Deloitte Küresel Finans Lideri Chris Harvey, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin temel ekonomik değerlerini görmezden geldiğini düşündüğünü ifade ederek, ''Daha iyi bir görünümü olması gerekir. Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıl içerisinde ortalama yüzde 5-7 arasında bir büyümeyi rahatlıkla başarabileceğini düşünüyorum'' dedi.
Deloitte Küresel Finansal Hizmetler Zirvesi kapsamında gazetecilerle bir araya gelen Harvey, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ile ilgili değerlendirmelerine ilişkin olarak şu görüşleri paylaştı:
''Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin temel ekonomik değerlerini görmezden geldiğini düşünüyorum. Daha iyi bir görünümü olması gerekir. Ben Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıl içerisinde ortalama yüzde 5-7 arasında bir büyümeyi rahatlıkla başarabileceğini düşünüyorum.''
Türkiye'nin cari açık sorununa da değinen Harvey, ''Türkiye'nin tabii ki cari açıkla ilgili sıkıntıları var. Özellikle ithalattaki enerji kalemi ve enerji fiyatlarındaki artış cari açık baskısını oluşturuyor. Enerji kaleminde atılacak adımlar önemli. Örneğin, Belçika sadece İstanbul'un yarısı kadar bir alana sahip ama üç tane nükleer santrali var. Türkiye'de neden yok merak ediyorum'' görüşünü aktardı.
Küresel ekonomideki kırılganlıklara dikkati çeken Harvey, şunları kaydetti:
''Türkiye'yi batı dünyasında ayrıştırmak çok mümkün değil. Avrupa krizinden belli oranlarda tabii ki etkilenme olacaktır. Ben Yunanistan'daki problemlerin çözülebileceğine inanıyorum. Fakat bu çözüm sıkıntılı olacak. Avrupa Birliği'nin parçalanması gibi bir durum söz konusu olmayacak. Mutlaka Türkiye'ye krizin etkileri olacaktır. Ama bu negatif etki daha çok talep yönünde olacaktır. Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki üretilen mal ve ürünlere olan talebindeki azalma belli ölçüde problem yaratabilir. Bu anlamda da Türkiye'nin önündeki en önemli meselenin yeni piyasaları bulmak olacaktır. Avrupa'daki krizin negatif anlamda bunun yansıması büyümeye olabilir. Fakat Türk bankalarının kredilendirilmesi ya da finansal kaynaklara ulaşması konusunda bir sıkıntı yaşanacağını düşünmüyorum''
Türkiye'deki finans sektörünün avro krizinden etkilenmeyeceğini belirten Harvey, ''Türkiye'de bankacılık sisteminin Yunanistan, İspanya ya da İrlanda gibi problemleri yok. Türk bankacılık sistemindeki yatırımların zarar görmesi gibi bir durum yok. Türk bankacılık sisteminin oldukça sağlam olduğunun düşünüyorum'' dedi.
''Yunanistan'ın Avro'dan çıkması felaket olur''
Yunanistan'ın Avro Bölgesi'nde ayrılması durumunda oluşabilecek risklere de değinen Harvey, ''Yunanistan'ın Avro'dan ayrılması kendisi adına tam bir felaket olur. Bunun gayri safi milli hasılaya ağır etkileri olur. Yeni Yunan para priminin değer kazanması ve avro karşısında değerli olması çok zor. Bu durumda Yunanistan'ın ithalat yapması da zorlaşacaktır. Kendi para birimi ile ithalatını ödemesi çok zor olacaktır. Yunan politikaları için bu kaldırılabilir bir şey değil'' dedi.
Avrupa bölgesi içinse Yunanistan'ın Avro Bölgesi'ni terk etmesinin tolere edilebilir olduğunu belirten Harvey, ''Avrupa içinse sadece Yunanistan'ın Avro Bölgesi'nden ayrılması pek problem olmaz. Zaten Yunanistan tahvillerine Avrupa Birliği bankalarında gerekli karşılıklar ayrılmış, doğabilecek olumsuz pozisyonların bertaraf edilmesi için her tür önlem alınmış durumda. Ama Yunanistan eğer bir zincirin ilk halkasıysa, diğer bir değişle bundan başka ülkelerinden de onun ardından geleceğini düşünürsek, o zaman Avrupa Birliği açısından da önemli sıkıntılar baş gösterebilir'' dedi.
İspanya'da derinleşen krizin etkilerine de değinen Harvey, ''İspanya için problemi ikiye ayırabiliriz, birincisi İngiltere ve ABD'deki emlak fiyatlarında olduğu gibi emlak sektörünün şişmiş olması ile ilgili bir takım problemleri var. Bunun nedenlerinden bir tanesi de özellikle ikinci grup bankalarında problemlerin artıyor olması. Buna en son örnek Bankia. Avrupa Birliği'nden yardım alacaklar ama İspanya'nın sıkıntılarının çözümünde çok da faydası olmayacak'' şeklinde konuştu. İspanya'da işsizlik sorumunun katlanılması zor bir seviyeye geldiğini belirten Harvey, şu tespitlerde bulundu:
''İspanya'da aslında işsizlik problemi çok büyük. 19-24 yaş arası gençlerin yüzde 50'si işsiz. Bu kadar insana bir anda iş yaratmak yakın zamanda pek mümkün olmayacak. Uzun vadeli ve daha derin olan konu işsizlik ve hükümetin bunu yurt dışından sağlanacak fonlarla karşılaması mümkün görünmüyor.''
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in, aralarında UniCredit ve Intesa Sanpaolo'nun da bulunduğu 26 İtalyan bankasının uzun vadeli borç ve mevduat notlarını 1-4 basamak aralığında düşürmesinin ardından İtalyan ekonomisinin zayıf ve güçlü yönlerine de değinen Harvey, ''İtalya'daki gelişmeler aslında İspanya'ya göre daha olumlu seyrediyor. Hükümetin daha iyi önlemler aldığını görüyoruz. İspanya'ya göre İtalyan bankalarının durumu daha iyi. İtalya'nın, Yunanistan'ın, Portekiz ve İspanya'nın aslında finans sektöründen çok işsizlikle ilgili problemlere eğilmesi gerekiyor'' dedi.
''İstanbul bölgesel finans merkezi olabilir''
İstanbul'un bölgesel finans merkezi olabileceğini belirten Harvey, ''İstanbul'un bir finans merkezi olarak Hong Kong, Londra ve New York, gibi bir küresel finans merkezi olması mümkün görünmüyor. Fakat Kazakistan'dan Doğu Avrupa'ya kadar bakıldığında geniş bir coğrafyada bölgesel bir finans merkezi bulunmuyor. Türkiye bundan faydalanabilir ve Ortadoğu, Asya ve Avrupa ticaretinin birleşme noktası olabilir. İslami finansı da düşündüğümüzde İstanbul'un bölgesel bir finans merkezi olmak şansı yüksek'' görüşünü dile getirdi.
Yazdır