BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 71,75 0,84 373.100.000.000,00
ALBRK 8,27 0,49 20.675.000.000,00
GARAN 142,00 -1,11 596.400.000.000,00
HALKB 35,62 -0,28 255.921.793.856,04
ICBCT 13,72 0,44 11.799.200.000,00
ISCTR 14,03 0,14 350.749.579.100,00
SKBNK 8,16 -0,73 20.400.000.000,00
TSKB 13,01 -0,61 36.428.000.000,00
VAKBN 30,62 -0,52 303.625.517.034,26
YKBNK 36,84 -0,75 311.189.369.302,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkAkbank 1300 personel alacak----

Akbank 1300 personel alacak

Akbank 1300 personel alacak
04 Ocak 2012 - 10:27 www.finansingundemi.com

Ziya Akkurt 2012 yılında Akbank'ın izleyeceği büyüme stratejisini anlattı ve sektörün gündemindeki konuları değerlendirdi

- 2012 yılında banka olarak büyüme planlarınız ve öncelikleriniz neler olacak?
Bankacılık sektörümüz temel bankacılık ürünlerinin penetrasyonunda gelişmiş ülkelerin gerisinde bulunuyor. Hanehalkı borçluluk oranları düşük seviyede. Genç nüfusa ve canlı piyasalara sahibiz. Tüm bunlar sektörün büyümesini sürdüreceğine işaret ediyor. Bugün son global çalkantıya mali disiplini, istikrarlı ortamı ve sağlam bankacılık sektörü ile hazırlıklı giren, süreci başarıyla yöneten ülkemizin önünde arzuladığımız atılımları gerçekleştirmek için bir fırsat penceresi bulunuyor. Bu kapsamda KOBİ'lerimiz kritik önem taşıyor. Ancak KOBİ'lerimizin finansman kaynağına erişimleri hala çok kısıtlı. KOBİ'lerin toplam kredilerden aldığı pay yüzde 24'ler seviyesinde. Akbank olarak yurtiçi ve yurtdışından sağladığımız finansman kaynakları, bilgi birikimimiz ve uzmanlığımızla KOBİ'lerimize faaliyetlerini genişletmeleri ve markalaşmaları yönünde destek vermeyi sürdüreceğiz. Tasarruf ve birikim eksikliği Türkiye'nin büyümesini de yavaşlatıyor. Hızlı ve istikrarlı büyüme temposunu yakalamamız için tasarrufların ve yatırımların milli gelir içindeki payını artırmamız gerekiyor.
Bu kapsamda, Akbank olarak yenilikçi çözümlerimizle tüketicileri ve müşterilerimizi tasarrufa ve birikime teşvik ediyoruz. Son dönemde mobilitenin tüketicilerin ve müşterilerin davranışlarını belirleyen en önemli faktör olarak öne çıktığını görüyoruz. Ülkemizde bugün toplam hanehalkının yüzde 45'i internet erişimine sahip. Dünya internet etrafında dönüyor. Müşteriler önlerindeki zaman ve mekan engellerini ortadan kaldıran, hızlı ve pratik işlem yapmalarına fırsat tanıyan internet bankacılığını tercih ediyor. Biz de Akbank olarak İnternet bankacılığında ve teknoloji kullanımında 'Sizin İçin' sloganımıza uygun olarak hem müşterilerimizin hem çalışanlarımızın hayatlarını kolaylaştıracak dünyada örnek gösterilecek uygulamaları hayata geçiriyoruz. Akbank Para Gönder, Esnafa SMS Kredi ve benzer diğer uygulamalarımızla bankacılığının ritmini kullanıcıların günlük yaşamlarının yoğun temposuna uyduruyoruz. Artan fonlama maliyetleri ile kârlılığın bir miktar yavaşlayabileceği 2012 yılında sektörde yüksek marjlı ürünlerde büyüme, bilanço yönetimi ve kaynakların kullanımında etkinlik öne çıkacak. Türkiye genelinde yaygın geniş şube ağımız, hızlı ve modern finansal çözümler sunan alternatif dağıtım kanallarımız, yenilikçi ürün ve hizmetlerimizle 2012 yılında da sürdürülebilir kârlılığımızı devam ettireceğiz.
-Kaç şube açıp ne kadar personel almayı planlıyorsunuz?
2012 yılı için konjonktürel beklentiler çerçevesinde pazar payımızı arttıracak, 60 ila 70 civarinda şube açılışı planladık. Buna paralel ihtiyaçlarımız doğrultusunda; 2012 işe alım sayımızın 1.300 -1.600 civarında olması planlanıyor.
-Yurtdışında büyüme planlarınız?
Türk bankacılık sektörü, sağlam yapısı ve güçlü duruşu ile yaşanan global çalkantıya hazırlıklı girdi ve süreci başarılı şekilde yönetmeye devam ediyor. Mevcutta, Türk bankacılık sektöründeki ürün ve hizmet çeşitliliği ve penetrasyon seviyeleri, muadil ülkelerdekilerle kıyaslandığında düşük seviyelerde seyrediyor. Bu veriler sektörde yüksek büyüme potansiyeli ve cazip yatırım fırsatları bulunduğunu gösteriyor. Bu sebeple, yüksek büyüme potansiyeli taşıyan Türk bankacılık sektörünün sunduğu büyüme fırsatları Akbank'ın önceliğini oluşturuyor. Akbank olarak halihazırda Almanya'da iştirakimiz, Malta'da şubemiz ve Dubai'de bir temsilcilik ofisimiz aracılığıyla yurtdışı faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ülkemizin dış ticaret hacminin ve Türk iş adamlarının yatırımlarının gün geçtikçe arttığı ülkelerde sözkonusu ülkelerin finansal kurumları ve yerel şirketleri ile iş geliştirme olanaklarını değerlendiriyoruz. Mevcut yurtdışı birimlerimizin dışında çok yoğun dış ticaretimiz olan bölge ve ülkeleri yakından takip edip, iş olanakları yaratmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda yakın vadede yurtdışı banka satın alımı gibi bir çalışmamız yok.
-2012 yılında Türkiye ekonomisi açısından risk gördüğünüz unsurlar neler?
Halen devam eden mali sıkılaştırma ve borçluluk oranlarının azaltılması kapsamında Avrupa bankalarının Temmuz 2012 tarihine kadar sermaye yeterlilik oranlarını yasal olarak yüzde 9 seviyesine yükseltme zorunluluğu bulunuyor. Bu durum özellikle 2012'nin ilk yarısında Avrupa'dan yabancı kaynak teminini bir miktar zorlaştırabilir. Avrupa Komisyonu bölgede 2012'nin ikinci yarısında ekonomik toparlanmanın gerçekleşmesini bekliyor. Bu da 2012 3. ve 4. çeyrek itibarıyla bölgeden sağlanacak finansman kaynaklarına erişimin kısmen rahatlayacağına işaret ediyor.
KOBİ'lerin kredideki payı %40'a çıkacak
-2012 yılında Türk bankacılık sektöründe ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?
Sağlam ve regüle Türk bankacılık sektöründe önümüzdeki dönemde 3 faktör öne çıkacak:
Bankalı nüfus: Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkeler artık dünyanın "büyüyen piyasaları" (growth markets). Yapılan çalışmalar 2050 yılında Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin ABD GSYİH'sının yüzde 50'sine ulaşacağını; Türkiye'nin İtalya, Meksika, Çin ve Brezilya ile birlikte üst-orta gelir grubunda olan ülkeler arasında yer alacağına işaret ediyor. Genç (ortalama yaş 29) bir nüfusa sahibiz. Önümüzdeki bir kaç 10 yılda nüfuzumuzun genç kalması bekleniyor. Yıllık ortalama yüzde 5 milli gelir büyümesi ve bunun getirdiği gelir artışı "bankalı nüfus" sayısında da artışı getirecek. 2010-2013 yılları arasındaki 3 yılda bankalı nüfusta 3.6 milyon kişilik artış bekliyoruz. 34.2 milyon kişi olan bankalı nüfus 2013'te 37.8 milyon kişiye yükselecek. İstanbul, Ege, Marmara, Batı Anadolu, Güneydoğu Anadolu potansiyel müşteri artışının %85'ini oluşturacak.
KOBİ: Toplam işletmelerin yüzde 90'ını oluşturan KOBİ'lerin toplam kredilerden aldığı pay yüzde 24. Bunun önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 40'lara gelmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra halka açıklığın artırılması ve girişim sermayesi gibi diğer finansman alternatifleri de önem kazanacak. KOBİ'lerin sermaye piyasalarına açılmaları verimliliklerini artıracak. Böylece bankaların da sermayeleri güçlenen bu şirketlere kredi vermeleri de hız kazanacak. 2010 yılı sonu tahminlerine göre Türkiye'de şirketlerin piyasa değerinin milli gelire oranı yüzde 38 ve halka açık şirket sayısı 325 iken, Hindistan'da halka açık şirket sayısı 6.476, piyasa değerinin milli gelire oranı yüzde 114. Brezilya'da ise 374 şirket var; piyasa değerinin milli gelire oranı yüzde 76. Bankalarımız sermaye kaynaklarına erişimleri sınırlı seviyede bulunan KOBİ'lerimizin temel fon kaynağı olmayı sürdürecek.
Etkin kanal yönetimi ön planda: 2010 yılında Türkiye'de 22 milyon kişi internet kullanıyor. İnternet kullanıcılarının nüfusa oranı yüzde 42. Gelişmiş AB ülkelerinde ise bu oran yaklaşık yüzde 70. İnternet kullanıcı sayısının 2020 yılında 44 milyon kişiye yükselmesini bekliyoruz. İnternet bankacılığını kullananların sayısının da 2010'daki 3.7 milyon kişiden, 2020 yılında 9 milyona çıkabileceğini öngörüyoruz. İnternet bankacılığı da dahil alternatif dağıtım kanallarından müşterilerine hızlı ve etkin finansal çözümler sunan bankalar rekabet avantajı kazanmış olacak. Gelecekte bankacılık sektörü sektörel alım-satım ve birleşmeler (M&A), private equity/venture capital uygulamaları ve KOBİ'lere danışmanlık ve halka arzların aracılığında daha aktif rol alacak.
-2012 yılında Türk bankacılık sistemi açısından risk gördüğünüz unsurlar var mı?
Türk bankacılık sektörünün temel bankacılık ürünlerdeki penetrasyonu gelişmiş ülkelere kıyasla hala çok düşük seviyelerde bulunuyor. Kredilerin milli gelire oranı ülkemizde Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin ortalamasına kıyasla oldukça düşük seviyesinde seyrediyor. Bu örnek bankacılık sektörümüzün büyüme potansiyelini açıkça ortaya koyuyor. Bunun yanında bankacılık sektörümüz sağlıklı bir kredi portföyüne sahip. Sektörün takipteki kredi oranı düşük seviyede bulunuyor. Ayrıca, sermaye yeterlilik rasyosu da güçlü seyrini sürdürüyor. Ekonomi yönetimi finansal istikrarın sürmesine yönelik 2008 krizi sonrasında gerekli makro ihtiyatlı tedbirleri uygulamaya koydu. Bunun sonucunda örneğin döviz kredilerinin toplam içindeki payı yaklaşık yüzde 30'larda sınırlı kaldı ve bu kredilerin çoğu da özel sektör borcu. Kıyaslamak gerekirse Avrupa Birliği üyesi Macaristan'da döviz kredilerinin toplam içindeki payı yüzde 66'larda ve bu yüksek seviye kırılganlık yaratıyor. Son dönemde bir miktar iyileşme kaydetmemize rağmen cari açığımız hala yüksek. Ancak bu konuda gerekli önlemlerin alındığını görüyoruz. Ayrıca yüksek tüketime bağlı büyüme modelinden yüksek tasarruf ve yüksek yatırıma dayalı büyüme modeline geçmemiz halinde bu konuda daha fazla mesafe kaydedeceğiz. Tasarrufların ve yatırımların milli gelir içindeki payını artırmamız hızlı ve istikrarlı büyüme temposunu sürdürmemize de olumlu katkı sağlayacak.
Kriz 1-2 yılda kontrol altına alınır
-Küresel kriz Türkiye açısından bir risk mi, yoksa yeni fırsatları beraberinde mi getirecek?
Küresel çalkantı yarattığı sistemik riskler sebebiyle tüm ekonomileri belli ölçüde etkiliyor. Yaşanan ekonomik yavaşlamanın ve sıkıntıların geride kalması ve istikrarlı bir küresel ortam herkesin ortak temennisini oluşturuyor. Ancak yaşadığımız son çalkantı Türkiye gibi mali disiplini başarıyla uygulayan, sermayesi güçlü, etkin denetim ve düzenlemeler kapsamında faaliyet gösteren finansal sektöre sahip ülkelerin diğerlerinden gerçek anlamda ayrışması için bir fırsat penceresi de açtı. Bugün kredi notu Türkiye'nin üzerinde olan ülkelerin yaşadığı sıkıntıları görüyoruz. Temel ekonomik göstergeleri güçlü ve istikrarlı ekonomimiz pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeden olumlu yönde ayrışıyor. Bunun yanında, Türk lirasında yaşanan kısmi değer kaybı ekonomimizin rekabet gücünü ve ihracat potansiyelinin artmasını sağlıyor. Avrupa bölgesindeki problemler ihracat pazarlarımızın çeşitlenmesini sağlıyor.
-Küresel krizden düzlüğe çıkış ne zaman gerçekleşecek?
Gelinen nokta Avrupa'daki krizin beklenenden daha uzun süreceğine işaret ediyor. Yaşanan sorunlara karşı çabuk ve geçici bir çözüm yok. Krizin 1-2 yıl arasında kontrol altına alınması bekleniyor.
Riski iyi analiz edin
-2012 sonu itibarıyla faiz, dolar, euro, büyüme hızı, enflasyon, işsizlik oranı tahminleriniz?
2012 sonu itibarıyla yıllık yüzde 4 büyüme hızı ve yüzde 6.5 yıllık enflasyon bekliyoruz.
-Bireysel yatırımcılara yatırım tavsiyeleriniz?
Son birkaç ayda yatırım ortamındaki en önemli değişiklik genel faiz düzeyinde gerçekleşen artış oldu. Küresel piyasalardaki dalgalanma ve belirsizlikler de göz önüne alındığında, mevduat ve devlet tahvilleri gibi yatırımlar araçları öne çıkıyor. Ayrıca devlet iç borçlanma senetlerinin üzerinde ek getiri sağlamayı hedefleyen banka tahvilleri de öne çıkıyor. Ancak yatırımcılar farklı risk anlayışı ve yatırım felsefesine sahip. Bunun yaında, son dönemde piyasalarda belirsizlikler oldukça yüksek seviyede bulunuyor. Bu sebeple yatırımcılara öncelikle riskleri iyi analiz etmelerini ve mutlaka uzman desteği almalarını tavsiye ediyorum. Finanscaddesi

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!