BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 58,30 -0,68 303.160.000.000,00
ALBRK 7,53 -2,46 18.825.000.000,00
GARAN 129,20 -0,23 542.640.000.000,00
HALKB 26,98 -1,10 193.845.311.573,16
ICBCT 13,36 -0,67 11.489.600.000,00
ISCTR 12,32 -0,73 307.999.630.400,00
SKBNK 8,10 -4,59 20.250.000.000,00
TSKB 11,73 -2,17 32.844.000.000,00
VAKBN 26,80 0,30 265.746.696.816,40
YKBNK 31,96 -0,19 269.967.759.036,64

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro Ekonomi2012'de Türkiye'yi neler bekliyor?----

2012'de Türkiye'yi neler bekliyor?

2012'de Türkiye'yi neler bekliyor?
01 Ocak 2012 - 09:21 www.finansingundemi.com

2011 son günlerinde bile canımızı acıtarak bitti... Ancak umutluyuz 2012 aha güzel olacak. Türkiye ve dünyayı 2012'de neler bekliyor, uzmanlara sorduk

Enflasyon da büyüme DE düŞer, İŞSİZLİK artar
Deniz Gökçe Ekonomist-Köşe Yazarı
2011 yılı, Amerika'nın resesyona girmeyeceği ve Roubini ve Soros gibi kötümserlerin ABD konusunda tamamen yanıldığının ortaya çıktığı bir yıl oldu. Ancak 2011'in bütününde Avrupa'nın liderlerinin kifayetsiz kalmaları ve birçok zirve toplantısına rağmen bir türlü çözüm üretememeleri tüm Avrupa'nın krizin içine çekilmesi ve 2012 yılında da ilk iki çeyrekte Avrupa'da birçok ülkenin eksi büyüme yaşamasıyla sonuçlanacak. Bu tabii Türkiye açısından önemli çünkü her ne kadar Türkiye kriz ortamında ihracatta ürün ve ülke bazında diversifikasyon (farklılaşma) gerçekleştirmiş olsa da, ihracat açısından önemli ölçüde Avrupa'ya bağlı. Komşularımızda da siyasi sorunlar var!
Hatırlanırsa Türkiye 2008 sonbaharında başlayan global krizden 2009 yılında yüzde 4,7 daralarak çıkmıştı. Türkiye 2001 krizi sonrasında banka sistemini ve kamu maliyesini reforme etmiş ve 100 milyar dolara kadar Merkez Bankası döviz rezervi biriktirmişti. Bu nedenle de krizde ne kur koptu, ne faiz delirdi, ne banka battı ne de kamu maliyesi çöktü. Ama ihracatımız önemli ölçüde daraldı ve ihracatın yüzde 80 kadarı sanayi üretimi olduğu için de sanayi üretimi durdu, KOBİer battı ve çalışanları işsiz kaldı. Farkına varmış olduk ki nasıl ithalat bir bağımlılıksa, ihracat da farklı bir tür bağımlılık. Ancak Türkiye içeride yatırım ve tüketimle toparlandı ve 2010 ve 2011 yıllarında Avrupa'da en yüksek hızla büyüyen ülkelerden biri oldu. Türkiye, işsizliğin de azaldığı bir süreç yaşarken, büyümenin faturası yüzde 10 civarında yüksek cari denge/GSYİH açığı oranı ve bu nedenle de Türk Lirası'nın değer kaybetmesi ve bu nedenle de enflasyonun yeniden çift basamağa çok yaklaşması oldu.
Kasım 2010 tarihinde Türkiye para politikasında freni çekti; kredi ve büyümeyi yavaşlatmak için radikal tedbirler aldı. Ancak ağustos ayında ABD'nin ratinginin düşürülmesi ve Avrupa'da İtalya ve İspanya gibi büyük ekonomilerin de bütçe ve borç sorunuyla mikroskobun altına alınması risk algılamasını artırınca, Türkiye para politikasında yeniden fren yerine gaz yaklaşımını getirdi.
Sonuçta kredi balonu, reel büyüme ve cari denge açığı yavaş yavaş toparlanmaya başlarken, 2011 sonunda Türkiye kamu maliyesinde yüzde 1 kadar bütçe açığı ve yüzde 40'ın altında bir borç/GSYİH oranıyla ciddi bir mali sıkılaştırma yaşadığı gibi, Merkez Bankası da para politikasında sıkılaştırmaya geçti.
Sonuçta 2012 tahminlerimizde büyümenin yüzde 4-5 aralığına ineceği, enflasyonun yıl ortasında azalarak yüzde 7-7,5 civarına inmesi, cari açığın GSYİH oranının yüzde 7 düzeyine gerilemesi ve döviz kurunda da 2012 sonunda 1,85 civarında bir dolar-TL kuru olası gözüküyor. Bütçe ve para politikası ise sıkı kalacak ve işsizlik hafifçe artacak diye düşünmek doğru olur. Bu tahminler tabii Avrupa'da bir 'grand' çöküş yaşanmaması varsayımına bağlı!
AB'de bölünme havası var
Profesör Deniz Ülke Arıboğan
Ortadoğu'da yüksek özellikle mezhepsel bir çatışma çıkması ihtimali var. Benim düşünceme göre Irak, Suriye'den daha kötü bir şekilde karışabilir. Bu Türkiye için risk faktörü yani güvenlik riski demektir.
BOP bölgesi şu anda dalgalanıyor. Bu bir geçiş dönemi. Geçtikten sonra, 'yarı demokratik' ama eskisinden daha demokratik ve tam liberal bir düzen oluşacak. Türkiye'nin geçirdiği gelişim çizgisini geçirecek yeni ülkeler ortaya çıkacak.
Ortadoğu'da İran ile olan problem yükseldikçe İsrail ile olan ilişkilerde yumuşama olması muhtemeldir ama hiçbir zaman İsrail ile tam bir barış ortamına girilmesi söz konusu değil.
AB ile ilişkiler rölantide gidecektir; Sarkozy-Merkel ikilisi devam ettiği müddetçe de bu kopukluk giderilebilir bir durum değil. Avrupa'da bir bölünme havası zaten ortaya çıktı. Bu daha netleşebilir. Özellikle İngiltere ve Akdeniz blokunun merkezden kopması ihtimali söz konusu ama bu 2012 içinde olur mu yoksa o bir sürecin başlangıcı mı olur onu bilemiyorum.
Amerika ile ilişkilerimiz son dönemlerdeki en iyi seviyesinde aslında. Uzun bir zamandır problemsiz gidiyoruz, o olumlu seyrin devam edeceğini düşünüyorum. ABD'de seçime az bir süre kaldı ve Obama'nın bir daha seçilebileceğini düşünmüyorum. Ekonomik kriz sadece Obama'nın değil, dünyadaki bütün siyasi aktörlerin başını yiyecek. Bu krizden yıpranmadan çıkan herhangi bir siyasi lider olamaz. Tabii Türkiye dışında! Çünkü Türkiye, hem çok etkilenmedi hem de diğer ülkelerin aksine krizden büyüyerek çıktı.
Spor dünyasında 'temel atma' yılı olacak
Aybars Hünalp - Show TV Spor Müdürü
Prof. Özcan Köknel, 'Çatışan Değerlerimiz' adlı kitabında şöyle bir örnek vermiş:
Soru: 'Erkek kedi bir ağaca çıkmış ve inmek bilmiyor. Kediyi o ağaçtan indirmek için ne yaparsınız?'
Şıklar:
1) Ağaca tırmanırsınız.
2) Merdiven dayayıp tırmanırsınız.
3) 'Gel pisi pisi' diye seslenirsiniz.
4) Dişi bir kedi getirirsiniz.
5) İtfaiyeyi çağırırsınız.
Değerlendirme:
1) Ağaca tırmandıysanız; cesur ve girişkensiniz. İyi bir 'satış temsilcisi' olursunuz.
2) Ağaca merdiven dayadıysanız; hedefe hangi yöntemle ulaşacağınızı planlayabiliyorsanız. İyi bir 'halkla ilişkiler müdürü' olursunuz .
3) 'Gel pisi pisi' diye seslendiyseniz, saflık derecesinde iyimsersiniz. Ne yaparsanız yapın, sakın kendi işinizi kurmayın.
4) Dişi bir kedi getirdiyseniz; kendi işinizi kurup çok başarılı ve ünlü olabilirsiniz.
5) İtfaiye gibi kurtarıcı görevlileri aradıysanız; sorumluluğu başkalarına atmayı beceren 'iyi bir üst düzey yönetici' olursunuz.
Ağaç- kedi hikayesinden yola çıkarsak Türk futbolunu ağaca çıkan erkek kediye benzetip dışarıdan bakarak pek çok değişik teori üretip çözüm aramak ya da çözümsüzlük üretmek mümkün. Ancak en doğru kararı futbolun paydaşlarının hep birlikte vermesi gerektiği de bir gerçek.
Türk sporu 2011'de öyle kötü bir yıl geçirdi ki, 2012 ne olursa olsun 2011'den çok daha iyi olacak. Haber dünyasının iki duayeni Galatasaraylı Ali Kırca ve Fenerbahçeli Uğur Dündar ile son 1 hafta içinde farklı yerlerde bu konuyla ilgili sohbet ettik. İşleri habercilik olan iki usta bile her gün ortaya çıkan yeni belge ve bilginin yarattığı keyifsizlikten rahatsızlık duyuyorsa fazla söze gerek yok.
Türk futbolu derken bir üst başlığı olan Türk sporunda da 2012'de pek çok temel atılacak. Dün Gençlik ve Spor Bakanımız Suat Kılıç ile telefonla görüşerek 2012 için mesaj aldım. Kılıç, '16 ilde stadyum yapacağız. Türkiye'de olimpik yüzme havuzu olmayan il kalmayacak. 18 ile havuz yapıyoruz. 69 gençlik merkezi yapacağız. 112 bin öğrenci kapasiteli 192 yurdun temelini atacağız' dedi.
2012'de Türk sporunda hem inşaat olarak hem ahlaksal olarak pek çok şeyin temeli yeniden atılacak. Temeller sağlam atılmaz ise çöküntü kuvvetli oluyor. Bu açıdan atılan her adım gibi her konuda atılan temellerin de sağlam olması temennisiyle, hepinize iyi yıllar.
Yeni anayasa yapıp yapamayacağımızı göreceğiz
Profesör Doğu Ergil- Siyaset bilimi uzmanı
2011'i, kendimizi tanımakla ve gücümüzü ülke ve dünya olayları karşısında sınamakla geçirdik. Cumhuriyet kurulmadan önce meydana gelmiş olan Ermeni göçü ve kırımını, Cumhuriyet sonrasında Dersim kırımını, 'bizim' değil de sorunun 'öteki'nin dile getirilmesine şahit olduk. Bundan hiç hoşlanmadık. Çünkü bu bizim bildiğimiz, öğrenegeldiğimiz tarih değildi. Yeni bir sorunla karşılaştık: Aynı tarihi ve vatanı paylaştığımız toplumları dışarıda bıraktığımız zaman, tarih sadece bizim olmuyordu. Tarihi yeniden yazmalıydık hem de onları da içine alacak biçimde.
Siyasette de benzer bir şey oldu. 2011'de artık 'cennet vatanımız'da sadece Türklerin ve Müslümanların yaşamadığını idrak ve itiraf etmek durumunda kaldık. Artık siyaset, idare ve hukuk bu çoğul gerçekliğe göre yeniden düzenlenmeliydi. Bunu anlamamız uzun sürdü ve acılı oldu. Çok zaman, kaynak ve insan kaybettik. Hele senenin son haftasında terörist diye 35 silahsız sivili öldüren hava saldırısıyla iki şeyi aynı anda kavradık. Dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz ama ülkemizin sınır boylarında işsizlik ve gelir düşüklüğü nedeniyle birçok insan hala kaçakçılıkla geçiniyor. Öte yandan siyasi bir mesele hala silahla çözülmeye çalışılıyor. Başka yöntemler hala silahla çözüm üretme çabalarının önüne geçememiş.
Demokratik-sivil bir anayasa yapma ihtiyacı, 'acaba yapabilecek miyiz' sorusunu daha aşabilmiş değil. Oysa yürürlükteki darbe anayasasının sürmesini sağlayan Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası (yüzde 10 barajıyla), TBMM İç Tüzüğü, Ceza ve Terörle Mücadele Yasaları derhal değiştirilebilir. Ülke seçmeninin yarısının oyunu almış olan bir parti iktidardayken bu haydi haydi yapılabilir.
Madonna da Paul McCartney de gelebilir
Görgün Taner-İKSV Genel Müdürü
2012 yılı, kültür-sanat alanında oldukça hareketli geçecek gibi duruyor. Türkiye'de Çin Kültür Yılı ve Türkiye-Hollanda ilişkilerinin 400. yılı olması nedeniyle bu iki ülkeyle kültür alanında işbirliği ve oldukça yoğun bir kültürel takvim var önümüzde. Ayrıca 2012 İKSV'nin 40. yılı, bu çerçevede ilk tasarım bienali de 2012 Ekim ayında yapılacak. Birçok festival ve birçok sanatçı bu yıl İstanbul'a uğrayacak. Konuşulan isimler arasında Madonna, George Michael, Red Hot Chili Peppers ve Paul McCartney var. Yakında tarihleri de şekillenir. Nisan ve mayıs aylarında Film ve Tiyatro Festivallerinde önemli isimler konuk gelecek İstanbul'a. 40. yılında İstanbul Müzik Festivali Fazıl Say'a bir eser ısmarladı. Dünya prömiyeri de bu çerçevede olacak. Temmuzda Jazz Festivali, ardından Leyla Gencer Şan Yarışması ve Filmekimi senenin beklenen sanat olayları olacak. İstanbul'un önde gelen müzeleri ağırlıklı olarak Hollanda'dan sergilere ev sahipliği yapacak. Birbiri ardına açılan yeni sanat kurumu ve müzelereyse yenileri eklenecek. Özellikle Haliç kıyısında önemli ölçüde hareketlilik bekleniyor. Bütçeler açısından sıkıntılı bir yıl bizi bekliyor diyebiliriz. Avrupa'daki kriz en çok kültür sanat dünyasının Avrupa fonlarını etkileyecek. Buna rağmen 2012'ye umutla bakmak gerektiğini düşünüyorum. Gülay Altan
[email protected]

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!