Euroda en kötüsü henüz yaşanmadı

MELİS ŞENERDEM / MİLLİYET Öngörülerinde isabetliliğiyle tanınan analistler, euro’nun son günlerde dolar karşısında yaşadığı toparlanmaya aldanmamak gerektiğini, henüz en kötüsünün yaşanmadığını savunuyor. Bloomberg haber ajansına konuşan TD Securities kur stratejisti Shaun Osborne, euro’nun dolar karşısında yılın üçüncü çeyreğinde 1.13 seviyesine çekileceğini, yıl sonuna kadar 1.08 seviyesini görebileceğini ve hatta gelecek yıl iki para biriminin değerinin eşitlenmesini öngördüğünü belirtti. Daha önce 48 stratejist içinde en düşük hata payına sahip olan Osborne’un tahminlerinde ortalama sapma payı yüzde 4.1. Osborne, euro’nun dolarla eşitleneceğine ilişkin beklentisinde yalnız değil. Haber ajansının görüştüğü dokuz kur stratejistin çoğu yılın ikinci yarısında euro’nun değer kaybının süreceği beklentisinde. Tahminlerin medyanına göre 2011’in ilk çeyreğinde euro/doların 1.19 seviyesine gerilemesi, gelecek yılı 1.21 seviyesinde tamamlaması bekleniyor. Euro, yılın ilk yarısında dolar karşısında yüzde 15 değer kaybına uğradı. Haziran başında Yunanistan’da başlayan borç krizinin başka ülkelere de yayılacağı endişesiyle son dört yılın en düşük seviyesi olan 1.1877’yi gören Avrupa’nın ortak para birimi, son bir haftadır ABD’den gelen olumsuz ekonomik veriler nedeniyle bir miktar yükselmişti. Dün de ABD’de beklenenden kötü gelen haziran ayı ISM hizmetler verisinin beklenenden kötü gelerek 53.8 değerini almasının ardından euro/dolar yüzde 0.7 değer kazanarak 1.2615’i gördü. Paritenin 1.30’u görmesi zor Stratejistlerin çoğu bunun geçici bir iyileşme olduğunda birleşiyor. Standard Chartered’ın Singapur’daki kur stratejisi bölümünün başkanı Callum Henderson, “ Euro Bölgesi’nde ekonomik büyüme mali sıkılaştırma politikaları yüzünden parite baskı altında” dedi. Henderson’a göre euro bu yıl 1.10-1.12 bandında seyrettikten sonra ancak 2012’de 1.30 seviyelerini tekrar görebilecek. Dünya borsaları yüzde 2 yükseldi Yaklaşık bir haftadır kesintisiz düşüş trendinde olan dünya borsalarına dün iyimser hava hakimdi. ABD piyasalarının önceki gün tatil olması nedeniyle haftaya düşük hacimli ve yatay seyirle başlayan dünya borsaları, dün tepki alımlarıyla hızlı yükseliş kaydetti. MSCI dünya borsaları endeksi yüzde 2.2 yükselişle son bir aydaki en hızlı çıkışını yaşadı. Avrupa endekslerinde yükseliş yüzde 2-2.8 arasında gerçekleşti. Uzmanlar, artışın hisse fiyatlarının son dönemdeki düşüşler nedeniyle ucuz kalmış olmasına bağladı. Kempen Capital kıdemli portföy yöneticisi Joost de Graaf, “Piyasalarda biraz fazla satış vardı. Düşüş çok kuvvetliydi. Öte yandan ikinci çeyrek bilançolarının iyi gelmesi ve negatif havayı biraz dağıtması da bekleniyor” dedi. ABD’de şirketlerin ikinci çeyrek bilançolarını önümüzdeki haftadan itibaren açıklamaya başlaması bekleniyor. Piyasalardaki iyimserlikte Avrupa bankalarının Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) fonlamasına daha az ihtiyaç duyması da rol oynadı. ECB dün 7 günlük repo ihalesiyle piyasya 229 milyar euro fon sağladı. Bu, ECB’nin daha önceki fonlamasından daha düşük. Petrol 73.5 dolar Hisse senedi piyasalarına ilginin artması tahvil piyasasından neden oldu. Dün 10 yıl vadeli ABD tahvillerinin getirisi yüzde 2.98 seviyesinde yatay seyrederken 10 yıl vadeli Almanya tahvillerinin getirisi 4.8 az puan artarak yüzde 2.594 oldu. Ham petrolün varili dolardaki değer kaybına bağlı olarak yüzde 1.8 değer kazandı ve 73.5 dolara yükseldi. Spot altının ons fiyatı ise yüzde 1.25 değer kaybederek 1.192.90 dolara geriledi. ‘Türkiye euro’ya geçme kriterlerini şimdiden yakaladı’ New York Times gazetesinde Landon Thomas Jr. imzasıyla yayımlanan analizde, Türkiye’nin dış politikada doğuyla ilişkilerini geliştirmesinin ekonomik anlamda fayda sağladığı, ülkenin euro’ya geçmek için gereken koşulları yerine getirdiği belirtildi. Haberde, “İlk çeyrekte büyüme hızında bir tek Çin’in gerisinde kaldığı düşünülürse Avrupa ve Türkiye’den hangisinin diğerine daha çok ihtiyacı var?” denildi. Gazete şu yorumu yaptı: “Türkiye, halen euroya geçme kriterlerini karşılamaya, euro bölgesindeki sorunlu ekonomilerin çoğundan daha yakın. Kamu borcunda yüzde 60 tavanının iyice altında ve yıllık bütçe açığını gelecek yıl yüzde 3’ün altına çekebilir. Böylece, ana politika hedefleri arasında bir tek yüzde 8 düzeyinde bulunan enflasyonun azaltılması kaldı”. Özyeğin inanamadı Haberde değerlendirmelerine yer verilen Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin ise, “Bu bir rüya... Eğer siz bana 10 yıl önce Türkiye’nin finansal riskinin İtalya’ya eşit olacağını söyleseydiniz, çılgınsınız derdim” dedi. ‘AK Parti CHP’yle rekabet için harcamayı artırabilir’ Citigroup Inc gelişmekte olan piyasalar baş ekonomisti David Lubin, Türkiye’de hükümetin, Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) artan desteğe karşılık vermek için mali politikada gevşemeye gidebileceği ve harcamaları artırabileceği uyarısını yaptı. Lubin yayımladığı raporda, CHP’nin liderliğindeki değişimin sonucu Ak Parti’nin popülaritesinde kısmi gerileme olduğunu ve yeni kamu harcamalarının artma ihtimalinin bulunduğunu belirtti. Lubin, bunun düşük faizlerle birleştiğinde yılın ikinci yarısında cari açıkta “çok daha kötü bir trende” yol açabileceğini söyledi. Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) bu yıl yüzde 6’nın üzerinde büyümesini beklediğini vurgulayan Lubin, bankacılık sektörüne ilişkin, “Türk bankaları krize güçlü bilançolarla girdiler. Bu da Merkez Bankası’na faiz oranlarını düşürerek ekonomiyi destekleme imkanı verdi” dedi.