BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 71,75 0,84 373.100.000.000,00
ALBRK 8,27 0,49 20.675.000.000,00
GARAN 142,00 -1,11 596.400.000.000,00
HALKB 35,62 -0,28 255.921.793.856,04
ICBCT 13,72 0,44 11.799.200.000,00
ISCTR 14,03 0,14 350.749.579.100,00
SKBNK 8,16 -0,73 20.400.000.000,00
TSKB 13,01 -0,61 36.428.000.000,00
VAKBN 30,62 -0,52 303.625.517.034,26
YKBNK 36,84 -0,75 311.189.369.302,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılık'Bankalar hayır kurumu değil'----

'Bankalar hayır kurumu değil'

'Bankalar hayır kurumu değil'
13 Aralık 2011 - 13:04 www.finansingundemi.com

Sindel, 'Bankaların kart ücreti alması son derece normaldir, haklıdır, doğrudur. Bankalar da sonuçta hayır kurumu değildir' dedi

Akbank Genel Müdür Vekili Hakan Binbaşgil, kredi kartında tek limit uygulamasını tüketicinin esnekliğini engelleme açısından önemli bulduğunu, herkesin istediği zaman bankasını ve kartını değiştirebilmesi gerektiğini bildirdi.
Binbaşgil, uçuş kartı Wings'in mil puanlarının tüm Winsgs Style üye iş yerlerinde kullanılabilmesine yönelik düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Türkiye'deki bankacılık sektörünün günümüzde her açıdan dünyada parmakla gösterilecek bir düzeye geldiğini vurguladı.
Türk bankalarının risk yönetiminin dünyadaki birçok bankadan çok daha iyi durumda olduğunu ifade eden Binbaşgil, iyi risk yönetiminin her üründe olduğu gibi kredi kartlarında görüldüğünü, Akbank dahil hiçbir bankanın ''ne pahasına olursa olsun kredi kartı portföyünü büyüteyim'' gibi bir yaklaşımının bulunmadığını söyledi.
Bütün bankalar açısından marjların düştüğü bir ortamda sağlıklı portföy yapısının karlılığı sürdürmede önemli bir unsur olduğuna dikkati çeken Binbaşgil, son yıllarda artan regülasyonların da bankaların risk yönetimi açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.
Kredi kartında tek limit uygulamasına ilişkin de Binbaşgil, ''Bence en önemli konu, bunu tüketicinin esnekliğini engelleme açısından önemli buluyorum. Herkes istediği zaman bankasını, kartını değiştirebilmeli. Daha tartışılıyor. Ama bu durum, işi biraz daha zorlaştırıcı olabilir'' yorumunu yaptı.
''Trendde bir değişiklik yok''
Akbank Ödeme Sistemlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Sindel de sorular üzerine, son 10 yılda kredi kartı harcamalarının, kriz zamanlarında biraz azalmakla beraber her sene yüzde 20'nin üzerinde büyüdüğünü belirterek, tüketim harcamalarının yaklaşık yüzde 30'unun ödeme sistemleri ürünleriyle, yüzde 70'inin ise hala nakit yapıldığını hatırlattı.
Kredi kartıyla yapılan harcamaların artacağına işaret eden Sindel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Burada önemli olan, kredilendirme oranında, yani insanların geri ödeme alışkanlıklarında bir değişiklik var mı- Bu sene bunda herhangi bir değişiklik gözlemlemedik. Yani ekstrelerinin yüzde 100'ünü ödeyen, ödemeyen diye baktığınızda, trendde bir değişiklik yok. İkincisi de sorunlu kredi artışında bir artış var mı diye baktığınızda, burada da yok. Önümüzdeki sene bu yıl yaşanan trendlerin aynen devam edeceğini düşünüyoruz. (Büyümedeki düşüşün etkisinin) Harcamalarda olmasını beklemiyoruz. Önümüzdeki yıl kredi kartlarında yine yüzde 20'nin üzerinde bir ciro büyümesi yaşanacaktır.''
Akbank olarak risklerini iyi yönettiklerinin altını çizen Sindel, ''Sorunlu kredi oranlarımız düşüyor. Bizim Akbank olarak planımız, 2011'de yaptığımız gibi 2012'de de şampiyon olmak. 2012'de de yine sektörün en hızlı büyüyen bankası olmak. Dolayısıyla biz yine sektörden daha hızlı büyümeyi hedefliyoruz'' dedi.
''Bütün dünyaya bu işin nasıl yapıldığını, yönetildiğini biz anlatıyoruz''
''Kredi kartı mağdurları''na ilişkin bir soru üzerine ise Sindel, ''mağdur'' söylemini çok doğru bulmadığını, bunu ''kredi kartında sorun yaşayan müşteriler'' olarak nitelendirdiklerini ifade ederek, Türkiye'de bu konudaki rakamların hiçbir zaman dünya standartlarında yüksek bir rakam olmadığını söyledi.
Türk bankalarının Visa ve Mastercard toplantılarına katıldığına değinen Sindel, ''Dünyanın neresinde olursa olsun, bir konuda bir şey öğretmek gerektiğinde bizi çağırıyorlar. Bütün dünyaya bu işin nasıl yapıldığını, nasıl yönetildiğini biz anlatıyoruz. Dünyada en iyilerden biri, belki de en iyisi olmak Türkiye'de her sektörün yaşayabildiği bir keyif değil. Türk bankacılığı ve özellikle ödeme sistemleri anlamında bunun gururunu yaşıyoruz'' şeklinde konuştu.
Mehmet Sindel, sektörde kredi kartlarında sorunlu kredi oranının yüzde 6'nın üzerindeyken, bu oranın Akbank'ta yüzde 3'ün biraz üzerinde olduğunu bildirdi.
''Tek limit, sağlıklı rekabete bir miktar engel olur''
Kredi kartı ücretlerine dair de Sindel, ''Bankaların bunu alması son derece normaldir, haklıdır, doğrudur. Bankalar da sonuçta hayır kurumu değildir. Para kazanmak için yapmaktadırlar. Bu kadar bedava uçuşlar, bu kadar taksitler ve operasyonlar bir maliyet içermektedir'' dedi.
Kredi kartlarında tek limit uygulamasına ilişkin ise Sindel, bu konuda şu anda netleşmiş bir karar bulunmadığını anımsatarak, şöyle konuştu:
''Tek limit uygulamasının, sağlıklı rekabete bir miktar engel olacağını düşünüyoruz. Bu, yeni kart verme konusunda bankaların rekabet etmesini zorlaştıracak bir düzenleme olacaktır. Türkiye'de çok uzun süredir bankaların yönetmeyi çok iyi öğrendiği sektör var. Türk tüketicisi de bu kartlarla yaşamayı çok iyi öğrendi. Çok fazla regülasyon da var. 'Buna ne kadar ihtiyaç var' dersek, bence bunu düzenlemeye ciddi bir ihtiyaç da yok. Şu anda zaten kart dünyasına yeni girecek müşteriler için bu şekilde bir düzenleme var.''

ETİKETLER :
YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • engin13 Aralık 2011 21:27

    kart ücretinden şikayet edenler neden kart alır önce onu sormak lazım. karttan fayda elde ederken iyi, ücret öderken kötü. Tüketici olarak aldığınız bir ürünün getirisi-götürüsüne bakarsanız, nette artıda olduğunuza inanıyorsanız alırsınız, inanmıyorsanız o ürünü hiç almayın ve kullanmayın.

  • bb13 Aralık 2011 20:44

    Türkiye'de bankacılık maalesef çok eski mantıkla ayakta tutulmaya çalışılıyor. Artık devletin bunlara düzen vermesi gerekmektedir. Artık bankalar sadece mevduat ve yatırım bankaları olmaktan çıkmalı ve branşlaşma sağlanmalıdır. 1-Perakende bankacılık: Bireysel krediler, tüketici kredileri ve küçük ve orta ölçekli ama üretici olmayan perakende faaliyet gösteren işletmelere yönelik küçük limitlerde işletme kredileri sunan. Mevduat toplayan bankalar. Bu bankalar konut kredisi vermemelidir. Yine bu bankalar iştirak ettikleri yatırım bankalarında koydukları sermayeleri ve halka arz ettikleri yatırım projelerine yaptıkları aracılıktan topladıkları finansmanın 4 katını geçmeyecek şekilde tüketime dönük finansman sağlamalıdır. Tüketim finansmanlarında maliyet de yıllık %5-6 aralığını geçmemelidir. 2- Yatırım bankaları: Bunlar büyük-orta-küçük tüm üretici firmalara kredi sağlayan, yerli ve yabancı sermaye iştirakli tamamen kendi sermayesiyle finansman sağlayan, devletin vereceği kredilere de aracılık eden bankalar. Bunlar içerisinde ihracatı desteklemek amacı ile de finansmanlar yapılmalı. Yine bu yatırım bankalarından yapılan işlemlerde vergiler çok düşük tutulmalı. Maliyetler de yıllık %3-4 aralığında olmalıdır. Perakende bankacılık yapan bankalara bu bankalara ortak olma imkanı verilmeli. Buradan sağladıkları karları da yatırım bankalarına aktarmalarına imkan verilmeli. Ayrıca, yatırım banakaları, büyük inşaat ve yatırım projelerini finansman toplamak için borsada halka arz edebilmeli, kar/zarar ortaklığı kağıtları ile risk yayılmalıdır. Yine piyasada üreticilerin toptancılığını yapan firmalar da yatırım bankalarıyla çalışmalıdır. Ancak maliyetler ithalat yapıp toptancılık distribütörlük yapan bayilik yapan firmalarda, yerlilere göre yüksek olmalıdır ki ülkenin kalkınmasında önemli rol üstlenebilsin. Yine bu bankalar leasing ile makine yatırım finansmanları yapabilmelidir. Ancak burada da yurt dışı yurt içi tedariğine göre maliyet yerli malını destekleyecek yönde olmalıdır. 3-Emlak Finansman Bankacılığı: Bu bankaılık sadece konut finansmanına dönük yapılabilmelidir. Perakende bankacılık yapan bankalar yine burada hissedar olabilmeli. Burada yer alan büyük projelerin halka arzına aracılık edebilmelidir. İşyeri ve AVM projeleri de bu bankalarca yapılabilmelidir. Dünyada belki şu ana kadar bilinmeyen görülmeyen bir sistem ile bankaların birbiriyle ortak olarak yatırım ve konut bankacılığına yönlendirilmeleri, piyasanın daha iyi ve daha uygun yönlerde büyümesine teşvik sağlayacağı görülmelidir. Artık bu dönemde eski tip aile ortaklığını andıran biçimde bankacılık devri kapanmıştır. Bankaların tüketimdense üretime dönük ucuz maliyetli finansmanlar sağlaması gerekmektedir. Ayrıca, devlet sendikasyonun da direkt gelmesi için yabancı bankaların bu iştiraklere ortak olmasına ya da büyük projelerin halka arzında yabancıların da kar/zarar ortaklığına çok uygun maliyetlerle iştirakleri sağlanarak, yurt içi firmaların sendikasyon kredisi için hem dışarıdaki bankanın hem de içerideki bankanın üzerine binen maliyetine katlanmak zorunda olmalarına son verilmelidir. Sendikasyon direkt gelmeli, projeler ortak olmalı bu da borsa yoluyla sağlanabilmelidir.

DM TV YAYINDA! ABONE OL!