Brezilya'nın performansı herkesi şaşırtı
Goldman Sachs ekonomistleri 2003 yılında Brezilya'yı, dünyaya gelecekte hakim olacak diğer üç büyük ülke olan Rusya, Hindistan ve Çin ile aynı gruba (BRIC) dahil etmesi o dönemde tepkiler alırken, bu ülke gösterdiği performans ile bunu ne kadar hak ettiğini gösterdi.
The Economist'te yer alan bir analizde, düşük büyüme performansı, finansal krizden kolayca etkilenebilecek ekonomisi, politik olarak sürekli karışıklık içinde olması ve potansiyelini har vurup harman savurma konusunda sonu gelmeyen kapasiteye sahip olması, bu ülkenin diğer gelecek vaat eden ülkeler arasında yeri olmadığı fikrini ortaya çıkardığını ancak son gelişmelerin bunun tersini ispatladığına işaret edildi.
The Economist, Çin her ne kadar dünyanın resesyondan çıkması için bayrağı elinde tutsa da Brezilya'nın da bu yarışta ön sıralarda olduğunun altını çizerek, bu ülkenin küresel finansal krizden etkilenmekten kaçamasa da, Latin Amerika ülkesinin bu durumdan en son etkilen ve ilk çıkan ülke olduğunu savundu.
BÜYÜME ORANI ARTACAK
Brezilya'nın ekonomisi eskiden olduğu gibi yine yüzde 5 oranında büyüme yakalarken, Asya ülkelerinin bu ülke topraklarında yetişen gıda ürünleri ve minerallere açlığının devamı ile birlikte denizdeki yeni kuyularından çıkan petrolün bu büyümeyi daha da hızlandıracağı ifade edildi.
Her ne kadar geleceğe yönelik öngörülerde bulunanların görüşleri arasında farklılıklara bulunsa da ülkenin 2014 yılından sonraki 10 yıl içinde İngiltere ve Fransa'yı geride bırakarak dünyanın beşinci büyük ekonomisi olacağı da hakim görüş.
DİĞER ÜSTÜNLÜKLERİ
Ülke bu ekonomik başarısını yanı sıra diğer BRIC ülkelerine göre farklı alanlarda da daha önde. Brezilya, Çin'den farklı olarak demokrasi ile yönetilirken, Hindistan gibi etnik sorunlar ile boğuşmuyor ve komşularıyla da ne etnik ne de dini sorunlar yaşıyor. Brezilya'nın, Rusya'ya göre üstünlüğü ise bu ülkeye oranla daha çok petrol ve silah ihraç edip, yabancı yatırımcılara daha saygılı olması.
Luiz Inácio Lula da Silva önderliğinde Brezilya, ülkede sosyal sınıflar arasındaki uçurum da azaltıldı. The Economist, sosyal politika ve iç tüketimin artırılması konularında gelişmekte olan ülkelerin bu ülkeden öğrenmesi gereken çok şey olduğunun da altını çizdi. Dergi, ülkenin dünya arenasına bir anda giriş yaptığını belirtirken, 2014 yılında yine bu ülkede düzenlenecek olan Dünya Kupası'nın ardından, 2016 Olimpiyatları'nın da Rio de Jenario'ya verilmiş olmasının bunun sembolik göstergesi olduğunu vurguladı.
Brezilya elbette bu noktaya bir anda gelmedi, ülkede 1990'lı yıllarda atılan ilk adımlarda öncelik ekonomiye verilerek, enflasyonu düşürme ve yerel ve federal yönetimlerin borçlarını azaltması için yasa çıkarılması gibi kritik kararlar alındı. Merkez Bankası'na özerklik tanınarak, bankaların tıpkı ABD ve İngiltere'de olduğu gibi aşırı riskli işlemlerden uzak tutulmasının yolu açıldı.
YANLIŞLAR DA YAPILIYOR
Bu kadar başarısına rağmen Brezilya'nın yaptığı yanlışlarda da var. Yapılan yanlışlar arasında, hükümetin yaptığı harcamaların ekonomiden daha hızlı artmasına rağmen hem özel sektör hem de kamu tarafından yapılan yatırımların hala düşük düzeyde kalması başı çekiyor.
Analizde, nasıl ki bundan önce bu ülkeyi küçümsemek bir hata olduysa, yaptığı yanlışları küçümsemenin de benzer bir hataya yol açabileceği uyarısı yapıldı. Harcamalar yanlış yerlere yapılırken, Eylül 2008'den beri kamu ücretlerindeki artış yüzde 13'ü bulmuş durumda. Ülkede genç nüfusun yoğunluğuna rağmen sosyal güvenlik harcamalarının aynı dönemde yüzde 7 oranında artması da yine yapılan hatalar arasında bulunuyor.
Bunun yanı sıra ülkenin para birimi realin geçtiğimiz aralıktan beri yaklaşık yüzde 50 oranında değer kazanması da ihracatçıları zor durumda bırakıyor. Yönetim her ne kadar bu sorunun üstesinden gelmek için ülkeye giren kısa vadeli sermaye üzerinde vergi uygulasa da, özellikle petrol fiyatlarında artışın başlaması ile bu önlemin yetersiz olacağı öngörülüyor.
Lula'nın bu durumda çözüm olarak sunduğu teklifte ise yerli sanayiye ağırlık verilerek, özellikle petrol endüstrisinin ihtiyacı olan borudan, gemiye geniş yelpazedeki ürünün ülke içerisinde üretilmesi.
KİBRİNİ BİR KENARA BIRAKMALI
Dergide Brezilya'nın karşı karşıya olduğu en büyük tehlikenin ise bu gelişmelerden sonra ülkenin pençesine düşeceği kibir belasının olabileceğine değinildi. Economist, her ne kadar Lula ülkesinin saygı görmeyi hak ettiği söylemine destek olsa da, Devlet Başkanı'nın ülkenin yakaladığı bu başarıda, o yönetimdeyken yaşanan emtia balonu ve ondan önce yönetimde bulunan Fernando Henrique Cardoso'nun büyüme için gerekli ortamı yaratmış olmasının etkilerini göz ardı etmemesi hatırlatmasında bulundu.
The Economist, dünyanın artık daha zor dönemlerden geçtiğini ve bu yüzde Lula'nın yerine gelecek olan yeni Devlet Başkanı'nın, Lula'nın görmezden geldiği sorunlarla uğraşmak zorunda kalacağını da belirtti.
Analizin sonunda, her şeye rağmen Brezilya'nın kalkınmasının reform ve demokratik bir uzlaşma yaratarak sağlanması nedeniyle tüm saygı ifadelerini hak ettiğini vurgulanarak, keşke Çin için de aynı ifadenin kullanılabilmiş olsaydı denildi.