DOLARDAKİ BÜYÜK YANILGININ NEDENİ
Capital ve Ekonomist Dergilerinin Yayın Direktörü Rauf Ateş, hürriyet.com.tr'deki köşe yazısında dolardaki tahminlerin neden tutmadığını yazmış. İşte o yazı...
Dolardaki büyük yanılgının nedeni
Rauf Ateş
Çok sayıda uzman 2 TL ve üstünü beklerken, dolar 1.47lere kadar indi.
Daha önce yazmıştım. Birkaç ay önce konuştuğum bazı banka genel müdürleri, işadamı ve yöneticiler, 1.6 TLden aşağısı pek mümkün değil görüşünü savunuyorlardı. 1.5in altını ise aklına getirenlerin sayısı çok azdı.
Peki neden tahminler bu kadar isabetsiz oluyor? Milyarlarca doları yöneten bankacı ve iş insanları nerede hata yapıyorlar?
Doları tahmin neden zor?
Benim gördüğüm kadarıyla piyasayı analizde birkaç yöntem var. Birinci sırada Trend Takipçisi yer alıyor. Bu sınıftakiler, piyasalardaki trendin peşine takılıyor ve trend bozulana kadar o doğrultuda işlem yapıyor, tahminlerini de ona göre belirliyor. En kötü dönemde Trend takipçileri, doğal olarak takıldıkları akımın gereği TLnin daha da değer kaybedeceğine inanıyorlardı.
İkinci sırada Hedefçiler bulunuyor. Onlar da belli dönemler için hedef koyup, ona göre işlem yapıyorlar. Örneğin, dolar ya da borsanın, ağustos ayında ulaşacağı değeri tahmin edip, pozisyonlarını oluşturuyorlar. Bu gruptakiler geleceği bir şekilde içeren tahmin yapsalar bile, bulundukları dönemden çok fazla etkileniyorlar.
Tahmini en iyi yapanlar
Üçüncü grupta ise bence iyi tahmin yapanlar yer alıyor. Bunlar, geleceği, önce o günün koşullarını tahmin ederek algılamaya çalışıyorlar. Örneğin, 2009 sonunda dünyanın, Türk ekonomisinin, piyasaların nasıl bir yapıda olacağını analiz ediyorlar. Ardından da böyle bir ortamda TL/dolar paritesinin yönünü ortaya koyuyorlar.
Böyle bakınca, tahmin yaptığınız dönemdeki krizin ateşinden arınıyor, eğer düzelme bekliyorsanız, onun etkilerini de yansıtabiliyorsunuz. Dolar, krizin en derin zamanında 1.75leri aşmıştı. Tavanın burası olduğu kesinleşti.
İhracatçıların beklentisi boşuna mı?
Şimdi 1.47nin altına kadar indi. Örneğin, 2010 ve 2011de Türkiye yüzde 5 ve üzerinde büyüyecekse, dışarıdan sermaye girişi olacak ve TL güçlenecekse, TLnin 1.50lerde kalması mümkün mü? Bence değil⦠eğer dünya normalleşmeye yönelir ve Türkiye yeniden büyüme sürecine girerse, TLyi 1.40ların altında görmek sürpriz olmayacak.
Belki önümüzdeki günlerde dolar, TL karşısında değer kazanacak. Ama ben ihracatçıları okuyorum. 1.6 dolar olması gerek tarzında açıklamaları var. İyi diyorlar da⦠Yüzyılın krizinde 1.7lerde duran TLyi, hangi güç 1.6larda tutabilecek, onu da ben merak ediyorum.
KURUŞLUK HİSSE SAYISINDAKİ AZALMA ÖNEMLİ
Piyasalardaki canlılığın göstergelerinden biri de borsalarda nominal değerin, yani 1 TL ya da 1 doların altındaki hisse sayılarıdır. Bu barajın altındaki hisse sayısının azalması, işlerin yoluna dönmeye yüz tuttuğunu da gösterir.
Krizin en derin olduğu dönemlerde New York Borsası ve Nasdaqda 1 doların altına inen hisse sayısı 548e ulaşmıştı. Bu 2007deki 69 sayısına göre gerçekten büyük bir artışı ifade ediyordu. Neredeyse 8 katlık artışâ¦ Şimdi ise sayı yarı yarıya azaldı.
Büyük krizden İMKB de ciddi şekilde etkilendi. Endeks 56.000 düzeyinden 21.000lere kadar düştü. Bazı şirketlerin değerleri alt üst oldu, bir bölümü ciddi hasar aldı.
İMKBnin kuruşlu hisseleri
Bu arada kuruşluk hisse sayısı 2007deki 36 adetten 2008 yılı sonunda 139a ulaştı. Çok sayıda şirket hissesi, defter değerlerinin çok çok altındaki bedellerden işlem gördü.
Mart ayında başlayan yükseliş, bu kapsamdaki hisselerin yaralarını sarmaya yetti. Bazı hisseler 40-60 kuruş gibi düzeylerden, birkaç kat artıp, 1 TL ve üstü değerlere ulaştılar.
Temmuz 2009 sonu itibariyle yaptığım hesaplamada kuruşluk hisse senedi sayısının 75e gerilediğini saptadım. Tahminim, bu sayısının yıl sonunda yarı yarıya azalacağı yönünde⦠Böylece, İMKBnin kuruşluk hisse nüfusu da mevsim normallerine, kriz öncesi düzeylerine dönmüş olacak.
Bu arada ilgililer için bir not: ABDde 1 doların altına inen şirketler için belli süreler tanınıyor. Bu sürede 1 doların üstüne çıkmazsa, borsa kotundan çıkarılıyor. Bildiğim kadarıyla kriz döneminde bu tip şirketlere ek süre tanınmıştı. New York Borsasından aldığım bilgiye göre, 1995 yılından bu yana borsa kotundan çıkarılan şirket sayısı 7 bin 500ü bulmuş. Bunların bir bölümünün ihlaller olduğunu da hatırlatmakta yarar var.
SEYAHAT ACENTESİ SAYISI SON 5 YILDA ÇOK ARTMIŞ
Geçen hafta bankaların seyahat acentelerine rakip olduklarını, verdikleri bilet sayısının yılda 2.5 milyona ulaştıklarını yazmış, Acenteler kapanıyor uyarısında bulunmuştum.
Bu saptamayı da çok sayıda acente sahibi ve yöneticisinden aldığım görüş ile bilgilere dayandırmıştım. Hepsi oldukça şikayetçiler idi.
Ancak, hafta sonu TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) Başkanı Başaran Ulusoydan açıklama aldım. Acentelerin tam tersine bilgiler veriyor, Azalma yok, artış var görüşünün altını, rakamlar vererek çiziyor.
Acente sektörünün en üst kurumu olan TÜRSABın başkanının bilgilerinin daha gerçekçi olduğunu düşünüyor ve paylaştığı bilgileri ana hatlarıyla aktarıyorum:
1. Türkiyede merkez ve şubeleriyle birlikte toplam acente sayısı 2000 yılında 4 bin 354 idi. Bu sayı 2005 yılında 4 bin 878ye, 30 Temmuz 2009da ise 5 bin 932ye ulaştı.
2. IATA üyesi olan acente sayısı 1988 yılında 90 iken, bu sayı 2007de 430a, 2008 yılında ise 446ya yükseldi. 2009 yılı itibariyle IATA belgeli acente sayısı 452dir.
3. Görüldüğü gibi acente ve IATA üyesi seyahat acentelerinin sayısında düşüş değil, artış gözlenmektedir.
Başaran Ulusoyun itirazı acente sayısına⦠Ancak, ücretsiz bilet etkisi ve yarattığı olumsuz ciroya değinmemiş. Ben o yazımda acentelerden kaynaklanan kayıbın 37.5 milyon TLyi bulduğuna dikkat çekmiştim. Şimdi değilse bile bunun etkileri gelecekte görülecektir.