| Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
|---|---|---|---|
| AKBNK | 58,15 | -0,94 | 302.380.000.000,00 |
| ALBRK | 7,59 | -1,68 | 18.975.000.000,00 |
| GARAN | 128,80 | -0,54 | 540.960.000.000,00 |
| HALKB | 27,10 | -0,66 | 194.707.484.938,20 |
| ICBCT | 13,45 | 0,00 | 11.567.000.000,00 |
| ISCTR | 12,33 | -0,64 | 308.249.630.100,00 |
| SKBNK | 8,13 | -4,24 | 20.325.000.000,00 |
| TSKB | 11,74 | -2,09 | 32.872.000.000,00 |
| VAKBN | 26,88 | 0,60 | 266.539.970.538,24 |
| YKBNK | 31,90 | -0,37 | 269.460.935.959,60 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Son dönemdeki politik gelişmelerle birlikte Euro Bölgesi’ne dair risklerin yeniden arttığı gözlemleniyor. Buna karşın beklentilerde belirgin bir değişiklik yapmanın henüz erken olduğunu belirten ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren, bu ortamda dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin beklentileri yorumladı: Son dönemdeki politik gelişmeleri Euro Bölgesi’nde özellikle çevre ekonomileri baskı altında tutan borç sürdürülebilirliğinin temel güven unsurlarından biri olarak Mart başında prensip anlaşması yapılan Mali Birliğin hayata geçirilebilirliği açısından yakından izlemek gerekiyor. Ancak Euro Bölgesi’nin dağılma riskinin dünya ekonomisi için yarattığı maliyet hala çok büyük ve bu maliyetin daha önce de politik sıkıntıların aşılmasında önemli bir motivasyon olduğunu anımsarsak, zorlu da olsa AB ülkelerinde seçim sonrası sürecin kazasız atlatılma olasılığı var. Bu da gürültünün çok olduğu bir dönemde sakin ve beklemede kalmayı daha anlamlı kılıyor. Peki, gelişmiş ekonomiler borç sürdürülebilirliği sorununu ne zaman çözebilecekler?
IMF Nisan 2012 Mali İzleme Raporu verilerine göre gelişmiş ekonomilerin yapısal bütçe açığı bu yıl azalacak. Ancak G-20 üyesi gelişmiş ekonomilerin kamu borcu/GSYH oranı ancak 2014 yılında %109,4 ile tepe noktasına ulaştıktan sonra kademeli olarak azalmaya başlayacak. 2011’de %37,6 düzeyinde olan gelişmekte olan ülkeler kamu borç oranının ise azalış eğilimini koruması ve 2014’te %32,9’ye gerilemesi bekleniyor1. Gelişmiş ve gelişmekte ülkelerde genel hükümet harcamalarının GSYH’ye oranına baktığımızda kamunun ağırlığının gelişmiş ekonomilerde daha yüksek kalmaya devam etmesinin beklendiği görülüyor2. Sonuç olarak Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin göreli avantajlı konumunun devam ettiği ancak gelişmiş ekonomilerdeki risklerin tüm dünya ekonomisi görünümünü ipotek altında tutmaya devam ettiği dönem sürüyor.
Yeni dönemde özellikle AB’de mali disipline yönelik adımların biraz daha zamana yayılması şaşırtıcı olmayacaktır. Türkiye’de ise son dönemde açıklanan verilerin ekonomideki kontrollü yavaşlama eğilimini teyit ettiğini görüyoruz. Özellikle büyüme ve dış açığa dair kırılganlıkta tepe noktasının 2011’in son çeyreğinde geride bırakıldığını düşünecek olursak S&P’nin Türkiye’nin kredi notu görünümünü iki yıldan uzun bir süre pozitifte tutmasının ardından durağana çevirmesinin daha çok Euro Bölgesi başta olmak üzere uluslarası piyasalarda artan risk ile ilişkili olduğu düşünülebilir. Diğer bir deyişle, dünya kredi piyasalarında herhangi bir darboğaz yaşanmaması durumunda, bu yıl büyümenin sağlıklı yavaşlama eğilimini koruması hala güçlü bir olasılık gibi görünüyor ki bu da hem önümüzdeki yıllara dair büyüme görünümünü destekleyen hem de yılsonundan önce yeniden not artırımlarının konuşulmaya başlanmasına zemin hazırlayan bir gelişme olabilir.
Bu ortamda devam eden iki haneli enflasyon ve risklere karşı Merkez Bankası’nın (MB) öngörülerini değiştirmeyerek para politikası / likidite yönetimini biraz daha sıkılaştırması ise güveni desteklemiş görünüyor. Ancak aynı dönemde ülkeye kısa vadeli sermaye girişlerinin devam ettiği dikkate alınırsa, politika yönetimine dair risklerin de arttığını söylemek yanıltıcı olmayacaktır. Dolayısıyla yurtdışı gerginliğin ne kadar uzun süreceği önemli çünkü MB’nin sıkı duruşuna karşın enflasyon beklentileri hala MB’nin öngörülerinin çok üzerinde ve Mayıs ayında olumlu (tek haneli) bir enflasyon gerçekleşmesinin ardından iki haneli düzeylerin yaz aylarında da devam etme olasılığı yüksek. Tüm bu veriler ışığında faizlerin bir süre daha yüksek kalması beklenebilir.
O plan rafa kalktı, tahvil piyasası sarsıldı
Euro Bölgesi üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüdü
İnşaat üretimi hızlandı: Endeks yüzde 30 arttı
Türkiye'de büyüme fren mi yapacak? İşte Deutsche Bank'ın öngörüsü
Çin ekonomisindeki yavaşlama işaretleri devam ediyor
Merkez bankaları İstanbul'da toplandı
Avrupalının tercihi değişiyor, ihracatta sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm öne çıkıyor
Euro Bölgesi sanayi üretimi eylülde artış gösterdi
İngiltere'de siber saldırı ekonomiyi vurdu
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.