| Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
|---|---|---|---|
| AKBNK | 58,30 | -0,68 | 303.160.000.000,00 |
| ALBRK | 7,53 | -2,46 | 18.825.000.000,00 |
| GARAN | 129,20 | -0,23 | 542.640.000.000,00 |
| HALKB | 26,98 | -1,10 | 193.845.311.573,16 |
| ICBCT | 13,36 | -0,67 | 11.489.600.000,00 |
| ISCTR | 12,32 | -0,73 | 307.999.630.400,00 |
| SKBNK | 8,10 | -4,59 | 20.250.000.000,00 |
| TSKB | 11,73 | -2,17 | 32.844.000.000,00 |
| VAKBN | 26,80 | 0,30 | 265.746.696.816,40 |
| YKBNK | 31,96 | -0,19 | 269.967.759.036,64 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ekonomide ısınmanın olup olmadığını anlamanın bir yolu, cumartesi bu köşede yer aldığı gibi, ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkması beklenen sonuçlara bakmak. Bu açıdan enflasyon ve cari açık biçilmiş kaftan. Özellikle de ısınma ile ilgisiz fiyat hareketlerini dışlayan temel enflasyon göstergelerine ve yine ısınma ile ilgisiz nedenlerle cari işlemler hesabındaki bozulmaları dışlayan ‘enerji fiyatlarının sabit kalması halinde ortaya çıkacak cari açığa’ bakmak yararlı oluyor. Bu ikinci değişken, önemli bir ısınma sinyali veriyor.
İkinci bir bakış yolu, üretim düzeyi ile potansiyel üretim düzeyi arasındaki farkı incelemek. Burada ortaya çıkan sorun şu: Potansiyel üretim düzeyi gözlediğimiz bir değişken değil. Bu nedenle onu tahmin etmeye çalışıyoruz. Tahmin için kullanılan yöntemler farklı sonuçlar verebilir. Bu olası zayıf noktaya karşın, Türkiye için kriz öncesinde yapılan farklı çalışmalar benzer sonuçlara ulaşıyorlar: Türkiye’nin potansiyel büyüme hızının yüzde 4,5-5 aralığında olduğunu gösteriyorlar. 2001 krizi sonrasındaki yapısal reformlara bağlı olarak potansiyel büyüme hızının verdiğim aralığın üst sınırına dayanmış olabileceğini belirtenler de var.
Son birkaç yılda potansiyel büyüme hızımız artmış olabilir mi? Artmış olması için, teknoloji düzeyimizdeki, sermaye stokumuzdaki ve işgücümüzün beceri-eğitim düzeyindeki artışların, yüzde 4,5-5 potansiyel büyüme hızı dönemindeki artışlara kıyasla daha fazla olması gerekiyor. Bu da kendiliğinden olacak bir şey değil; bu alanlarda son birkaç yılda bizi eski performansımızın üzerine çıkaracak bir yapısal reform yapıldığını hatırlamıyorum. Bu kısa tartışma, potansiyel büyüme hızımızın yüzde 4.5-5 aralığının üzerine çıkmadığını ima ediyor. İşte bu ölçülemeyen ancak tahmin edilebilen potansiyel büyüme hızı çerçevesinde bakınca da Türkiye ekonomisinin bir süredir önemli ölçüde ısındığı saptanıyor.
Büyüme verileri yılın ilk çeyreğine ait. İkinci çeyreğe ilişkin ise bazı göstergeler var elimizde. Öte yandan en güncel enflasyon verisi hazirana, cari açık ise mayısa ait. Bundan sonra ne olacağı daha önemli. Dolayısıyla, ekonomik ısınma üçüncü bir boyuttan, bir de ileride ne olabileceği boyutundan ele alınabilir. Bu çerçevede iki noktaya dikkat etmek gerekiyor.
Birincisi, 2010’un sonlarından başlayarak önce Merkez Bankası (MB), seçimden sonra da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kredi arz ve talebindeki hızlı artışı yavaşlatmak üzere birtakım kararlar açıkladı. BDDK devreye girmeden, MB’nin kararları -ısınma çerçevesinde bakıldığında- başarılı olmadı. BDDK’nın devreye girişi ise yeni; beklemek gerekiyor. Yine de not edeyim: BDDK’nın kararlarının kredi talebini beklendiği ölçüde azaltmaması olasılığı var. Bu kararlar sonucunda ihtiyaç kredilerinin faizleri belirgin biçimde arttı. Ancak bu artış, ev kredisi gibi yüksek tutarlı olmayan ihtiyaç kredilerinin aylık taksitlerinde çok fazla bir artışa yol açmıyor. Ayrıca en güncel veriler kredi arzındaki artışın henüz hız kesmediğini gösteriyor. İkincisi, küresel belirsizlikler artıyor. İtalya’nın durumunun da devreye girmesi ile AB’deki sorunlar arttı. Bu ortamda hem kredi talep edenin hem de kredi verenin daha temkinli davranmaları ihtimali var. Umalım öyle olsun.
Takasbank, TEFAS’ta TL nakit yükümlülük yerine getirme saatini uzattı
Şimşek: Sıkı duruş ve tedbirler dezenflasyon sürecini destekliyor
Lukoil uluslararası varlıklarını satmak için alıcılarla masada
ABD’deki büyük risk: K şeklinde ekonomi
O plan rafa kalktı, tahvil piyasası sarsıldı
Euro Bölgesi üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüdü
İnşaat üretimi hızlandı: Endeks yüzde 30 arttı
Türkiye'de büyüme fren mi yapacak? İşte Deutsche Bank'ın öngörüsü
Çin ekonomisindeki yavaşlama işaretleri devam ediyor
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.