BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 67,70 -0,37 352.040.000.000,00
ALBRK 8,23 -0,24 20.575.000.000,00
GARAN 137,30 0,66 576.660.000.000,00
HALKB 25,88 -1,22 185.942.055.726,96
ICBCT 16,02 -1,72 13.777.200.000,00
ISCTR 14,03 1,52 350.749.579.100,00
SKBNK 6,76 -1,31 16.900.000.000,00
TSKB 12,88 -0,16 36.064.000.000,00
VAKBN 27,26 -0,22 270.308.020.716,98
YKBNK 32,34 0,00 273.177.638.524,56

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara Piyasa65.000 heyecanı gerçekçi mi?----

65.000 heyecanı gerçekçi mi?

65.000 heyecanı gerçekçi mi?
30 Temmuz 2010 - 07:20 www.finansingundemi.com

Geçen hafta 60 bin endeksi test eden İMKB'de 65 bin seviyeleri konuşulmaya başlandı

Talip Yılmaz / Kıvanç Özvardar / Ekonomist Dergisi Piyasalarda olumlu hava esmeye devam ediyor. Borsa geçen haşta 60.141’i test ederek yeni zirve yaptı. Yılbaşından bu yana yüzde 12’nin üzerinde getiri İMKB’yi dünya borsalarındaki getiri liginde dördüncü yapıyor. Kuşkusuz iMKB’deki yükseliş heyecanı sadece geçen haşta ile sınırlı değil. Son aylarda bu trend belirgin bir şekilde kendini hissettiriyordu. Beklenti vardı ve bu realize oldu. Şimdi asıl merak edilen ise önümüzdeki dönemde ne olacağı. Kimilerine göre bu şişkinlik patladı patlayacak. Şakat bir kısım borsacıya göre, ki bunlar öyle yabana atılır kişiler değil, endeksin daha alacağı yol var. Bu yolun nereye kadar uzadığı ise tartışmalı. Kimileri 63.000’i ‘sorunsuz’ bir hedeş olarak konuşuyor. 65.000 için birkaç aylık bir süre koyanlar var. 70.000’in bu yıl içinde görülebileceği iddiasında olanları, 2011 ilk çeyreğinde 75.000’in bile görülebileceğini söyleyenleri de unutmayalım. Güç nereden alınıyor Son iki ihtimalin Avrupa’da stres testinden 91 bankanın yedisinin çıkamaması nedeniyle ayaklarının yere basmadığını düşünebilirsiniz. Şakat bu beklentilerin Türkiye’nin en büyük aracı kurumlara ait olduğunu hatırlatarak devam edelim. Yükseliş trendinin yeni gücünü nereden aldığını dikkatle incelemek gerekiyor. Birincisi Türkiye ekonomisine yönelik rating kuruluşlarında belirgin bir şekilde ortaya çıkan ‘yükseltme’ eğilimine yapılan göndermeler, bu yükselişi tetikleyen sıcak para akışını artıran en önemli şaktör. Stres testinden de büyük bir olumsuzluk çıkmadığını belirtmek gerekiyor. 7 bankanın toplam 3.5 milyar Euro’luk sermayeaçığı ortaya çıktı. Sıcak para laşı herkesi tedirgin edebilir. Çünkü nasıl geliyorsa öyle gidiyor. Bu doğru. Şakat yapılan analizler bugün için bu paranın en doğru adresi olarak Türkiye’nin gösterilmesi ve dahası bunun küçük miktarlarla realize olması önemli. Yabancılarla işlem yapan bir aracı kurum genel müdürü, “Sadece cuma günü yabancılar için 100 milyon liralık alış yaptık” diyor. Dolayısıyla bu eğilim sürdükçe İMKB’deki yükselişin hız kesmeyeceği beklentisi güçlü. Şakat yine de olası kar realizasyonunda endeksin 58.000, 55.000 ve hatta güçlü destek 52.000’lere doğru inişe geçmesi de olası. Genel beklenti düşüşün sert değil, kademeli olacağı. Euro/dolar paritesi Para piyasalarında ise Euro/dolar paritesi 1.20’lerin altı na geldikten sonra yeniden 1.30’lara yükseldi. Ancak burada daha ciddi yukarı hareketler beklenmiyor. Şaizlere bakıldığında Merkez Bankası’nın şaiz artırımı beklentisinin 2011 yılına sarkmasıyla birlikte göstergede yüzde 8.00 seviyelerine doğru bir geri çekilme var. Bundan sonraki süreçte daha ciddi düşüşler beklenmiyor. Yani genel olarak bakıldığında Türk piyasasında olumlu bir hava var ve bu olumlu havanın devam edeceği beklentisi olası risklere rağmen yüksek. İşte piyasaların geldiği bu yeni seviyeleri ve bundan sonraki hedeşleri analistlere yorumlattık. Yatırım stratejilerini araşırdık. 60.000 şaktörleri Yukarıda saydıklarımız dışında piyasaları bu noktaya getiren diğer şaktörlere bakıldığında, 2010 yılı ilk yarısında Türkiye, başta bütçe ve borç stoku rakamları olmak üzere önemli ekonomi göstergelerinde ciddi iyileşmeler kaydetti. Bunun sonucu sağladığı perşormans ile Avrupa Bölgesi ülkelerine göre ciddi ve pozitiş bir ayrışma yaşadı. Özellikle gelişmekte olan piyasalara yatırım yapan şonlar, Türkiye'ye mevcut ekonomik koşullarının yanında bankacılık sektörünün de güçlü duruşuyla ilgi gösterdi. Gelişmekte olan piyasalardaki büyüme rakamlarının tatmin edici seviyelerde olmasının risk iştahındaki artışı beraberinde getirdiğini söyleyen İş Yatırım Hisse Senedi Piyasası Uzmanı Özgür Alioğlu “Güçlü makro ekonomik verileriyle Türkiye gayet sağlam ve çekici bir piyasa. Bir not artırım haberi, yükseliş için güçlü bir çıpa ve Ekim ayına ertelenen Mali Kural’ın meclisten geçmesi, not artırımını beraberinde getirebilir” diyor. Not artırımı beklentisi Güçlü bankacılık sektörünü de dikkate alarak Türkiye’nin yatırımcı çektiğini anlatan Alioğlu, erken seçim ihtimalinin azaldığını da hatırlatıyor. Ayrıca faiz artırımı olmayacağı beklentisi de banka hisselerindeki artışa ivme kattı. Alioğlu şöyle devam ediyor: “Asya taraşında Çin’in sıkılaştırma politikasının etkisinin azaltılabileceğine dair beklentilerin artmasıyla ve Euro/Dolar paritesi toparlanarak 1,30 seviyeleri test etti. Bu da İMKB’deki yükselişe global çapta destek oldu.” 2009’un ilk üç ayında hisse senedi şiyatları dip yaparken,yatırımcıların aşırı düşük fiyatlardan ne satışta ne de alımda bulunmak istemediklerini, böylece işlem hacminin çok düştüğünü söyleyen Turkish Yatırım Araştırma Müdürü Mehmet Baki Atılal, “Bugün ise bunun tersi durumla karşı karşıyayız. Fiyatların yüksek olduğunu düşünen yatırımcılar mal alımı yapmak istemiyor. Fakat diğer taraştan da satışa istekli değil ve hacim yine azalmış durumda” diyor. Böyle bir ortamda mali kural meclisten geçmemesine rağmen, mali disiplin uygulanmaya devam ediyor. Bu da mevduat ve kredi vadelerinin uzamasını destekliyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının mali disiplin Meclis’ten geçmemesine rağmen not artırımı beklentisi var. Olası not artırımının Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyeye çıkarması bekleniyor. MB’nin de faiz artırımı yapmayacağı beklentisiyle piyasalara likidite akışı devam ediyor. Atılal, “Böylece İMKB’nin bankalar eşliğinde güçlü kalmasına neden oluyor. ABD’de iyi gelen bilançolar ve bizim bilanço döneminde olmamız ekstra bir gelişme olmadığı takdirde gücümüzün korunmasını sağlayacak” diye konuşuyor. Endeks nereye gider? Geçen hafta 60.000’le TL bazında tarihi zirvesini test eden İMKB’de yeni hedefler veriliyor. İMKB-100 Endeksi için 65.000 hedefini koruduklarını kaydeden Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Onur Mutlu, “Bu rakam yaklaşık yüzde 10 civarında bir potansiyele işaret ediyor. İlerleyen haftalarda AB bölgesinden kaynaklanan tedirginlikleri azaltacak verilerin gelmesi halinde endeks hedefimizde yukarı yönde revizyon yapmamız gerekebilir” diyor. Yatırım stratejisinin “biriktirme” şeklinde olmasını tavsiye eden Mutlu, yeni alımların ara düzeltmeler esnasında yapılması önerisinde bulunuyor. İş Yatırım, faiz oranlarındaki gerileme ve karlılıktaki artışa paralel İMKB’de bir yıllık yatırım dönemi için hedef değerini 68.000’den 74.000’e çıkardı. İş Yatırım’dan Özgür Alioğlu, “İMKB’nin rekor seviyeleri test ettiği şu günlerde yatırımcıların biraz daha temkinli davranarak var olan pozisyonlarını korumaları, endeksteki geri çekilmeleri ise alım fırsatı olarak kullanmalarıgerektiğini düşünüyoruz” diyor. Alioğlu, ilk etapta yükselişe yeteri kadar katılamamış banka hisselerini öneriyor. Riskleri de unutmayın Yine 61.500–62.000’i test etmemiz halinde ise olası kar satışlarına dikkat çeken Alioğlu, “Bu seviyelerde ise strateji olarak defansif hisselere geçilmesi mantıklı olur. Özellikle telekom gibi gelirleri ve yüksek kar rakamları olan hisselerde pozisyon alınabilir” diye konuşuyor. Reel bazda borsa, tarihindeki ulaştığı en yüksek seviyeninsadece yüzde15 altında. Beklentiler o kadar olumlu ki artık kimse borsanın seviyesini dip seviyeleri ile karşılaştırmıyor. Ancak Körfez bazlı bir hedge fon yöneticisi risk açısından bunu unutmamakta fayda olduğunu söylüyor. Borsa endeksi 2008 krizinde düştüğü en dip seviyesine kıyasla şimdi 3 katı seviyesinde. Fon yöneticisi, “Bence borsalar çok pahalı değil ama seviyeler yüksek. Yani fiyatlanan iyimser beklentiler oldukça fazla. Bundan sonra şirket karları beklentilere kıyasla bu kadar iyi gelmeyecektir” diyor. Bunun da borsadaki beklentileri tekrardan aşağı çekmesi ve borsanın düşebileceği anlamına geldiğini söyleyen fon yöneticisi, “Uzun vadeli bakıldığında, bu seviyelerden borsada genel alım yapmak bana çok akıl karı gelmiyor. Hisse bazında her zaman genel gidişattan bağımsız fırsatlar bulmak mümkün” diyor. Endekste gelinen seviyelerde kar satışı bekleyen Baki Atılal ise endekste zirve hedefini 63.000 olarak açıklıyor. Bu dönemden sonra yeniden makro verilerin ön plana çıkmaya başlamasını bekleyen Atılal, bunun da kar satışlarını beraberinde getireceğini anlatıyor. Piyasa neleri izleyecek? Piyasanın bundan sonraki önemli beklentilerine bakıldığında yurt dışı birinci öncelik olmaya devam ediyor. Turkish Yatırım’dan Atılal, ABD’de büyüme beklentisi, bilançolar ve AB’deki gelişmelerin yakından izlenmeye devam edeceğini söylüyor. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3 büyümesi beklenen ABD’de yüzde 2.7 olarak gerçekleşen yılın ilk çeyrek büyümesinin yarattığı hayal kırıklığının devam etmemesi için ikinci çeyrek büyüme ilk tahmininin yüzde 2.5’in altında gelmemesi gerekiyor. Atılal “Böylece ABD’deki istihdam, durgunluk kaygıları, bütçe açığı ve yüksek borçlanma sorunları ikinci planda kalsın” diyor. AB’de stres testinden sadece yedi bankanın geçememesini piyasa dahilinde ve olumlu karşılayan Atılal, ekonomilerde canlanma belirtilerinin de piyasalara moral vereceğini ifade ediyor. Türkiye’nin güçlü sermaye yapısı ve gelişen piyasalardaki en düşük kredi/mevduat oranına sahip bankacılık sisteminin, piyasalara desteğinin süreceğini söyleyen Onur Mutlu,mali kurulun da önemli bir çıpa olmaya devam edeceğini belirtiyor. Düşük borçluluk oranlarının kredi notu iyileştirmesi için önemli desteklerden biri olacağını anlatan Mutlu şöyle devam ediyor: “2010 ve 2011’de GSYH’de önemli büyüme rakamlarının beklendiği Türkiye ekonomisi, sağlam bankacılık sistemi ve düşük faiz ortamının da desteği ile ön plandaki yerini koruyacak ve aralıklı kar realizasyonlarına rağmen pozitif portföy akımlarının ilgi odağı olmaya devam edecek. Ancak siyasi arenada erken seçim her zaman önemli bir risk.” İMKB 5’inci Sonuçta İMKB’ye bakıldığında yurt dışı piyasalara göre bir ayrışmanın yaşandığı net olarak gözleniyor. Sadece gelişmiş piyasalara göre değil gelişmekte olan piyasalara göre de iyi bir performans söz konusu. 2009 yılında yüzde 97 getiriyle yıllık bazda rekor kıran ve dünyanın en çok kazandıran 5 borsası arasına giren İMKB, 2010 yılında da kazandıran borsalar arasındaki yerini korudu. Danimarka, Endonezya, Venezuella ve Taylan borsalarının ardından İMKB, yüzde 12.6 oranındakigetirisiyle beşinci sırada yer aldı. Dünya borsalarına bakıldığında Çin, Japonya ve Avrupa krizinden ağır darbe alan ülkeler olan Yunanistan, İspanya ve Portekiz yaşadıkları sert düşüşlerle dikkat çekiyor. Burada beş İspanyol bankasının stres testinden geçemediğini de hatırlatalım. Yaşanan tüm bu gelişmeler sonucunda tarihsel olarak yüzde 25-30 arasında seyreden Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelere olan iskontosu, şimdilerde yüzde 13-15’e inmiş durumda. Griffin Capital Management Fon Yönetici Aziz Ünan, “Bu iskontonun tekrar açılması için ya bizim kötü gitmemiz ya da diğer ülkelerin iyileşmeleri gerekiyor” diyor. Şu sıralar bu sürecin Türkiye’nin lehine işlemekte olduğunu kaydeden Ünan, iskonto oranının artmasını yakın zamanda beklemiyor. Hatta bono getirileri düşmeye devam ederse bu iskontonun daha da kapanacağını iddia ediyor. Faizde direnç 8.50 Borsanın yanında para piyasalarına bakıldığında da olumlu seyrin etkileri net olarak görülebiliyor. Uzmanlar, faizlerin yüzde 8 seviyelerine gelmesinde büyüme beklentilerinin dışında enflasyon verilerinin de olumlu gelmesinin etkili olduğuna işaret ediyor. Ayrıca yurt içi gelişmelerin yanı sıra uluslararası koşulların da belirlenmesinde önem kazandığı faizlerin son çeyreğe kadar düşük seyredeceği görüşü ağırlıkta… Yüzde 8.50 seviyesinin önemli olduğu belirtilirken,bundan sonra olası bir faiz hareketinin aşağı olmasından ziyade yukarı olmasının daha beklenir bir gelişme olduğu düşünülüyor. Olası bir faiz yükselişinde ise yüzde 8.50 direnç olarak karşımıza çıkabilir. Bu seviye sonrasında ise yüzde 8.75 ve yüzde 9 psikolojik seviye olarak görülürken, tüm bunlar dünya ekonomisinde ikinci bir dip veya depresyon benzeri ekonomik çöküşlerin yaşanmadığı, büyümenin sağlıklı olduğu durum için geçerli olduğuna vurgu yapılıyor. Paritede tahminler Son dönemde finansta Avrupa banka stres testlerinin sonucu bekleyen diğer bir cephe de Euro/dolar paritesi. Yakın bir süreye kadar 1’e gerileyeceği söylenen Eurodolar paritesi, 1.20’lerden 1.30’lara 20 günlük bir sürede çıktı. Uzmanlar, paritenin geleceği konusunda belirsizliğin etkilerini, çoğunlukla Avrupa’da Euro’nun yapısal problemlerinin henüz çözülmemiş olması ile ABD’den gelecek faiz artırımı ihtimali olarak ayrıştırıyorlar. Son dönemde G20 toplantısından çıkan stres testi kararının ve Avrupa Merkez Bankası’nın itfasına yeteli talep gelmemesinin belirleyici olduğunu düşünen analistlerden TBank Hazine/Döviz Piyasası Yönetmeni Engin Arvas ise Avrupa ve ABD ekonomileri üzerindeki tedirginliklerin sürdüğüne dikkat çekiyor. Euro/dolar paritesinin 1.30 seviyesine çıkmasını beklemediğini ifade eden Arvas, testlerden oldukça olumlu bir sonuç çıkması durumunda daha yukarı seviyeleri görme potansiyelini de hatırlatıyor. Öte yandan Euro’daki yukarı yönlü hareketin çok kalıcı olmadığını ve aşağı yönlü satışlarlabirlikte 1.21 seviyelerini görebileceğimize işaret eden ekonomistler de bulunuyor. Büyüme verileri Uluslararası piyasalardaki dalgalanmalara sepet bazında oldukça açık TL, içinde bulunduğu Afrika, Doğu Avrupa ve Orta Doğu bölgesinin en istikrarlı para birimlerinden biri olarak gösterilmeye devam ediyor. Bu sepete göre dolar/TL’nin ve Euro/dolar paritesinin şekillenmesinde ise Euro/dolar paritesinin hareketleri belirleyici olacak. TEB Döviz Yöneticisi Levent Güven, Euro/dolar paritesinin sene sonuna kadar aşağı yönlü olmasını beklediğinden, dolar/TL kurunun 1.54-1.55, Euro/TL kurunun da 1.90 seviyelerine ya da daha altına düşebileceğinin düşünülebileceğini belirtiyor. ABD’de son dönemde büyümeye ilişkin pek olumlu veriler gelmediğini hatırlatan Güven, ikinci dip senaryolarını risk iştahını ciddi biçimde bozabileceğini ve özellikle istihdam ve perakende satış verilerinin yakından izlenmesi gerektiği uyarsından bulunuyor. Uluslararası piyasalarda Avrupa ülkelerinin borç krizinin sarsıcı etkisinin ve enflasyon endişelerinin nispeten azalması ve Euro’nun yükselişe geçmesi, altının ons fiyatının 1.170 ile 1.270 dolar arasında seyredeceği görüşünün ağırlık kazanmasına neden olmuştu. Garanti Bankası Hazine Bölümünden Alper Kalyoncu da altının bir yükselme trendine girdiğini ve kısa vadede 1.170 dolar seviyelerinde tutunmasını bekleyenlerden. Kalyoncu, Avrupa’daki banka stres testlerinin pozitif sonuçlar getirmesi durumunda, risk primi azalacağından altında bir miktar satış gelebileceğine dikkat çekiyor. YATIRIM ARAÇLARINDA YENİ BEKLENTİLER NASIL OLUŞTU? BORSA: Aracı kurumlar 60.000 zirvesinin ardından 63.000 ve 65.000’i hedef gösteriyor. Hatta değerlemelerde 70.000 üstü seviyeleri de telaffuz edenler var. Aşağıda ise 55.000 ve 52.000’ler gündeme gelebilir. FAiZ: Aşağı yönlü hareketler sınırlı kalır. Bileşik faizler yüzde 8’in altına gerileyebilir ama çok kalıcı olmaz. Yılın son çeyreğinden itibaren artması beklenen iç borçlanma nedeniyle yukarı yönlü bir hareket söz konusu olabilir. ALTIN: Avrupa’daki borç ve ABD’deki faizlerin dolaylı etkileri nedeniyle ons fiyatı 1.170-1.270 arasında değişebilir. Aşırı yükselen piyasada sert kar satışları gelebilir. EURO/DOLAR: Kısa vadede Avrupa’daki banka stres testlerinin sonuçlarına bağlı olarak önümüzdeki günlerde 1.30’ları test edebilir. Bu yönelimin kalıcı olmayabileceği gibi 1.21 seviyelerine dönüş de yaşanabilir. ABD’de yeni bir ekonomik paket uygulanmadığı sürece trendin dolar lehine kalacağı görüşü hakim. DOLAR/TL: Sepet bazında TL güçlü. ABD’deki büyüme ile istihdam verilerine göre yıl sonuna kadar 1.54-1.55 seviyelerinde kalabilir. Volatilite endeksi sert düştü Geçen ay içerisinde 47 değerine kadar çıkan Ekonomist’in E-Vex (volatilite endeksi) 200 son haftalarda tekrar düşüşe geçti ve normal değerlerinin de altına geriledi. Hızla yükseldiği gibi hızla gerileyen E-Vex 200’ün 20 değerlerinin altında çok uzun süre kalmayacağını yeniden 25 seviyelerine çıkacağını tahmin ediyoruz. Çünkü E-Vex 200’ün 20 seviyelerinin altına inmesi piyasa oyuncularının önemli bir kısmının aynı beklentiler çerçevesinde, aynı bilgiye dayalı olarak hareket ettiğine işaret ediyor. E-Vex 200’ün 20- 30 bant aralığındaki hareketi ise piyasalarda beklentiler dışında ani bir bilgi girişi olmadığını, belirsizliklerin ise piyasa oyuncuları tarafından şarklı yönlerde de olsa satın alındığını gösteriyor. Yaz ayları nın sonlarına yaklaşılması ile birlikte piyasalarda yeni haber ve beklentilerin E-Vex 200'ü daha da hareketlendirerek 30 seviyelerine hattadaha da yukarıya taşıyabileceğini düşünüyoruz. Ancak bunun koşulu, döviz piyasalarında yaşanacak ve piyasa oyuncuları taraşından tehdit olarak algılanacak fiyat hareketlerine bağlı. Dolar bazında gidecek çok yol var İMKB, global kriz öncesi fiyatlar üzerine çıkan tek endeks ve bilindiği üzere borsalarda büyümeler endeksi yukarı taşır. Şu an için enflasyon kaygımız yok. Bu kaygı olmadığı için de faizler düşüyor. Bu, gayet olumlu. Faizlerde 8’lerin altını görmeye yönelik hareketler başladı. Türkiye için sürpriz bir şekilde kredi artırımı notu gelebilir. Bundan dolayıdır ki, Türkiye ralliye devam ediyor. Endekste şu anki hedef 62.000. Referandumdan sonra bu beklendi 67.500 seviyesine çıkabilir. Genel seçimden evvel de 75.000 seviyeleri hedefleniyor. Bu aynı zamanda endeksin dolar bazında 2007 Kasım’da gördüğü 4.98’leri görmesi anlamına geliyor. Gelişmekte olan ülkeler endeksi 2008 zirvesinden yüzde 40 aşağı bir seviyede bulunuyor. Bu da İMKB’nin güçlü seyrini koruduğunun bir göstergesi. 2006 yılında endekslerimizin bile aynı olduğu Brezilya borsası, İMKB ile aradaki farkı açmıştı. Şimdi Türkiye, bu farkı kapatmak isteyecektir. Kısaca hedef, Brezilya borsasını geçmek olacak. Anadolu Yatırım Teknik Stratejisti Halil Reçber taraşından hazırlanmıştır. Faizlerde düşüş sürer Ons Altını Altında uzun vadeli yükselen trend kırılmak üzere. Altın alımı şu anda cesaret ister! Önümüzdeki dönemde ons altında yüzde 30 düşüş bekleniyor.Kısa vadede hedef 1.100’lerin altı. Euro/dolar paritesi: 1.30 seviyelerini test eden paritenin kısa vadede 1.25 seviyesine kadar gerilemesi beklentisi yüksek. Euro/dolar paritesi bağlamındadolar/TL’de 1.50-1.52 bölgesi alış fırsatıdır. Faizler: Cumhuriyet tarihinin en düşük faizlerine hazırlıklı olalım. Türkiye’nin kredi notunun ‘yatırım yapılabilir’ statüye geçmesi ile birlikte, daha önce görmediğimiz bir sermaye akışı olacak. Bu da ciddi anlamda Türk tahvillerine alış getirecek. Hepsinin toplamında şaizlerin hızlı bir şekilde düşeceğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, tarihin en düşük faizlerini görmemiz çok olası. Anadolu Yatırım Teknik Stratejisti Halil Reçber taraşından hazırlanmıştır. Aziz Ünan Griffin Capital Management Fon Yöneticisi “Ayağımıza kurşun sıkmasak...” “Piyasadaki pozitif seyir, enflasyon beklentileri düştükçe ve bunun sonucu olarak bono/tahvil getirileri düşer. Piyasa, referandumdan sonra yavaş yavaş 2011 seçimlerine yoğunlaşmaya başlar. Eğer biz kendi ayağımıza bir kurşun sıkmazsak bu süreci de Türkiye göreceli olarak diğer çoğu ülkeye nazaran daha yumuşak geçirecek. Zirve daha önce 1-2 kez denendi kırılmadı. Burada ise düşen bono/tahvil getirileri ve 2010’un ilk yarısına ilişkin beklenilen olumlu şirket finansalları etkili oldu. Mali kural ve sonrasında olası gelecek ‘yatırım yapılabilir’ notu bence piyasalar için orta ve uzun dönemde etki yaratacak gelişmeler. Eğer not artırımı mesela yarın olsa belki birkaç günlük hareket yaratır şakat daha sonra etkisi sınırlı kalır.” Aslı Hancı TSKB Hazine Müdürü “Faiz farkı daralıyor” “Son haftalarda gelen veriler dünyada 2010 yılına ilişkin büyümenin beklentilerin altında olacağına ilişkin tahminleri güçlendiriyor. Bu durum global anlamda düşük faiz politikasının devam edeceği beklentilerini oluşturuyor. Bu gelişmelerin Türkiye’de de etkileri yaşanıyor. Bileşik faizler yüzde 8’e doğru çekiliyor. Banka olarak yüzde 8’in altında bir faiz seviyesinin piyasada çok kalıcı olmayabileceği beklentisi içindeyiz. Çünkü Merkez Bankası’nın fonlama faizinin yüzde 7 olduğu düşünüldüğünde (yıllık bileşiği yüzde 7.25), faiz farkının 75 baz puana indiğini görüyoruz.” PİYASAYI OLUMLU ETKİLEYECEK FAKTÖRLER Yurt içinde makro ekonomik verilerin hedeflenen seviyelerden iyi gelmeye devam etmesi ve mali disiplinin taviz verilmeden uygulanmaya devam edilmesi, Güçlü ekonomik yapımız ve mali kuralın ekim ayında yasalaşmasıyla olası bir not artırımının önünün açılması, Bankalarımızın güçlü bilançolarını ve yüksek kar rakamlarını yıl sonuna kadar devam ettirebilmeleri, Yurt dışında olumlu sayılabilecek gelişme ise Avrupa ve ABD de resesyon tehlikesinin ortadan kalkması, borç sorunlarının çözüme ulaşması için gerekli adımların atılması ve tekrardan finansal piyasalara güvenin hakim olması… PİYASAYI OLUMSUZ ETKİLEYECEK FAKTÖRLER Yurt içinde yakın tarihte gerçekleştirilecek referandumdan çıkabilecek sonuca göre iktidardaki partinin olası bir güç kaybı yaşaması ve bunun sonucu olarak erken seçimin tekrar gündeme gelmesi olasılığı, Bu yasama dönemine yetişmeyen mali kural yasa tasarısının ekim ayı içinde de onaylanmaması ve 2011 genel seçim yılına ekonomik tavizler verilerek girileceğinin öngörülmesi, Yurt dışındaki olası olumsuz gelişmeler ise Avrupa’da iyileşme sinyalinin gecikmesi ve çift dipli resesyon ihtimalinin giderek belirginleşmesi, Çin’in para politikasındaki sıkılaştırmayı artırması, ABD ve Avrupa’nın borç sorununu çözemeyip, tekrardan piyasaları korku ve endişenin sarması…
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!