| Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
|---|---|---|---|
| AKBNK | 58,00 | -1,19 | 301.600.000.000,00 |
| ALBRK | 7,58 | -1,81 | 18.950.000.000,00 |
| GARAN | 128,60 | -0,69 | 540.120.000.000,00 |
| HALKB | 27,14 | -0,51 | 194.994.876.059,88 |
| ICBCT | 13,34 | -0,82 | 11.472.400.000,00 |
| ISCTR | 12,25 | -1,29 | 306.249.632.500,00 |
| SKBNK | 8,12 | -4,36 | 20.300.000.000,00 |
| TSKB | 11,73 | -2,17 | 32.844.000.000,00 |
| VAKBN | 26,68 | -0,15 | 264.556.786.233,64 |
| YKBNK | 31,78 | -0,75 | 268.447.289.805,52 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Avrupa krizinde yeni bir aşamaya girildi. Bu yeni aşamada, kurtulma umutları da büyük bir darbe aldı. Artık AB yangınını itfaiyenin de (ECB) söndüremeyeceği düşüncesi kabul görmeye başlıyor. Yapısal olarak farklı olsak da bu tablodan bize de ‘hisse’ düşüyor.
Malum aralık ve şubat aylarında toplam 1 trilyon euroluk likidite seli verilmişti piyasalara. ‘Bir taşla iki kuş’ hedefleniyordu; birincisi, bankaların likidite kaygıları, düzenlenen yüklü repo ihalesi ile uzun vadede (3 yıllık) ve düşük faizle (yüzde 1) hafifletilirken bu likidite kullanılarak ülke hazinelerinin borçlanma kaygıları da azaltılıyordu.
Piyasaya iki ayda pompalanan 1 trilyon euronun sadece 40-50 milyarı İtalyan ve İspanyol hazine ihalelerine gitmişti. Ama vadesi gelen repo dönüşleri düşüldüğünde net olarak piyasaya giren para kabaca 500 milyar euro idi, bunun da önemli bölümü yine Avrupa Merkez Bankası’na bu parayı borçlanan bankaların mevduatı olarak geri dönmüş, park etmişti. Bu paranın bir ‘cent’inin bile kredilere gitmediği, tersine Euro Bölgesi’nde kredi hacminde küçük bir daralma olduğu da sayılardan yansıdı.
Parktan gelen sinyal
Piyasaya verilen bu paranın, temel sorunları çözmeyen ama sadece bir narkoz etkisiyle hafifleten özelliği vardı. Parayı veren de parayı alan da herkes bekliyordu.
Bu likiditenin de etkisiyle ocak ayından bu yana durum bir borsa ‘rallisine’, geçici bir rehavete dönüşmüştü. Sadece üç ay sürdü. Geçen gün yeniden ‘Avrupa’nın hastaları’ anımsandı; bütçe açıkları, borç rasyoları, ekonomik durgunluk, kemer sıkmalarla bu işin düzelemeyeceği yeniden masanın üzerine geldi.
İspanyol ve İtalyan mali piyasaları günlük sert düşüşlerle ‘Kriz geri döndü’ tabelasını yeniden astı Avrupa üzerine. Bugün gelinen noktada asıl sorun, artık Avrupa Merkez Bankası’nın bir ‘itfaiyeci’ olarak bu sorunu çözme yeteneğinin kalmamasıdır. Zaman kazandırabilecek işlevi ve konumu bile azalmıştır. Krize karşı ‘likidite bazukası’ artık işe yaramayacaktır. Örneğin 2 trilyonluk bir likidite veriliyor olsa piyasalar sakinleşir mi? Aradan geçen üç ay sonunda bu anlaşıldı ki; hayır, işe yaramayacak.
İşin bizi ilgilendiren tarafı var tabii ki. Bu gelişmeler bize uzun zamandır, merkez bankalarının parasal genişleme yapmasıyla ülkemize para akacağı hayalinden uyanmamız gerektiğini de söylüyor. Nitekim ağustos ayından bu yana, ödemeler dengesi gelişmelerine finansman daralmasının izleri yansıyor. En azından döviz kuru seyrinden bunu anlamak mümkün.
Musluk kısılıyor
Önceki gün açıklanan şubat ayı ödemeler dengesi verileri, Euro Bölgesi’ndeki gelişmelerin yansıması ile dolu. Şubat ayında, kısa vadeli sermaye girişindeki sert yavaşlamanın devam ettiği anlaşılıyor. 2011 Ocak-Temmuz döneminde ortalama aylık 2.5 milyar dolar olan kısa vadeli sermaye girişi, şubat ayında 1.5 milyar dolar olmuş. 2011 Ağustos-2012 Şubat arasındaki 7 aylık toplam ise sadece 5.5 milyar dolar.
Şubat ayında hem aylık toplam cari açıkta hem de enerji dışı cari açıkta gerilemenin belirginleşmeye başladığı görülüyor. Ancak bunun ağustos sonrası piyasalardaki gelişmelerin yansıması olduğu çok açık. İkincisi de, enerji dışı cari açıkta iyileşme olsa da 2008 krizinde gözlendiği gibi bunun da gelebileceği en düşük yer, kötü olasılıkla yıllık 30 milyar dolar, iyi olasılıkla 40 milyar dolar. Bu sayılar, yakın gelecekte cari açığın düşebileceği yerin sınırlı, finansmana olan ihtiyacın da görece yüksek kalacağını söylüyor; arka planımızda, Avrupa’da derinleşen finansal kriz tablosu eşlik ederken.
Avrupa’da yeniden gerçekliğe dönüşle beraber, bizim için de geriye kalan 9 ayda yıllık yüzde 3’lük bir ekonomik büyüme oranı sağlama olasılığımız bile uzaklaşmaya başlıyor.
Uğur Gürses/Radikal
ABD’deki büyük risk: K şeklinde ekonomi
O plan rafa kalktı, tahvil piyasası sarsıldı
Euro Bölgesi üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüdü
İnşaat üretimi hızlandı: Endeks yüzde 30 arttı
Türkiye'de büyüme fren mi yapacak? İşte Deutsche Bank'ın öngörüsü
Çin ekonomisindeki yavaşlama işaretleri devam ediyor
Merkez bankaları İstanbul'da toplandı
Avrupalının tercihi değişiyor, ihracatta sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm öne çıkıyor
Euro Bölgesi sanayi üretimi eylülde artış gösterdi
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.