Durmuş Bey durma katili durdur
Sıcak para geliyor, Merkez bakıyor. G-20'de en düşük döviz rezervi bizde. Oysa bu para bir gün çıkacak
Sıcak para geliyor, Merkez bakıyor. G-20'de en düşük döviz rezervi bizde. Oysa bu para bir gün çıkacak. Başkan Yılmaz döviz alırsa ihracatçı kurtulur, olası bir kriz önlenir
Oğuz KARAMUK / SABAH
Milyonlara iş veren ihracatçının canını yakan 'sıcak para girişi nasıl durdurulur?" sorusuna yanıt aramaya devam edelim... Dün 5.5 ayda 9 milyar doları bulan ve TL'yi reel bazda yüzde 11 değerlendirerek ihracat yapmayı zorlaştıran sıcak paranın nasıl engelleneceğine ilişkin çözüm önerilerini gündeme getirdik. Mevcut şartlarda alınacak önlemlerin Maliye'nin uluslararası portföy girişlerine karşı getireceği vergi (Tobin vergisi), BDDK'nın vadeli döviz işlemlerine (swap) getireceği limit ya da Merkez Bankası'nın döviz alımı olduğunu belirttik.
BU PARA BİR GÜN ÇIKACAK
Peki en uygun yöntem hangisi? Orta vadede bir kokteyl yapmanın doğru olduğunu söyleyebiliriz. Yani her önlemden parça içerecek bir paket. Ancak böyle bir kokteyl orta vadeli politika değişikliğine yol açacar. Ve yürürlüğe girmesi zaman alır. İşi uzatmadan alınabilecek en etkili önlemin Merkez'in aktif döviz kuru yönetimi olduğunu söyleyebiliriz. Böyle bir yöntem, dalgalı kurla da çelişmez. Ayrıca döviz alımının gerekli ve faydalı olduğunu gösteren birçok veri de var ortada. Öncelikle şu tespiti koyalım: Türkiye'nin istikrarına, yüksek büyümesine, sağlam bütçesine ve cazip faizine gelen sıcak para ilelebet burada kalacak değil. Bir gün öyle ya da böyle çıkmak isteyecek. Merkez Bankası buna önlem alıyor mu? Hayır... Rakamlara bakalım: Merkez'in toplam döviz rezervleri 11 Haziran itibariyle 75 milyar dolar. 2007'de rakam 74 milyar dolardı. Banka'nın kasasında bulunan 3.7 tonluk altının yaşadığı değer artışını çıkartırsanız, son 2.5 yılda Merkez'in döviz rezervlerinin 400 milyon dolar azaldığı görülüyor. Yani Merkez Bankamız rezerv biriktirmiyor. Peki dünyada durum ne?
EN DÜŞÜK REZERV BİZDE
Türkiye'nin yer aldığı Gelişmiş 20 ülke (G- 20) liginde, euro, dolar gibi geçerli para birimlerini basma yetkisi olmayan, ekonomisi ihracat üzerine kurulu ülkeler, karşılaştırma açısından iyi bir örnek. Bu grupta 10 ülke var (Yandaki tablo). Türkiye'nin döviz rezervlerinin yıllık milli gelire oranı halen yüzde 12.2. Söz konusu 10 ülkeden 8 tanesinin döviz rezervlerinin milli gelire oranı Türkiye'den yüksek. Bir tek Meksika'nın oranı yüzde 11.6'yla Türkiye'den düşük. Meksika'nın da özel bir durumu var, komşusu ABD'nin arka bahçesi gibi. Ne zaman başı sıkışsa yardıma ABD geliyor. 1994'te ABD Merkez Bankası'nın özel bir işlemle verdiği 50 milyar dolar ya da geçen yıl IMF'den aldığı 47 milyar dolarlık kredi buna en güzel örnekler. Türkiye dışarıda bırakıldığında kalan 10 ülkenin döviz rezervi/milli gelir ortalaması yüzde 29.7 oluyor. Türkiye'nin bu ortalamaya ulaşması için Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin 105 milyar dolar daha yüksek olması gerekli. Kuşkusuz bu kadar döviz alımı afaki. Ancak, Merkez rezerv biriktirmek için döviz alsa, kimse 'Neden alıyorsun' diye soramaz. Diğer taraftan Merkez Bankası'nın döviz alımı konusunda bir başka problem olarak "Merkez'in bilançosu büyür, enflasyon kontrolden çıkar" gibi bir bahane de ileri sürülebilir. Ancak hem bankanın ortaya çıkacak parayı çekecek enstrümanı var, hem de bilançosunu büyütmesi ekonomi için faydalı. Geçen yıl ekonomi yüzde 4.7 küçülürken Merkez'in bilançosu reel olarak yüzde 9.7 daraldı. Yılın ilk çeyreğinde de ekonomideki hızlı büyümeye rağmen bilanço reel olarak yine küçüldü. Yani, 'Merkez Bankası döviz alır ortaya çıkan para enflasyonu azdırır' bahanesi geçerli değil. Merkez Bankası döviz alımını yapar mı yoksa kulağının üzerine mi yatar? Bilmiyoruz... Ancak Başkan Durmuş Yılmaz gerekli önlemleri almadığı sürece özellikle işsizlik probleminin çözümü zor. Diğer taraftan bugün işsizlikten şikayet eden kesimle, Merkez Bankası'nı para politikasını destekleyenlerin aynı olması ise çok dürüst bir yaklaşım değil. Konuyla ilgili yazmaya devam edeceğiz.