BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,75 -0,85 362.700.000.000,00
ALBRK 8,64 0,70 21.600.000.000,00
GARAN 142,20 0,21 597.240.000.000,00
HALKB 27,44 2,62 197.150.309.472,48
ISCTR 14,99 0,27 374.749.550.300,00
SKBNK 6,98 -2,79 17.450.000.000,00
TSKB 13,55 -0,07 37.940.000.000,00
VAKBN 28,02 0,72 277.844.121.074,46
YKBNK 34,20 -0,18 288.889.153.912,80

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaBankalar 'reel sektöre dönüş' için sinyal bekliyor----

Bankalar 'reel sektöre dönüş' için sinyal bekliyor

Bankalar 'reel sektöre dönüş' için sinyal bekliyor
10 Ekim 2009 - 14:40 www.finansingundemi.com

Avustralya Merkez Bankası'nın faiz artırım kararı ve enflasyonist endişelere bağlı olarak, altın fiyatlarındaki tırmanış, dünya merkez bankalarının faiz artırım sürecine yönelik tartışmaları alevlendirdi. Türk bankaları ise bono-tahvilden, tekrar reel sektör kredilerine dönüş imkanlarını...

| Kerem Alkin | Yorum / Referans Başbakan Yardımcısı Babacan'ın 16 Eylül günü Orta Vadeli Program'a yönelik açıklamaları öncesinde, aynı gün önemli açıklamalarda bulunmuş olan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'nin uyarıları, Türk bankalarının 2010 yılı için daha hazırlıklı olmaları gerektiğini hatırlatıyor. Ardı ardına gerçekleşen önemli zirve ve gelişmelere bağlı olarak, 2010 yılının Türk ekonomisi açısından hayli meşakkatli bir yıl olarak geçeceği gündemin bir miktar gerisinde kalmış olsa da bankalar önümüzdeki yıl için izleyecekleri stratejiyi netleştirme gayretinde. Avustralya Merkez Bankası'nın faiz artırım kararı ve uluslararası piyasalarda altın fiyatlarında gözlenen yükseliş, 2010 yılı için küresel enflasyon baskısı konusunda tartışmaları alevlendirmiş durumda. Gerek G-20, gerekse de İstanbul'daki Dünya Bankası-IMF zirvelerinde, önde gelen ekonomiler tarafından piyasaları destek paketlerinin bir süre daha devam ettirilmesi yönünde kararlar alınmış olsa da küresel emtia fiyatlarındaki yükselişin bir maliyet enflasyonu tehdidine dönüşmesi halinde, merkez bankalarının faiz artırım sürecine daha erken başlayabilecekleri de dillendirilmekte. Nitekim ABD Merkez Bankası'nın (FED) ilk faiz artırım kararı sonrasında, küresel piyasalarda yeni bir sürecin başlayacağını belirtmiştik. Bono-tahvil nereye kadar? Bankalarımız, küresel krizin patlak verdiği dönemden bu yana geçen bir yıllık dönemde, menkul kıymet portföyünü, yani Hazine kağıtları portföyünü ciddi ölçüde artırdıklarının farkındalar. Ancak, Merkez Bankası'nın etkili faiz indirim sürecine bağlı olarak, söz konusu hazine kağıtlarından elde edilen getirinin ne ölçüde "sürdürülebilir" olduğu bankacılık alanında önemli bir tartışma konusu olmuş durumda. Bu nedenle, 2010 yılından itibaren bankalar reel sektör finansmanına dönmek istiyorlar. Bununla birlikte, mevduat toplama yetkisi olan bankaların reel sektöre, yani kurumsal müşteriye kullandırdığı kredi miktarı kriz döneminin başlangıcında 270 milyar TL civarındayken, aradan bir yıl geçtikten sonra, aynı rakamın 268 milyar TL düzeyinde olduğunu görüyoruz. Bu durumda, enflasyon da hesaba katıldığında, esasen iki rakam arasındaki fark yüzde 9,4. Ancak, bir yıl önce 270 milyar TL düzeyindeki kredi hacmine, diyelim ki yüzde 18 kredi faiz oranı uyguladığımızda, (hoş, KOBİ'ler bunun çok üzerinde kredi faiz oranına muhatap oluyor) kredi hacminin aslında 319 milyar TL düzeyinde olması gerekmekte. Yani, kredi hacmindeki gerçek reel kayıp 51 milyar TL. Peki, bu kaynak nerede? Bankaların menkul kıymet portföyünde, Hazine kağıtlarına yöneltilmiş durumda. Bu nedenle, bankacılık kesimi Hazine kağıtlarından elde edilen getiride "yolun sonuna mı gelindi" değerlendirmelerini sorguluyor ve tekrar reel sektör kredilerine dönüş için bir "işaret" bekliyor. Bankacılık camiasında, bu işaret şu an için bir IMF anlaşması olarak tanımlanmakta. ABD'nin bütçesinde tarihi rekor Başkan Clinton döneminde 128 milyar dolar fazlalık veren ABD'nin federal hükümet bütçesi, Başkan Bush'un dış politika tercihleri, Afganistan ve Irak operasyonlarının da askeri maliyetleri doğrultusunda, 2008 mali yılı sonunda 459 milyar dolar açığa ulaşmıştı. Başkan Bush'un ekibinin Lehman Brothers'ın batmasına izin vermesiyle doruk noktasına ulaşan küresel kriz, Başkan Obama'nın dönemine sarkacak şekilde, ABD'nin bütçe açığını 1.4 trilyon dolara taşıdı. Bu rakam, ABD'nin GSYH'sinin yüzde 9,9'una geliyor ve Kongre Bütçe Dairesi'nin açıklaması, 1945'ten bu yana böylesi bir açık görülmediğini teyit etmekte. Bütçe açığındaki tarihi rekor, ABD Hazinesi'nin yabancı yatırımcılardan tahvil yoluyla borçlanma temposunu artıracağına işaret ediyor. Bu durum, hem ABD'nin Hazine kağıtlarının faiz oranlarını hem de Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin borçlanma faiz oranlarını olumsuz yönde etkileyecek. Nitekim piyasa uzmanları, ABD'nin tahvillerini cazip hale getirmek için daha yüksek faiz teklif etmesi gerekebileceği uyarısında da bulunmaktalar. Yani, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faiz oranlarını indirmeyi sürdürse de bu adımların Hazine'nin borçlanma maliyetlerine olumlu yönde katkı yapabileceği dönemin daralmakta olduğu düşünülüyor. O halde, Başkan Obama'nın ilk 4 yıllık görev dönemi sonunda, ABD'nin bütçe açığının rekor düzeyi olan 1.4 trilyon dolardan, ancak 900 milyar doların biraz altına çekileceği beklenirken ve ABD'nin bu nedenle ciddi bir borçlanma süreci izleyeceği belliyken, IMF ile anlaşmamak ve Hazinemizin kendi imkanları ile yurtiçi ve yurtdışından kaynak bulacağını öngörmek, bankaların bekledikleri "işaret" olmasa gerek.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!