Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 56,20 | 0,99 | 292.240.000.000,00 |
ALBRK | 7,06 | -1,12 | 17.650.000.000,00 |
GARAN | 115,70 | 1,49 | 485.940.000.000,00 |
HALKB | 20,44 | 0,59 | 146.856.863.178,48 |
ICBCT | 16,22 | 4,04 | 13.949.200.000,00 |
ISCTR | 11,49 | 1,06 | 287.249.655.300,00 |
SKBNK | 4,69 | 1,30 | 11.725.000.000,00 |
TSKB | 11,42 | 0,53 | 31.976.000.000,00 |
VAKBN | 23,74 | -0,17 | 235.403.976.956,02 |
YKBNK | 27,56 | 0,73 | 232.800.733.387,04 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
SELMAN YAVUZ DEMİRÖZ - FINANSINGUNDEMI.COM / ÖZEL HABER
Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) eski Genel Direktörü Roberto Azevêdo, küresel ekonominin en hassas dönemlerinden birine tanıklık etmiş bir isim. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşlarının gölgesinde görev yapan Azevêdo, şimdi benzer ama daha sert bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu söylüyor: “Bu iki büyük güç arasındaki sarsıntılar, tüm dünyayı etkiliyor. Bence asıl mesele de bu.”
Finansingundemi.com’dan Selman Yavuz Demiröz’ün sorularını yanıtlayan Azevêdo, yalnızca ticaret savaşlarını değil, e-ticaret düzenlemelerinden yapay zekâya kadar uzanan geniş bir perspektifte değerlendirmelerde bulundu. İşte HUV paneli için İstanbul'a gelen Azevêdo’ya sorularımız ve yanıtları.
ABD-ÇİN GERİLİMİ TÜM DÜNYAYI ETKİLİYOR
- DTÖ’deki görev süreniz boyunca, ABD ile Çin arasında yükselen ticaret gerilimlerinin damgasını vurduğu kritik bir döneme tanıklık ettiniz. Bugün benzer, hatta belki daha da şiddetli bir tabloyla karşı karşıyayız. O dönemdeki tecrübelerinize dayanarak, bu iki büyük ekonomik güç arasındaki ticaret gerilimini azaltmak ve daha yapıcı bir diyalog ortamı oluşturmak için hangi somut adımları önerirsiniz?
- Evet, dediğiniz gibi bu gerilimler aslında yeni değil. ABD ve Çin uzun zamandır karşı karşıya geliyor. Özellikle ABD, Çin'in, ya da en azından Çin’in ekonomik modelinin, DTÖ kuralları tarafından tam olarak kapsanmadığını düşünüyor. ABD’ye göre, Çin’in ekonomisinin pek çok alanında devletin rolü olması, piyasa koşullarını bozmasına olanak tanıyor ve DTÖ kuralları bu durumu yeterince engellemiyor. Bu da Çin’i, ABD gibi kurallara daha sıkı uyan ülkelere karşı avantajlı bir konuma getiriyor.
Bunun kolay bir çözümü yok. ABD ve Çin'in ileriye gidebilmesi için birbirleriyle çok daha fazla konuşmaları gerekiyor. Temel sorunların ne olduğunu açıkça tartışmalı ve çözümler aramalılar. Ancak bu kolay olmayacak. Çünkü iki ülkenin ekonomik yapıları birbirinden farklı işliyor. Bazı benzerlikler var ama birçok asimetri de mevcut. Bu ülkeler bir araya gelip birbirlerini anlamaya çalışmadıkça, zorla bir çözüm dayatmak pek işe yaramaz. Bu da daha fazla gerilim, daha fazla bozulma ve daha fazla türbülans yaratır. Ve bu iki büyük güç arasındaki sarsıntılar, tüm dünyayı etkiliyor. Bence asıl mesele de bu.
ABD, geçmişte kendi kabul ettiği tarife sınırlarını değiştirmek istiyorsa, yine tüm üyelerle yeniden müzakere etmek zorunda. Bu da ABD’nin sistemle çok taraflı bir biçimde yaşadığı ciddi uyumsuzluklardan biri.
TRUMP DTÖ’DEN NE İSTİYOR?
- Aslında söyledikleriniz ikinci sorumla da bağlantılı. Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Donald Trump, “DTÖ ile düzgün bir ticaret yapmak imkânsız” dedi. Sizin döneminizde de Trump’ın DTÖ ile ilişkilerde sorun yaşadığına tanık olduk. Sizce ABD ve özellikle Trump DTÖ’nün işleyişinde ne tür köklü değişiklikler talep ediyor? Ve bu talepler neden karşılanmıyor?
- ABD’nin ve Başkan Trump’ın temel taleplerinden biri, tarifelerde eşit bir oyun alanı oluşturulması. Trump, sadece gelişmekte olanlar değil, gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere diğer ülkelerin, ABD’ye kıyasla daha yüksek tarifelere sahip olduğunu düşünüyor. AB ülkeleri ya da Japonya gibi ülkelerle ilgili olarak da bu tür şikayetleri var. Bazı durumlarda bu itiraz doğru, bazılarında değil. Ama bu tür asimetriler var ve ABD bunların düzeltilmesini istiyor.
Ama mesele sadece bu değil. ABD, ayrıca, DTÖ kapsamında geçmişte kabul ettiği tarife sınırlarının, Başkan Trump’ın canlandırmak ya da yeniden sanayileştirmek istediği bazı ekonomik sektörleri korumak için yeterli olmadığını düşünüyor. Bu nedenle daha yüksek tarifelere ihtiyaç duyduğunu savunuyor.
Özetle, hem eşit şartlar istiyorlar hem de sanayiyi koruyacak daha yüksek tarifelere olanak tanınmasını talep ediyorlar. Ancak bunların her biri, yalnızca bir ya da iki ülkeyle değil, tüm üyelerle müzakere edilmesini gerektiriyor. Ve bu da kolay değil. ABD, geçmişte kendi kabul ettiği tarife sınırlarını değiştirmek istiyorsa, yine tüm üyelerle yeniden müzakere etmek zorunda. Bu da ABD’nin sistemle çok taraflı bir biçimde yaşadığı ciddi uyumsuzluklardan biri.
DTÖ’DE DEVLETLERİ AYNI MASAYA OTURTMAK KOLAY DEĞİL
- Görev süreniz boyunca e-ticaret düzenlemeleri sürecine liderlik ettiniz. DTÖ’de bu süreçteki rolünüz neydi?
- Genel direktör olarak seçildiğimde hâlâ Doha Kalkınma Turu’nu ileriye taşımaya çalışıyorduk. Doha Turu 2001’de başlamıştı, ben 2013’te göreve başladım ve bu süreçte birçok konuda ilerleme sağlanamamıştı. İlk işim, hâlâ bu turu tamamlamak için bir iştah olup olmadığını görmekti. Ancak kısa sürede anladım ki hem bu istek yoktu, hem de görüşmeler tamamlanmış olsa bile modern ekonominin birçok önemli unsuru bu süreçte yer almıyordu.
Örneğin dijital ekonomi... 2001’de internet henüz emekleme dönemindeydi. Ama 2013, 2015, 2016, 2017 yıllarında artık bu alana daha fazla odaklanmamız gerektiği açıktı. Aynı şekilde iklim, çevre, karbon salımı gibi konular da üyelerin gündeminde üst sıralardaydı ama müzakerelerde ele alınmıyordu. Bu nedenle bu alanlarda yeni bir diyalog başlatmak gerekiyordu.
Buenos Aires’teki Bakanlar Konferansı sırasında bu konular resmî müzakerelere dahil edilmedi, ama bu meseleleri konuşmak isteyen ülkeler arasında çok taraflı olmayan (plürilateral) bir anlayış geliştirdik. Böylece e-ticaret gibi konuları ele alacak bir çalışma grubu kuruldu. Bu bir müzakere değil, bir sohbetti. Başlangıçta çok faydalıydı ama sonra süreç hızla kötüleşti. Şu anda bu görüşmelerin anlamlı bir ilerleme kaydettiğini söylemek zor.
Siber güvenlik, çocukların korunması, internet üzerinden işlenen suçlar gibi konular görece daha net ve üzerinde çalışılması gereken alanlar. Ancak gizlilik, fikri mülkiyet hakları gibi daha karmaşık konular da var. Bu alanlarda derin bir tartışmaya ihtiyaç duyuluyor.
YAPAY ZEKÂ VE KÜRESEL REKABET: AVANTAJ KİMDE?
- Bu çalışmalarınızın da etkisiyle bugün dünya çapında internet üzerinden alışveriş yapabileceğimiz güvenli bir altyapıya kavuştuk. Şu anda ise yapay zekâ çağında yaşıyoruz. Sizce DTÖ’nün bu alandaki gelecekteki düzenlemeleri ne yönde olmalı?
- Bence yapay zekâ konusunda ilk olarak bu teknolojinin getirdiği fırsatlar ve riskler üzerine küresel bir tartışma yapılmalı. Nasıl kullanılabileceği ve dünya çapında nasıl uyumlu düzenlemeler getirilebileceği konuşulmalı. Şu anda birçok ülke bu tartışmayı bile başlatmadı. DTÖ ya da başka bir uluslararası kuruluş, böyle bir fikir boşluğunda çözüm üretemez. Kurumlar kendi başlarına bu çözümleri oluşturamaz; ülkeler bu çözümleri getirip birlikte tartışmalı.
Ama bu kolay olmayacak. Çünkü ülkeler içinde bile düzenleme konusunda çok farklı görüşler var. Siber güvenlik, çocukların korunması, internet üzerinden işlenen suçlar gibi konular görece daha net ve üzerinde çalışılması gereken alanlar. Ancak gizlilik, fikri mülkiyet hakları gibi daha karmaşık konular da var. Bu alanlarda derin bir tartışmaya ihtiyaç duyuluyor. Ama bence henüz oraya gelmedik. Önce ulusal düzeyde bu konuların ciddi biçimde tartışılması gerekiyor.
- Sizce bazı ülkeler bu yapay zekâ alanında rekabet avantajı elde etti mi? DTÖ bu konuda bir düzenleme getirmeli mi?
- Bu, düzenlemeden ne anladığınıza bağlı. Biraz önce bahsettiğim bazı alanlarda düzenleme şart: internet suçları, çocukların korunması, siber güvenlik gibi. Bu konularda hızlıca çalışmamız gerekiyor.
Rekabet avantajı konusuna gelirsek, bu büyük ölçüde yazılım ve donanım alanlarına dayanıyor. Donanım tarafında ABD çoğu ülkenin önünde; Çin ise arayı kapatmaya çalışıyor. Avrupa ise çip tedarik zincirinde önemli teknolojilere sahip. Yazılım alanında ABD önde görünüyor ama diğer ülkeler de hızlıca yetişmeye çalışıyor.
Bence yapay zekânın ticarileştirilmesi, yani şirketler için para kazandıracak bir alan haline gelmesi, en büyük soru işareti. Bu konuda hâlâ net cevaplar yok. Ancak tekrar söylemek gerekirse, bu konuda ulusal düzeyde daha kapsamlı bir tartışma başlamadan uluslararası düzeyde anlamlı görüşmeler ya da müzakereler beklemek zor.
ROBERTO AZEVÊDO KİMDİR?
2013 ile 2020 yılları arasında Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Genel Direktörlüğünü yürüten Azevêdo, ülkeler arası ticaretin kurallarını şekillendiren önemli müzakerelere liderlik etti, kritik anlaşmaların hayata geçmesine katkı sağladı. DTÖ’den ayrıldıktan sonra özel sektöre adım atan Azevêdo, PepsiCo’da üst düzey yöneticilik yaptı. Bugün ise yeşil ekonomiyi destekleyen projelere odaklanıyor ve uluslararası alanda danışmanlık yapmayı sürdürüyor.
Boris Johnson finansingundemi.com’a konuştu: İngiltere kısır döngüde
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.