BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 67,70 -0,37 352.040.000.000,00
ALBRK 8,23 1,48 20.575.000.000,00
GARAN 137,30 0,66 576.660.000.000,00
HALKB 25,88 -1,22 185.942.055.726,96
ICBCT 16,02 -1,72 13.777.200.000,00
ISCTR 14,03 1,52 350.749.579.100,00
SKBNK 6,76 -1,31 16.900.000.000,00
TSKB 12,88 -0,16 36.064.000.000,00
VAKBN 27,26 -0,22 270.308.020.716,98
YKBNK 32,34 1,32 273.177.638.524,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaDoları olana kötü haber----

Doları olana kötü haber

Doları olana kötü haber
27 Eylül 2010 - 21:32 www.finansingundemi.com

Değerli TL tartışması hükümet ve ihracatçı tarafında bir dargın bir barışık ancak çözümsüz sorun olmaya devam ediyor

Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası'nın dövİz rezervlerinin artıracağı açıklaması ve faiz oranlarında 25 baz puan indirim yapması ihracatçılar tarafından olumlu karşılandı. Ve hükümet ile ihracatçılar arasında sular durulur gibi oldu. Ancak Başbakan Erdoğan'ın "Değerli TL benim kişisel meselemdir. Ve değerli TL onurumuzdur" açıklamasına ihracatçı cephesinden yine şiddetli itirazlar geldi. Başbakan'ın açıklamasını "Hükümet bize üretim yapma ithalat yap" ve " Değerli TL onurumuz da bizim itibarımız ne olacak" diye yanıtlayan ihracatçı Çin'in Yuan'a müdahalesini örnek gösterdi. Ekonomistler, ihracatçının tüm itirazlarına rağmen TL'nin değerlenmesi konusunda geri adım atmayan hükümetin açıklamalarını ve kur-ihracat ilişkisini GAZETEPORT için değerlendirdi. "Hükümete hak vermek gerekir" Güldem Atabay, EkspresInvest Başekonomisti Kur meselesine ihracatçı açısından baktığımızda itirazlarını yadsımak mümkün değil. Değerli para sadece bizim sorunumuz değil. Japonya Merkez Bankası ve Çin'de kura müdahale ediyor.Ancak işin doğrusu şu ki Başbakan'a hak vermek gerekiyor. TL'nin değerli olup olmaması Başbakan'ın söylemleri ile olacak bir şey değil. Reel faiz yüzde sıfıra yakın iken, bölge ülkeri arasında güçlü bankacılık yapısı ile tek fon akışı alan ülke Türkiye. Dolayısı ile referandum sonrası istikrar havası, özel sektörün gücü, Mali Kural beklentisi Türkiye'yi yatırım yapılabilir ülke seviyesine yaklaştırdı. 2012' den itibaren bu fon akışının yani sıcak para akışının devam devam edeceğini tüm muhalefete rağmen TL'nin değerlenmeyi sürdüreceğini düşünüyorum. Global bir piyasada TL'nin etkilenmemesi gerçekçi görünmüyor.Kısa vade de TL hükümet ve ihracatçı istese de istemese de değerlenmeye devam edecek". İHRACATÇI HÜKÜMETLE MASAYA OTURMALI "İhracatçı kurun yarattığı olumsuzluklarını çözmek için üretim, işçilik maliyetleri ve vergi gibi konularda hükümeti ikna etmek için masaya oturmalı.Her ne kadar uzun vadede iç talebe bağlı büyüme cari açık endişesi ile birlikte üretim yapısında tahribata yol açsa da bu sorunların kısa vadede gündeme geleceğini düşünmüyoruz. Hükümet seçim takvimi açıkladı. Bu süre içinde böylesi önemli bir konu için hükümetin çaba göstermeyecektir. Hükümet FED kararı sonrası gelecek fon akışını önlemek istemiyor. Ve buna bağlı kararlar almaktan çekiniyor. Biz sadece sıcak para değil doğrudan yatırımlarda da artış bekliyoruz". "Kura müdahalede enflasyon tehlikesi" Erkin Işık, Fortis Bank CFA Yöneticisi "Kura bağlı sıkıntılar noktasında ihracatçı haklı. Bunu tersine çevirmek için tüm sistemi değiştirmek gerekir. Yani dalgalı kurdan çıkmak gibi . Ancak MB'nin böyle bir hareketi yok ve olmayacakta.Yani hükümet, MB ve ihracatçı arasındaki bu tartışmanın bir süre daha devam edeceğini düşünüyoruz. İhracatçı açısından sorun yaratsa bile kura müdahalenin enflasyon ve genel ekonomik pozisyon ile ilgili tehlikeler göze alınmayacak. Dolayısıyla hükümetin ve Merkez Bankası'nın kura yönelik kararını doğru kabul etmek gerekir. Onlar böylesi bir süreçte olması gerekeni yapıyor.Kriz sonrası gelişmekte olan ülkelere olan fon akışı varsa bu fırsat değerlendirilecektir." "Değerli TL ihracata engel değil" Veyis Fertekligil, T-Bank Başekonomisti "Psikoljik olarak bir ülke parasının değerinin fazla oynamaması tercih nedenidir ve sağlam bir paranız olduğu hissiyatını verir. Devamlı değer kaybeden bir para biriminin ise ihracatı olumlu etkilese bile, ülke ekonomisi açısından başka önemli zararları olabilir (geçmişte bunu çok yaşadık, devalüasyon- enflasyon sarmalı, ithalatın pahalılaşması, zamlar). Öncelikle ihracatın sadece kurdan etkilendiğini söylemek mümkün değil. Tabii ki ülke parasının değerinin düşük olması ihracatı olumlu etkileyebilir. Ancak bunun yanısıra kalite, verimlilik, girdi ve işgücü maliyetleri, inovasyon, teknolojik farklılık, rekabetçilik, ürün pazarlarına yakın olma ve yeni pazarlara açılma gibi birçok etken vardır. Sadece ülke parasının değerinin düşük olmasıyla ihracatı artıramazsınız. Son yıllarda olaukça değerlenmiş olan TL'ye rağmen ihracatımızın yıllardır artması da ihracatçılarımızın bu konuda ne kadar çok yol aldığını göstermekte. O zaman İsviçre'nin çok değerli parası ile hiç ihracat yapmaması gerekir. Çin, Hindistan gibi ülkelerle karşılaştırma yapmak yanlış olur, çünkü bu ülkelerde emek çok ucuz ve maliyetlerde çok düşük. KURLA İHRACATI ARTIRMAK BASİT BİR ANLAYIŞ İhracatçılarımızın devamlı kurla uğraşmak yerine enerji maliyetleri, hammadde ve girdi maliyetlerinin ucuzlaması, teknoloji ve kalite gelişimi gibi konulara daha çok yoğunlaşması lazım. Türkiye enerji konusunda en pahalı ülkelerden birisi burada yapılabilecekler var. Diğer taraftan başka bir konu Türk mallarının kalite, inovasyon, teknolojik gelişim gibi konularda da dünya pazarlarında ayırdedici özelliklere sahip olmaları lazım. Ayrıca rekabetçiliğe de önem verilmesi gerekiyor. Yani sadece döviz kurları etkeniyle ihracatın artacağını düşünmek biraz iyimser ve basite indirgeyen bir bakış. Bir de ihracatın ithalata bağımlılığı çok önemli bir sorun. İhracatçılarımızın ekonomi yönetimiyle birikte ithalata olan bağımlılıklarını azaltıcı önlemleri düşünmesi, bu konuda stratejiler geliştirmeye yoğunlaşmaları ülke ekonomisi açısından çok daha faydalı olacaktır diye düşünmekteyim. Yoksa ihracat artarken, ithalatın daha hızlı artmasının ülkenin katma değerine fazla katkısı olmamakta. "MERKEZ'E YÜKLENMEK YANLIŞ" Üzerinde tartışılması gereken önemli bir husus ta, TL'de değer kaybını sağlayabilmek için Merkez Bankası'nın daha fazla devreye girmesini istemek. Bence bu konuda bankanın çok üstüne gidilmekte. Bankanın döviz konusunda yapabilecekleri sınırlı. Zaten döviz alım ihaleleri düzenlemekte belki bunlar bir miktar artırabilir. Ama içinde bulunduğumuz dönemde tüm gelişmekte olan para birimleri konjonktürel olarak dolara ve diğer önemli para birimlerine karşı değer kazanıyor ve başta Brezilya olmak üzere tüm ülkeler bununla mücadede ediyor. Ancak bu yapılırken Merkez Bankası'nın ekonomi ve para politikalarını tamamıyla bozucu, keyfi birtakım hareketlerde bulunmasını beklemek anlamsız. Faiz oranları zaten şu anda çok düşük seviyede ve reel fazinin daha da aşağıya indirmek birçok açıdan tehlikeli olabilir. Diğer taraftan döviz rezervlerini 100 milyar doara da çıkarsanız TL'nin değerli olmasını önlemeniz zor olabilir. Merkez Bankası Başkanı'nın söylediği gibi. Ayrıca rezervleri artırmanın da bir maliyeti vardır. Sonuç olarak, bence TL'nin değeri üzerinde fazla spekülasyon yapılıyor ve Merkez Bankası'nın da üzerine haksızca gidiliyor. Tüm kesimlerin ekonominin ve para politikalarının işleyişi, para ve döviz politikaları, döviz rejimleri, dış ticaret ve pazarlama politikaları, Merkez Bankası Kanunu ve görevleri, Merkez Bankası-hükümet ilişkileri konusunda teorik olarak belki daha iyi bilgilendirilmeleri gerekir diye düşünmekteyim. "Karar ekonomik değil siyasi" Nurdan Toğuç, Ata Yatırım BaşEkonomisti "Bu kararın ekonomik değil siyasi olduğunu düşünüyorum.ABD , " Durumun iyi değil.Bu borcu birlikte paylaşacağız " diyor ve diğer dünya ekonomilerinde olduğu gibi Türkiye 'de hayır diyemiyor. ABD BEDELİ DÜNYAYA ÖDETİYOR ABD'ye bu anlamda kimse karşı çıkamıyor. Yuan'ın değerlenmesi konusunda Çin'i ihracatla korkuttu başarılı oldu.Dolayısıyla ABD devasa bütçe açığını bedelini tüm dünyaya ödetiyor. FED kararları Türkiye ekonomisinde önemli.Avrupa'dan da parasal genişlemeye dair sinyaller geliyor. Ve emtia fiyatları yükseliyor.Gelişmiş ülkelerde korumacılık artarken gelişmekte olan ülkelere olan baskı artıyor. Türkiye ABD ve Avrupa^'ya yönelik genişleme politikalarına bağlı olarak kararlar alıyor. Değerli TL'ye müdahale ile ilgili hracatçının beklentisi cevap bulmayacak bu nedenle. "İÇ TALEPLE BÜYÜME NEREYE KADAR? " Böylesi ekonomik konjonktürde ihracatçının rekabet koşullarının zorlaştırılması büyüme rakamlarını etkileyecektir. Önümüzdeki dönemde yurtdışı taleplerde düşüş yaşanması bekleniyor. Dolayısıyla bu büyüme rakamlarına da yansıyacak. İç talepe ve ithalatı bağlı bir büyüme ile Türkiye nereye kadar idare edecek? Bu sorunun cevaplanması gerekiyor. Haber Hatice Nazlı AYDOĞAN Gazeteport
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!