Borsa ralliye ara verdi, hedef 75 bin

Referandum öncesi ve sonrası yaşanan alımlarla son iki ayda endeks yüzde 18 yükselirken 55 bin puandan 64,897 puana ulaşarak yeni bir rekor kırdı. Bu iyimser havada tahvil ve bono piyasası ile Borsa cephesinde çarşamba gününe kadar yabancı alımlarının sürdüğü görüldü. Çarşamba günü ise banka hisselerindeki satışa yol açan bazı gelişmeler yaşandı. Sabah saatlerinde Merkez Bankası'nın para politikası krizden çıkış stratejileri doğrultusunda yabancı para ve Türk Lirası zorunlu karşılık oranlarını artırması Borsa'da ve tahvil piyasasında bir miktar satış getirdi. Bir anlamda piyasalarda kar realizasyonları yaşandı. Dış borsaların yüzde 2'ye varan yükselişler yaşadığı cuma günü ise Borsa'nın satıcılı bir görünüme girerek yükselişlerde zayıf kaldığını ve banka hisselerindeki satışların devam ettiğini gözlemledik. Ayrıca İMKB'nin ekim ayında yeni kuralları devreye koyacak olması, belirsizliklerden uzak durmak isteyen yatırımcıların satışları da etkili olmuş olabilir. Genel seçimlere kadar 70-75 bin puanı hedefleyen Borsa'nın bir soluk alması ve yeni bir denge kurmak için ralliye ara vermesi sürpriz sayılmamalı. Türkiye'de son dönemlerde mali kural, cari açık ve döviz kuru ile ilgili tartışmalar yaşanıyor. Mali kural belli ki başka bir bahara kaldı. Ancak ihracatçıların kurlarla ilgili şikayeti devam ediyor. Tartışmanın odağında Merkez Bankası var, ihracatçılar Merkez Bankası'nın döviz politikasını eleştirirken, buna karşılık Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da hafta içinde bazı açıklamalar yaptı. Dış Ticaret'ten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da son dönemlerde etkili biçimde Merkez Bankası'nı bu konuda eleştiriyor. Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ASİAD) düzenlediği toplantıda yine bu konu vardı. Sayın Bakan, Merkez Bankası'nın daha fazla etkili olmasını istiyor. Merkez Bankası Başkanı'nın önceki günlerde dillendirdiği '120 milyar dolar da alsak döviz kurları artmayabilir' sözlerini doğru bulmuyor. Kendisiyle yaptığımız sohbette 'Dalgalı kur rejimiyle ilgili bir tartışma var mı? şeklindeki soruma, "Kesinlikle dalgalı kurdan yanayız ve bunu tartışmıyoruz. Ancak Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini artırması ve cesaretli bir şekilde faiz indirimlerini sürdürmesi gerekir." şeklinde cevap verdi. Bu tartışmalar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Benim görüşüm, döviz kur rejiminde herhangi bir değişiklik olmadığı sürece; dünyada döviz likiditesinin bol olduğu bir dönemde kurların düşük seviyelerde kalması kaçınılmaz olacaktır. Hükümete bu konuda düşen görev ise ihracat pazarlarının çoğaltılmasında daha aktif bir dış politika, ihracatçılara vergisel avantajlar, dış ticaret ve turizmi canlandıracak büyük liman ve limanlar yanında organize sanayi bölgeleri teşvik etmek olacaktır. 2007'de demokrasideki açık cari açıktan tehlikeli demiştik. Referandum sonrası ise 'Büyüme mi, cari açık mı önemli?' tartışmalarına giriyoruz. Euro'daki hızlı yükseliş geçici mi? ABD Merkez Bankası FED'in daha fazla tahvil alacağı sinyalini verdiği salı günkü toplantısının ardından Euro, dolar karşısında yüzde 3,38 yükselirken parite 1,3495'e kadar çıktı. 16 Nisan'dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşan paritenin yanı sıra ABD Doları'nın kan kaybetmesi, altın fiyatlarını 1.300 dolarla yeni bir rekora taşıdı. Paritenin 1.338 seviyesini aşarak 1,35'e dayanması sonrası 1,37-1,38 seviyelerine kadar tırmanması söz konusu olabilir. Bu nokta aşılmadığı sürece yükselişin geçici olduğunu söyleyebiliriz. Aksi durumda 1,45 ve 1,51 paritede yeni hedef olacaktır. Önümüzdeki hafta yatırımcılar Avrupa'dan gelecek güven endekslerini ve perşembe günü açıklanacak ABD ikinci çeyrek GSYH verilerini iyi takip etmeliler. Eğer büyüme rakamları beklenenden düşük çıkarsa parite değer kazanmaya devam edebilir. Tersi durumda paritenin seyri aşağı yönlü olacaktır. ABD Doları'nın zayıflamasıyla birlikte önümüzdeki günlerde petrol fiyatlarında da artışlar görülebilir. Bu durum gerçekleşirse son çeyrekte gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarında sorunlar yaşanabilir.SELİM IŞIKLAR/ZAMAN