2010-2011 dönemi itibarıyla 81 ilden 58'i net göç verdi. Listenin ilk sırasında depremle sarsılan Van yer alırken, onu Yozgat, Çankırı ve Kırıkkale takip ediyor. Topraklarını terk eden gençler büyük şehirlerde sigortasız olarak 750 liranın altında rakamlara tekstil atölyeleri ve inşaatlarda çalışmak zorunda kalıyor. Kültürel uyuşmazlık ise cabası... Yaşanan trajikomik durumları anlamak için Diyarbakırlı Mustafa Yıldırım'ın şu sözleri yeterli: "Köyün ağası, burada dilenci oluyor." Türkiye İstatistik Kuru-mu'nun (TÜİK) açıkladığı son veriler, göç haritasının gençler arasındaki işsizlik yüzünden sürekli değişiklik gösterdiğini teyit ediyor. 2010-2011 döneminde 81 ilden 58'i net göç verdi. En fazla göçü 2011 yılında yaşadığı depremle sarsılan Van verirken listede sırayla Yozgat, Çankırı, Kırıkkale gibi şehirler yer alıyor. Buna göre 90'lı yıllarda terör sebebiyle daha çok Doğu ve Güneydoğu illerinden göç edilirken 2003'ten sonra yaşanan hızlı ekonomik büyümeden yeteri kadar pay alamayan Karadeniz ve İç Anadolu şehirleri de bu kervana dahil oldu. 2 milyon 420 bin 181 kişi iş bulma umuduyla İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Bursa, İzmir, Kocaeli ve Konya gibi büyükşehirlerin yolunu tuttu. Ancak çoğunluğunu vasıfsız gençlerin oluşturduğu bu kitle, doğduğu yeri terk ederken hayal ettiği iş ve imkânlara kavuşamıyor. Sigortasız 750 liralık asgari ücrete yakın rakamlara tekstil atölyeleri ve inşaatlarda çalışan gençler, kültürel ve etnik gerilimler sebebiyle daha da umutsuz bir hayatın ortasına düşüyor. Önceki haftalarda İstanbul Ayazağa'da inşaat işçileri ve mahalle sakinleri arasında çıkan tartışmayı, Muğla Dalyan'daki kavgayı derinlerdeki bu gerilimin dışa vuran yansımaları olarak yorumlayan sosyolog Doç. Dr. Nail Yılmaz, "Doğu'dan gelen vatandaşlar göç ettikleri illerde çoğu zaman etnik kimliklerinden dolayı dışlandığını dile getiriyor ve bu doku uyuşmazlığı küçücük bir kıvılcımla gerginliğe, hatta çatışmalara yol açabiliyor." tespitinde bulunuyor. Terör ve işsizlik yüzünden altı çocuğu ile Diyarbakır'dan İstanbul'a gelen Mustafa Yıldırım aynı safta namaz kıldığı insanların namazdan sonra 'hayırlı cumalar' dahi dememesine içerliyor. "Diyarbakır'da en kötü evin dört tarafı açık ve hava alır." diyen Yıldırım'ın nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığını şu sözler ortaya koyuyor: "Yarım kat bodrumda ev tuttum. 350 TL kira veriyorum. Normalde hayvan dahi bağlanmaz 8 nüfusun kaldığı yerde. Köyün ağası burada dilenci oluyor." 6 yıl önce geldiği İstanbul'da işportacılık yaparak geçimini temin etmeye çalışıyor, ama yaşadığı zorluklar 60 yıla bedel olmuş. Yıldırım, bugün Diyarbakır'da 600–700 TL kazanacağını bilse hemen geri dönmeyi düşünüyor. Rutubetli bekâr odaları göç edenlerle dolup taşıyor Maddi sıkıntılar yüzünden Şanlıurfa'dan göç eden 32 yaşındaki Yahya Nite, eşi ve bir çocuğunu geride bırakmış. Eminönü'nde bekâr odaları ile meşhur Küçükpazar'da tek gözlü bir odada kalıyor. Kaldığı adresin bir sokak ötesinde fırında çalışıyor. Para biriktirmek için Eminönü'nden dışarı adımını atmamış. İş bulabildiğinden kendini talihli sayıyor. Zira iş ararken çok zorluk çekmiş: "Hangi kapıyı çalsam ilk sordukları soru 'Nerelisin?' oluyor. Urfa deyince başka vasfın var mı, yok mu ona bakan yok. Bizim yaşadığımız her nereye gidersek çile. Bu rutubetli odanın aylık kirası 400 TL. 7-8 kişi kalıyoruz ki kirayı bölüşelim." Adıyaman'dan gelen Emrah Demir, 'Belki daha iyi bir hayatım olur, iş bulurum' diye çıkmış gurbete. Türkiye'nin değişik bölgelerinden gelen yüzlerce genç gibi o da şimdilik bir bekâr odasında hayat kurmuş kendine. Ama bu kısa süre bile onun taşı toprağı altın diye koşup geldiği İstanbul'un beklediği şartları ona sunmayacağını anlamasına yetmiş. Yıllar önce gelip hâlâ çileli hayat süren arkadaşlarını gördükçe "Çok da geç kalmadan tekrar memlekete dönmek gerekiyor. Kendi tarlamızda çalışarak en azından daha insani şartlarda yaşama şansımız oluyor." diyor. İkinci el eşya satarak günde 20-30 lira kazanan Abdullah Akyazan, Trabzon'dan göç edenlerden. Kendini büyükşehirde dışlanmış hissediyor ve her geçen gün hayat şartlarının kendini daha da zorladığını söylüyor. TÜİK'in son göç haritasına göre 2010-2011 döneminde İstanbul yüzde 8,98, Eskişehir yüzde 9,18, Tekirdağ yüzde 16,58, Bursa yüzde 6,05 göç aldı. Göç veren iller arasında Van yüzde 46,67 ile ilk sırada yer alırken yüzde 24,75 ile Yozgat, yüzde 16,29 ile Ardahan, yüzde 7,44 ile Bayburt, yüzde 6,48 ile Diyarbakır ve yüzde 3,31 ile Şanlıurfa göç verdi. Türkiye genelinde yüzde 9'larda olan işsizlik oranı gençler arasında yüzde 16,7'yi gösteriyor. Vasıfsız işçilerin çalışma alanlarıysa ağırlıklı olarak inşaat işçiliği, seyyar satıcılık, fırıncılık, hamallık. Bitlis'e güvenlik gerekçesiyle yatırım yapamıyoruz Göçün engellenmesi için en temel çözülmesi gereken sorun istihdam. Hükümetin son açıkladığı teşvik paketinde 6. bölge illeri Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van'a yapılacak yatırımlara önemli destekler veriliyor. Bu illerdeki yatırımı yapacakların sigorta primi ödemeleri 10 yıl süreyle devlet tarafından karşılanacak. 6. bölgede yatırım yapacak firmalar yatırımın yüzde 50'sine, OSB içinse yüzde 55'ine tutar kadar vergi ödeme yükümlülüğünden muaf tutulacaklar. Faiz desteği tavanları da yükseltilecek. 6. bölgede 31 Aralık 2013'e kadar başlanacak yatırımlarda sigorta primi desteği 10 yıl uygulanacak. Bu tarihten sonra ise 7 yıl uygulanacak. Yatırımcı vergi indirimi desteğini yatırım döneminde elde ettiği kazançlara da uygulayabilecek. Bölgeye yatırım yapıp istihdama katkı sağlamak isteyen işadamları tablodan memnun. Fakat bölgede yaşanan terör sorunu onları yatırım yapmak konusunda düşündürüyor. Rodi Mood'un Yönetim Kurulu Başkanı Fetin Kazancı, başta memleketi Bitlis'e yatırım yapmayı çok arzu ettiğini ifade ediyor. Fakat bölgedeki güvenlik sorunlarının buna imkân vermediğinin de altını çiziyor. Memleketi ile bağını koparmayan Kazancı Batman, Siirt, Muş ve Van'ın yatırım yapmayı arzu ettikleri iller arasında yer aldığını söylüyor. Kazancı; "Can güvenliğinin olmamasından dolayı bu bölgelerden insanlar kalkıyor büyükşehirlere geliyor. Bizler de oralarda ne kadar istesek de istihdam alanları oluşturamıyoruz. Terör olayı bir türlü rahatlatılamadı. İnsanlar kendilerini orada güvende hissetmiyor. Bu yüzden de kalkıp büyükşehirlere göçüyorlar. Fakat vasıfsız oldukları için burada da işler onlar için çok kolay olmuyor. İş arayan çok ama vasıflı işçi çok az. Ama baktığınızda ciddi işsiz bir kitle var ama biz mağazalarımıza müdür ararken bunların içerisinden aday bulamıyoruz. Bu, çözümü kolay olmayan bir sorun. Uzun vadeli olarak devlet politikaları üretilip aşama aşama bu sorunların köklü olarak çözülmesi gerekiyor." diyor. Yeni istihdam alanlarının oluşması ve genç işsizleri bulundukları illerde tutmak uzun vadede çözülecek bir sorun. Peki göç ederek değişik illerden gelip kentlere yerleşen kitlelerin problem olarak algılanmasının önüne nasıl geçilebilir? Sorunun cevabını sosyolog Nali Yılmaz veriyor; "Yeni anayasada vatandaşlık tanımı doğru bir biçimde yapılmalı. Bu dışlayıcı değil, herkesi kapsayıcı bir tanım olmalı. Sosyal ve barışçıl bir çözüm üretilmeli. En önemlisi toplumun katmanları mezhepsel ve etnik konularda eğitilmeli. Doğu'daki terör sorunu çözülmediği sürece göç devam edecek. Bu meselenin çözüme kavuşturulması ve orada yeni istihdam alanlarının oluşturulması gerekiyor." Zaman
Yazdır