Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 51,80 | -0,86 | 269.360.000.000,00 |
ALBRK | 6,47 | 0,62 | 16.175.000.000,00 |
GARAN | 113,30 | 3,28 | 475.860.000.000,00 |
HALKB | 22,22 | 1,46 | 159.645.768.093,24 |
ICBCT | 13,89 | 2,81 | 11.945.400.000,00 |
ISCTR | 10,95 | 0,55 | 273.749.671.500,00 |
SKBNK | 5,48 | -3,86 | 13.700.000.000,00 |
TSKB | 11,49 | 0,52 | 32.172.000.000,00 |
VAKBN | 23,64 | 0,34 | 234.412.384.803,72 |
YKBNK | 25,62 | 0,31 | 216.413.453.896,08 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Buradaki konuşmasına, grup toplantısının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıya katılan misafirleri selamladı ve çeşitli platformlardan kendilerini takip eden vatandaşlara sevgi ve selamlarını iletti.
14 Mayıs tarihinin, 75 yıl önce gerçek manada yapılan ilk seçimle ülkenin demokrasiye geçtiği gün olduğunu belirten Erdoğan, "Bu seçimlerde tek parti CHP'si iktidardan düşmüş, yerine milletin teveccühüyle Demokrat Parti ülke yönetimini devralmıştır. Halkımız 'yeter, söz milletindir' diyerek tek parti faşizminin ardından Menderes ve arkadaşlarını tek başına iktidara taşımıştır." ifadelerini kullandı.
"Milletimiz demokrasi bayrağını hep yeniden yükseltmiştir"
Merhum Adnan Menderes'in, dönemin CHP yönetiminin tüm tehdit, tahrik ve üniversite gençliğini sokağa döken provokasyonlarına rağmen 10 yıl boyunca Türkiye'ye çok büyük hizmetler yaptığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Milletimizin gözbebeği olan İmam Hatip okulları onun gayretleriyle açılmış, Ezan-ı Muhammedi aslına uygun olarak 18 yıl sonra yine onun çabalarıyla okutulmuştur. Yıllarca fakirlikten, imkansızlıktan, gariplikten yakasını bir türlü kurtaramayan Anadolu köylüsü, ayağındaki çarığı ilk kez onun zamanında çıkarmıştır. Ülkemiz yolla, elektrikle, makineyle, traktörle, milletimiz hizmetle 14 Mayıs 1950'den itibaren tanışmıştır. Demokrat Parti'nin 10 yıllık iktidarı, demokrasi ve kalkınma atılımları açısından önemli bir milattır. Her ne kadar daha sonraki yıllarda demokrasimiz darbeler ve vesayet girişimleriyle epeyce hırpalanmış olsa da milletimiz iradesine sahip çıkarak demokrasi bayrağını hep yeniden yükseltmiştir. Millet iradesinin hakiki manada tecelli edişinin 75. yıl dönümünde başta Şehit Başbakanımız Adnan Menderes olmak üzere demokrasimizin tüm kahramanlarını bir kez daha rahmetle yad ediyoruz.
Rahmetli Necip Fazıl üstadımızın "Zeybeğimi birkaç kızan vurdular. Çukurda üstüne taş doldurdular. Ya bir de kalkarsa diye kurdular. Zeybeğim, Zeybeğim ne oldu sana? Allah deyip şöyle bir doğrulsana" diyerek uğurladığı millet ve memleket sevdalısı o güzel insanları inşallah hiçbir zaman unutmayacağız. Yine dünya durdukça uyduruk bahanelerle 14 Mayıs 1950 halk ihtilalinin liderlerini, aslanları da esefle, öfkeyle, nefretle anmaya devam edeceğiz."
Bugün ayrıca Türkiye'nin 75 senelik demokrasi yolculuğunun kilometre taşlarından biri olan 14 Mayıs 2023 seçimlerinin de ikinci yıl dönümü olduğunu anımsatan Erdoğan, "Geride kalan iki yılın her gününü, emanetini taşıdığımız milletimize icraatla, yatırımla, eserle, hizmetle geçirmeye gayret ettik." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Önümüzde millete meydanlarda verdiğimiz sözleri yerine getirebilmemiz için en fazla 3 senelik vakit var. Sayılı günlerin çabuk geçeceğinin farkındayız. Bu süreyi en verimli şekilde değerlendirerek Türkiye Yüzyılı'nın inşasında hedeflediğimiz yere ulaşmayı arzu ediyoruz." diye konuştu.
"Türkiye kendi meselesini kendi iradesiyle çözebilme kabiliyetini dosta düşmana gösterdi"
Pazartesi günü yaşanan gelişmenin bu doğrultuda atılmış kritik bir adım olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Evet, bölücü örgütün kendini fesih ve silahları teslim kararı aldığını açıklamasıyla terörsüz Türkiye çabalarımızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız. Bu safha, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı, aynı ortak geleceğe doğru yürüyüşümüzü güçlendirme safhasıdır. Bu safha, 86 milyonun arasına örülen terör duvarını kalıcı olarak ortadan kaldırma safhasıdır. Bu safha, demokrasimizin serpilmesine ket vuran büyük bir engelden kurtulma safhasıdır."
Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi meselesini kendi iradesiyle çözebilme kabiliyetine sahip olduğunu dosta düşmana gösterdiğini belirten Erdoğan, "İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin geçtiğimiz ekim ayında ortaya koyduğu kapsayıcı, kuşatıcı, kolaylaştırıcı duruş şüphesiz bugüne uzanan hayırlı sürecin dibacesi olmuştur." ifadelerini kullandı.
"Terör iklimini bitirmek için hep arayışta olduk"
Geçmişte rahmetli Özal'dan beri bu doğrultuda başlatılmış pek çok iyi niyetli girişimin, içerideki ve dışarıdaki birtakım odakların farklı hesapları sebebiyle akamete uğradığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz 40 yılda, bilhassa 1990'lı yıllarda yapılan kimi yanlış uygulamaların da etkisiyle terör gerilemek yerine zeminini genişletmiştir. On binlerce vatan evladının hayatı pahasına süren bu terörik iklimini bitirmek için biz de Başbakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığımız dönemlerinde hep bir arayış içerisinde olduk. Hatta bu uğurda hiçbir siyasetçinin almadığı riskleri aldık. Çok ağır yüklerin altına girdik. Maalesef bu hasbi arayışlarımız da karanlık ve kanlı hesapların mahsulü saldırılarla sabote edildi." dedi.
"Yolumuza döşenen mayınları temizlemekle çok vakit kaybettik"
Örgütün eylemlerine başladığı tarihten bugüne geçen 40 yılı aşkın sürede milletin tüm fertlerinin acı çektiğini ve kayıp verdiğini dile getiren Erdoğan, "Terör sadece milletimizin canını yakmamış, ekonomimize de ağır darbe vurmuştur. Terör, Türkiye vatandaşlarının refahı için kullanması gereken trilyon dolarlarla ifade edilen devasa bir kaynağı doğrudan terörle mücadele veya dolaylı olarak terörün yol açtığı ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için harcamıştır. Şunu az buçuk ekonomi bilen herkes kabul ediyor. Bizimle aynı kulvardaki kimi ülkeler gelişmişlik liginin en üstüne çıkarken, biz yolumuza döşenen mayınları temizlemekle çok vakit kaybettik. Siyasi istikrarsızlığın da etkisiyle maruz kalınan yıkımlar ve ödenen büyük bedeller ülkemizin bugün dahi yaşadığı kimi sıkıntıların kaynağı oldu. Tecrübelerimiz bize ülkemizi kendi siyasi ajandalarının aparatı olarak kullanmak isteyen güçlerin sinsi oyunlarını bozdukça diğer sorunlarımızın çözümünün kolaylaştığını göstermektedir. Bilhassa son 10 yılımız bu gerçeğin pek çok örneğiyle bezelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;
"Şunu az buçuk ekonomi bilen herkes kabul ediyor. Bizimle aynı kulvardaki kimi ülkeler gelişmişlik liginin en üstüne çıkarken, biz yolumuza döşenen mayınları temizlemekle çok vakit kaybettik. Siyasi istikrarsızlığın da etkisiyle maruz kalınan yıkımlar ve ödenen büyük bedeller ülkemizin bugün dahi yaşadığı kimi sıkıntıların kaynağı oldu. Tecrübelerimiz bize ülkemizi kendi siyasi ajandalarının aparatı olarak kullanmak isteyen güçlerin sinsi oyunlarını bozdukça diğer sorunlarımızın çözümünün kolaylaştığını göstermektedir. Bilhassa son 10 yılımız bu gerçeğin pek çok örneğiyle bezelidir. Şundan emin olunuz; Eğer 2023 ve Türkiye Yüzyılı vizyonlarıyla değil de eski paradigmalarla devam etseydik, çok açık söyleyeyim, bu noktaya kesinlikle gelemezdik. İşte böylesine derin bir arka plana sahip terör sorununun ortak akıl, ortak vicdan, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet temelinde nihayete erme yoluna girmiş olmasını memnuniyetle karşılıyoruz.
"Terörün, silahın, şiddetin, illegalitenin devri artık kapanmıştır"
Bakınız, "Sızlanmadığımız günahın masumu sayılmazsınız" diye güzel bir söz vardır. Biz devlet ve millet olarak terörle sınandık, hem de en ağır şekilde sınandık. Bedelini ödedik, derslerini çıkardık ve nihayet bu musibetten tamamen kurtulma aşamasına geldik. Diğer yandan, bölgemizde cereyan eden her gelişme terörle hiçbir hayırlı neticeye varmanın mümkün olmadığını da ortaya koymuştur. Terörün, silahın, şiddetin, illegalitenin devri artık kapanmıştır. Meşru ve makbul yollar varken başka yol aramak sadece akıl dışı değil, zamanın ruhuna da aykırıdır. Bunun aksini hiç kimse iddia edemez. Şimdi bir kere şunu açık açık ortaya koymak gerekiyor. Güven, huzur, refah içinde yaşamak ancak ve ancak milletçe birlik ve beraberliğimizi güçlendirmekle, kendi geleceğimize sahip çıkmakla, kendi altyapımızı kurmakla, kendi yolumuzu çizmekle mümkündür. Bunu başaramayan ülkelerin ve toplumların ne hallere düştüğünü hep beraber görüyoruz.
AK Parti olarak her kesimden ve inançtan insanımızla bu mutabakatı sağladığımız için 23 yıldır iktidardayız. Cumhur İttifakı olarak bu mutabakata inandığımız ve omuz verdiğimiz için ülkemizi nice badirelerden kurtardık. Arif Nihat Asya'nın şu sözüne özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Rahmetli şairimiz diyor ki; "İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz." Biz işte bunun için mücadele ediyoruz. Bin yıllık maziden, parlak geleceğimize sağlam bir köprü kurmak istiyoruz. Dünyada siyasi, sosyal, kültürel, ahlaki dengelerin altüst olduğu bir dönemde 86 milyonun fertleri arasında ülkü, gönül ve fikir birliğini güçlendirmek için çabalıyoruz.
"Örgütün Suriye ve Avrupa kollarının da sürece katılmaları hayati öneme sahip"
Örgüt aldığı kararla bizim milletimizle zaten yaptığımız ortak yaşam ve ortak gelecek mutabakatına uygun bir adım atmıştır. Örgütün Suriye ve Avrupa kollarının da bu gerçekleri görüp fesih ve silah bırakma sürecine katılmaları hayati öneme sahiptir. Avrupa'daki ve dünyanın diğer yerlerindeki örgüte müzahir lobileri artık Türkiye karşıtı faaliyetler yerine ülkemizin yanında görmek istiyoruz. Türkiye'nin adının terörle değil, teknolojiyle, kültürle, sanatla, demokratik ve insani gelişim standartlarının yükselişiyle anılmasını arzu ediyoruz.
Burada şunun altını çizmek durumundayım; Şayet gelinen nokta önemli bir başarı ise bunun sahibi 86 milyonun tamamıdır. Bu vesileyle terörsüz Türkiye gayretimizin bugüne gelmesinde emeğini ve fedakarlığını yakinen bildiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli'ye hasseten şükranlarımızı ifade ediyorum. Cumhur İttifakı'nın gücü, dayanışması, ülkenin sorunlarını çözme iradesi ve siyaset üretme kabiliyeti bu süreçte bir kez daha tebellür etmiştir. Yine DEM Parti içerisinde sürece büyük destek veren rahmetli Sırrı Süreyya Önder başta olmak üzere sorumluluk bilinciyle hareket eden tüm isimlere, eş başkanlara, tüm siyasetçilere milletim adına teşekkür ediyorum. Sağduyulu söylemlerin önümüzdeki dönemde de aynen sürdürülmesini bekliyoruz. CHP Genel Başkanı Sayın Özel'e ve diğer siyasi parti yöneticilerine bu süreçte sergiledikleri yapıcı tutum için takdirlerimizi sunuyoruz. Her ne kadar sürece karşı mesafeli, hatta kimi zaman ciddi manada olumsuz tavır takınmış olsalar da sorumlu siyaset çizgisinden ayrılmayan muhalif parti genel başkanlarına da teşekkürlerimizi iletiyoruz. Siyasi rakibimiz de olsa, siyasetçilerin temsil ettikleri toplum kesimlerinin hissiyatına tercüman olma görevlerini demokratik siyasetin meşru zemininde kalarak yerine getirmeleri çok ama çok önemlidir.
"Sözlerin tutulup tutulmadığının takibi yapılacaktır"
Tabii burada şu noktanın da asla göz ardı edilmemesi gerekir; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin verdiği imkanlar, sürecin bugüne kadar sorunsuz bir şekilde gelmesine hayati katkı sağlamıştır. Böylesine muhataralı bir meselenin yürütülmesinin, konuyu her biri farklı istikametlere çekiştiren koalisyon yapıları içerisinde mümkün olmadığı açıktır. Elbette asıl olan uygulamadır. Sözlerin tutulup tutulmadığının takibini Milli İstihbarat Teşkilatımız titizlikle yapacaktır. Örgüt kendi üzerine düşenleri yerine getirdiğinde artık kalan hususları konuşmak, görüşmek, ilerletmek siyasetin işi haline gelecektir. Dolayısıyla herkesi uçup kaçmadan, sağduyuyu elden bırakmadan, iyimser, ümitvar ama itidalli bir şekilde gelişmeleri takibe davet ediyoruz. İnşallah bundan sonra askerlerimiz vatan savunmasının ve sınır ötesi sorumluluklarının gerektirdiği vazifeleri artık daha rahat ve güven içerisinde yürütebilecektir.
Emniyet Teşkilatımız kaynaklarını ve mesailerini organize suç şebekeleri başta olmak üzere milletimizi tehdit eden yapılarla mücadeleye daha fazla teksif edebilecektir. Bölge insanımız üzerinden kalkan terör gölgesinin rahatlığı içerisinde yeni yatırımlarla, yeni gelir ve istihdam kaynaklarıyla inşallah yaşadığı yerin potansiyelini hakkıyla değerlendirebilecektir. Terörün vesayetinden kurtulan sivil siyaset alanında hem ülkemiz hem şehirlerimiz için artık daha iyi, daha hayırlı, daha etkin ümitler üretme imkanına kavuşacağız.
"Uluslararası girişimcileri yatırım yapmaya çağırıyorum"
Bu vesileyle uluslararası girişimcileri kazan kazan anlayışıyla ülkemizin ekonomik bakımdan bakir bölgelerine yatırım yapmaya çağırıyorum. Terör sebebiyle 40 yıldır ülkemize kullandırılmayan kaynakları harekete geçirmeye zaten başlamıştık. Petrol başta olmak üzere tüm madenlerimizi süratle milletimizin emrine amade kılacağız. Tekstilden makinaya, sanayinin tüm alanlarında yeni tesislerin inşasını teşvik edecek, destek vereceğiz. Tarihi ve tabii güzellikleriyle eşsiz hazinelere sahip bölgemizi turizmin en gözde destinasyonu haline getireceğiz. Güneydoğumuzun mümbit topraklarını sulamadan tohuma her alanda verimli tarım projeleriyle buluşturup gıda sektöründeki küresel liderliğimizi pekiştireceğiz. Bilhassa gençlerimizi ve kadınlarımızı sosyal ve ekonomik gelişmemizin öncü aktörleri haline getireceğiz. Velhasıl, sadece güvenlik ve huzur bakımından değil, turizmden kültüre, yatırımlardan sosyal barışa kadar pek çok konuda yeni bir dönem bizi bekliyor.
Tüm bunları hayata geçirmek için gereken planlamalara, çalışmalara, hazırlıklara şimdiden başladık. İnşallah bu tarihi fırsat küçük hesaplar veya uluslararası ayak oyunlarıyla heba edilmeden samimi bir iklimde tekemmül eder. Biz terörsüz Türkiye menziline varılması için kararlı, sabırlı, iyi niyetli ve yapıcı bir anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz. Bulunduğumuz makamın omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun gereğini layıkıyla yapacak, 86 milyonun tamamına güven veren duruşumuzu son raddeye kadar koruyacağız. Örgütün fesih ve silah bırakma kararı sonrasında vatandaşlarımızın sevincini paylaşmak yerine ekranlarda karalar bağlayanları geride bırakıp istikbale hep birlikte yürüyeceğiz. 40 yıl boyunca ödenen ağır bedeller ortadayken örgütün silah bırakmasından bana ne diyen tuzu kurulara ise sadece acıyarak bakıyoruz. Onlara da Allah'tan basiret ve feraset diliyoruz.
"Krizlerin çözümünde aranan ülkelerden biri hiç kuşkusuz Türkiye'dir"
Türkiye'de huzurun, kardeşliğin, dayanışmanın daha da güçlenmesi için büyük bir gayretle çalışırken, bölgemiz ve ötesinde de barış çabalarına aktif katkı veriyoruz. Bugün ülkemiz barış diplomasisinin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bölgesel ve küresel krizlerin çözümünde desteği, yardımı, arabuluculuğu aranan ülkelerden biri hiç kuşkusuz Türkiye'dir. İşte bu sabah Sayın Trump'la, Suudi Arabistan Veliaht Prensiyle ve Ahmet Şara ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Tabii bu görüşmemizin altında yatan neydi? Özellikle bölge barışını nasıl daha güçlü hale getirebiliriz? Buydu. Türkiye sahip olduğu binlerce yıllık devlet tecrübesi, güçlü siyasi liderliği ve yetişmiş diplomatlarıyla bu alanda istisnai bir konumdadır. Hepsinden önemlisi, bölgesel barış ve istikrar için attığımız adımlarda tüm tarafların güvenine mazhar olabiliyoruz.
Rusya Ukrayna Savaşı'ndan, kardeş Pakistan ile Hindistan arasındaki gerilime, Gazze soykırımı karşısındaki vicdanlı duruşumuzdan, Somali ve Etiyopya arasında yürütülen görüşmelere kadar her yerde ilkeli, tutarlı, adaletli ve hakkaniyetli politikalarımızla muhataplarımızın itimadını kazandık. Unutmayın, dost acı söyler prensibiyle her zaman doğruları söyledik. Mazlumun da zalimin de kimliğine asla bakmadık. Ateşe benzin dökenlerden değil, söndürmek için seferber olanlardan olduk.
"Gazze ile ilgili de müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz"
Şunu bir kere daha üzerine basa basa söylemek isterim; Bizim, başta bölgemizde olmak üzere, küresel ölçekte barıştan, huzurdan, demokrasi, güvenlik ve istikrardan başka hiçbir gayemiz yoktur. Son günlerde baş döndürücü bir hal alan diplomasi trafiğimizde işte bunu başarmanın gayreti içindeyiz. Bu vesileyle, geçen hafta yaptığımız telefon görüşmesini müteakip, dün Suudi Arabistan'da, Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağını açıklayan Amerikan Başkanı Sayın Trump'a buradan tekrar teşekkür ediyorum. Gazze'de artık vahşet boyutuna varan insani trajediye son verilmesi amacıyla yürüttüğümüz çabalarda da dostum Trump'ın desteğine güveniyorum. İnşallah Gazze ile ilgili de yakında yüreklere su serpen müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz.
"Pek çok reformu hayata geçirdik"
Bizim idari sistemimizde merkezi yönetim kurumları kadar mahalli yönetimler de önemli bir yer tutar. Mahalli yönetim deyince ilk akla gelen tabii olarak belediyelerdir. AK Parti iktidarlarının bilhassa ilk iki döneminde mahalli idareleri güçlendirme, belediyeleri etkin birer hizmet merkezi haline getirme yolunda pek çok reformu hayata geçirdik. İdari ve mali kapasitelerini artırdığımız belediyelerimiz gerçekten de şehirlerimizin çehresini değiştirecek eser ve hizmetlere imza attılar. İnsanımızın hayat kalitesini artıran alt ve üst yapı yatırımlarının önemli bir kısmı bu sayede belediyelerimiz tarafından gerçekleştirildi.
Ancak hayatın her alanında karşılaştığımız bir gerçek burada da karşımıza çıktı. İlk etapta belediye hizmetlerine büyük ivme kazandıran yeni sistem bir süre sonra önceden öngörülemeyen sorunların, kaçakların, kötü niyetli organizasyonların aracı haline geldi. Merkezi idare kurumlarıyla belediyeler arasında başlayan ve giderek artan yetki tartışmaları asıl amacın yani şehre ve insanımıza hizmet gayesinin önüne geçti. Aynı şekilde, eser ve hizmet üretimini hızlandırmak için verilen kimi yetkiler art niyetli belediye yöneticilerinin elinde gayrimeşru kazançların, çıkarların, hesapların, kariyer planlarının vasıtasına dönüştü.
İmardan kültür sanat etkinliklerine, sosyal desteklerden sportif faaliyetlere kadar pek çok alanda patlak veren yolsuzluk, usulsüzlük, israf, kayırma, hatta yasa dışı oluşumlara kaynak aktarma şikayetleri giderek çoğaldı. Bu durum hem kamu kaynaklarının yağmalanmasıyla hem belediyeye işi düşenlerin adeta haraca bağlanmasıyla hem de vatandaşlarımıza hak ettiği hizmetlerin yeterince götürülememesiyle sonuçlandı.
"Bu karanlık organizasyon İstanbul'la sınırlı kalmamış"
Şurası çok önemli; İstanbul'da yürüyen soruşturma bu çarpık tablonun en bariz ve belki de Cumhuriyet tarihinin eşi benzeri görülmemiş bir suç organizasyonu örneğidir. Öyle ki, yapılan işlerin yolsuzluk ve haraç boyutuyla ilişkili organize suç vasfını aşarak ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor. Çünkü bu karanlık organizasyon İstanbul'la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür. Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının bürokrasiden iş dünyasına ve medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor.
Tüm bunlara yol veren sebep ise mahalli idareler, daha doğrusu belediye yönetimlerinde baş gösteren yozlaşmadır, sistemde açılan gediklerdir, denetim mekanizmalarının yeterince etkin işletilmemesidir. Esasen bu yozlaşmayı az veya çok hemen hemen tüm belediyelerde görmek mümkündür. Dolayısıyla bu konudaki yaklaşımımız kesinlikle parti odaklı değil, tamamen sistem merkezlidir. Geldiğimiz noktada yerel yönetimler ve bu çerçevede belediyeler meselesinin tüm boyutlarıyla konuşulması, tartışılması ve yeni bir düzene kavuşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir.
"Yetki paylaşımının gözden geçirilmesi gerekiyor"
Büyükşehir belediyelerinde en azından Ankara, İstanbul ve Kocaeli dışındakilerde karşılaşılan sorunların ilk sırasında merkeze uzak ilçeler meselesi yer alıyor. Merkeze yüzlerce kilometre uzaktaki bir ilçenin mezarlığından parkına, suyundan temizliğine, mahallinden yürütülmesi gereken hizmetlerini koordine etmek elbette kolay değildir. Bunun için büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki yetki paylaşımının gözden geçirilmesi gerekiyor. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında pek çok başlıkta yaşanan yetki karmaşası bazen çatışma noktasına kadar gelebiliyor. Sizler de ekranlarda rastladınız. Farklı partilere mensup Büyükşehir Belediyesi zabıtaları ile ilçe belediyesi zabıtaları herhangi bir konuda kavgaya varan gerilimler yaşayabiliyor. Bu tür rahatsız edici görüntülerin önüne geçebilmek için yetkilerin daha kesin bir şekilde tanımlanmasında fayda vardır.
"Yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç vardır"
Kentsel dönüşüm çalışmaları, merkezi yönetim kurumu, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyesi arasındaki yetki karmaşasının bir diğer örneğidir. Bu hususta da yetkilerin netleştirilmesi, bu görevin yerine getirmeyenlere ilgili zorlayıcı veya devredici düzenlemelere gidilmesi şarttır. Mahalle statüsüne dönüşen köylerdeki tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde su, ahır, yol gibi hususlarda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu sıkıntıların çözümü için köylerle ilgili hususların da yeniden ele alınmasında yarar görüyoruz. Büyükşehir olmayan şehirlerimizin mevcut yönetim yapıları sorunların çözümünü, hizmetlerin etkin şekilde yürütülmesini zorlaştırmaktadır. Altyapıdan ulaşıma, atık yönetiminden suya kadar pek çok alanı kapsayan bu sorunların üstesinden gelinmesi için bu şehirlerimizle ilgili yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç vardır.
"Kayyum uygulamasının istisna haline geleceğini düşünüyoruz"
Aynı şekilde bu şehirlerimizdeki il özel idaresi yapılanmasının da gözden geçirilmesi icap ediyor. Yetki sahibi ama şehrine karşı sorumluluğu olmayan bürokrat anlayışına karşıyız. Bunun için vali ve kaymakamlarımızın koordinasyon görevlerini daha aktif hale getirmeliyiz. Belediyelere kamudan tahsis edilen ve kendi topladıkları mali kaynakların daha etkin denetimi için bir tarafı yerel dinamiklere, diğer tarafı ilgili merkezi kurumlara dayanan yeni bir yapı kurulmalıdır. Bu çerçevede tanımlar net, usuller kesin, uygulamalar şeffaf olmalıdır. Bilhassa imar düzenlemeleri en baştan sağlıklı bir şekilde yapılmalı, daha sonraki değişiklikler şehrin dinamiklerine dayalı istisnai işlemler haline gelmelidir. Ön hazırlığı hem teknik, hem idari, hem ihtiyaç anlamında çok iyi yapılmamış projelere kaynak tahsisinin önüne geçilmelidir. Aksi halde önce takdirle başlayan, sonra kayırmaya, sonra istismara dönüşen süreçlerin tekrar tekrar yaşanması kaçınılmaz hale gelecektir. Terör örgütünün kendini feshinin ardından siyasetin daha güçlü şekilde devreye girmesiyle belediyelerdeki kayyum uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyoruz.
"Belediyeler borç batağı içinde"
Bakınız bugün az sayıdaki istisna haricinde belediyelerin tamamı borç batağı içindedir. Belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna olan birikmiş prim borçlarının ödenmesiyle ilgili verdiğimiz mücadele herkesin malumudur. Sosyal Güvenlik Kurumu borçlarının ödenmesi konusunda sergilenen lakayt tavır, sorunun ulaştığı vahim boyutları gözler önüne sermiştir. Güya bir konser etkinliği için tek kalemde yüz milyonlarca lira harcanırken Sosyal Güvenlik Kurumuna borç ödemeye gelince maalesef paramız yok deniyor. Aynı çarpık durum reklama ve depreme ayrılan bütçeler için de geçerlidir. Belediyelerin borç yönetimi ciddi kriterlere bağlanarak mevcut borç yüklerinin tasfiyesi için orta uzun vadeli bir program oluşturulmalıdır. Aksi takdirde bir süre sonra belediyelerimizin çoğu bırakınız yatırımı, bırakınız personel maaşı ödemeyi, kılıını kıpırdatamaz hale gelecektir. Velhasıl, belediyesiyle, ilçesiyle, merkez ilçesiyle, il özel idaresiyle, büyükşehriyle yerel yönetim sistemimizin ıslah edilmesinde, aksayan yanlarının giderilmesinde, sorunlu alanlara neşter vurulmasında fayda olduğuna inanıyoruz.
"Etkin bir yerel yönetim sistemi için ortak akılla çözüm geliştirmeyi teklif ediyoruz"
Böyle gelmiş böyle gider nemelazımcılığı bizim benimseyeceğimiz bir siyaset tarzı asla değildir. Sorun varsa, sıkıntı varsa, şikayet varsa siyaset kurumunun görevi buna çözüm bulmaktır. Mecliste temsil edilen siyasi partilerimizle milletin hizmet beklentisini karşılayacak daha etkin bir yerel yönetim sistemi için ortak akılla çözüm geliştirmeyi teklif ediyoruz. Daha pek çok başlık altında toplayabileceğimiz bu hususların çözümü meseleye partiler üstü bir bakış açısıyla yaklaşmayı gerektiriyor. Bu çağrımızın güncel hiçbir siyasi veya adli gelişme ile ilgisi olmadığını, deprem tedbirleri başta olmak üzere tamamen milletimizin hayat kalitesini yükseltme gayesi taşıdığına özellikle vurgulamayı görev addediyorum. Milletin derdiyle dertlenen, ülkenin sorunlarına çözüm bulma iradesi gösteren tüm siyasi partilere şimdiden teşekkür ediyorum. Rabbim bizleri millete ve memleket hizmeti yolunda millete hizmetten ayırmasın diyorum.
Riyad'da dörtlü zirve: Erdoğan, Trump, Şara ve Selman
Erdoğan, İtalya Başbakanı Meloni ile telefonda görüştü
Cumhurbaşkanı Erdoğan Zelenskiy ile görüştü
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'terörsüz Türkiye' mesajı
Erdoğan: Eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.