir o proje peki? Avrupa ülkelerinin sömürgecilik dönemi sonrası ekonomik paylaşım mücadelesinde bir daha birbirleriyle savaşmalarını engellemek ve aynı hedefler doğrultusunda bir araya gelerek ortak olmalarını sağlamaktı.
Bu siyasi projenin temelinde ise ekonomik kaygılar bulunuyor."Birbirimizle savaşmak yerine birlikte başkalarıyla savaşalım" diye olarak özetlenebilecek bu fikir ekonomistler tarafından şöyle yorumlanıyor:"Ekonomik birlik, siyasi birliğin çekirdeğidir".
Bu sözden anlaşılacağı üzere Yunanistan krizi AB'yi dağıtmayacak. Aksine "Avrupa Para Fonu" gibi yeni kurumların doğuşuyla daha da güçlendirilec,ek. Yani, euronun hala bir yatırım seçeneği olması gibi, doların rezerv para rolünün tartışıldığı günümüzde geleceğe kalacak birkaç para biriminden biri olacak.
KAYGILAR SÜRECEK
IMF, AB Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası (ECB)nin işbirliği ile Yunanistana uzanan yardım eli kısa vadede Yunanistanı bir nebze de olsa rahtalatacak olsa da Euro Bölgesine yönelik kaygıların uzunca bir süre devam etmesi bekleniyor.
Yunanistanın 3 yıla yayılan toparlanma süreci yanında İspanya, Portekiz ve İtalyanın ekonomilerine yönelik kaygıların yükselmesi en az birkaç yıl daha bölgede rahatszılığın süreceğinin sinyallerini veriyor.gazeteport