BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 71,75 0,84 373.100.000.000,00
ALBRK 8,27 0,49 20.675.000.000,00
GARAN 142,00 -1,11 596.400.000.000,00
HALKB 35,62 -0,28 255.921.793.856,04
ICBCT 13,72 0,44 11.799.200.000,00
ISCTR 14,03 0,14 350.749.579.100,00
SKBNK 8,16 0,62 20.400.000.000,00
TSKB 13,01 -0,61 36.428.000.000,00
VAKBN 30,62 -0,52 303.625.517.034,26
YKBNK 36,84 -0,75 311.189.369.302,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılık'Avrupalı bankalar biraz acı çekmeli'----

'Avrupalı bankalar biraz acı çekmeli'

'Avrupalı bankalar biraz acı çekmeli'
23 Ocak 2012 - 14:38 www.finansingundemi.com

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, bugünkü krizden çıkış için Avrupalı bankalara da biraz küçülmeyi ve acı çekmeyi öneriyor

Röportaj: Talat Yeşiloğlu/Talip Yılmaz/ Ekonomist
Türk bankacılık sektörü, 2008’in son çeyreğinde patlak veren global krizde devletten destek almadan ayakta kalan nadir ülkelerden biri oldu. Bankacılık sektörünün gösterdiği bu başarılı performansta Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK), rolünü unutmamak gerekiyor. 6 Nisan itibariyle ikinci dönem süresi dolacak ve görevden ayrılacak olan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, “Bankacılık sisteminin yazılı ve yazılı olmayan kuralları var. Türk bankaları bu kurallara harfiyen uydu” diyor.
BDDK’nın başındaki son yılında ‘Ekonomide Yılın Bürokratı’ seçilen Bilgin ile biraraya geldiğimizde sadece bu ödülü konuşmadık. Aynı zamanda Türk ve Avrupa finans sistemini, bankacılık alanındaki risk ve fırsatları da konuştuk.
Dergimizin düzenlediği anketten ‘Yılın Bürokratı’ seçilmeniz ile ilgili duygularınızı öğrenebilir miyiz?
Tevfik Bilgin:
BDDK’nın yazılı ve yazılı olmayan kuralları var. Bankalar bu kurallara sonuna kadar uydular. Bu kurallarımızı bazen kızıp eleştirenler oldu. Yine önemli bir konu sermaye yeterlilik rasyosunu (SYR) yüzde 8’den yüzde 12’ye çıkardık. İnanarak bir şeylere yaklaşınca, sektörle konuşarak bir şeyler yapınca, bankacılık ayağımız iyi bir performans sergiledi. Sonuçta iş dünyasının bu çalışmalarımızı olumlu değerlendirmesi ve bizi yılın bürokratı seçmesi, mutluluk verici bir durum.
Türkiye’de SYR yüzde 8’den 12’ye çıkardığınız dönemde büyük eleştirilere maruz kalmıştınız. Bunu neden yaşmıştınız?
SRY’yi yüzde 50 artırarak yüzde 8’den yüzde 12’ye çıkardığımızda, Türkiye ekonomisi gayet iyi durumdaydı ama bir ısınma olduğunu fark ediyorduk. Yine uygulama olarak şöyle bir stratejimiz vardı; iyi günlerde, ihtiyat akçesi bıraktırıyoruz. Kâr dağıtmama, SRY’nin yüksek tutulması gibi. Bu ihtiyat akçeleri, kötü günleri korku duymadan atlatmamızı sağlıyor.
Bugün sektörün ortamla SRY’si yüzde 16,4 seviyesinde.
Türk bankalarının SYR’si bir ara yüzde 20’lere gelmişti ama kamu bankalarından kaynaklanan bir durumdu bu. Kamu bankalarının sermayeleri çok fazla ve kamu bankaları kredi vere vere bu oran sektör ortalamasında yüzde 16.4’lere geldi.
Biz bankaların rasyoları aşağı geldiğinde alarma geçeriz. ‘Yeter, büyüme’ ‘sermaye artır’ ‘kâr dağıtma’ ‘sermayeye kat’ şeklinde önerilerde bulunuruz. BASEL 3’te de getirilen bu. Böyle bir öngörüde bulunduk ve geldiğimiz noktada bunun iyi de olduğunu gördük. Bugün dünyada birçok ülkede de SYR artırılmaya çalışılıyor.
Bu rasyo neden önemli, Avrupa’daki finansal krizin bir nedeni de bu mu?
Bankalar, hesap verirken sermaye kârlılığına çok önem veriyor. Yani düşük sermaye ile yüksek kâr elde etmek. Avrupa’daki krizin nedeni de buydu. Az sermaye koyup, 30, 40, hatta 50 gibi çok kaldıraç yaratıp, olmayan sermaye ile yüksek kârlar yazdılar. Bir koyundan 10 post çıkarmaya çalıştılar. Ama kriz döneminde o kadar büyük oranlarda zararlar yazdılar.
Tabii bir de reel ekonomiden kopuşlar yaşadılar. Sonuçta yabancı sermayeli bankalarda gördüğümüz konu, minimum sermaye ile çalışma trendi vardı. Türkiye’de böyle bir risk alamayız. Sonuçta Türkiye’de 1 TL sermayeye karşılık 8 TL aktif büyüklüğü oranı var. Bankalarımız, Avrupa’ya göre çok daha düşük risk oranlarıyla çalışıyor.
2012 için konuşursak, BDDK başkanı olarak sizi rahatsız eden hangi konular var?
Benim alanımla ilgili en büyük risk Avrupa’nın geleceği. Oradaki tıkanma bizi de etkileyebilir. Onun dışında büyümedeki azalmaya paralel olarak takipteki alacaklarda bir miktar artış olabilir ama yüksek oranlarda olmayacağını düşünüyorum. Şu anda 2.6 seviyelerinde. Krizin en şiddetli yaşandığı dönemde yüzde 5,4’tü. Yine fonlama maliyetleri de biraz artacak gibi görünüyor, bu da kredilere yansıyacaktır, kârlar bir miktar azalabilecektir.
Türk bankacılık sektörünün bugünkü performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Krizde bile bankalar çok iyi performans sergiledi. Satılık bankalara hala talipler var, bunlar büyük başarı. Kurallar dışına çıkanların kulağını çekmek elbetteki BDDK’nın görevi ama sektörün gösterdiği performanstan da mutlu olmalıyız. Dünyada krizlere bakın, temelinde bankacılık yatıyor. 2008’in sonunda dünyada patlayan krizde bu sefer biz yoktuk. Bankacılık, krizin göbeğinde değilse, o ülke krizden daha kolay çıkar.
Türk bankacılık sisteminin en önemli sorunu nedir?
En önemli sorun, uzun vadeli kaynak. Yani pasif tarafta vadesinin uzatılması ve kaynak çeşitliliğinin artırılması gerekiyor. Mevduatın vadesi ortalama 3-4 ay. Pasifi uzatmak için uzun vadeli mevduatta, sendikasyon gibi operasyonlarda vergisel düzenleme yapılabilir. Türkiye’nin en önemli kredi kalemi enerji kredileridir. Sağlıklı olan bu kredileri, uzun vadeli kaynaklarla fonlamaktır.
Yabancı sermayeli bankaların bir kısmının ana ortağı yurtdışında sıkıntı yaşıyor. Bunlar için bazı düzenlemeler yapmak durumunda kaldınız mı? Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Böyle düzenlemeler yaptığımız basın tarafından iddia ediliyor. Yalnız Avrupa’nın yaşadığı bu durumda dahi, inanması güç ama Türkiye’ye 1 milyar dolarlık, sermayeye katkı geliyor. Sonuçta, Türk bankacılık sektöründen çıkış yok, para girişi var. Söylediğiniz bu düzenlemeler ne bilmiyorum! Ama para geliyor.
Avrupa’da bankacılık sektöründe yeniden yapılanma bekliyor musunuz? Avrupa BDDK’sının başında olsanız ne yaparsınız?
Avrupalı bankaların biraz küçülmesi, acı çekmesi lazım. Biz nasıl 2001’de bu acıyı çektik, onlar da çekmeli. Kaldıraçlar ciddi oranda düşürülmeli. Bu, işsizlik, küçülme demek, ama yapılmalı. Avrupa BDDK’sının başında olsam, bankaları denetçilerime denetletip, bilançolarını net bir şekilde ortaya çıkarırım. İlla kamuya açıklamaya gerek yok. Gerçek durumu gördükten sonra bankaları kategorize ederim. Bunlara ya ‘küçülün veya ek sermaye getirin’ ya da ‘bankanızı satın veya kapatın’ derim.
2001’den sonra ilk kez banka lisansı verilmesi sürpriz oldu.
Biz yeni banka izni konusunda ‘yasak’ demedik. Kanunda sıfırdan kurduğunda 20 milyon dolar özkaynak isteniyor. Şunu söyledim; bankacılığın geldiği nokta belli, 48 tane banka var. Bu alana girmek istiyorsanız, bir bedel ödeyin. ‘300 milyon dolar getirin, iyi niyetinizi görelim’ dedik. Tabii banka kurmak isteyenin sicilinin öncelikle temiz olması gerekiyor sonrasında artı 300 milyon dolar. Lübnanlı Bank Audi geldi, biz de ilk aşama izni verdik. Böylece 48,5 bankamız oldu. İnşallah gerekli süreci tamamlarlar 49 banka olur. Gelecekte bu bankaların sayısı da artabilir, yeni lisanslar alınabilir.
Geçmişte Avrupa’nın 100 büyük bankası içinde 1 tane bile bankamız yok, diye hayıflanırdık.
Şimdi bakıldığında bu iyi de olmuş ama bu ilerde olmayacağı anlamına da gelmez. Şu anda Türk bankalarının büyüklüğü 700-750 milyar dolar. Ölçeği yakalayabilmesi için 1.5-2 trilyon dolar olması lazım. Bunun yüzde 60-70’ini kredi olarak düşünün süper bir rakam. Bu milli gelirin artması demek. Önümüzdeki dönemde hedefimizin bu olması lazım ama pasifin vadesini uzatmak ve çeşitliliğini artırmak birinci kuralımız olmalı. Fonlamalardaki gri alanları çözerek ve çeşitliliği artırarak bunu yapabiliriz.
Tüketici kredilerindeki büyüme konusunda endişeli misiniz?
Türkiye’de kredi kartları çok hızlı büyüyordu. Son 1-2 yılda büyüme mantıklı seviyelerde. Bundan 5 yıl önce kredi kartları konusunda bir kanun çıkardık, 2 yıl önce ABD bir kredi kartları kanunu kabul etti, bizim kanunla yüzde 95 oranında örtüşüyor. Otomobil kredileri geri geliyor, konut kredilerindeki büyüme belli bir temel üzerinde. Tüketici kredileri, 2011’de şiddetli gitti ama son dönemde faizlerde artış ve haziran ayında aldığımız bazı kararlarla hızında yavaşlama var. 2012’de bu daha da belirginleşecek.
“TECRÜBE ÖNEMLİYMİŞ”
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin 36 yaşında henüz genç bir yaşta BDDK başkanı oldu. Bu dönemde TMSF de BDDK çatısı altındaydı ve Bilgin başkanlık koltuğuna oturduğunda ciddi eleştiriler oldu. Bilgin, 6 Nisan itibariyle ikinci dönemini tamamlıyor ve 45 yaşında. Genç bir yaşta başkanlık sorumluluğunun sıkıntılarını yaşayıp yaşamadığını sorduğumuz Tevfik Bilgin şunları söylüyor:
“Gelinen noktada baktığımda tecrübenin çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Ama gençliğin de faydası var. Daha cesur ve enerjik oluyorsunuz. Tecrübeyle gençliğin bir arada olması ise daha iyi. Açıkça bir şey söyleyeyim, 2004-2005’teki bazı açıklamalarıma bakıyorum, şimdi olsa bunları söylerken biraz düşünürdüm, daha farklı cümleler kurardım. Ama bu açıklamalar sayesinde bazı bankaların geleceğini kurtardık. Bankacılık sisteminin geldiği noktaya şükrediyorum.”
“Bankacılarla çay içiyor, sıcak ilişki kuruyoruz”
Bir iki yıldır üst düzey göreve gelecek bankacılarla çay içiyoruz. Ben veya başkan yardımcıları, oturup konuşuyoruz. Birbirimizi tanıyoruz, daha sıcak, insani bir ilişki kurmuş oluyoruz. Giderken bankacılık kanunu hediye ediyoruz. Bugüne kadar negatif bir görüş bildirdiğimiz bankacı olmadı ama olmayacağı anlamına da gelmez. Deneyimi ve öğrenim durumu yeterli olduğu sürece sıkıntı olmaz. Yurtdışında ise farklı uygulamalar var. Çay içmenin ötesine geçiliyor, çok ciddi bir mülakatlar yapılıyor. Türkiye’de de benzer uygulamalar yapılabilir.
5 kritik analiz
1. 2012’DE 20 MİLYAR TL KÂR OLUR
2011’in ilk aylarında kârlılıkta düşüş biraz yüksekti. Son aylarda bu azaldı. Bunda faizlerdeki yükseliş etkili oldu. 2011 yıl sonu kâr rakamının 2010 yılına yakın 20 milyar TL seviyesinde olması mümkün. Çok iyi bir para bu, dağıtılmasın, bünyede kalsın istiyoruz. Bu kaynak, reel sektörün fonlanmasında kullanılır.
2. REEL SEKTÖR BORÇLARI GRİ ALAN Türkiye’de reel sektörün dış borcu 100 milyar dolar civarında. Bu şirketlerin borçlanması kur ve faiz artışlarıyla nasıl etkilenir, elimizde somut bir veri yok ve gri alan söz konusu. Ancak işin garibi, 2008-2009’da reel sektör borçlanmasında ciddi bir gerileme olmadı. Eğer şirketlerin hem yurt dışına hem de bankalara borcu varsa, tabii ki finans sistemimizi de etkiler.
3. BANLAKAR SENDİKASYONDA SIKINTI YAŞAMAZ Bankaların 100 milyar dolar civarında yurtdışından fonlaması var. Bunun içinde mevduat, sermaye benzeri kredi, sendikasyon (25,26 milyar dolar), ana merkezin buraya yatırdığı paralar var. 2012’de ekonominin talebine göre muhtemelen bu talep azalacak. En sıkıntılı dönemlerde bile roll-over yaptığımızı hatırlatırsak, 2012’de de yaparız ama maliyetler bir miktar yükselecektir.
4. ENERJİ ALANINDA BÜYÜME OLACAK
Eğer uzun vadeli kaynak bulunabilirse, enerji kredilerinde proje kredilerinde büyüme olacak. KOBİ kredilerindeki büyüme, ekonominin gidişatına bağlı. Bireysel, tarafta büyüme olmayacak. 2011’de nominal yüzde 29, reel yüzde 22 civarında bir kredi büyümesi söz konusu. Kredilerde 2012’de nominal büyümenin yüzde 20’yi geçeceğini düşünmüyorum.
5. KREDİ KARTI LİMİTLERİ DİSİPLİNE EDİLMELİ Türkiye’de bu gün kredi kartı limit tutarı 150 milyar TL. Harcama tutarı ise 55-56 milyar TL. Bu limiti düşürmeyeceğiz ama belli bir standarda bağlamak istiyoruz. Özellikle limitte çok açılmış bir kesimin disipline olması çok önemli. Böylece ileride doğabilecek krizler, böylece engellenmiş olur. Bunu yaparken tüm paydaşların düşüncelerini alacağız.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!