Endeksler global iyileşmeyi doğruluyor mu?
Finans Gündem yazarı Nehir Er, endekslerin global piyasaların iyileşmesini doğrulayıp doğrulamadığını analiz etti.
BALTİC DRY ENDEKSİ(BDİ),1744 yılında Londra'da kurulmuş olup,26 adet deniz nakliye hattındaki ticaretin reel durumunu günlük olarak yansıtan,spekülasyon yapılamayan ve hazırlanırken gerçek girdilerle fiyatlandırılan bir endekstir.Özellikle seçilen dünya ticaretindeki gidişatı belirleyen 26 hattaki deniz kuru yük(demir,bakır,çimento,çelik,kömür v.b..gibi) taşıma(navlun)maliyetlerinin,fiyat,tür,hat uzaklığı ve zaman gibi faktörleri de mix ederek endeks hesaplanır.BDİ,bir anlamda dünya ekonomisindeki üretim ve büyümeyi yansıtmakta olup,endeks düşüyorsa bir durdunluk ,yükseliyorsa canlılık işareti vermektedir ve global ekonominin öncü trend göstergelerinden belki de en önemlisidir.
BDİ,10.05.2008 tarihinde 11.793 ile yaptığı zirveden başladığı düşüşte özellikle abd,çin ve AB ülkelerindeki ekonomik yavaşlamayı iyi saptamış olup, eylül 2008'daki Lehman batışından önce finansal piyasalarda gelmekte olan çöküşü de önceden gösterge olarak yansıtmıştır.8 ekim 2009 itibarıyla hala 2546 civarları değerlerinde olan BDİ ,henüz ekonomik zayıflıktan dünyanın çıktığını söyleyememektedir.BDİ'inin; şu sıralarda en büyük belirleyici ülkeleri Çin ve Abd'nde çok cüzi büyüme verilerine göre hala belirgin(örneğin bir ay içinde %25-30 civarı artış iyileşmeyi yansıtabilir veya endeks bence 3.500 puanı kırarsa bir hareketlenme öncü göstergesi olabilir.) artış yönünde hareket etmeyişi,aslında diplerde bulunan faiz ve emtia fiyatlarının gerçekte borsa ve finans piyasalarında geleceği satın alma yönünde ve birçok analistçe bir balon olarak yansıtılan fiyat artışlarının da gerçekte gemilerin hala çalışmıyor olmalarıyla tezat oluşturduğu da dikkate alınmalıdır aslında(yani dikkate alınmadan piyasalar suni olarak yükseltilmiş anlamına da gelir).BDİ ile finans ve borsa piyasalarının ters hareketinin en büyük nedeni,Fed ve diğer Merkez bankalarının mali piyasalarının çöküşüne engel olabilmek adına piyasalara aşırı likidite sürmeleri ve bu paraların da üretim ve ticaret yerine hisse senetleri ve tahvil piyasalarına akmalarıdır.Ancak artık Fed ve diğerlerinin ,enflasyona da neden olmamak adına fazla sürülen likiditeyi çekme zamanının yaklaştığı ölçüde borsalardaki suni şişkinliğin(çünkü hisse senetleri fiyatları, şirketlerin ve finans kuruluşlarının üretim,ciro ve karlılığının arttığınını hala yansıtmamaktadır)realizasyonlarla sona ereceği bilindiğinden ,hali hazırdaki düşük faiz oranlarının da yükselmeye başlamasıyla üretimin finansmanının da pahalanacağı,buna karşın global olarak kişisel gelirlerde artış olmaksızın harcama gücünün de artmadığı oranda tekrar ikinci bir dip dalganın gelebileceği de bir çok analist tarafından dillendirilmektedir.Bu da hala gelişmiş ekonomilerde bir çok pisliğin halı altına süpürüldüğü ,piyasaların fazla likidite ile makyajlandığı,üretim artışını güsteren verilerin aslında stoğa çalışıldığı,arz artıyor ise de talebin olmadığı durumunun dikkate alınmaksızın(bu durumu işsizlik tahmin verilerinde 2010 yılında da önemli bir azalma beklentilerinin abd ve diğerlerinde olmadığı da düşünülürse)piyasa tahmini yapıldığında ters pozisyon alanların büyük zararlar edebileceği de anlamına gelebilir.
Eğer bu günlerde dillendirilen İsrail-İran çatışmasının Abd,Rus ve Çin'in ortak kararıyla İran'ın nükleer silah hazırlığı sona ermezse yaptırım tehdidi ve sonrası sıcak bir müdahele ile sonuçlanırsa zaten durağan görünümdeki global ekonomik aktivitelerin belki daha uzun bir sınavdan geçmesi de olasıdır.Böyle bir sıcak savaşta İran'ın israil'e ve bazı körfez ülkelerine karşı füze veye reel bir cevabı,özellikle petrol fiyatlarında oluşabilecek (belki de varili 200 doların üzerine çıkabilecek)aşırı yükselmenin reel ekonomiler üzerinde yaratabileceği büyük yükün altından önemli bir süre kimsenin çıkamayabileceği de hesaplanırsa ,bu sorun tamamen(iyi veya kötü şekilde)halledilmeden dünya global ekonomik krizin ,iyileşmeye tam anlamıyla geçemeyeceği de açık bir gerçektir.
Özetle;BALTİC DRY endeksi,global ekonomide trendi belirleyen öncü göstergelerden bence en önemlisi olup,ekim ayı itibarıyla hala belirgin iyileşmeyi değil,tam tersi belirgin bir durgunluğu yansıtmakta,deniz ticaret filoları boşta yatmakta,Fed ve diğerlerinin fazla likiditeyi çekmeye başlamalarıyla suni iyileşme gösteren piyasaların gerçek durumunun ortaya çıktığı oranda belki de bu günden bilinmeyen bir çok yeni tedbirlerin alınmaları gerekeceğinden(eğer bir İsrail-İran çatışmasını hesaba katmasak dahi)olası Finans ve hisse senetleri piyasalarında güçlüklerin yaşanma ihtimalini de dikkate almadan portföy yatırımlarında çok risklerle karşılaşılabilir kanısındayım.Özellikle nisan 2009'dan bu yana dünya borsalarında %70-100 arası oluşan primlerin(ABD'DE FED'İN PİYASALARA SÜRDÜĞÜ NAKDİN VE BÜYÜK DURGUNLUK NEDENİYLE MERKEZ BANKALARININ DÜNYADA FAİZLERİ DÜŞÜRMESİ NEDENİYLE SADECE VE ÖZELLİKLE BANKALAR İLE FİNANS HİSSE SENETLERİNDEKİ AŞIRI FİYATLAMALARLA)en ufak olumsuz veri akışları gelmesiyle borsalarda realizasyonların da çok sert yaşanabileceğini de düşünürsek gelecek aylar için muhafazakar düşünüp gelişmeleri de yakından izleyerek pozisyon almak galiba en doğru hareket tarzı olabilir bence.
NEHİR ER
MALİ ANALİST,BROKER