Öncelikle yabancı payından başlayalım. Yabancı payı özellikle 2012’deki 7 milyar dolara yakın alımlarının ardından (Halkbank halka arzı dahil) yüzde 66’ya ulaşmış durumda. 300 milyar dolarlık piyasa değerine ulaşan bir Borsa için önemli bir rakam. Ancak sorun yerli yatırımcıların ilgisizliğinden kaynaklanıyor. Yabancı yatırımcıların olmadığı hisselerde ise rekorun esamesi bile gözükmüyor. Yabancı takas oranı yükseldikçe hisse fiyatındaki artış dikkat çekici bir şekilde artmış. Bazı kriterler yabancı yatırımcıların tercihinde etkili oluyor. Kurumsal kimlik, şeffaflık, temettü verimi ve büyüklük gibi etkenlere önem veren yabancı yatırımcılar uzun vadede bu şirketleri ellerinde tutarak hem kâr transferi gerçekleştirebiliyorlar hem de fonlarına yeni alıcı çekebiliyorlar. Takasta genelde üç büyük yabancı bankayı kullanıyorlar.
Dikkat edilirse örnek olarak verdiğimiz kazandırmayan, rekora adapte olmayan şirketlerin ya yabancı yatırımcısı yok ya da bilanço yetersizliği söz konusu. Yeni halka açılan şirketlerimiz ise oldukça yeterli büyüklükte değil ve büyük olanlar ise daha çok yabancıya pazarlanarak halka açılabiliyor. Eski halka arzlarda yüzlerce, binlerce yatırımcının eşit oranda pay aldığı hisse piyasaya çıktığında ciddi gerçek yükselişlerin yaşandığını birçok yatırımcı hatırlar.
Bir küskünlük söz konusu. Borsa rekor kırdıkça daha fazla sayıda yatırımcıyı çekmesi gerekirdi. Belki alternatif piyasaların tercih edilmesi bir dengesizlik oluşturdu. Yatırımcı sayısının hisse senedi sayısındaki artışa oranla düşük kalması ve yabancı yatırımcıların olmadığı şirketlere olan güvensizlik belki de bunu en açık bir şekilde açıklıyor.