Durgunluk sürecine girilirse faizi indirebiliriz
Yılmaz, yurtiçi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi halinde politika faizlerini indirebileceklerini söyledi
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurtiçi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi halinde politika faizlerinde yeni bir indirim sürecinin söz konusu olabileceğini söyledi.
Düzenlediği basın toplantısında Enflasyon Raporu'nun 2010 yılı son sayısının ana mesajlarına ilişkin bilgi veren Yılmaz, önümüzdeki dönemde enflasyon görünümüne ilişkin risklere ve bu risklerin gerçekleşmesi durumunda uygulanması muhtemel para politikası stratejilerine de değindi.
Küresel iktisadi faaliyete ilişkin gelişmelerin, yurt içi enflasyon ve para politikasının görünümü açısından belirleyici konumunu koruduğuna işaret eden Yılmaz, son dönemlerde küresel iktisadi faaliyete dair öncü göstergelerdeki zayıflama eğiliminin sürdüğünü, özellikle ABD ekonomisinde aşağı yönlü risklerin henüz ortadan kalkmadığına dair algılamaların güçlendiğini vurguladı.
Bunun yanı sıra gelişmiş ülkelerde gerek kredi, gayrimenkul ve emek piyasalarındaki sorunların devam etmesi gerekse olası mali konsolidasyonun etkilerine yönelik belirsizliklerin, küresel ekonominin toparlanma hızına ilişkin aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğunu dile getiren Yılmaz, küresel ekonomide öngörülenden daha uzun süreli bir yavaş büyüme dönemi yaşanması halinde, baz senaryolarında 2011 yılının son çeyreğinde başlamasını öngördükleri parasal sıkılaştırmanın ötelenebileceğini bildirdi.
Küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi halinde politika faizlerinde yeni bir indirim sürecinin söz konusu olabileceğini ifade eden Merkez Bankası Başkanı, iktisadi faaliyette beklenenden daha hızlı bir toparlanma olması durumunda ise parasal sıkılaştırmanın daha erken bir dönemde gündeme gelebileceğini belirtti.
Küresel ekonomideki zayıf görünümün bir yandan dış talepteki toparlanmayı geciktirdiğini, diğer yandan da gelişmiş ülkelerin genişletici para politikalarını sürdürmelerine neden olarak sermaye akımlarını hızlandırdığını ve iç talepteki canlanmayı beslediğini anlatan Yılmaz, ''Önümüzdeki dönemde sermaye girişlerinin devam etmesi halinde iç ve dış talepteki ayrışmanın daha da belirgin hale gelme olasılığı bulunmaktadır'' dedi.
Bu duruma yönelik risklerin sınırlanması bakımından kısa vadeli faizler dışında ek politika araçlarına ihtiyaç duyulduğuna dikkati çeken Yılmaz, bu çerçevede önümüzdeki dönemde iç ve dış talep arasındaki ayrışmanın hızlı kredi genişlemesi ve cari dengedeki bozulmayla bir arada ortaya çıkarak finansal istikrara ilişkin kaygıları gündeme getirmesi halinde, para politikalarını oluştururken zorunlu karşılıklar ve likidite yönetimi gibi alternatif araçları daha etkin biçimde kullanabileceklerini kaydetti.
Son dönemde gıda ve emtia fiyatlarının hızlı bir artış eğilimi gösterdiğini belirten Yılmaz, toplam talebin henüz enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturacak düzeye gelmemiş olması ve Türk Lirasının güçlü konumunun, gıda ve emtia fiyatlarındaki artışların temel mal ve hizmet fiyatları üzerindeki yansımalarını sınırladığını söyledi.
"POLİTİKA FAİZLERİNİ DAHA ERKEN ARTIRABİLİRİZ''
Yılmaz, gıda ve emtia fiyatlarındaki artışların uzun sürmesi halinde ikincil etkilerin ortaya çıkması riski bulunduğunu, önümüzdeki dönemde böyle bir riskin gerçekleşmesi ve fiyatlama davranışlarını bozarak orta vadeli enflasyon hedeflerine ulaşılmasını tehdit etmesi halinde politika faizlerini baz senaryoda öngördüklerinden daha erken artırmalarının söz konusu olabileceğini bildirdi.
Para politikası stratejilerini oluştururken maliye politikasına ilişkin gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceklerini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:
''Mevcut konjonktürde iç ve dış talep arasındaki ayrışmaya bağlı olarak artan cari açığın getirdiği risklerin sınırlanması bakımından kamu tasarruflarının artırılması, dolayısıyla mali disiplinin sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır. Güncellenen OVP'nin içerdiği orta vadeli perspektifi, bu yönde atılmış önemli bir adım olarak değerlendirmekteyiz. Bu bağlamda, enflasyon tahminlerimizi üretirken kamu harcamaları için OVP projeksiyonlarını esas almış, vergi ayarlamalarının ise enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu gerçekleşeceğini varsaymış bulunmaktayız. Mali duruşun bu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşumuzu güncellememiz söz konusu olabilecektir.''
Merkez Bankası Başkanı, önümüzdeki dönemde para politikasının fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine odaklanmaya devam edeceğini söyledi.
Yılmaz, orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin yerine getirilmesi ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesinin, ülkenin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı ve fiyat istikrarını destekleyeceğini, bu çerçevede OVP'nin ve AB'ye uyum ve yakınsama sürecinin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımların büyük önem taşıdığını vurguladı.