Bankalar bono karını ne yapacak?
Bankaların hazine bonosu ve devlet tahvilinden elde ettikleri kazançları reel sektör yerine bireylere kredi vererek değerlendireceklerini belirten Ekinciler Yatırım Genel Müdürü Alp Tekince, konut faizlerinde yarış başlayacağını söyledi.
Ekinciler Yatırım Genel Müdürü Alp Tekince, bu yıl "kredi vermek yerine hazine bonosu alıyorlar" şeklinde eleştirilen bankaların 2010 yılında ellerindeki sıcak parayı nasıl değerlendireceklerini şaşıracaklarını söyledi. Bankaların devlet tahvili ve bonolardan sağladıkları kazancı bilançolarına yazdıklarını ve marjların daraldığını ifade eden Tekince, "Bu alandaki potansiyel giderek azalıyor. 2010 yılı ile birlikte elinde müthiş bir sıcak para olan bankalar bunu nasıl değerlendireceklerini şaşıracaklar. Şu an tüm bankalar bu yönde plan yapıyor. Yakında konut kredi faizlerinde ciddi bir yarış başlayacak" diye konuştu.
Devlet tahvili tarafında marjların tamamen sıfıra yaklaşması halinde bankaların daha yaygın bir şekilde kredi kullandırmaya başlayacaklarını savunan Tekince, bankaların reel sektöre kredi vermektense bireylere konut kredisi vermeyi tercih edeceklerini ifade etti.
Bireyler tercih edilecek
Tekince, reel sektörün bireylere oranla aldıkları kredilerde daha fazla geri dönüş sıkıntısı yaşayacağının tahmin edildiğini söyledi. Banka bilançolarında devlet tahvili yerine konut kredisi görmeye başlandığı zaman inşaat sektörünün de canlanacağını belirten Tekince, bunun olumlu etkisinin gayrimenkul ve cam sektörlerine de yansıyacağını söyledi. Türkiye'nin kriz açısından fırsat oluşturduğuna da dikkat çeken Tekince, "Türkiye'de ilk kez faizlerdeki getiri eğrisi dünya normlarına uygun hale gelme potansiyeli taşıyor. Yıllardır en büyük sorun kısa vadede yüksek ve uzun vadede ise düşük faizdi. Bunun tam tersi olması gerekiyor. Kriz bu imkanın yakalanmasını sağladı. Banka bilançolarındaki vade uyumsuzluğu ciddi sorun. Mevduatlar kısa vadeli fakat verilen krediler uzun vadeli olunca risk artıyor" dedi. Türkiye'nin borç stoğunun kısa vadeli ve büyük olduğunu vurgulayan Tekince, "Faizler düştüğü için stoğun kısa vadeli olması Türkiye'nin avantajı haline geldi. Çünkü daha düyük maliyetle borcu çevirme imkanı doğdu" dedi. Tekince, vade uyumsuzluğunun giderilmesinin banka bilançolarına olumlu etki yaratacağını söyledi.
Bankaların borsada önümüzdeki süreçte de değerleneceğini tahmin eden Tekince, "Borsada işlem hacminin yüzde 45'inden fazlası bankalara ait. Bankaların borsadaki ağırlığı tartışılmaz noktada" dedi.
Borsaya 2 yıl vadeli girin
Üretim segmentinde katma değeri yüksek olan ürünlere yatırım yapmış olan şirketlerin krizden sonra yükselme potansiyeli taşıdığını belirten Tekince, bu şirketlerin karlılık beklentilerinin de artacağını söyledi. Tekince, borsaya 2 yıl vadeli yapılacak olan yatırımların 2011 yılında ciddi fayda sağlayacağını söyledi. Reel sektörde kar marjı yüksek, yabancıların ilgisini çeken ve çağrı potansiyeli olan şirketlerin hisselerine yapılacak yatırımların fayda sağlayacağını ifade eden Tekince, "Faizlerin düşük olduğu ortamda borsaya güven artıyor" dedi. Tekince, borsanın 2009 yılını 55.000 puan seviyelerinde kapatabileceğini, Merkez Bankası'nın da yıl sonuna kadar faizlerde toplamda 0.75-1 baz puan arasında indirim yapabileceğini söyledi. Kayıt altına girme korkusunun halka arzları olumsuz etkilediğini de belirten Tekince, bunun nedeni olarak firmaların rekabette kayıt dışına çıkarak yaptıkları işlemleri gösterdi.
Özel sektör tahvilindeki
stopaj ortadan kakmalı
Özel sektör tahvillerinin stopaja dahil olduğunu vurgulayan Alp Tekince, "Bu stopajlar ortadan kalkmalı. Eğer reel sektörü kredi krizinden kurtarmak istiyorsak özel sektör tahvillerini devlet tahvili ve hazine bonosundan avantajlı hale getirmek gerek. Bu reel sektörün sermaye piyasasından yararlanmasının ciddi bir koşuludur" dedi. Tekince, gelecek 5 yıllık perspektifte özel sektör tahvillerinde bankaların kullandırdıkları kredi tutarının yüzde 10-20 arasının hedeflenmesi gerektiğini söyledi. Bu durumun bankaların firmalara kullandırdığı kredi miktarını etkilemeyeceğine dikkat çeken Tekince, "Sonuç olarak reel sektör tahvil çıkararak yeni işler yapabiliyorsa, bu da bankalara yeni kredi talebi doğurur" diye konuştu.