BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,70 1,31 362.440.000.000,00
GARAN 137,40 1,33 577.080.000.000,00
HALKB 26,76 -0,59 192.264.660.403,92
ICBCT 15,67 0,64 13.476.200.000,00
ISCTR 14,11 1,73 352.749.576.700,00
SKBNK 6,94 -3,61 17.350.000.000,00
TSKB 13,17 1,31 36.876.000.000,00
VAKBN 27,60 0,44 273.679.434.034,80
YKBNK 32,08 0,63 270.981.405.190,72

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaBorsada dip seviyesi neresi?----

Borsada dip seviyesi neresi?

Borsada dip seviyesi neresi?
28 Ağustos 2011 - 02:00 www.finansingundemi.com

FED Başkanı özetle ekonomideki büyümenin ve istihdamın hâlâ istenilen şekilde gitmediği vurgusunu yaptı.

ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke'nin merakla beklenen ve üçüncü niceliksel gevşemeyi ilan edebileceği beklenen konuşması sonrası dış piyasalar önce sert aşağı daha sonra sert yukarı tepkiler verdi.
FED Başkanı özetle ekonomideki büyümenin ve istihdamın hâlâ istenilen şekilde gitmediği vurgusunu yaptı. FED'in önümüzdeki süreçte daha güçlü silahlarının bulunduğunu ve 20 Eylül'deki toplantıda bazı önemli kararlar alabileceğinin sinyalini verdi. Kimilerine göre beklenen bir açıklamaydı ve piyasaları hayal kırıklığına uğrattı. Kimilerine göre ise zaman kazanma piyasaları beklentide tutma çabası içinde yapılan bir konuşmaydı. Zira geçen yıl yine aynı küçük kasabada Bernanke 600 milyar dolarlık tahvil alım programını açıklamış ve piyasalarda malum gelişmelere yol açan süreci hızlandıran bir süreci hazırlamıştı. ABD Doları dünyada değer kaybetmiş, altın ve petrol başta olmak üzere emtia piyasalarında yüzyılın yükselişleri gerçekleşmişti. Ekonomide büyüme ve istihdamda istenilen seviyeye ulaşılamamıştı.
Bu bakımdan yeni bir tahvil alım programını içeren üçüncü niceliksel gevşeme belki kısa sürede finansal piyasalardaki kaygıları giderir ama orta vadede daha büyük bir sert dalgaya neden olabilir. Bernanke elindeki silahların altın ve petrol başta olmak üzere emtia balonu oluşturmaktan başka işe yaramadığını, artık dünyanın FED'den ibaret olmadığı bir sürece doğru hızla gidildiğinin farkında olmalı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın eski Başkanı Durmuş Yılmaz, önceki gün katıldığı bir toplantıda bana göre altı çizilecek çok önemli açıklamalar yaptı. Bazı gazeteler eski başkan uyardı şeklinde başlıklar attı ama özünde çok önemli bazı tespitler yaptı. Durmuş Yılmaz, 2008-2009 yılındaki kriz bizim krizimiz değildi, yaşanmakta olan Batı kaynaklı borç krizinin de bizim krizimiz olmadığının altını çizdi. Dünyanın ABD ve Avrupa bölgesinin karşı karşıya kaldığı kamu maliyesi sorunları, Japonya'daki deprem, ABD'nin notunun indirilmesi bu sorunlara ilişkin çözümlerin hâlâ ortaya konulamaması, artan risk primleri, Ortadoğu ve Afrika'daki kargaşanın risk iştahını azalttığını vurgulayarak önümüzdeki dönemde benzer dalgalanmaların daha büyüğünün önlemler alınmazsa yaşanabileceğini de eklemiş. Dikkat çekici bölüm ise bizim piyasalarımızın temmuz ve ağustos ayında yaşadığı gelişmelerle ilgili yaptığı eleştiride yer alıyor. Eski başkan, Türkiye'nin kamu maliyesinin ve bankacılık sisteminin güçlü olduğu ve cari açık haricinde Türkiye'nin başarılı olduğunu ve bundan gurur duyulması gerektiğini söylerken bazı siyasilere de 12 Haziran genel seçimlerinden sonra verilen demeçlerin yanı sıra söylenenlerin ortamı bozduğu eleştirilerinde bulundu. Merkez Bankası eski Başkanı piyasalar ve ekonomi ile ilgili açıklamalar yapılırken hassas olunması gerektiğini 'gerçekçi olalım, doğruyu söyleyelim' derken üsluba dikkat edilmesini önerdi. "Aynı doğruyu farklı kelimelerle söylerseniz farklı etkiler yapabilirsiniz. Her gün kriz kriz derseniz olmayan krizi meydana getirirsiniz." diyen Başkan'a katılmamak mümkün değil. "Mütevazı olalım, korkuyla umut arasında bir yerlerde olalım." sözleri dünyanın içinde bulunduğu belirsizlik ortamına Türkiye'nin ihtiyatlı ama aşırı korkularla yaklaşmaması anlamını taşıyor.
BORSA 48 BİN-58 BİN ARALIĞINDA HAREKET EDECEK
Önümüzdeki hafta Ramazan Bayramı tatili sebebiyle Borsa pazartesi yarım gün ve cuma ise tam gün açık olacak. Gözlemlediğim iki konu var: Birincisi şirketlerin 2011 ilk yarısında göstermiş oldukları müthiş performans. Sanayi şirketleri 2011 yılının ilk yarısında geçen yıla göre ciddi kâr artışları sağlamışlar. Eğer bankalar bu performansa ayak uydurabilirse sene sonu fiyat kazanç oranlarında ve defter değerlerinde çok olumlu gelişmeler olabilir. Teknik analiz verilerine göre dünyada ve Türkiye'nin yaşadığı türbülans önemli ölçüde kayıplar verse de en fazla kayıp şu an için İMKB'de yaşanmış durumda. Bu açıdan bakıldığında dip seviyesi olarak bir nokta belirlemesek de düşüşlerin fırsat olduğu bir sürece daha yakın olduğumuzu söyleyebilirim. Endeks 70 bin- 58 bin bandında uzun süre hareket etmişti. Şimdi de 48 bin-58 bin aralığında hareket ediyor. Bu bantta yukarı mı yoksa aşağı mı kırılacak, bunun cevabı çok önemli ama büyük yükselişler büyük düşüşler sonrası başlar, tezimizin gerçekleşmesi için henüz erken.
Libya'daki durum, petrol fiyatını neden düşürmedi?
Birçokları halen altın ve petrol fiyatlarındaki yükselişi savaşlara bağlıyor. Aslında durum sanıldığı kadar buna bağlı değil. ABD'nin önde gelen bir yatırım bankası analisti Libya'daki karışıklığın petrol fiyatlarını 200 dolara kadar tırmandıracağının bir analizini yaparken Libya petrolünün üretimdeki payını biraz abartarak bu spekülatif harekete çanak tutmuştu.
Sonrasında ne oldu savaş çıktı. Ne petrol kuyusu yandı ne de Libya petrolünün sevkiyatının genel petrol arzına etkisi oldu. Petrol fiyatlarını gerçek talep değil elektronik tahta sistemi yükseltti. Zira artık savaşlar ve askeri operasyonlar ne altını ne de petrolün trendini gerçekte etkilemiyorlar. Çin ve Hindistan gibi son 10 yılda muazzam ölçüde büyüyen iki dev ve onların önünü bu şekilde kesmeye ya da onların kısa sürede elde ettikleri zenginlikleri yüksek emtia fiyatlarıyla almaya çalışan bir sistem söz konusu. Bilgisayar ortamında bir tuşla altın veya petrol ya da diğer emtialara fiziksel bir talep olmadığı zamanlarda bile spekülatif alımlarla rekor üstüne rekor kırdırılabiliyor. En son geçen hafta altın fiyatları önce 1912 dolara daha sonra 1.703 dolara kadar geriledi. Ama Jackson Hole'ün konuşmasından (ne anladılarsa) sonra altın 1.820 dolara kadar tırmandı. Sözün özü; ne altın ne de petrol artık savaş sebebiyle yükseliyor. Parasal sisteme olan güvensizlik, mega spekülatör saldırıları, siyasi zayıflıklar ve Çin etkisi 1998'de 9 dolara kadar gerileyen petrolü 120 dolara, 250 dolara gerileyen altını ise 2.000 dolara taşıdı. Diğer emtialardan bahsetmiyorum bile. Selim Işıklar/ZAMAN

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!