Borsada satış devam edecek mi?
Geçen yıl mart ayında toparlanmaya başlayan İMKB endeksi, bir yılda 3 kata yakın bir yükseliş kaydederken krizden çıkan borsaların ilk sıralarına yerleşmişti
Kredi derecelendirme kuruluşları neredeyse tüm ülkelerde not indirimine giderken Türkiye'nin notunu artırdı. Üstelik IMF ile yeni bir stand-by imzalanmadığı halde.
Yabancı yatırımcılar, çatırdayan Avrupa ekonomilerinin aksine, henüz IMF ile bir anlaşma olmamasına rağmen Türkiye'ye güvenlerini sürdürdü. Ancak geçen hafta kurumlararası gerginliklerin artması ve bunu medyanın sunuş biçiminin etkisiyle işler tersine döndü. Aslında 2006, 2007 ve son olarak 2008 yılında buna benzer gerginliklerle Borsa büyük kayıplarla karşılaşmıştı. Nisan 2006'da Danıştay cinayeti sonrası yargı-hükümet arasında yaşanan gerginlik Borsa'da yüzde 30'luk bir kayba yol açmıştı. 2007'de Genelkurmay'ın internet sitesindeki gece yarısı bildirisi iki günde yüzde 15 kaybettirmişti. 2008'de kapatma davasının açılması haberiyle bir günlük kayıp yüzde 15'leri bulmuştu.
2009 yılında sakin bir siyasi gündemden olumlu etkilenen Borsa tüm yıl en fazla kazandıran borsaların başında geliyordu. Siyasi gerilimin tırmanmasıyla geçen hafta içinde yine yüzde 15'lere varan kayıplar yaşandı.
Kapatma davası korkusu, erken seçim söylentileri panik satışları körükledi. Hatta daha sakin gözüken yabancı yatırım bankaları, raporlarında makro verilerin toparlanmasına ve şirket karlarının iyi gelmesine karşın artan siyasi riskleri öne sürerek Türkiye'deki ağırlıklarını azaltma, Güney Afrika gibi ülkelerde ağırlıklarını artırma kararı aldı. Belki bu gelişmeler General Elektric'in çok karlı durumda olduğu Garanti Bankası'ndan çıkma kararında da etkili olmuş olabilir.
Ancak son duruma makro açıdan baktığımızda, bu yaşananların, normalleşmeye gidilen bir sürecin sancıları olduğunu düşünüyorum. Yatırımcılar zaman zaman böylesi durumlarda paniğe kapılsalar da uzun vadeli perspektiflerde Türkiye'nin iyi yolda olduğunu bilmeliler.
Önümüzdeki haftalarda yargı-hükümet gerginliği bahane edilerek satış baskısı, endeksin yükselme potansiyelini sınırlayacaktır. Yurtdışı borsalar şu an için dengeli gözüküyor. Gerilimi azaltacak her girişim ve açıklama ise tepki yükselişinin devamını sağlayacaktır. Özellikle AK Parti'ye kapatma davası açılma korkusunun piyasalar üzerinde etkisi oldukça büyük. Bu açıdan Yargıtay Başsavcısı'nın geçen hafta yaptığı açıklamaların piyasaları rahatlattığını söyleyebiliriz.
Yargı reformu ile ilgili gelişmeler önümüzdeki hafta da gündemdeki yerini koruyabilir. Piyasalar artan gerilimin azalması durumunda kayıpların bir kısmını geri alacaklardır.
Yükseliş durumunda, iyi bilanço açıklayacak şirketler başta olmak üzere, beklentili hisselere doğru geçişlerin başlayacağını göreceğiz. Cuma günü morallerin biraz düzelmesiyle dövizin ateşinin düşmesi Borsa'yı da yukarı taşımıştı. Önümüzdeki hafta gerek yurtdışı borsalarının durumu gerekse siyasetteki anlık gelişmeler fiyatlarda etkili olacaktır.
Borsa'ya dönersek, yatırımcıların 2009 yılı 12 aylık bilanço karlarını takip edecekleri ve hisse seçimlerini belirleyecekleri bir süreç başlıyor. Bir yandan endeksteki gelişmeler takip edilirken, diğer yandan da bilanço beklentileri hisse bazında ayrışmaları gündeme getirecektir.
Yüksek sermaye artışı beklentisinin yanı sıra yüksek temettü veren şirketler nisan ayı başına kadar belli olacak. Ardından mayıs ayında 2010 yılının ilk çeyrek sonuçları ortaya konacak. Bakalım gerginliğin olumsuz etkilediği Borsa'da toparlanmalar belirli hisselerle mi sınırlı kalacak? Yabancının şimdilik ağırlığını azaltma çabası içinde olmayacağını, yeni gelişmeleri bekleyeceğini tahmin ediyorum.
Dolar, son 9 yılda TL karşısında 6 kez atak yaptı
Uzun vadede, gelişmiş ülke para birimlerinin, gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı değerlenme ihtimalini zayıf görmekle birlikte, 2010'da ABD Doları'nın değer kazanma potansiyelinin yerel para birimlerini etkileyebileceğini düşünüyorum. Geçen hafta Türkiye'de gerilimin yükselmesi, bir süredir yerinde sayan doları 1,558 TL'ye sıçrattı. Aslında bu hareketi gecikmiş bir yükseliş olarak da değerlendirebiliriz. Zira dolar aralık ayından bu yana uluslararası piyasalarda değer kazanıyordu. Euro'ya karşı son 9 ayın en değerli noktasına ulaşarak 1,34 seviyesini test etmişti. Siyasî gerilimin tırmanmaya başlamasının ardından dolar, TL karşısında geciken yükselişine başlayarak cuma günü 1,558'i gördü. Gerilimin azalması ve açıklanan ABD konut satış verilerinin beklentilerden kötü gelmesinin ardından doların uluslararası piyasalarda değer kaybetmeye başlaması, yükselen ateşi bir miktar söndürdü. Gelelim dolar ve TL'nin 2010 yılındaki durumuna. ABD Doları son 9 yılda TL'ye karşı 6 büyük atak yaptı. Ama hiçbirisinde zirvede fazla kalmadı. İşaretler, yıl içinde böylesi bir atağın yaşanacağı yönünde. Güven vermeyen Avrupa ekonomilerindeki çıkmazlar ve sıkılaştırma politikalarının başlayabileceği sinyallerinin hızlanmasıyla bu yıl içinde doların yerel para birimleri karşısında kısa bir süre için de olsa zirve yapması kaçınılmaz.
SELİM IŞIKLAR-ZAMAN